İstifa ettiği, her an görevden alınabileceği söyleniyor. Neden olarak gösterilenler bir yana Selçuk’un devlet okullarına verdiği zarar çoktan istifa etmesini gerektirirdi.
Bugün Milli Eğitim Bakanı ama görevinin değişebileceği söylentileri uzun süredir yayılıyor. Ziya Selçuk’un kariyerinde hep altı çizilen akademik geçmişi oldu. Öte yandan Selçuk’u aslında Maya Okulları’nın kurucu patronu olarak anmak gerekir.
Bakan olmadan önce hisselerini kardeşlerine devreden Selçuk’un bakanlık pratiği, özellikle pandemi döneminde yaptıklarına da bakılırsa, özel okulları gönendirmek, devlet okullarındaki eğitimiyse batırmak şeklinde yazıldı.
Bugün, pandemi döneminde yetkilerini kullanamamaktan, bazı tarikat ve cemaatlerin bakanlıktaki kadrolaşmasından rahatsız olduğu söylentileri dolaştırılıyor. Okulların açılması için gösterdiği çabaların engellerle karşılandığı bile söyleniyor. Öte yandan Selçuk'un pandemi döneminde devlet okullarıyla ilgili attığı adımlar yalnızca "sabotaj" kelimesiyle açıklanabilir.
Kendisi de bakanlığa özel okul patronluğundan yükselen, bakan olurken hisselerini kardeşlerine devrederek "kamu görevine erdemli geçiş yaptığı" görüntüsü veren Selçuk, devlet okullarında eğitimi baltalayan ve bir bakıma tasfiye eden, öte yandan özel okullara "yürü ya kulum" diyen tavırlarıyla tarihe geçmiş olacak.
Selçuk, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden mezun.
Eğitimde Psikolojik Hizmetler ve Psikolojik Danışma - Rehberlik alanlarında lisans ve yüksek lisans derecesini Ankara Üniversitesi’nde alırken, doktorasını Hacettepe Üniversitesi’nde tamamlamış. 1989 yılında doktorasını tamamladıktan sonra Gazi Üniversitesi’nde doçentlik ve profesörlük ünvanını almış ve 20 yıl boyunca aynı üniversitede öğretim görevliliği yapmış. Son olarak Kapadokya Üniversitesi, Beşeri Bilimler Fakültesi, Psikoloji Bölümü’nde görev yaptığı görülüyor. Bakan Selçuk Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda öğretim görevliği yaparken birçok tezin danışmanlığını yürütmüş.
Danışmanlık yaptığı tez çalışmaları içinde özel okullar ve özel okul öğretmenleriyle ilgili bölümler dikkat çekiyor. Tez çalışmalarından birinin başlığı şöyle: “Özel öğretim kurumundaki sınıf öğretmenlerinin milli eğitim ideolojisini yeniden üretme pratiklerinin okul etnografyasıyla incelenmesi.”
Tam bu sıralarda 2002 yılında Ziya Selçuk kuruculuğunda Maya Okulları açılıyor. TED Üniversitesi'nin kuruluşunda öncülük etmesinin yanı sıra çok sayıda özel eğitim-öğretim kurumunun kuruluşunu da üstlenirken TED Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcılığı da yapıyor Selçuk. Bakanlığa geldiği dönemde akademisyen sıfatıyla anılan Selçuk aslında özel eğitim-öğretim kurumlarıyla da yakından ilişkiliydi.
Selçuk’un bu ilgisi MEB’in internet sitesinde “çok sayıda resmi ve özel okulun modellenmesinde öncülük ettiği” şeklinde veriliyor.
Bunlar şu şekilde anlatılmış:
“Eğitim siyaseti alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarında başkanlık ve üyelik, TUBİTAK-SOBAG Yürütme Kurulu Üyeliği, Satranç Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği, Voleybol Federasyonu Eğitim Kurulu Başkanlığı, PDR Derneği Yöneticiliği, köşe yazarlığı, uluslararası kuruluşlarda proje uzmanlığı görevlerini başarıyla yürütmüştür. Aynı zamanda Türk Zekâ Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği, bilimsel dergi editörlüğü, Yunus Emre Enstitüsü Bilim Diplomasisi Kurul Üyeliği ve benzeri birçok görevde bulunmuştur.”
