Bu ulusla, bir ulusla savaşacak kadar kimse büyük olamaz...
Bugün 1 Eylül... İnsanlar İstanbul’u ve bütün Türkiye’yi el ele saracaklar, kucaklayacaklar, bağırlarına basacaklar birbirlerini... Haritaya bakıyorum, müthiş güzel bir el ele görüntüsü, uzaydan... Marslılar kıskanıyor, uzaylılar şüphesiz, vallahi billahi de dünyaya özel gezilerle geliyor, bu görüntüyü kaçıracak kadar aptal değiller!
Türkiye, duyuyor musun!
Hey feldmareşallığa soyunan, bu ülkeyle baş edemezsin... Suriye halkının üzerine bomba yağdırmak için çırpınıp dururken ve ABD’yi ikide bir kışkırtırken Yeni Osmanlı tayfan ile birlikte, Türkiye Barış Günü’yle yanıt veriyor...
Bu ülkeyle, bu insanlarla, bu milletle, bu halkla baş etmek zor!
Bu ülkeyi her şeyiyle, ruhuyla, bütünlüğüyle, doğasıyla yiyip bitirmeye çalışırken iktidarın, bu insanlar ortalığa güzellik saçıyor... Yok etmeye çalıştığın her şeyi yerlerine koymak için harekete geçiyorlar...
Arkanı dönüyorsun, kırık dökük gri merdivenlerini gökkuşağınaboyuyorlar...
Sabaha karşı boyacılarınla, belediyenle baskın düzenliyor, merdivenleri griye çeviriyorsun... Milletin alaya aldığını görünce bu kez gelip kendince renklendiriyorsun...
Derken, Duran Adam gibi, renkli merdivenler Ankara’da patlak veriyor...
Gezi ruhu bu kez gökkuşağı merdivenleriyle pardon diyor!
Bugün 1 Eylül... İnsanlar İstanbul’u ve bütün Türkiye’yi el ele saracaklar, kucaklayacaklar, bağırlarına basacaklar birbirlerini... Haritaya bakıyorum, müthiş güzel bir el ele görüntüsü, uzaydan... Marslılar kıskanıyor, uzaylılar şüphesiz, vallahi billahi de dünyaya özel gezilerle geliyor, bu görüntüyü kaçıracak kadar aptal değiller!
Türkiye, duyuyor musun!
Hey feldmareşallığa soyunan, bu ülkeyle baş edemezsin... Suriye halkının üzerine bomba yağdırmak için çırpınıp dururken ve ABD’yi ikide bir kışkırtırken Yeni Osmanlı tayfan ile birlikte, Türkiye Barış Günü’yle yanıt veriyor...
Bu ülkeyle, bu insanlarla, bu milletle, bu halkla baş etmek zor!
Bu ülkeyi her şeyiyle, ruhuyla, bütünlüğüyle, doğasıyla yiyip bitirmeye çalışırken iktidarın, bu insanlar ortalığa güzellik saçıyor... Yok etmeye çalıştığın her şeyi yerlerine koymak için harekete geçiyorlar...
Arkanı dönüyorsun, kırık dökük gri merdivenlerini gökkuşağınaboyuyorlar...
Sabaha karşı boyacılarınla, belediyenle baskın düzenliyor, merdivenleri griye çeviriyorsun... Milletin alaya aldığını görünce bu kez gelip kendince renklendiriyorsun...
Derken, Duran Adam gibi, renkli merdivenler Ankara’da patlak veriyor...
Gezi ruhu bu kez gökkuşağı merdivenleriyle pardon diyor!
Yana döneceksin ki, bu kez önünde Gezi müziği çalan renk ahenk dev bir balon karşında...
Patlatsan mı tutuklasan mı, yoksa ne?..
Rüyamda gördüm, millet avuç içi kâğıtları sağa sola yapıştırıyor, üzerinde tek cümle, tek sözcük, neyi ne kadar sevdiklerini anlatan... Önünde sağında solunda, duvarlarda reklamlarda... Bir tık, tamam. Hey ne oluyor diye uyanıyorum...
Kusura bakma, bu milletle baş etmek zor... Orayı kirletiyorsun, burayı süpürüp temizliyorlar...
“Sıcak sonbahar” korkusu yaşıyorsun... Güya protestolar seni apansız yakalayacak da, önlem almaya başlamışsın...
Renkli merdivenlere bir baksan!.. Bu millet her gün bir protesto, direniş yaratıyor da farkında değilsin...
Patlatsan mı tutuklasan mı, yoksa ne?..
Rüyamda gördüm, millet avuç içi kâğıtları sağa sola yapıştırıyor, üzerinde tek cümle, tek sözcük, neyi ne kadar sevdiklerini anlatan... Önünde sağında solunda, duvarlarda reklamlarda... Bir tık, tamam. Hey ne oluyor diye uyanıyorum...
