9 Mayıs 2022 Pazartesi

TARİHTE BUGÜN (9 MAYIS)

     


     OLAYLAR:

  • 1485 - Davutpaşa Lisesi, dönemin Sadrazamı Davut Paşa tarafından 'Mekteb-i Sübyan' adıyla kuruldu. Okul, 1847'te Rüşdiye Mektebi'ne dönüştü.
  • 1800 - John Brown, doğdu. Amerikalı kölecilik karşıtı isyancı lider (ö. 1859)
  • 1837 - Adam Opel, doğdu. Opel'in kurucusu Alman iş insanı (ö. 1895)


  • 1920 - I.TBMM Hükümeti’nin programı okundu

    TBMM açıldıktan sonra kurulan ilk hükümet hazırladığı icraat programını Meclis’e sundu. Hükümet programı Eğitim Bakanı Dr. Rıza Nur tarafından sunuldu. Rıza Nur en önemli hedefin Misak-ı Milli‘ye göre bağımsızlığa kavuşmak olduğunu belirtti.

  • 1920 - Sovyet Hükümeti‘nin Rusya ve Doğu Müslümanları için yayınladığı mesaj TBMM‘de okundu. TBMM Hükümeti mecliste hükümet programını sunduktan sonra Sovyet Hükümeti‘nin 1917 yılında yayınlanan Rusya ve Doğu Müslümanlarına yönelik mesajını 9 Mayıs 1920 tarihli oturumunda okundu. Bu demeç Müslüman halkları emperyalizme karşı Bolşeviklere destek olmaya çağırıyordu. Çarlık Rusya‘sının Türkiye’yi parçalamaya yönelik antlaşmalarının tanınmadığı ve özellikle İstanbul’un Müslümanların elinde kalması gerektiği belirtilmekteydi. Bu sıralarda yeni kurulan TBMM dış destek arayışı içerisindeydi ve Batı dünyası ile ters düşmüş olan Sovyetler ile ittifak arayışlarına girilmişti.

  • 1926 - Amerikalı kâşif Amiral Richard E. ByrdKuzey Kutbu'na doğru ilk uçuşunu yaptı.
  • 1935 - Cumhuriyet Halk Fırkası Dördüncü Büyük Kurultayı toplandı. Kurultayda, "fırka" yerine "parti" sözcüğü benimsendi. Altı Ok daha ayrıntılı bir şekilde ele alındı. "Partinin güttüğü bütün bu esaslar Kemalizm prensipleridir" denilerek; Kemalizm, ilk kez resmi olarak tanımlandı.
  • 1936 - Albert Finney, doğdu. İngiliz oyuncu (ö. 2019)
  • 1936 - Glenda Jackson, doğdu. İngiliz politikacı, oyuncu ve En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü sahibi
  • 1936 - Benito Mussoliniİtalya Faşist İmparatorluğu'nu ilan etti.
  • 1936 - İtalya, resmen Etiyopya'yı ilhak etti.
  • 1945 - Zafer GünüII. Dünya Savaşı'nın sonunda Nazi Almanyası'nın kayıtsız şartsız teslimiyetini imzaladığı, Sovyetler Birliği tarafından ilan edilen ve kutlanan gün.
  • 1945 - Nazi gizli servisi Gestapo'nun Şefi, Reichstag ve Hava Kuvvetleri Komutanı Hermann GöringABD 7. Ordusu'na esir düştü.
  • 1945 - Jupp Heynckes, doğdu. Alman futbolcu ve teknik direktör
  • 1946 - Candice Bergen, doğdu. Amerikalı oyuncu
  • 1950 - Avrupa Günü, 1950'de Robert Schumann, Avrupa'nın güvenliği için kaçınılmaz olan birleşik bir Avrupa fikrini ortaya çıkardı. Schuman Bildirgesi olarak bilinen bu sunuş, Avrupa Birliği'nin temellerini attı. Sonra, 1985 Milan Zirvesi'nde de 9 Mayıs'ın Avrupa Günü olarak kutlanması kararı alındı.
  • 1955 - Anneler GünüTürkiye'de ilk kez kutlandı.
  • 1955 - Batı AlmanyaNATO'ya katıldı.
  • 1958 - Yeni Gün gazetesi ve Akis dergisi birer ay kapatıldı. Yazı İşleri Müdürleri; Mehmet Altan Öymen 10 ay, Tarık Holulu ise 16 ay hapis cezasına çarptırıldı.
  • 1958 - Üniversite öğrencileri "flört" konulu bir panel düzenleyecekti. İstanbul valiliği toplantıya izin vermedi.
  • 1960 - ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), ilk doğum kontrol hapının piyasaya sürülmesini onayladı.
  • 1962 - 16 yabancı şirkete daha Türkiye‘de petrol arama izni verildi.
  • 1970 - Çoğu üniversite öğrencisi olan 100000 dolayında savaş karşıtı kişi,   Washington'da ABD'nin Vietnam Savaşı'na son vermesi için gösteri yaptı.


  • 1971 - Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) Genel Başkanı Fakir Baykurt gözaltına alındı.
  • 1971 - Darüşşafaka Lisesi'ne kız öğrenci alınması kararlaştırıldı.


  • 1974 - Almanya‘da, Kızıl Ordu Fraksiyonu liderlerinden Ulrike Meinhof Stutgart‘daki Stemmheim Cezaevi’ndeki hücresinde ölü bulundu.