Radikal gazetesinde de köşe yazarlığı yapan Ziya Selçuk aynı köşede kendisine gelen soruları cevaplarken 2011 yılında “Her milletvekili seçimi sonrası olduğu gibi, şimdi de eğitim alanındaki beklentilerimiz artıyor. Sizce nelere dikkat edilmeli?” sorusuna şöyle cevap veriyor:
“Eğitimde beklentilerin yüksek olması doğal. Çok güçlü bir liderlik, haklar ve eşitlik temelli ulusal bir program hazırlanması, işin ruhuna yönelik yapısal değişimleri içeren bir mevzuat değişikliği, toplumsal taleplerin dikkate alınması, öğretmene gereken değerin verilmesi, eğitime ayrılan kamu kaynaklarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) oranının arttırılması ve etkin kullanımı temel konular olabilir.”
Selçuk’un bu açıklamaları yaptığı sıralarda kurucusu olduğu Maya Okulları sermayesi hızla büyüyor. Haber sitelerinde 2002’de Maya Okullarının kuruluşu şöyle anlatılıyor:
“Maya-Gen Eğitim Yayıncılık Bilgisayar, İnşaat, Besin, Pazarlama, Turizm, Ticaret Limited Şirketi” Ankara’da kuruldu. Şirketin sermayesi kurulduğunda 10 bin liraydı ve 3 ortakları vardı. Sermayenin 3 bin 500 lirası Esat Keskiner’e, 5 bin 500 lirası Ziya Selçuk’a ve 2 bin lirası Celal Koyuncu’ya aitti.”
Koyuncu, 24 Eylül 2004 tarihinde payını Bakan Selçuk’un kardeşi Oktay Selçuk’a devrediyor. İlerleyen yıllarda ortaklığa kardeş Hamdi Selçuk da dahil oluyor. 2002’de AKP’nin iktidar olmasıyla palazlanması hızlanan patronlarla ilgili bir eğilimi burada da görüyoruz.
Şirket’in gerçek büyüklüğü ölçmek için yeterli olmasa da yapılan sermaye artırımları bir gösterge olarak görülebilir. Sermaye artırımında ilk olarak milyon lirayı 2007 yılında görüyorlar. 24 Ocak 2007 tarihinde 10 bin lira olan sermaye 2 milyon liraya çıkarılıyor. Bir sermaye artırımı da 12 Haziran 2013 tarihinde gerçekleştiriliyor. 2 milyon lira olan sermaye ölçüsü 5 milyon liraya çıkarılıyor ve ardından şubeler açılmaya başlanıyor
Selçuk 2018 tarihinde bakan olarak atanmadan 1 gün önce hissesini kardeşi Oktay Selçuk’a devrediyor. Devrettiği pay 2 milyon 500 bin lira. Ziya Selçuk bakan olduktan yaklaşık 2 ay sonra şirket yeni bir şube açıyor, Gölbaşı’nda açılan Maya Okulları İncek Anadolu Lisesi’yle şirketin 5 vilayette bulunan şube sayısı 9’a çıkıyor.
Bakan olduktan sonra da aldığı her kararda ne öğrencileri ne eğitimi düşünen Ziya Selçuk hep özel okul patronlarının çıkarlarına uygun adımlar attı. Patron olmayı çok iyi bilen Selçuk’un kurucusu ve kardeşleri aracılığıyla sahibi olduğu Özel Maya Okullarında, 2016 yılında öğretmenlerine yılda bir kez verilen Öğretime Hazırlık Ödeneği öğretmenlerin maaş hesabına yatırıldıktan sonra bu para “elden” geri isteniyor. Pek çok özel okul patronunun yasadışı bir şekilde hayata geçirdiği bu uygulamayı kabul etmeyip parayı okula iade etmeyen beş öğretmenin işine son veriliyor.
