Yıllardır, Maliye Bakanlığı; Özelleştirme İdaresi; İl Özel İdareleri;
İl ve İlçe belediyeleri, hiç durmaksızın kamu taşınmazlarını satıyor.
Kent merkezlerinde neredeyse hiç kamu arsası kalmadı.
Eskiden boş ya da nüfus yoğunluğu çok az olan kamu taşınmazlarının yerlerinde şimdi gökdelenler, AVM’ler yükseliyor.
Kapitalizmin kâr açlığı yüzünden kentler tüketiliyor. Dikkat çeken son marifetleri Ankara’da ODTÜ ormanının yok edilmesiydi.
Kentler bu denli sıkıştırılırsa ne yol yeter ne oksijen. Para babalarının çıkarlarını bir yana bırakmadan bulunacak her çözüm, kaçınılmaz olarak yeni sorunların kaynağını oluşturacaktır.
İnşaattan beslenenler, kent merkezlerinde artık ucuz arsa bulamaz oldular. Bu durumdan yakınıyorlar ve Devletin çözüm üretmesini bekliyorlar.
Kasım/2017 ayında Mecliste kabul edilen 7061 sayılı torba Yasada, onların bu zor durumları için düzenlemeler yapıldı. Betonun prenslerine ucuza kamu lojmanlarını satacaklar, onlar da yıkıp yerlerine yenilerini yapacak; böylelikle katma değer yaratıp ülkeyi kalkındıracaklar.
Meclise sunulan tasarıda, on yıldan eski olanların satılması öngörülmüştü. On yıllık yapı, her ne kadar eski sayılmasa da hiç olmazsa iyi kötü bir ilke öngörülmüş diye avunuyordunuz. Komisyonda ve Genel Kurulda soranlara, eskidiği için satılması gerektiğini söyleyip durdular. Ancak, on yıl koşulu el çabukluğu ile çıkarılarak yasalaştırıldı.
Eskidiği gerekçesi zaten aldatmacadan ibaretti. Asıl amaç; “kamu taşınmazlarının ekonomiye kazandırılması” sözleriyle formüle ediliyordu.
Kamuda, 50 bini birkaç yıl içinde satılabilecek, yaklaşık 240 bin kamu konutu olduğu belirtiliyor. Üç bin adedinin önümüzdeki yıl satılması hedeflenmiş. Lojman satışlarından 2018 yılında 500 milyon lira gelir bekliyorlar.
Yasada, elde edilecek gelirin bütçeye ödenek kaydedilip, lojman almak ya da yaptırmak amacıyla kullanılması öngörülüyor. Eldekini satıp yenisini alacaklar. Bu buluşu Zihni Sinir bile kıskanırdı.
Memurları da düşünüyoruz diyebilmek için olsa gerek, kamu konutlarında oturanlara öncelik verdikleri algısı oluşturmaya çalışmışlar. Oysa yöntemlerinin hiç gerçekçi olmadığı hemen görülebiliyor.
Kat mülkiyeti kurulmamış olanlar, tapuda arsa görünüyor. Bunla,r üzerlerindeki yapılarla birlikte bütün olarak satılmak zorunda. Yani memurlara göre değil.
Kat mülkiyeti kurulmuş olanlar ise tek tek satılmak üzere ihaleye çıkılacak. İçinde oturanlar ihale sonucunda oluşan fiyatın %10 eksiğini verirlerse satın alabilecekler. Taksitle alabilmek olanağı da tanınıyor. Sayıları çok olmasa da alabilecekler elbette çıkar.
Ancak satın alsalar bile sahip olamazlar.
Yapılan düzenlemenin asıl amacının kent merkezlerinde yeni binalar yapmaları için yüklenicilere ucuz arsa bulmak olduğunu unutmayalım. Kamu konutlarını satın alan rant avcıları, onların kapısını çok geçmeden kentsel dönüşüm dayatmasıyla çalacaktır. Kabul edip etmemeleri hiç önemli değil. Çünkü kentsel dönüşüme ilişkin olan yasal düzenlemelerle inşaatçılara öylesine olanaklar tanınıyor ki; kabul etmeyenler olursa kolluk gücüyle çıkartırlar.
Kamu konutları denildiğinde Saraçoğlu Mahallesinden söz etmemek olmaz.
AKP İktidarları, Saraçoğlu Mahallesi üzerinde yıllardır büyük bir tehlike oluşturuyor.
1944-45’li yıllarda lojman olmak üzere ve araya hiçbir yüklenici sokulmadan, kamu personeli eliyle yapılan; çağdaş şehircilik anlayışının geliştirilmesi iddiası taşıyan, Saraçoğlu mahallesi üzerindeki rant baskıları giderek artıyor.
Gizlemeye çalışıyorlar ama lojmanların satılmasının öngörüldüğü düzenlemenin Saraçoğlu’nu ilgilendirmemesi düşünülemez.
Altyapısını da şimdiden oluşturdular bile. 17 Ağustos 2017 tarihinde yayımlanan bir Bakanlar Kurulu Kararıyla; “gayrimenkul satış vaadi ve arsa payı karşılığında hasılat paylaşımı esasına göre inşaat sözleşmesi yapılmak suretiyle değerlendirilmesi” amacıyla Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş’ne devredildi.
Yasanın görüşülmesi sırasında Maliye Bakanına, Saraçoğlu Mahallesini de satacak mısınız? Diye sordular; “… bütün binalar tescilli yapıdır, tescilli sit alanıdır orası…satılamaz, yıkılıp yerine yenileri de yapılamaz” sözleriyle yanıtladı.
Bakanlar Kurulu Kararı hatırlatılınca da “o genel bir ifade” deyip işin içinden çıktı.
Biraz daha sıkıştırılınca da yerin altında bir kongre merkezi ile butik otel yapacaklarını söyledi.