  • 1974 - Ankara Sanatseverler Derneği'nin "en iyi oyun yazarı ödülü" Uçamayan Kuşlar Tutulur" oyunuyla Aydın Arıt'a verildi.
  • 1975 - Ankara ve Mersin Öğretmen Okulları'nda çıkan öğrenci çatışmalarında, 13 öğrenci yaralandı. Gazi Eğitim Enstitüsü 10 gün süreyle kapatıldı.
  • 1978 - İtalya'da Kızıl Tugaylar örgütünün 16 Mart'ta kaçırdığı eski Başbakan Aldo Moro'nun cesedi, Roma'da bir arabanın bagajında bulundu.
  • 1978 - Ülkücüler, Yıldız Teknik Üniversitesi'nde dersten çıkan öğrencilerin üzerine ateş açtı: 3 kişi öldü, 12 kişi yaralandı.
  • 1979 - İstanbul'da tüm sarraf ve kuyumcular, Hükûmetin altın piyasasını kontrol altına almayı amaçlayan kararını protesto için kepenk indirdiler.
  • 1983 - Cumhuriyet gazetesi başyazarı Nadir Nadi ve Yazı İşleri Müdürü Okay Gönensin 2 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Ceza paraya çevrildi.
  • 1984 - Yaşar Kemal'e, Fransız Devlet Nişanı "Legion d'Honneur" verildi.


  • 1984 - Sait Faik Hikaye Ödülünü "Akışı Olmayan Sular" kitabıyla Pınar Kür aldı.
  • 1987 - Polonya Havayolları'na ait bir yolcu uçağı, Varşova'dan New York'a gitmek üzere havalandıktan hemen sonra düştü: 183 kişi öldü.
  • 1988 - Mardin’in Nusaybin ilçesi Taşköyü’nün Behmenin mezrasını basan PKK'lı eylemciler, bir aileden 8’i çocuk, 2’si kadın olmak üzere, 11 kişiyi öldürdüler, 2 çocuk ağır yaralandı. Eylemcilerin Şırnak baskınında kaçırdıkları 3 kişi de ölü bulundu.


  • 1990 - Türkiye’nin ve dünyanın sosyal, kültürel, ekonomik ve teknolojik alanlarda kalkınmasını sağlamak amacıyla Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) kuruldu.
  • 2000 - Aralarında Uğur Mumcu suikastı faillerinin de bulunduğu 9 kişinin sorgusu sürüyor. Ankara DGM Savcısı Hamza Keleş, faili meçhullerle ilgili önemli bilgilere ulaşıldığını belirtti.
  • 2000 - İstanbul DGM'de, Susurluk sanıkları ve Alaattin Çakıcı aynı gün yargılandı.
  • 2000 - Çankaya Köşkü'nü terk etmeden önce, 80'e yakın Devlet Başkanına veda mektubu yazan Süleyman DemirelHafız EsadMuammer KaddafiSaddam HüseyinSlobodan Milošević ve Pervez Müşerref'i listesine dahil etmedi.
  • 2000 - Devlet Bakanı Recep Önal, Türkiye - Suriye arasındaki ticaret hacmini, 1 milyar doların üzerine çıkarmayı hedeflediklerini açıkladı.
  • 2000 - Macaristan'da düzenlenen ve olimpiyat elemelerine hazırlık niteliği taşıyan 17. Uluslararası Szeged Kürek Şampiyonası'nda, Türk sporcuları iki altın, dört gümüş ve üç bronz madalya kazandı. Kürekçilerimiz, Türk Kürek tarihinde de en fazla madalya kazanan ekip oldu.
  • 2000 - Schuman Bildirgesi'nin 50. yıl dönümü, Avrupa Birliği kurumlarınca kutlandı.
  • 2001 - Gana'nın başkenti Akra'da oynanan bir futbol maçında çıkan izdihamda, 130 kişi öldü.
  • 2002 - Taburcu olduktan sonra çalışmalarını evinde sürdüren Başbakan Bülent Ecevit, 'görevini bırakmayacağını' söyledi.
  • 2008 - Türk Silahlı Kuvvetleri‘nin, geçen hafta PKK’nın Kuzey Irak’taki en büyük kampı olan Kandil’e yaptığı operasyon sonrası bu akşam saatlerinde Hakkari‘nin Şemdinli İlçesi‘nde sınır karakoluna saldırı düzenlendi. Kalabalık terörist grubu püskürtülürken çıkan çatışmada 19 PKK’lı öldü, 6 asker şehit oldu.
  • 2015 - 12 Eylül darbesinin lideri, Amerika’nın “Bizim Oğlan”ı, kötü ressam  ve 7. Cumhurbaşkanı E. Org. Faşist Kenan Evren (98) hayatını kaybetti. (d. 1917)
  • 2015 - Kuzey Kore, denizaltından fırlatılan yeni geliştirilmiş bir balistik füze denemesi yaptı.
  • 2017 - Yılbaşı gecesi Ortaköy Reina’da 39 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısına ilişkin iddianamede, saldırıyı gerçekleştiren DEAŞ üyesi Abulkadir Masharipov’un 40 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 2 bin 397 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. Eğlence merkezi Reina’da yılbaşı gecesi düzenlenen terör saldırısı 3’üncü yılına girerken, olaya ilişkin açılan davada, aralarında saldırıyı gerçekleştiren Abdulkadir Masharipov’un da bulunduğu 18’i tutuklu 57 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.
  • Cumhurbaşkanlığı adaylığı için 100 bin imza barajını Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek 118 bin 575 imzayla aştı. 24 Haziran günü yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçime Perinçek dahil 6 aday katılacak.