Son günlerde ise Ziya Selçuk ve Maya Okulları tekrar gündeme geldi. Pandemi döneminde alınan önlemlere Maya Okullarında uyulmadığını söyleyen CHP Milli Eğitim Komisyonu üyesi Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel şöyle bir açıklama yaptı:
“Milli Eğitim Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı’nın ilgili yazısına istinaden bir karar veriyor. Diyor ki pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri öğretmenlerimiz idari izinlidir, uzaktan eğitim olmayacak diyor. Ancak dediğine kendi okulunda uymuyor.Öğretmenler Maya kolejinde ve bazı özel okullarda çalışmaya devam ediyor.’’
Son olarak Maya Okulları yine sermaye artırımı ile haberlere konu oldu. 2013 yılında 5 milyon olan sermayesini 27 Aralık 2019 tarihinde 10 milyon değerinde arttırarak, 15 milyon liraya çıkardığını açıkladı. Son sermaye artırımı Ziya Selçuk bakan olduktan sonra yapıldı ve mevcut 5 milyon liralık sermayenin üstüne 10 milyon lira konuldu. Böylece 18 yılda şirketin kayıtlı sermayesi 10 bin liradan 15 milyon liraya yükselmiş oldu.
***
Özel okullardan devlet okullarına geçiş apar topar yasaklandı.(18/11/2020) - SOL
Henüz ortada bir genelge yokken Erdoğan'ın açıklamasının hemen ardından nakiller kapatıldı. Bu durumda özel okullardan devlet okullarına geçiş engellenmiş oldu.
İktidarın özel okul patronlarını korumak adına attığı adımlara bir yenisi daha eklendi.
Salgının başlangıcında da benzer bir adım atan iktidar, soL'un ulaştığı bilgiye göre okullar arası öğrenci nakillerini yeniden durdurdu.
Halihazırda kamuoyuna açıklanmış bir belge olmamasına karşın öğrencilerini devlet okullarına almak isteyen özel okul velileri, işlemlerini gerçekleştiremedi.
Ulaştığımız özel okul kaynakları, bugünden itibaren geçiş işlemlerinin durdurulduğunu, geçiş işlemlerinin bu nedenle kapatıldığını açıkladı.
Söz konusu engel AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tüm okullarda çevrimiçi eğitime geçiliceğini duyurmasını takiben geldi.
Nakil işlemi yaptırmak isteyen veliler şu ekranla karşılaştı:
Başvurular kapatıldı, kabuller önümüzdeki günlerde bitiyor
Edinilen bilgiye göre "Koronavirüs tedbirleri kapsamında" ilköğretim ve ortaöğretim kademesindeki nakil başvuru işlemleri bugün itibariyle kapatıldı. İlköğretim için bugün nakil kabul işlemleri açık, yarından itibaren nakil kabuller kapanacak. Ortaöğretim için ise cuma günü nakil kabul günü olarak işlem yapıldıktan sonra nakil kabulleri kapanacak.
***
Annelerden Ziya Selçuk'a: Utanmazsınız, suçlusunuz, istifa edin! (10/05/2021) - SOL
Milli Eğitim Bakanı'nın anneler gününde sosyal medya hesabından yayınladığı videoya tepki gösteren kadınlar, 'Yönetemediniz, tükettiniz, istifa edin' dedi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, anneler günü nedeniyle sosyal medya hesabından bir bir video yayınladı.
https://www.youtube.com/watch?v=3RaOzEpBVyY
Videoda, pandemide çalıştığı yerde işyükü artan, ev işlerinin yükünü sırtlanan, çocuk bakımını üstelenmek zorunda kalan annelere, "Verdiğiniz destek, gösterdiğiniz çaba, gayret ve ilgi için; sevginiz, iyiliğiniz, dostluğunuz için çok teşekkür ederiz" denilmesi tepki çekti.
