10 Ekim 2022 Pazartesi

BELLEK (11 EKİM)

 


OLAYLAR:

  • 1311 - Soylular ve din adamları, 1311 Kararnameleri ile İngiliz Krallarının yetkilerini sınırlandırdı.
  • 1783 - Rusya Bilimler Akademisi kuruldu.
  • 1868- Thomas Edison ilk icadı elektrikli ses makinesi (fonograf) için patent aldı.
  • 1881 - David Houston, kameralar için rulo filmin patentini aldı.1841'de İskoçya'da doğdu. Genç yaşta fotoğrafın nasıl çalıştığıyla ilgilenmeye başladı. O zamanlar kameralar büyük ve ağırdı ve film yerine kimyasallarla kaplanmış cam plakalar kullanıyorlardı. Fotoğraf makinelerine sahip olan tek kişi profesyonel fotoğrafçılardı.Houston'ın ana hedeflerinden biri, herkesin sahip olabileceği bir kamera yapmaktı. 1867'de, tasarladığı bir kamera geliştirmesinin ilk patentini aldı. Patent, hükümet tarafından verilen ve yalnızca buluş sahibine buluşlarını yapma ve satma hakkı veren bir belgedir. Patent, buluş sahibinin haklarını korur, böylece başka hiç kimse buluşu kopyalayamaz.1886'da Houston, fotoğrafçılığı tamamen değiştiren bir cihaz icat etti. Bu buluş, hacimli film plakaları kullanmak yerine, filmin kameranın içindeki rulolara sarılmasına izin verdi. Houston, bu patentin haklarını başka bir mucit olan George Eastman'a sattı. Houston, hayatının geri kalanında rulo film kameralarının satışından 5.000 $ ve aylık ödemeler aldı.George Eastman kendi kamera şirketini kurdu ve David Houston'dan 21 kamera patenti satın aldı. Houston, kamera şirketine kuzey Dakota adının verilmesini ve “Nodak” adının verilmesini önerdi. Eastman öneriyi beğendi ama hiçbir anlamı olmayan bir isim istedi. İlk harfi değiştirdi ve şirketini “Kodak” olarak adlandırdı.Buluşları sayesinde David Houston çok zengin oldu. 1906'da öldüğünde, 4.000 dönümlük bir bonanza çiftliğine sahipti. Houston ve eşinin inşa ettiği güzel çiftlik evi şimdi Batı Fargo'daki Bonanzaville'de bir turistik cazibe merkezi.David Houston'ın icatlarından bu yana Kodak fotoğraf makinesinde birçok değişiklik yapıldı; ancak herkesin fotoğraf makinesi sahibi olmasını mümkün kılan kişiydi.
  • 1899- Boer savaşı Güney Afrika’da başladı. İkinci Boer Savaşı Britanya İparatorluğu ile Bağımsız Boer Cumhuriyetleri Hür Oranj Devleti ve Güney Afrika Cumhuriyeti (Transvaal Cumhuriyeti) arasında başladı. Savaş iki bağımsız cumhuriyetin Britanya İmparatorluğuna katılmasıyla 31 Mayıs 1902’de sona erdi.
  • 1912 - I. Balkan Savaşı: Yunan Ordusu, Osmanlı şehri Kozana'yı ele geçirdi.
  • 1922- Mudanya Mütarekesi İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin temsilcisi İsmet İnönü arasında imzalandı. Doğu Trakya topraklarının Meriç nehrine kadar tahliyesi, Yunan birliklerinin Edirne’den çıkmaları; askeri hareketlere son verilmesi ve TC ordularının yeni yapılacak bir barış antlaşmasına kadar boğazların birkaç kilometre yakınında bekletilmeleri karara bağlandı.
  • 1926- Kılık Kıyafet Kanunu kabul edildi
  • 1929 - Yavuz savaş gemisinin onarımı bitti; gemi Türk Deniz Kuvvetleri'ne teslim edildi
  • 1939 - Albert Einstein, ABD Başkanı Roosevelt'e, atom bombası konusuna dikkatini çekmek için yazdığı ünlü mektubunu kaleme aldı.
  • 1947- Eski MEB Hasan Ali Yücel’in, Av.Kenan Öner ve Yeni Sabah Yazı İşl.Müdürü’ne açtığı hakaret davasına devam edildi. Mareşal Fevzi Çakmak’ın “Bir eski MEB köy enstitülerinde komünistlere arka çıktı” beyanına K.Öner “O bakan Hasan Ali Yücel’di” sözleriyle destek çıkmıştı. Nisan’da başlayıp 1944-45 Irkçılık-Turancılık davalarında yargılanan Nihal Atsız gibi isimlerin aralarında olduğu 27 kişinin de Hasan Ali Yücel’e karşı müdahil olduğu hakaret davası, Kasım’da Av.Kenan Öner ve Yeni Sabah Yazı İşleri Müdürü C.Saraçoğlu’nun beraatiyle sonuçlandı.
  • 1948- Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü Ulusal Komisyonu, UNESCO kuruldu.
  • 1959- Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı İsmet İnönü “nereden buldun” yasasına karşı olduğunu açıkladı.
  • 1968 - NASA, ilk insanlı uzay uçuşunda Apollo 7'yi uzaya fırlattı; astronotlar Wally Schirra, Donn Fulton Eisele ve R. Walter Cunningham.
  • 1972 - Adalet Bakanlığı, basınla ilgili bir yasa tasarısı hazırladı. Tasarıya göre basına sert ve ağır tedbirler getirilecek.
  • 1975- Anayasa Mahkemesi, Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) kuruluş kanununu Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti.
  • 1976 - Özellikle İstanbul’da kendini hissettiren benzin sıkıntısına döviz yokluğunun neden olduğu öğrenildi. Döviz ödemeleri yapılmadığı için iki aydan beri Libya’dan petrol ithal edilemediği açıklandı.
  • 1976- Çin’de Kültür Devrimi’ne öncülük edenlerden ve “Dörtlü Çete” adı verilen Mao Zedung’un eşi Jiang Jing ile Çang Çun Çiao, Wang Hung Wen,  Yao Wen Yuan “darbe teşebbüsü”nden tutuklandılar. 1980’de yapılan yargılamalar sonunda Jiang ve Çang idama mahkum edilmis, diğer elemanları da çeşitli hapis cezalarına çarptırıldılar.
  • 1977 - Deniz bilimcisi Kaptan Cousteau, ünlü teknesi Calypso’yla İstanbul’a geldi.
  • 1979 - Gazeteci Abdi İpekçi cinayeti zanlısı Mehmet Ali Ağca'nın yargılanmasına başlandı.1979- Gazeteci Abdi İpekçi cinayeti zanlısı ülkücü Mehmet Ali Ağca ile suça iştirak etmekten sanık Yavuz Çaylan’ın yargılanmasına başlandı. Ağca İçin idam, Çaylan için en az 10 yıl hapis cezası isteniyor. Ağca’nın avukatı, akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespitini istedi.
  • 1980 - Uzay istasyonu Salyut 6'da 185 gün kalarak rekor kıran Sovyet kozmonotları (Valery V. Ryumin ve Leonid I. Popov) dünyaya döndü.
  • 1980 - Yönetmen Ali Özgentürk'ün Hazal filmi, 29. Uluslararası Mannheim Film Festivali'nde 3 ödül aldı.
  • 1981 - Erden Kıral’ın Orhan Kemal’in romanından uyarladığı “Bereketli Topraklar Üzerinde”, Strazburg Avrupa Film Festivali’nde 1. oldu.
  • 1985 - Demirören Grubu’na bağlı Motopar Fabrikası’nda Otomobil-İş’in örgütlenme çalışmasının ardından 228 işçi işten çıkarıldı.