      
     ÖLÜMLER:

8 Mayıs 2022 Pazar

Soylu'nun danışmanı: Akif Beki'nin eşi İBB'nin ballı ihalelerinden payını aldı+Twitter hesabını kapatan Soylu'nun danışmanı Mazhar Yıldırımhan kimdir? / SOL

 Soylu'nun danışmanı: Akif Beki'nin eşi İBB'nin ballı ihalelerinden payını aldı


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun danışmanı Mazhar Yıldırımhan, İmamoğlu'nun gezisine katılan Akif Beki'ye ilişkin dikkat çeken bir iddiada bulundu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun danışmanı Mazhar Yıldırımhan, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, Ekrem İmamoğlu’nun gezisine katılan Karar yazarı Akif Beki’yi hedef aldı.

Akif Beki’nin, Erdoğan'ın eski Basın Danışmanı olduğunu hatırlatan Yıldırımhan, "Şahsiyet ve onurunu menfaatleri ile takas eden çok insan tanıdık. Ama bizim mahallemizin suyunu ve ekmeğini yiyip de karşı mahalledeki arkadaşların kucağına oturana da şahit olduk. Çok kahredici bir tablo. Yıllarca Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lidere basın sözcülüğü yaptıktan sonra, bu tablo savrulmanın, ilkesizliğin, kişisel hırslar ve nefretler üzerinden kimlerin kucağına tebessümle oturmak zorunda kalındığının acı ve ibretlik tablosudur. Üzülsek mi, acısak mı bilemedim!" ifadesini kullandı.

Yıldırımhan, "Erdoğan'ın uçağıdan inip, kendi ilkelerinden vazgeçmeyen İsmail Saymaz'la İmamoğlu'nun kucağına oturan Akif Beki'nin eşi de İBB'nin ballı ihalelerinden payını aldı" iddiasında bulundu, bir ihale belgesi paylaştı:

(SOL)                                                            ***

Twitter hesabını kapatan Soylu'nun danışmanı Mazhar Yıldırımhan kimdir? (ALİ MERT CANEL-SOL)(23/05/2021)

Fethullah Gülen'e düzdüğü övgüler ortaya çıktıktan sonra Twitter hesabını kapatmasıyla gündeme gelen Soylu'nun danışmanı Yıldırımhan'ın Ensar üyeliği ve İkizdere açıklamaları dikkat çekiyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun danışmanı Mazhar Yıldırımhan, Twitter'da Fethullah Gülen'e övgüler düzen paylaşımının ardından Twitter'ını kapatmıştı.  Twitter'da yaptığı açıklamada kendisinin hesabını kapatmadığını, bir süre hesabına ulaşamadığını ve çalındığını iddia etti. Hesabı tekrar açan Yıldırımhan, "temizlik" yapıldıktan sonra hesabı kilitledi. 

Soylu'nun danışmanı Mazhar Yıldırımhan, Anadolu Ajansı muhabiri Musab Turan'ın bakanlara sorduğu Süleyman Soylu sorusunun ardından yaptığı paylaşımda "AA Genel müdürü acilen istifa etmelidir. Bu ne kahpeliktir. Bu ne şerefsizliktir. AA muhabiri üzerinden Süleyman Soyluya ve hükümete suikast düzenlenmişritir" demişti. AA'nın Musab Turan'ı işten çıkarmasının ardından ikinci bir açıklama yapan Yıldırımhan, "Öğrendiğim kadarı ile AA genel müdürü yaşanan bu gelişmeden benim kadar şaşkın ve üzgün. Onunla ilgili sözümü geri çekiyorum. Ancak muhabirin yaptığı kahpelik ve şerefsizlik affedilemez. Yaptığı tam bir suikast girişimidir" paylaşımını yapmıştı.

Trabzon merkezli tarikat ve iki çocuğun ölümü

Peki kim bu Mazhar Yıldırımhan? 

Mazhar Yıldırımhan, Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa kolundan Ahmet Yaşar Hoca olarak bilinen "şeyhin" kurduğu  Yavuz Selim Vakfı'nın 1989-1993 yılları arasında yöneticiliği yapmış, halen bu vakfın mütevelli heyetinde yer almakta.

Yavuz Selim Vakfı, 1979 yılında Trabzon merkezli kurulduktan sonra  tarikatın Karadeniz hattında (Samsun-Ordu-Trabzon) güçlenip İstanbul ve Ankara'da da örgütleniyor.

Tarikat hocalarından Saddetttin Parlak Şubat 2008'de çocukları trafik kazasına sürüklemiş, 15 yaşındaki iki çocuğun ölümüne sebebiyet vermişti. 

O kazanın ayrıntıları basına şöyle yansımıştı: 

"Trabzon'dan Gümüşhane'ye giden Saadettin Parlak yönetimindeki tarikata ait 61 AL 762 plakalı Fiat Doblo marka araç ile, 100 metre yüksekliğindeki uçuruma yuvarlandı. Araçta bulunan ve Trabzon Yavuz Selim Vakfı'nda sömestr tatili nedeniyle Kuran eğitimi gördükleri belirlenen çocuklardan Abdülaziz Yıldırım (15) ve Adem Sürül (15) hayatını kaybetti. Kazada vakfın Kuran hocası Sadettin Parlak ile araçta bulunan ve yaşları 14 ile 16 arasında değişen öğrenciler Abdurrahim Yıldırım, Furkan Ustakurt, Necmettin Beşikçi, Abdullah Onur, Ahmet Yaşar ve Muhammet Emin yaralandı."

Trabzon'daki Ayasofya Müzesi'ni camiye çevirmişti

Mazhar Yıldırımhan 1994-2004 yılları arasında Trabzon Belediyesi Basın Halkla İlişkiler Müdürlüğü ve Belediye Başkan Yardımcılığı görevlerini yaptı. Trabzon’da 2011 ve 2015 genel seçimlerinde AKP’den aday adayı olan Yıldırımhan, 2005-2015 yılları arasında Vakıflar Bölge Müdürü olarak görev yaptı. 