Kendilerine "teşekkür" edilmesine tepki gösteren Kadın Dayanışma Komiteleri üyeleri, annelerin pandemide yaşadıklarını anlatarak, "Böyle bir videoyu hazırlamak annelere hakarettir. Yaşadığımız tüm olumsuzlukların nedeni sizsiniz. İstifa edin. Yönetemediniz, tükettiniz, ellerinizi ve kirli eğitim sisteminizi çocuklarımızın üzerinden çekin" dedi.
Duygu, Öğretmen, İzmir: Bu süreçte verdiğimiz sınavın ve yaşadığımız tüm olumsuzlukların nedeni sizsiniz. Cumhurbaşkanınız lebalep kongreler yaparken çıtınız çıkmadı, vakalar yükselince de ilk iş olarak okulları kapattınız. Bir öğretmen olarak öğrencilerimin sorduğu, “Öğretmenim annemin interneti bitti, tabletimiz yok derse giremeyeceğiz, öğretmenim komşumuz artık internet vermiyor, öğretmenim annem hastanede derse giremiyorum, öğretmenim okullar ne zaman açılacak?“ cümlelerine sizin yüzünüzden cevap veremedim. “Okullar kapanırsa evde hep ev işi yapacağım, LGS’ye hazırlanamam.” diyen öğrencimin yüzüne sizin yüzünüzden bakamadım. Bizi çocuklarımızın ve onların ailelerinin karşısında çaresiz bırakırken şimdi annelik güzellemesi yapmayın. İnanın o annelerin öfkesi sizi bir kaşık suda boğar.
Duygu, İzmir: Gördük ki, her geçen gün yönetememinizin sonucunda artan pandemi koşullarını, “açsak mı kapasak mı”, “yok yok açalım, hayır vazgeçtim kapayalım” haline getirdiğiniz gericilik ve piyasacılığın ellerinde çöken eğitim sistemini, kaybolan nesilleri bir çırpıda unutuvermiş, kadınlara, annelere seslenmişsiniz. Başından beri kadına yüklenmiş annelik misyonu üzerinden şirinlik yapıp eğitime eşit şekilde ulaşamayan çocukları unutuvermişsiniz. Annelerin sizin güzellemelerinize ihtiyacı olmadığı gibi, bu düzenin biçtiği rolü her fırsatta da reddedecek anneler, kadınlar var karşınızda.
'Oğlumu evde yalnız bırakıp işe gitmek zorunda kaldım'
Ebru, Yönetici Asistanı, İzmir: Geçim mücadelesi içinde, kadın olarak toplumdan soyutlanmaya çalışıldığım evliliğimi sonlandırdım birkaç ay önce. Pandemide, ekonomik ve psikolojik bir yığın sorumluluğun altında oğlumu daha bu yaşta evde yalnız bırakıp işe gitmek zorunda kaldım. Evden çalışmaya geçtiğimizde ise bir yandan iş yapmaya çalışıp bir yandan çocuğun uzaktan eğitime sokmaya çalıştığım bir dönemde, anneliği bize sorsunlar! Anne olmak güzel de, bütün bu yükü kaldırmak zorunda bırakıldığımız düzeninizde kime neyin güzellemesini yapıyorsunuz?
Pelin, Devlet Memuru, Ankara: Biz de çocuklarımızın eğitiminde vermedikleri destek için, devlet okullarını bitirip çocuklarımızı imam-hatip veya meslek liselerine mahkum ettikleri için, gericileştirdikleri, berbat ettikleri eğitim sistemi için, çocuğum laik eğitim görsün isteyip özel okullara mahkum ettikleri ailelerin bir de devasa okul taksitleriyle bellerini büktükleri için, yoksul çocukları eğitimsiz bırakıp sadece özel okul patronlarının kârını düşündükleri için, çocuklarımızın öğretmenlerini hunharca sömürdükleri için, çalışan annelere sağlamadıkları kreş hakkı için, anneleri eve hapsetmeye çalıştıkları için, bir de utanmadan anneler günümüzü kutladıkları için teşekkür ederiz! Eminim anneleri kendileriyle gurur duyuyordur! Cidden alay eder gibi, yazıklar olsun!
