Bir düşünün...
Hangi erkekler kendilerine “kadından korktu” dedirtmezler?
Hangi erkekler kendilerine “kadından korktu” dedirtmemek için her şeyi göze alırlar.
Hangi erkekler kendilerine “kadından korktu” dedirtmemekle tarif edilebilecek kadar ağır bir psikoloji taşırlar?
Bizimki gibi muhafazakâr üçüncü dünya ülkelerinde erkekler net bir şekilde ikiye ayrılırlar.
Kadınlardan korkanlar ve korkmayanlar.
Saygıyı korku diye kodlayan cahil toplumlar, kadına değer veren, kadın üzerinde iktidar kurmaya heveslenmeyen, ayrımcılık yapmayan, eşitlik algısı gelişmiş erkeklere korkak damgası vururlar.
Korkaklar onların gözünde aynı zamanda kılıbıktır.
Beceriksizdir. Eziktir. İktidarsızdır.
Hiçtir.
Kadından korkmayan erkekse...
Kadını hor gören, onu aşağılayan, yasaklarla kuşatan, ona söz hakkı tanımayan...
Onu kıskançlıklarla köşeye kıstıran...
Kadının varlığını, hiçe sayan...
Dilediği zaman döven, kendini tutamadığında öldürüveren...
Kadın üzerinde her türlü hakkı kendinde gören erkektir.
Güçlüdür. Egemendir. Galiptir. İktidar sahibidir.
Heptir.
O yüzden ülkenin iktidara talip tek kadın lideri Cumhurbaşkanı için;
“Erdoğan kendine bir kadından korktu dedirtmez. Ülkemiz adına rahat olun” dediğinde...
Rahat değil aksine çok rahatsız olmak gerekir.
Kendisine “kadından korktu dedirtmeyecek” bir politik lider, hem kendisi için hem de toplum için çok tehlikelidir.
Biliriz ki, bu ülkede, kendisine “kadından korktu” dedirtmeyecek erkek kültürü yüzünden geçen yılın ilk dokuz ayında tam 328 kadın öldürülmüştür.
Bu ülkede, kendisine “kadından korktu” dedirtmeyecek erkek kültürü yüzünden son on yılda 250 bine yakın çocuk cinsel istismara uğramıştır.
Bu ülke kendisine “kadından korktu” dedirtmeyecek erkek kültürü yüzünden çocuk istismarında dünya üçüncüsü olmuştur.
Kendisine “kadından korktu” dedirtmeyecek erkekler, sokaklarda, evlerde, işyerlerinde dehşet saçarlar.
Ve anneler hâlâ kendisine “kadından korktu” dedirtmeyecek erkek evlatlar doğururlar.
Bu karanlık döngüyü besleyen ve destekleyen iktidar yüzünden...
Kadınlar yıllar içinde kazandıkları tüm hakları hızla kaybediyorlar.
Toplumdaki eşitlikçi yerlerinden edilip kıyılara, köşelere sürülüyorlar.
Kadınların kafalarını ve kalplerini dış dünyaya kapatmayı marifet sayan eril ve mütecaviz siyaset...
Aklına ve iktidarına mahkûm edilen kadınlığı, zar zor kırılmış kalın kabuklarının içine yeniden hapsetme telaşında.
Çoktan törpülenmiş, ehlileştirilmiş, çağdaşlaştırılmış olması gereken tehlikeli bir yargı, en ilkel haliyle hortlamakta.
Bu toplum, kendisine “kadından korktu” dedirtmeyecek erkek çocuklar yetiştirdiği;
Kendisine “kadından korktu” dedirtmeyecek erkek liderlerin peşine düştüğü sürece...
Kaybeder.
Kadınlarını kaybeder, çocuklarını kaybeder, kendini kaybeder.
Bu kâbus ancak...
Ülkeyi kendisine “kadından korktu” denildiğinde buna gülüp geçecek ve kadınları, tüm insanları sevdiği gibi sevebilecek bir erkek yönettiği gün biter.