Vakıflar Bölge Müdürü iken Trabzon'da bulunan Ayasofya Müzesi'ni camiye çevirmiş, cami açma yetkisi olmamasına rağmen Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devredilmişti. Müze camiye dönüştükten sonra ilk icraat olarak müzede bulunan freskler kapatılmıştı. 

'Vakıfların cami açmak gibi bir yetkisi yok ama...'

Yetkisi olmamasına rağmen olayı şu sözlerle savunmuştu: 

''Ayasofya'da vakfiyesi doğrultusunda işlem yapmak zorundayız. Vakıfların cami açmak gibi bir görevi yok ancak vakfiyeden kaynaklanan sebeplerden dolayı tapusu cami olan bir yapıyı farklı amaçlarla da kullanamaz. Bakanlık burayı bize devrettikten sonra cami olarak kullanılması için Diyanet İşleri Başkanlığına tahsisini yapmamız gerekiyor ancak henüz bu aşamada değiliz."

Trabzon Ensar Vakfı'nın kurucularından

Yıldırımhan, Trabzon Ensar Vakfı’nın kurucuları arasında yer alırken bir dönemde Ensar Vakfı'nın Trabzon başkan yardımcılığını yapmıştı. 

Karaman’da Ensar Vakfı'nda yaşanan çocuk tecavüzlerinin ortaya çıkmasının hemen ardından Ensar Vakfı, İHH ve KADEM’in Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde (KTÜ) ortak düzenlediği etkinlik üniversiteliler tarafından protesto edilmiş, polis saldırısı sonucu 32 öğrenci gözaltına alınmıştı.

'Bir kereden bir şey olmaz'

Öğrencilerin tartaklanıp gözaltına alındığı etkinlikte Yıldırımhan, “Bir hadiseden dolayı toptancı bir anlayışla bir müessese yıpratılmamalı” demişti. 

2016 yılında Trabzon Vakıflar Bölge Müdürü iken Çalışma Bakanlığı'na “Müsteşar Yardımcısı” olarak atandığında Ensar Vakfı yöneticisi olduğu ortaya çıkmış. “Vakıfları denetlemekle görevli bir bürokrat, aynı zamanda özel bir vakıfta nasıl yönetici oluyor?'' tartışmasına yol açmış. Yıldırımhan tartışmaların ardından şu ifadeleri kullanmıştı, ''Hukuki bir sakıncası yok. Üstelik özel vakıfları bölge müdürlükleri değil, merkez denetler. Nitekim benim Başkan Yardımcısı olduğum Ensar Vakfı'nın Trabzon'daki şubesidir. O şubenin denetimi de yine asıl merkezi neredeyse, onlar yapar. Dolayısıyla, o şubeye ne benim denetim yapma yetkim vardır ne de o şubenin doğrudan bizim tarafımızdan denetlenme yetkisi vardır.”

Oğlunun nikah şahidi Soylu

Yıldırımhan, Süleyman Soylu'ya o kadar yakındı ki oğlu Tarık Furkan Yıldırımhan'ın nikah şahitliğini Sülayman Soylu yapmıştı. AKP'nin Trabzon milletvekilleri Muhammet Balta, Salih Cora, Bahar Ayvazoğlu ise diğer nikah şahitlerindendi.

Hadi Özışık'a 'hadsiz' demişti

Ayasofya'nın eski "baş imamı" Mehmet Boynukalın, sosyal medya hesabından tepki çeken paylaşımında laikliği hedef alarak, “1921 ve 24 anayasalarında devletin dini islamdı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün” demişti.

Bunun üzerine Hadi Özışık da Youtube hesabından yaptığı programda, Mehmet Boynukalın'a "Sen kimin adına racon kesiyorsun","Ey Boynukalın, boynun devrilsin senin" demişti. 

Hadi Özışık'ın birkaç ay öncesine kadar Süleyman Soylu'ya yakın bir isim olmasına rağmen Mazhar Yıldırımhan   #hadsizhadiözışık etiketiyle Özışık'a "Fikrini söyle de herkes bilsin. İlmi noktada yanında cücenin cücesi kaldığın bir ilim adamına boynun devrilsin demek, müstekbirlerin yanından mazluma taş atmak demektir. Sen laik ol, laik öl kime ne? Ancak sadece -varsa-fikrini tartış, ilmini ortaya koy!!.. #hadsizhadiözışık" demişti. 

İkizdere için 'Gezi komplosu'

Yıldırımhan Rize'nin İkizdere ilçesinde Cengiz İnşaat'ın taş ocağına karşı bölge halkının direnişine karşı açıklamalarıyla da gündeme geldi.

Yaşanılan her toplumsal olayda Gezi'yi işaret ederek darbe olacağını söyleyen her AKP'li gibi Yıldırımhan da yeni bir Gezi "kalkışması" olduğunu iddia ederek yerel bir gazeteye şunları söyledi:

"Projeye başlanır başlanmaz birileri düğmeye bastı ve taş ocağını dayanak yaparak yeni bir Gezi kalkışması planlamasına giriştiler. Karadeniz’in neresinde olursa olsun, yüzde yüz isabet ve zararsızlıkla bir projenin gerçekleştirilme imkanı yoktur. Topoğrafyası buna müsait değildir. Örneğin hiçbir bölgesinde deniz dolgusu yapmadan ve ağaç kesmeden kesinlikle yol yapmak mümkün değildir. Bütün köy yerleşimleri ve mahalleler iç bölgelerde ve tamamen ormanlık ve ağaçlık bölgelerin içindedir. Baştan sona bütün köy, mezra ve yayla yollarının  ağaç kesmeden yapımı söz konusu olamaz!. Araziyi yarmadan hiçbir bina da yapmak mümkün değil. Yapılması gereken en az tahribatla bu hizmetleri gerçekleştirmektir."