'Eğitime ayrılması gereken bütçe eşe dosta ayrılıyor'
Eren, Akademisyen, Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı'nın çocuklarımızın eğitim hayatına dair en ufak bir gerçek kaygısı olmadığını zaten görmüştük. Çocukları internetsiz, bilgisayarsız, öğretmensiz, arkadaşsız içeri hapsetmekten başka politika geliştirmediler. O da yetmedi, olabilecek en emrivaki şekilde anneleri de birlikte hapsettiler. Koskoca Milli Eğitim Bakanına teşekkür edecek tek şey bulamadık bir yılı aşkın süredir ama Anneler Günü şarlatanlığı yapmak için teşekkür videoları çekmişler. Siz özel okulları kurtarın, öğretmenlere aşıyı çok görün, koca bir neslin yıllarını çalın diye çocuklarımızla hapsolduk biz. Bundan ötesi ikiyüzlülüktür.
Sema, Ev Emekçisi, Ankara: Eğitime ayrılması gereken bütçe eşe dosta ayrılıyor. Biz ödediğimiz vergilerin bu ülkenin geleceği çocuklara yatırılmasını ve eğitimde fırsat eşitliği olmasını istiyoruz. Pandemi süreci zaten çok derin olan devlet okulu ve özel okul arasında ki farkı iyice derinleştirdi. Öğretmenler ilk aşılanması gerekenler iken ve okulların kapatılması en son düşünülmesi gereken iken ilk kapatılan okullar oldu. Biz geleceğimizi dinciliğe ve de yetersiz yönetime değil akilciliga ve bilime emanet etmek istiyoruz. Uzaktan eğitim ile çocuklarımız eve kapatıldı. Sosyalleşme ve eğitimden mahrum bırakıldı ve bunun telafisi nasıl olacak bilmiyoruz. Bu duruma neden olan eğitim sistemi ve Milli Eğitim Bakanı kendini hangi konuda başarılı görüyor?
Mehtap, Ankara, Ev Emekçisi: Özel okulların devlet okullarının önüne geçmesi ve sistemin buna göre şekillenip devam etmesi ile devlet okullarının niteliğini düşürdüler.
Selin, Ankara, Özel Sektör Çalışanı: Yüz yüze eğitime kıyasla çok daha sınırlı olan uzaktan eğitimde ve canlı derslerde, eğitimde uygulanan müfredatın aynısı verilmeye çalışıldı. Zaten müfredatta bir seyreltme ve azaltma vardı. Ders kitapları da uzaktan eğitime uygun olmadığından canlı derslerde normal ders kitaplarının kullanılması başlı başına bir fiyasko. Uzaktan eğitime uygun basılı ve dijital materyaller kullanılabilirdi en azından.
'Ziya Bey’in yönetemediği eğitimin yükü de biz annelerin sırtına bindi'
Ruken, Ev Emekçisi, Van: Dört çocuk annesiyim. Benim maratonum sabah 9’da başlar akşam 12’de sona erer. Bu zaman içinde inanın benim kendime ayırabilecek bir yarım saatim bile yok. Milli Eğitim video paylaşmış, bunu paylaşacak en son kişiler sizlersiniz. Gelin bize sorun asıl, ne yaşıyoruz. Okula giden iki kızım var, bize tablet verilmedi, her ikisinin de derslerine ben yardımcı oldum. Tabletimiz olmadan, hiçbir eğitim desteği almadan çocuklarıma hem annelik hem öğretmenlik yaptım bu süreçte. Yetmiyormuş gibi canlı dersler bazen aynı ana denk geliyordu, biri derse girerken diğeri giremiyordu; ona öğretmenliği ben yaptım. Benim zaten bir sürü sorumluluğum var, ben evde ücretsiz bir işçiyim. Temizlik, ütü, yemek, kocaya hizmet hepsi bende. Bi de üstüne Ziya Bey’in yönetemediği eğitimin yükü de biz annelerin sırtına bindi. Benim gibi milyonlarca anne var. Her şeyi tek başımıza yoksulluğumuzla halletmeye çalıştık. Hiçbir destek sağlamadığınız bu süreçte yüzsüzlüğünüzle anneliğimizi kutlayacak en son kişiler sizsiniz! Daha fazla çocuklarımızı geleceksiz bırakmayın, yıkılın annelerin karşısından, istifa edin. Yönetemediniz, tükettiniz, ellerinizi ve kirli eğitim sisteminizi çocuklarımızın üzerinden çekin.