  • 1988- Tuzla Köprüsü altında polis timinin kurşun yağmuruyla hayatlarını kaybeden 4 gençten 3’ünün cenazeleri toprağa verildi.
  • 2013- Altın Portakal’da Kısa Film dalında Jüri Özel Ödülü’nü alan Ayce Kartal ödülünü Gezi Direnişi’ne adayınca sloganlar yükseldi.
  • 2017- Tüpraş’ın İzmir’deki rafinerisinde depolama tankında meydana gelen patlamada 4 işçi hayatını kaybetti.



DOĞUMLAR

  • 1675 - Samuel Clarke (d. 11 Ekim 1675 - ö. 17 Mayıs 1729), Newton'un önce öğrencisi, sonra dostu ve savunucusu olmuş olan İngiliz filozof ve ilahiyatçı. Tanrı'nın varlığını, "matematiksel yönteme yakın" bir yöntemle kanıtlamaya çalışmış olan Clarke, ahlak ilkelerinin matematiksel önermeler kadar kesin olduğunu; bundan dolayı inancın yardımı olmadan, yalnızca akıl aracılığıyla bilinebileceklerini öne sürmüştür.
  • 1885 - François Mauriac, Fransız yazar ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (ö. 1970)
  • 1896 - Roman Jakobson, Rus düşünür (ö. 1982)
  • 1910 - Cahit Arf, Türk matematikçi ve TÜBİTAK Bilim Kolu Başkanı (ö. 1997)
  • 1928 - Yıldız Kenter, Türk tiyatro ve sinema sanatçısı (ö. 2019)
  • 1937 - Bobby Charlton, İngiliz futbolcu
  • 1946 - Arsen Gürzap, Türk oyuncu ve tiyatro yönetmeni
  • 1948 - Yasin Özdenak, Türk futbolcu ve antrenör
  • 1952 - Turan Özdemir, Türk tiyatro ve sinema oyuncusu (ö. 2018)
  • 1971 - Justin Lin, Amerikalı film yapımcısı ve yönetmen
  • 1983 - Bradley James, İngiliz oyuncu