Oğlu 'yaralama'dan hapis yattı, AKP Gençlik Kolları'na girdi

Yerel Çaykara Gazetesi'nin haberine göre, oğlu Mehmet Fatih Yıldırımhan "yaralama" suçundan kısa süre hapis yattıktan sonra AKP Trabzon Gençlik Kolları yönetimine girdi. İşte Fatih Yıldırımhan'la ilgili 26 Ekim 2013 tarihli haberin detayı:

"Olay 18 Ekim gecesi saat 02.45’de Konaklar Mahallesi Havalimanı Caddesi’nde meydana geldi. Havaalanına giden Mehmet Fatih Yıldırımhan yönetimindeki 61 TS 716 plakalı otomobil, Değirmendere mevkiinde önünde giden Erdoğan Günaydın’ın kullandığı 34 TU 3402 plakalı araca selektör yaparak yol istedi. Taraflar arasında başlayan tartışma kavgaya dönüştü. Kavgada Erdoğan Günaydın’ın yanındaki Metin Şafak, Mehmet Fatih Yıldırımhan’ı tartaklarken; Yıldırımhan da Metin Şafak’ı karnından, sürücü Erdoğan Günaydın’ı ise omuzundan bıçakla yaraladı." 

ALİ MERT CANEL/SOL



5 yıl önce öldürülen Büyüknohutçu çifti Antalya'da anıldı + 'Büyüknohutçu cinayetinin üstü örtülmek isteniyor' (SOL)

 5 yıl önce öldürülen Büyüknohutçu çifti Antalya'da anıldı.

Antalya'nın Finike ilçesinde mermer ocaklarına karşı mücadele eden Ali Ulvi-Aysin Büyüknohutçu çifti ölümlerinin 5. yılında mezarı başında anıldı.

Antalya'nın Finike ilçesinde faliyete geçirilmek istenen mermer ocaklarına karşı verdikleri mücadeleyle hafızalara kazınan Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu çifti, 9 Mayıs 2017 tarihinde yaşadıkları dağ evinde ölü bulunmuştu. 

Ali Ulvi-Aysin Büyüknohutçu çiftinin dostları, cinayetin 5’inci yılında Antalya'daki Andızlı Mezarlığı'nda bir araya geldi. Mezar başında yapılan saygı duruşundan sonra ailenin dostları söz alarak konuşamalar yaptı. 

'Davanın üstü örtülmek isteniyor'

Büyüknohutçu Dostları Grubu adına yapılan anmaya birçok çevre gönüllüsü, siyasi parti ve dernek katıldı. Büyüknohutçu Dostları Grubu adına konuşma yapan Erol Malçok, "Konu bizim açımızdan çok net. Büyüknohutçu davasının üstü örtülmek isteniyor. İlk günden bu yana gizli bir el delilleri karartmaya çalıştı. Şimdi aile, adil yargılanma hakkı ihlal edildiğinden davayı Anayasa Mahkemesi'ne taşımaya hazırlanıyor. Bizler Ali Ulvi- Aysin Büyüknohutçu'nun dostları olarak bu davanın peşini bırakmayacağız. Davada en küçük sır perdesinin dahi ortadan kaldırılıp gerçeklerin açığa çıkması için elimizden ne geliyorsa yapacağız" dedi. 

'Adalet yerini bulmadan ölmeyeceğim'

Anmada yapılan konuşmalardan birini de Ali Ulvi Büyüknohutçu'nun ablası Şerife Büyüknohutçu gerçekleştirdi. Şerife Büyüknohutçu, “Gördüm ki Ali'nin mücadelesi bitmemiş, evde 90 yaşındaki annem adalet bekliyor. Hukuk adalet, sevgi, eşitlik diyen Ali Ulvi ve Aysin'in annesi bugün 90 yaşında. 'Adalet yerini bulmadan ölmeyeceğim' diyor. Lütfen artık adalet yerini bulsun. Ölüme sebebiyet verenler, tetiği basanlar, yardım yataklık yapanlar yargılansın demiyorum, yargılanacak diyorum" diye konuştu.

'Bu işin arkasında başka odaklar var' 

Aile avukatı Tunca Koç da yaptığı konuşmada "Mahkeme azmettiriciler hakkındaki suç duyurusunda bulunmasına rağmen Finike Savcılığı hiçbir şey yapmadı. Hatta itirazımızı Elmalı Sulh Ceza Mahkemesi okumadı bile. Okumadığını, azmettiriciler hakkında verdiği kararda tek bir cümle dahi geçmemesinden anlıyoruz. Üç celsede kapattılar dosyayı. Davanın her aşamasında gördük ki, ortada bir çok tesadüf var, bu kadarı mümkün değil. Bunun arkasında başka odaklar var demek ki. Adalet sağlanana kadar her türlü mücadelemiz devam edecek" ifadelerine yer verdi.

8 Mayıs Pazar günü devam edecek olan anma programı kapsamında Aydın Kanza Parkı'nda çeşitli atölye ve forumlarla gerçekleşecek. Ayrıca Ali Ulvi-Aysin Büyüknohutçu adına ölümlerinin 5. yılı anısına yeni fidanlar dikilecek.