Yalanlarla yönetilmekten usanmadık mı?
Kadir Sev / SOL
Eskiden boş ya da nüfus yoğunluğu çok az olan kamu taşınmazlarının yerlerinde şimdi gökdelenler, AVM’ler yükseliyor.
Kapitalizmin kâr açlığı yüzünden kentler tüketiliyor. Dikkat çeken son marifetleri Ankara’da ODTÜ ormanının yok edilmesiydi.
Kentler bu denli sıkıştırılırsa ne yol yeter ne oksijen. Para babalarının çıkarlarını bir yana bırakmadan bulunacak her çözüm, kaçınılmaz olarak yeni sorunların kaynağını oluşturacaktır.
İnşaattan beslenenler, kent merkezlerinde artık ucuz arsa bulamaz oldular. Bu durumdan yakınıyorlar ve Devletin çözüm üretmesini bekliyorlar.
Kasım/2017 ayında Mecliste kabul edilen 7061 sayılı torba Yasada, onların bu zor durumları için düzenlemeler yapıldı. Betonun prenslerine ucuza kamu lojmanlarını satacaklar, onlar da yıkıp yerlerine yenilerini yapacak; böylelikle katma değer yaratıp ülkeyi kalkındıracaklar.
Meclise sunulan tasarıda, on yıldan eski olanların satılması öngörülmüştü. On yıllık yapı, her ne kadar eski sayılmasa da hiç olmazsa iyi kötü bir ilke öngörülmüş diye avunuyordunuz. Komisyonda ve Genel Kurulda soranlara, eskidiği için satılması gerektiğini söyleyip durdular. Ancak, on yıl koşulu el çabukluğu ile çıkarılarak yasalaştırıldı.
Eskidiği gerekçesi zaten aldatmacadan ibaretti. Asıl amaç; “kamu taşınmazlarının ekonomiye kazandırılması” sözleriyle formüle ediliyordu.
Kamuda, 50 bini birkaç yıl içinde satılabilecek, yaklaşık 240 bin kamu konutu olduğu belirtiliyor. Üç bin adedinin önümüzdeki yıl satılması hedeflenmiş. Lojman satışlarından 2018 yılında 500 milyon lira gelir bekliyorlar.
Yasada, elde edilecek gelirin bütçeye ödenek kaydedilip, lojman almak ya da yaptırmak amacıyla kullanılması öngörülüyor. Eldekini satıp yenisini alacaklar. Bu buluşu Zihni Sinir bile kıskanırdı.
Memurları da düşünüyoruz diyebilmek için olsa gerek, kamu konutlarında oturanlara öncelik verdikleri algısı oluşturmaya çalışmışlar. Oysa yöntemlerinin hiç gerçekçi olmadığı hemen görülebiliyor.
Kat mülkiyeti kurulmamış olanlar, tapuda arsa görünüyor. Bunla,r üzerlerindeki yapılarla birlikte bütün olarak satılmak zorunda. Yani memurlara göre değil.
Kat mülkiyeti kurulmuş olanlar ise tek tek satılmak üzere ihaleye çıkılacak. İçinde oturanlar ihale sonucunda oluşan fiyatın %10 eksiğini verirlerse satın alabilecekler. Taksitle alabilmek olanağı da tanınıyor. Sayıları çok olmasa da alabilecekler elbette çıkar.
Ancak satın alsalar bile sahip olamazlar.
Yapılan düzenlemenin asıl amacının kent merkezlerinde yeni binalar yapmaları için yüklenicilere ucuz arsa bulmak olduğunu unutmayalım. Kamu konutlarını satın alan rant avcıları, onların kapısını çok geçmeden kentsel dönüşüm dayatmasıyla çalacaktır. Kabul edip etmemeleri hiç önemli değil. Çünkü kentsel dönüşüme ilişkin olan yasal düzenlemelerle inşaatçılara öylesine olanaklar tanınıyor ki; kabul etmeyenler olursa kolluk gücüyle çıkartırlar.
Kamu konutları denildiğinde Saraçoğlu Mahallesinden söz etmemek olmaz.
AKP İktidarları, Saraçoğlu Mahallesi üzerinde yıllardır büyük bir tehlike oluşturuyor.
1944-45’li yıllarda lojman olmak üzere ve araya hiçbir yüklenici sokulmadan, kamu personeli eliyle yapılan; çağdaş şehircilik anlayışının geliştirilmesi iddiası taşıyan, Saraçoğlu mahallesi üzerindeki rant baskıları giderek artıyor.
Gizlemeye çalışıyorlar ama lojmanların satılmasının öngörüldüğü düzenlemenin Saraçoğlu’nu ilgilendirmemesi düşünülemez.
Altyapısını da şimdiden oluşturdular bile. 17 Ağustos 2017 tarihinde yayımlanan bir Bakanlar Kurulu Kararıyla; “gayrimenkul satış vaadi ve arsa payı karşılığında hasılat paylaşımı esasına göre inşaat sözleşmesi yapılmak suretiyle değerlendirilmesi” amacıyla Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş’ne devredildi.
Yasanın görüşülmesi sırasında Maliye Bakanına, Saraçoğlu Mahallesini de satacak mısınız? Diye sordular; “… bütün binalar tescilli yapıdır, tescilli sit alanıdır orası…satılamaz, yıkılıp yerine yenileri de yapılamaz” sözleriyle yanıtladı.
Bakanlar Kurulu Kararı hatırlatılınca da “o genel bir ifade” deyip işin içinden çıktı.
Biraz daha sıkıştırılınca da yerin altında bir kongre merkezi ile butik otel yapacaklarını söyledi.
Yalanlarla yönetilmekten usanmadık mı?
Kadir Sev / SOL