       ÖLÜMLER:
  • 1531 - Huldrych Zwingli, İsviçreli din adamı ve İsviçre Protestan Reformunun lideri (d. 1484)
  • 1579 - Sokullu Mehmet Paşa, Osmanlı Sadrazamı (d. 1505)

  • 1958 - Maurice de Vlaminck, Fransız ressam (d. 1876
  • 1963 - Jean Cocteau, Fransız yazar ve ozan (d. 1889) 1889 yılında Maisons-Laffitte, Yvelines'te doğan Cocteau gençlik yıllarında şiir ve yazına ilgi duydu. Dönemin  sürrealist, dadacı ve kübist öncü sanatçılarıyla arkadaşlıklar kurdu, şiirler, piyesler, romanlar ve şarkı sözleri yazdı. Garip özel yaşamıyla dikkat çekmiş, çeşitli erkekler ve kadınlarla egzantirik ilişkiler yaşamıştır. Bir dönem uyuşturucu da kullanmıştır. Cocteau'nun filmleri yoğun sanatsal ve fikri altyapıları ile fark yaratır. Cocteau modern sanat ve sinema dünyasına çok büyük katkılarda bulunmuştur. 11 Ekim günü Édith Piaf'ın öldüğü açıklandıktan kısa bir süre (aynı gün içinde) çok sevgili dostu Jean Cocteau da hayata veda etti. Cocteau'nun Piaf'ın acısına dayanamadığı için kalp krizi geçirdiği söylenir. Yazar Roger Peyrefitte'e göre Cocteau'nun uzun zamandır arkadaşı ve patronu olan varlıklı (ki aynı zamanda Yves Saint Laurent'in de patronu olan) Francine Weisweiller ile yaşadığı şiddetli bir tartışmadan sonra bünyesinin harap olduğu ve 22 Nisan 1963 tarihinde de bir kalp krizi geçirdiğini söyler. Cocteau, Milly-la-Forêt'deki Chapelle Saint-Blaise des Simples'ın tabanının altına defnedilmiştir. Şapelin tabanındaki mezar taşındaki yazı şöyle yazmaktadır: "Seninle kalıyorum" ("Je reste avec vous").

  • 1965 - Dorothea Lange, Amerikalı belge fotoğrafçısı (d. 1895)
  • 1968 - Selim Sarper, Türk siyasetçi (d. 1899)
  • 1971 - Hikmet Kıvılcımlı, Türk komünist siyasetçi, yazar, yayıncı ve çevirmen (d. 1902)
  • 1985 - Metin Eloğlu, Türk şair (d. 1927)
  • 1997 - Asuman Arsan, Türk oyuncu (d. 1934)
  • 1999- Devrimci öğretmen hareketinin kuruluşu ve gelişiminde büyük emeği olan eğitimci; ‘Yılanların Öcü’, ‘Onuncu Köy’ ve ‘Amerikan Sargısı’nın yazarı Fakir Baykurt Almanya’da hayatını kaybetti.
  • 2007 - Mehmed Uzun, Kürt asıllı Türk yazar (d. 1953)
  • 2008 - Nedret Selçuker, Türk gazeteci ve spiker (d. 1938)
  • 2009 - Halit Refiğ, Türk sinema yönetmeni (d. 1934)
  • 2018 - Paul Andreu, Fransız mimar (d. 1938)
  • 2019 - Robert Forster, Amerikalı oyuncu (d. 1941)

      (derleyen:mstfkrc)

İftiracıları unutma - Timur Soykan / BİRGÜN



3,5 yıl önce İstanbul seçimlerini iptal ettirebilmek için sandık kurulu başkanları ve üyelerine ‘FETÖ’cü’ iftirası attılar. Yıllar süren yargılamadan sonra bu insanlar beraat etti. Peki, iftiracılar ne olacak? Sakın unutma.