                                                                           ***

'Büyüknohutçu cinayetinin üstü örtülmek isteniyor' (20/04/2022)

Büyüknohutçu ailesi adına açıklama yapan Avukat Tuncay Koç, azmettiriciler yönünden yeniden soruşturma yapılmadığını ve delillerin karartıldığını söyledi.


Antalya'da uzun yıllar çevre mücadelesi veren Ali Ulvi Büyüknohutçu ile eşi Aysin Büyüknohutçu, Finike İlçesi'ndeki bir dağ evinde öldürülmüş olarak bulunmuştu.

9 Mayıs 2017'de evlerinde uğradıkları silahlı saldırıda yaşamını yitirdikleri anlaşılan çiftin katil zanlısı Ali Yamuç, olaydan bir gün sonra yakalanıp, sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Elmalı Cezaevi'nde bir süre yattıktan sonra Alanya L Tipi Kapalı Cezaevi'ne sevk edilen Ali Yamuç'un, 20 Eylül 2017'de intihar ettiği açıklanmıştı.

Olaydan bir hafta sonra tutuklanan Ali Yamuç'un eşi Fatma Yamuç da bir süre sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Katil mektup yazmıştı

Büyüknohutçu ailesi adına açıklama yapan Avukat Tuncay Koç, katil Ali Yamuç'un cezaevinde eşine yazdığı mektupta çiftin mücadelesiyle kapatılan mermer ocağı sahibinden Ali Yamuç'a cinayetler için para teklif edildiğinin yazılı olduğunu hatırlattı. "Bu mektup nedeniyle Fatma Yamuç da cinayete iştirak suçuyla tutuklandı" diyen Koç, soruşturmanın derinleştirilmediğine dikkat çekti.

Ali Yamuç'un ölümü sonrası dosyanın kapatıldığını ifade eden Avukat Tuncay Koç, "Büyüknohutçu ailesi olarak soruşturmanın derinleştirilmesi için Finike Cumhuriyet Savcılığı'na ihbarda bulunduk ancak onlar da 'kovuşturmaya yer olmadığına' karar verdi" şeklinde konuştu.

Azmettiriciler yönünden yeniden soruşturma yapılmadığını belirten avukat Koç, "Cinayetlerin üstü baştan beri eksik soruşturmayla örtüldüğü gibi suç ihbarımız da sonuçsuz kaldı. Ali Yamuç'un cezaevinde ne şekilde öldüğü de belirlenemedi" dedi.

Baştan beri dosyada "gizli bir el"in delilleri karartmaya çalıştığını ifade eden avukat Tuncay Koç, "Adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle dosyayı Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacağımızı ve bu dosyanın peşinizi bırakmayacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız" açıklaması yaptı. (SOL)



UYUŞTURUCU KISKACINDA TÜRKİYE (VII-VIII) - Murat AĞIREL / YENİÇAĞ

 


(VII-Yine Kolombiya yine muz yine kokain)

Kolombiya'dan yükünü alarak yoluna devam eden bir gemi Malta Limanına yanaştığı 6 Nisan Çarşamba günü güvenlik görevlileri gemiye operasyon düzenledi. Düzenlenen operasyonda 40'lık bir konteyner içinde bulunan 1200 kutu muz arasında 26 kutuya gizlenmiş halde piyasa değeri 108 milyon Euro olan 800 kilogram yüksek saflıkta kokain ele geçirdi.









Lovin Malta'da yer alan bilgilere göre geminin yanaştığı liman Malta Freeport. Bu limanın yüzde 50'si Türk firması YILPORT'a ait.

Daha önce de yine YILPORT limanlarında uyuşturucu maddeler yakalanmıştı. Brezilya'dan gelen ve Kocaeli Dilovası'daki YILPORT Limanına yanaşan geminin içindeki bir konteynerde 540 kilo kokain, Orta Amerika ülkesi Panama'da, Türkiye'de Mersin Limanına gelen başka bir konteynerde de 616 paket kokain ele geçirilmişti.

YILPORT Holding daha önce bir açıklama yapmış ve 10 ülkede 22 adet liman işlettiğini belirterek, "Çalıştığımız limanların bazılarında, bilhassa Latin Amerika'daki limanlarımızda, maalesef kaçakçılık girişimleriyle karşılaşmaktayız. Limanlarımızı en üst seviyede kaçakçılığa karşı mücadele ekipmanlarıyla donatsak dahi, yasa dışı örgütler, farklı yöntemler deneyerek kaçakçılık faaliyetleri denemektedirler. Buna karşılık biz de kolluk kuvvetleriyle eş güdüm içinde çalışarak, her yıl tonlarca kaçak mal yakalıyoruz ve yerel güvenlik birimlerine teslim ediyoruz" demişti.

Peki, Malta'da yakalanan ve piyasa değeri 108 milyon Euro olan 800 kilogram kokaini kim gönderiyordu ve kime geliyordu?

Yazalım. Şayet kokain yakalanmasaydı MSC Polina gemisi ile MEDURB 049746 konşimento numarası ile Mersin Limanına gelecekti. Gönderici ise C I Banacol adlı firma. Alıcısı OSE Fruit adlı firma olacaktı. Firma yetkilisi olarak Demir Semerci görünüyor. Bu ismi aklınızda tutun. Firmanın kuruluş tarihi 29 Temmuz 2021.



























Buraya kadar bilgiler yüzeysel.

Gelin aradaki bağları size anlatayım.

16 Haziran 2021 tarihinde Mersin Limanı'nda 1.3 ton kokain ele geçirildi. Türkiye tarihinin en büyük kokain operasyonuydu.

Kokain Öz Şimşekler adlı firmaya gelmişti. Yakalanan kokain Yıldırım Holding'in şirketi Yılport'un 2016'dan beri işlettiği Ekvador'un Bolivar Limanı'nda 'MSC Capucine R' isimli gemiye yükleme yapılmıştı.