Sevil, Muhasebeci, Bursa: Ben uzaktan çalışan bir muhasebeciyim. Oğlum 12 yaşında, Orta 2’ye gidiyor. Her gün sabah dersleri başlıyor, aynı odada aynı internetle karşılıklı o derslerine girerken ben de bilgisayarımla çalışıyorum. Sürekli sistemde sorun oluyor, benden destek alması gerekiyor ve işim bölünüyor. Tabi ki evden çalıştığımız için yemek yapmak veya diğer ihtiyaçları gidermek hep benim üzerimde. Bazen yemek yetiştiremiyorum, çok geç yemek yiyebiliyoruz. Oğlum uzaktan ders esnasında uyuyor bazen, derslerini dinlemiyor; hep onu kontrol etmek, müdahale etmek zorunda kalıyorum. Kendi işlerim bölünüyor, her şey yarım kalıyor. Bu durumdan çok rahatsızım, Ziya Selçuk’a da tivit attım: “Ben bir anneyim, öğretmen değilim, bir an önce okulları açın” diye. Bu şekilde kamerası kapalı olan çocuğun ne yaptığını öğretmen de bilemiyor, inanın oğlumun sınıfında üç kişiyle ders yapılıyor. Sadece derse katıldığı için çocuklara takdir teşekkür veriyorlar. Bizi bu duruma siz soktunuz, bi de kalkıp videoyla teşekkür ediyorsunuz.
'Animasyonda kadının yüzü bile yok'
Hicran, Öğretmen, Adana: Paylaştığınız videoda yüzünü göstermeye tenezzül etmediğiniz kadınlar, çocuklarını çürümüş düzeninizden korumak için itinayla büyütecek ve sonra bu düzeni başınıza çocuklarıyla beraber yıkacaklar, işte ancak o zaman anneler günü kutlu olacak. Zaten animasyonda kadının yüzü bile yok. Kadın çocuğun isteklerini karşılamak üzere var olan, çocukla hayatını değiş tokuş etmenin fedakarlık diye sunulduğu bir garabet. Siyasal islamcılara göre o kadar yer kadına kâfi.
Gül, Gebze, Fabrika İşçisi: Bir buçuk dönemdir çocuklarımız evde, psikolojileri bozuldu, acaba Eğitim Bakanı onların ve annelerinin yerine koymuş mu kendisini? Sağlık çalışanı annelerin, hâlâ aşı yapılmayan eğitimci annelerin, emekçi annelerin yerine koymuş mu kendisini? Mesela kirada oturan, küçük çocukları olan, çocuklarına kıyafet, gıda alışverişi yapamayan annelerin yerine koymuş mu kendisini? Ben çalışan bir anne olarak haftanın altı günü günde sekiz saat ağzımda maske ile çalışmaktan yoruldum artık. Hadi kendimden de geçtim ama eğitimcilerimiz, öğrencilerimiz, sağlıkçılarımız gerçek anlamda aşılansın istiyorum.
Gönül, İstanbul, Temizlik İşçisi: Annelerin omuzlarındaki yük pandemi döneminde iki kat daha artmışken böyle bir videoyu hazırlamak annelere hakarettir.
(SOL)