Mine Söğüt / CUMHURİYET
Hangi erkekler kendilerine “kadından korktu” dedirtmezler?
Hangi erkekler kendilerine “kadından korktu” dedirtmemek için her şeyi göze alırlar.
Hangi erkekler kendilerine “kadından korktu” dedirtmemekle tarif edilebilecek kadar ağır bir psikoloji taşırlar?
Bizimki gibi muhafazakâr üçüncü dünya ülkelerinde erkekler net bir şekilde ikiye ayrılırlar.
Kadınlardan korkanlar ve korkmayanlar.
Saygıyı korku diye kodlayan cahil toplumlar, kadına değer veren, kadın üzerinde iktidar kurmaya heveslenmeyen, ayrımcılık yapmayan, eşitlik algısı gelişmiş erkeklere korkak damgası vururlar.
Korkaklar onların gözünde aynı zamanda kılıbıktır.
Beceriksizdir. Eziktir. İktidarsızdır.
Hiçtir.
Kadından korkmayan erkekse...
Kadını hor gören, onu aşağılayan, yasaklarla kuşatan, ona söz hakkı tanımayan...
Onu kıskançlıklarla köşeye kıstıran...
Kadının varlığını, hiçe sayan...
Dilediği zaman döven, kendini tutamadığında öldürüveren...
Kadın üzerinde her türlü hakkı kendinde gören erkektir.
Güçlüdür. Egemendir. Galiptir. İktidar sahibidir.
Heptir.
O yüzden ülkenin iktidara talip tek kadın lideri Cumhurbaşkanı için;
“Erdoğan kendine bir kadından korktu dedirtmez. Ülkemiz adına rahat olun” dediğinde...
Rahat değil aksine çok rahatsız olmak gerekir.
Kendisine “kadından korktu dedirtmeyecek” bir politik lider, hem kendisi için hem de toplum için çok tehlikelidir.
Biliriz ki, bu ülkede, kendisine “kadından korktu” dedirtmeyecek erkek kültürü yüzünden geçen yılın ilk dokuz ayında tam 328 kadın öldürülmüştür.
Bu ülkede, kendisine “kadından korktu” dedirtmeyecek erkek kültürü yüzünden son on yılda 250 bine yakın çocuk cinsel istismara uğramıştır.
Bu ülke kendisine “kadından korktu” dedirtmeyecek erkek kültürü yüzünden çocuk istismarında dünya üçüncüsü olmuştur.
Kendisine “kadından korktu” dedirtmeyecek erkekler, sokaklarda, evlerde, işyerlerinde dehşet saçarlar.
Ve anneler hâlâ kendisine “kadından korktu” dedirtmeyecek erkek evlatlar doğururlar.
Bu karanlık döngüyü besleyen ve destekleyen iktidar yüzünden...
Kadınlar yıllar içinde kazandıkları tüm hakları hızla kaybediyorlar.
Toplumdaki eşitlikçi yerlerinden edilip kıyılara, köşelere sürülüyorlar.
Kadınların kafalarını ve kalplerini dış dünyaya kapatmayı marifet sayan eril ve mütecaviz siyaset...
Aklına ve iktidarına mahkûm edilen kadınlığı, zar zor kırılmış kalın kabuklarının içine yeniden hapsetme telaşında.
Çoktan törpülenmiş, ehlileştirilmiş, çağdaşlaştırılmış olması gereken tehlikeli bir yargı, en ilkel haliyle hortlamakta.
Bu toplum, kendisine “kadından korktu” dedirtmeyecek erkek çocuklar yetiştirdiği;
Kendisine “kadından korktu” dedirtmeyecek erkek liderlerin peşine düştüğü sürece...
Kaybeder.
Kadınlarını kaybeder, çocuklarını kaybeder, kendini kaybeder.
Bu kâbus ancak...
Ülkeyi kendisine “kadından korktu” denildiğinde buna gülüp geçecek ve kadınları, tüm insanları sevdiği gibi sevebilecek bir erkek yönettiği gün biter.
Mine Söğüt / CUMHURİYET