Konteynerin göndericisi Ekvador'daki Coragrofrut S.A. ve merkezi Slovenya'da bulunan büyük gıda şirketi Rastoder'in Ekvador'daki firmasıydı.

Alıcı ise yine Slovenya'daki Rastoder'in merkezi görünüyordu ancak yakalama gerçekleşmeseydi Öz şimşeklerin deposuna taşınacaktı.

Konteyner evrakları incelemeye alındı. Rastoder şirketi henüz gemide olan konteynerin Öz Şimşekler Gıda Şirketi'ne yönlendirilmesi için talimat vermiş ve bu kayıt altına alınmıştı.

Kokain yakalandıktan sonra Öz Şimşekler Gıda Şirketi'nin sahibi Nimet Şimşek, Halil İbrahim Şimşek (oğlu) ve 3 çalışan tutuklandı. Firma sahipleri kokain ile bir bağlantılarının olmadığını ürünleri denizde satın aldıklarını belirtiler. Dava devam ediyor. Sadece 2 tutuklu kaldı.

Diyeceksiniz ki bunu bize neden anlatıyorsun…

Haklısınız…

Ama arada bir bağlantı var.

OSE Firmasının sahibi Demir Semerci daha önce Öz Şimşeklerin çalışanıydı. Halen açık kaynaklarda Öz Şimşeklerin Mersin Serbest Bölgedeki yetkilileri Nimet Şimşek, Mesut Sekin ve Demir Semerci gözüküyor.

Öz Şimşekler 1.3 ton kokain ile hangi tarihte yakalanmıştı: 16 Haziran 2021.

 Peki, OSE firması ne zaman kurulmuş? 29 Temmuz 2021. Garip bir tesadüf mü sizce?

Daha bitmiyor.

OSE firmasının kuruluşunda verilen mail adresi de ilginç: osmansonmez@gmail.com

Osman Sönmez kim peki? Suriye asıllı S.H. kokain dosyasında tutuksuz yargılanan Öz Şimşekler firmasının sahiplerinden Hasan Şimşek'in yakın arkadaşı.

Mutlaka uyuşturucu kartelleri kokaini konteynere gizlice yerleştirmiştir ve alıcı firmanın da bundan haberi yoktur. Zira diğer yakalanan kokainlerde de aynısı olmuştu!

Ayrıca yine firma bu muzları yoldan aldığını, muz aldığı, kokainden haberi olmadığını iddia edecektir. Ancak anlamadığım şu, bu dosyada muzların Kolombiya'dan yüklenirken OSE firmasına yüklendiği, yani alıcının belli olduğu çok açık.

Konuştuğum kaynakların aktardığına ve araştırmama göre konşimento Kolombiya çıkışlı. Tarihi ve alıcı bilgileri net... Ayrıca sağlık sertifikası da Kolombiya'dan çıkarken düzenlenmiş. 11 Mart'ta gemiye yüklenmiş. 14 Mart'ta konşimento basılmış. 15 Mart'ta sağlık sertifikası düzenlenmiş. Ve Malta'da yakalama olunca nasıl oluyor ise gemi firmasından 5 Nisan tarihli aynı numaralı bir konşimento düzenletilmiş.

Yolda alındı diyebilmek için mi acaba?

Ben savcı değilim, yazdığım köşe de mahkeme salonu değil. Ancak olaylardaki ayrıntılar bazen tesadüf ile açıklanamayacak kadar çok karşıma çıkıyor. Bunları araştıracak olan mutlaka savcılık makamı ve mahkemelerdir.

Ancak ülkemizin sırtına kene gibi yapışan uyuşturucu illeti ile mücadele etmek her yurttaşın asli görevi.

En başta da gazetecilerin…

(Devam edecek)










(VIII-Eroin TIR'ın soğutucu fanının içine zulalanmış)

Günlerdir size Mersin Limanı merkezli Türkiye'deki kokain ticaretine ilişkin ulaşabildiğim bilgileri aktarıyorum.

İlk yazımda demiştim ki büyük bir resmin ilk fırça darbelerini vuruyoruz.

Şimdi ise o büyük resmin bir bölümünün son rötuşlarını yapıyoruz.

Biliyorum, çok isim, çok şirket ismi verdim. Anlaşılır olması için uğraştım. Diğer yandan kayda giren bu isimlerin firmaların ve yaptıkları "ticaretin" tarihe not düşülmesi gerektiği de muhakkak.

Ulaştığım son bilgilerde de yine Mersin Limanı var.

Aktarayım...

Tarih 16 Nisan 2022

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sosyal Medya hesabından Mersin Limanı'nda yine muz konteynerinin içinden 258 Kg kokain yakalandığını bildirdi.

Operasyonu Jandarma yaptı diye bildirdi ancak operasyonda Gümrük Muhafaza Kaçakçılık şube Müdürlüğü de vardı.

Kokain Güney Amerika ülkesi Ekvador'daki Türkiye merkezli Yılport Holding'in işlettiği Bolivar Limanı'ndan yola çıktı. Gemi adı Norfolk, önce İtalya'ya uğradı. İddiaya göre; yanaştığı liman, Taranto. Bu limanı da Yılport Holding işletiyor.

Kokainin göndericisi olarak Ekvador merkezli şirket Extra Golden Fruits görünüyor.

Hatırladınız mı bu firma ismini?

Daha önce uyarmıştım...

Generetion firmasından bahsetmiştim önceki yazılarda. İşte bu isim ifşa olunca yerine kurulan marka olduğu iddia ediliyor.