Kusura bakma, bu milletle baş etmek zor... Orayı kirletiyorsun, burayı süpürüp temizliyorlar...
“Sıcak sonbahar” korkusu yaşıyorsun... Güya protestolar seni apansız yakalayacak da, önlem almaya başlamışsın...
Renkli merdivenlere bir baksan!.. Bu millet her gün bir protesto, direniş yaratıyor da farkında değilsin...
İzmir’de “Gezi”ci gençlere yazılan iddianameye bakıyorum, oturup yazmışsın bir güzel! Hepsi senin ifaden, söylemin, cezan, mantığın, isteğin...
Sokak serserileriymiş...
“Gezi Meydan Muharebesi”ni Türkiye ölçeğinde kaybettin...
Feldmareşal apoletini tam takacaktın ki, topun, tüfeğin, TOMA’n, mermin, biber gibi kimyasal gazların fayda etmedi... İki seksen yerdesin...
Milletin duvarı önünde feldmareşal apoletin eriyip aktı gitti... Nereye diye sorma...
Şimdi Suriye’de çizmelerini geçirdin ayağına, komutan ceketini, şapkanı tutmasalar giyeceksin...
Müslüman kanını durduracakmışsın, öyle duyduk...
Binlerce Müslüman kanı akıtarak...
Biliyoruz ki orada uluslararası teröristlere verdiğin silahların öldürdüğü Suriyelinin çetelesini tutmuyorsun, ama bu millet tutuyor...
Helikopterine bin yarın, şöyle önce İstanbul’un üzerinde bir uç, sayamayacağın kadar el ele yüz binlerce insan, işte tutulan çetele üzerindeki öldürülen, bombalanacak, bombalanmasını istediğin, bu millete gösterdiğin sopaların uzandığı insanları, sayıları işaret ediyor.
Sokak serserileriymiş...
“Gezi Meydan Muharebesi”ni Türkiye ölçeğinde kaybettin...
Feldmareşal apoletini tam takacaktın ki, topun, tüfeğin, TOMA’n, mermin, biber gibi kimyasal gazların fayda etmedi... İki seksen yerdesin...
Milletin duvarı önünde feldmareşal apoletin eriyip aktı gitti... Nereye diye sorma...
Şimdi Suriye’de çizmelerini geçirdin ayağına, komutan ceketini, şapkanı tutmasalar giyeceksin...
Müslüman kanını durduracakmışsın, öyle duyduk...
Binlerce Müslüman kanı akıtarak...
Biliyoruz ki orada uluslararası teröristlere verdiğin silahların öldürdüğü Suriyelinin çetelesini tutmuyorsun, ama bu millet tutuyor...
Helikopterine bin yarın, şöyle önce İstanbul’un üzerinde bir uç, sayamayacağın kadar el ele yüz binlerce insan, işte tutulan çetele üzerindeki öldürülen, bombalanacak, bombalanmasını istediğin, bu millete gösterdiğin sopaların uzandığı insanları, sayıları işaret ediyor.
Bu millet büyüktür...
Arkasında 30 Ağustos’ta sopaladığın insanları var eden Büyük Zafer, Kurtuluş Savaşı, Büyük Kuruluş, bir “ulus” olarak yeniden varolma, bir büyük dil, bir büyük tarih, Atatürk ve şanlı arkadaşları, şehit subayları erleri... Şanlı direnişler var...
Oralarda pişerek bu millet büyüdü, büyüdü, büyüdü...
Taksim oldu, Türkiye oldu, ODTÜ ormanı oldu; Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert ve Mehmet Ayvalıtaş oldu...
Milletine karşı, bir millete karşı savaşan kimse muharebe kazanamamıştır.
Buna kalkışanlar hep yok olmuşlar, milletler ise hep var olmuşlar.
Tarihe bak...
Bu ülkeyle, bu milletle baş edemezsin!
Orhan Bursalı
1 Eylül 2013 - Cumhuriyet
Arkasında 30 Ağustos’ta sopaladığın insanları var eden Büyük Zafer, Kurtuluş Savaşı, Büyük Kuruluş, bir “ulus” olarak yeniden varolma, bir büyük dil, bir büyük tarih, Atatürk ve şanlı arkadaşları, şehit subayları erleri... Şanlı direnişler var...
Oralarda pişerek bu millet büyüdü, büyüdü, büyüdü...
Taksim oldu, Türkiye oldu, ODTÜ ormanı oldu; Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert ve Mehmet Ayvalıtaş oldu...
Milletine karşı, bir millete karşı savaşan kimse muharebe kazanamamıştır.
Buna kalkışanlar hep yok olmuşlar, milletler ise hep var olmuşlar.
Tarihe bak...
Bu ülkeyle, bu milletle baş edemezsin!
Orhan Bursalı
1 Eylül 2013 - Cumhuriyet