Alıcı Extra Golden Singapur şirketi görünüyor. Muz markası ZAIN

Daha önce yazılarımda belirttiğim bir isim vardı Ahmet Ben Khadra.

Hah işte bu marka o kişiye ait. Ahmet Ben Khadra'nın kardeşi Ali Sultan (Alaa Ben Khadra) bu operasyonla ilgili gözaltına alınmak istendi. Ancak Ali Sultan, operasyondan önce eşi, çocukları ile birlikte çoktan yurt dışına çıkmıştı. Firmanın vekili ve müşavirlik işlerini yapan iki kişi, şirkette yöneticilik yapan G.S. ve Suriye uyruklu finans müdürü A.A. gözaltına alındı.

Mutlaka haberleri yoktur kokainden...

Sorgudan sonra mahkemeye sevk edilen şüphelilerden sadece H.Ö. tutuklandı. H.Ö. bu grupla bağlantılı onlarca şirketin gümrük müşavirliğini yapıyordu. Ayrıca kısa bir süre önce bu gruba ait bazı markaları da kendi gümrük müşavirlik şirketi adına Ekvador'dan konteynerlerle yükletmeye başlamıştı.

Diyeceksiniz ki bu kadar isimden bana ne...

Anlatayım...

H.Ö.'nün ve bu operasyonda gözaltına alınıp, tutuklanmayan şirketteki ortağı M.T.'nin adı 1998 yılında yine bir meyve şirketinin gemisinde yakalanan 3 ton kokain kaçakçılığına karışmıştı. Bahama bandıralı Silkeborg gemisinde, Mersin limanında 3 ton kokain yakalanmıştı.

Gemi Suriye'den Mersin limanına kadar izlenmiş ve operasyonu Lucky-S ve Kısmetim-1 operasyonlarını yöneten Haluk Bahçekapılı yönetmişti. Şilili şirketin gümrük işlerini yine H.Ö ve M.T.'nin şirketi yapıyordu.

Diğer ilginç durum ise şu...

Gözaltına alınan G.S. daha önce Menas adlı şirkette yöneticilik yapmıştı. Kimdi bu firma diye hafızalarımızı zorlar isek Kemal Kılıçdaroğlu ve vefat eden eski AKP Milletvekili Mir Dengir Fırat'ı hatırlarız.

Televizyon ekranlarında Uğur Dündar moderatörlüğünde tartışan iki ismin tartışmalarında bu şirketin ismi hayali ihracat ve uyuşturucu ile birlikte geçmişti. Şubat ayında Kapıkule sınır kapısında Hollanda'ya narenciye taşıyan bir TIR'da arama yapan Kaçakçılık-İstihbarat ve Narkotik ekipleri TIR'ın soğutucu fanına zulalanmış tam 89 kilogram eroin ele geçirmişti.

Söz konusu TIR Mersin'den yükleme almış ve malın da sahibi Menas adlı şirket gözüküyordu.

Mir Dengir Fırat, 2007 yılında bu şirket ile bir bağının kalmadığını, şirket sahibi de kendilerinin olayda bir mesuliyetinin olmadığını TIR şirketi ile ilgili olduğunu beyan etmişti. Ancak Mir Dengir Fırat MENAS'a ait TIR'ların gümrükte didik didik arama yapılan 'kırmızı hat'tan çıkarılıp 'yeşil hat'a alınması için Gümrük Müsteşarlığı'na gönderilen ve altında Dengir Mir Mehmet Fırat'ın isminin de yazılı olduğu bir belge sunmuştu. Belge tarihi Fırat'ın MENAS'tan ayrıldım dediği tarihte yazılmıştı.

Diğer belirtmem gereken konu ise Ahmet ben Khadra'nın kardeşi Ali Sultan'ın, başka şirketler ile de bağının olması. Elbette Savcılık makamları araştırıyordur. Ancak mesela benim ulaştığım bir şirket bilgisinde yine sektörde faal olan Vero adlı şirketteki ortaklığı dikkat çekici.

Hatta...

Ticaret Sicil Gazetesi'ndeki ve İTO belgesindeki bilgilere göre ortağı da H.B.K. çok tanıdık bir isim. Spor camiasında da adı eskiden sıkça duyulan medyatik bir kişiydi.

Daha önce de İstanbul İl Jandarma Komutanlığı birimlerine yapılan bir ihbarı değerlendirdi ve  6 Ekim 2014 günü Singapur bandıralı Maerks Bogor isimli Kolombiya'dan gelen gemide bulunan bir konteynerin soğutucu bölümünde birer kiloluk paketler halinde 30 paket  15 kilo kokain maddesinin zulalandığını, geminin 9 Ekim 2014 tarihinde İstanbul Ambarlı Kumport Limanı'na giriş yaptığı tespit edilmişti.

Yapılan araştırma ve soruşturma neticesinde Konteynırın H.B. K.'nin sahibi olduğu V.D.S. şirketine ait Ekvador ülkesinden ithal edilen muzların içinde bulunduğu konteyner olduğu belirlendi. Açılan dava neticesinde H.B.K. 2015 tarihinde beraat etti.

Bu sefer H.B.K.nin Vero firmasında ortağı olduğu kişinin konteynerinde kokain bulundu.

Ama farkında mısınız ne kadar karışık da gözükse aslında bütün işlemler aynı isimlerin etrafında gerçekleşiyor.

Anlatmak istediğim de bu. Belki eksik belki daha fazla ama işleyişin bir bölümü böyle.

Baronlara ulaşmak mı?

Onlara daha var...

(BİTTİ)

Murat AĞIREL / YENİÇAĞ