AKP, iktidar dönemine o kadar çok kötülük, insan hakları ihlali, yolsuzluk, skandal, antidemokratik uygulamalar sığdırdı ki toplumun hafızası bitap düştü. Sonu gelmeyen haksızlıklar ve adaletsizlik, duyarlılıkları köreltti, kamuoyu komaya girdi. Neredeyse hiç tepki vermeyen bu hastalıklı halde, inşa edilen korku imparatorluğu ve iktidar kontrolündeki karanlık medyanın da payı büyük.

Ve artık utanma duygusu olmayanların en büyük güvencesi yaptıklarının unutulup gideceği düşüncesi…

Ancak…

Yeni sansür yasasıyla bağımsız medya ve sosyal medyayı boğmayı hedefleseler de, her gün onlarca habere erişim engeli de getirseler, gazetecilerin soru sormasından köşe bucak kaçsalar da arşiv var. Bu kronik unutkanlık hali de geçici.

Elbette ne suçlar ne de suçlular ülkenin hafızasından tamamen silinecek. Bir gün bağımsız mahkemeler önünde sabırla, tek tek yargılanacaklar.

Şimdilik gazetecilerin bir görevi de hafızayı diri tutmak, hatırlatmak.

Değerli meslektaşım Mustafa Hoş’un dediği gibi: NeoTürkiye’nin panzehiri hafızadır.

3,5 yıl öncesine gidelim.

31 Mart 2019 yerel seçimlerinde İstanbul’u CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu kazanmış ve bu seçimi iptal ettirmek için AKP dört koldan saldırı başlatmıştı.

Seçim gecesi Anadolu Ajansı, Ekrem İmamoğlu öne geçeceği için veri akışını kesmişti. AKP adayı Binali Yıldırım, AKP İstanbul İl Başkanlığı’nda kameralar karşısına geçti, “Ben kazandım” diyerek atı alıp Üsküdar’ı geçmeye kalkıştı. İstanbul’daki yüzlerce billboarda Tayyip Erdoğan ve Binali Yıldırım’ın fotoğraflarıyla ‘Gönül belediyeciliği kazandı, teşekkürler İstanbul’ yazılı afişler astılar.

Tayyip Erdoğan, İstanbul seçimi için “Neredeyse bütünü usulsüz” diyor, Devlet Bahçeli “İstanbul’daki seçimlere şaibe karışmıştır, derin ve delilli usulsüzlükler hakimdir” diye konuşuyordu.

AKP Genel Başkan Yardımcı Ali İhsan Yavuz, her gün kameralar karşısına geçip dayanaksız iddialarda bulunuyordu. “Hiçbir şey olmaza bile kesinlikle bir şeyler oldu” sözüyle tarihe geçti.

Binali Yıldırım ve AKP’li Mevlüt Uysal ise ‘AKP’ye oy verenlerin soy isimlerinden anlaşılıp oy kullandırılmadığını’ söyleyecek kadar zıvanadan çıktı.

Oylar tekrar tekrar sayılırken insanlar günlerce oy çuvallarının üzerinde yatarak halkın iradesini korumaya çalıştı.

Ekrem İmamoğlu’na kazandığı seçimin mazbatası verilmezken polisler, kameralar eşliğinde kapı kapı gezdirilip sahte seçmen aratılıyordu.

Yetmedi. AKP’nin adayı Binali Yıldırım“Tabii ki çaldılar” kampanyası başlattı. Cep telefonuyla “Tabii ki çaldılar” dedikleri videolar çeken AKP’liler sosyal medya hesaplarından paylaşıyordu.

Haftalarca seçimde şaibe algısını oluşturmak için TV programları yaptılar, gazete manşetlerinde aynı yalanlar vardı.

*3 Nisan 2019 - Akit Gazetesi’nin manşeti: “Hırsızlık belgelendi, CHP panikte”

*3 Nisan 2019 - Star Gazetesi’nin manşeti: “Sandıkta darbeyi kim örgütledi”

*13 Nisan 2019 - Star Gazetesi’nin manşeti: “Milli iradeye CHP sabotajı”

*16 Nisan 2019 - Yeni Şafak Gazetesi’nin manşeti: “Oylar sandıkta iç edildi”

*19 Nisan 2019 - Sabah Gazetesi’nin manşeti: “CHP lehine tezgah kuruldu”

Saymakla bitmez. Hiçbir delil olmadan, haftalarca, aylarca bu manşetler atıldı.

Seçimden yaklaşık bir ay sonra acımasız iftiralardan birine daha başladılar.

Sandık kurulu başkanları ve üyelerini ‘FETÖ’cü olmak’la suçladılar.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu şöyle diyordu:

“Sandık başkanları ile ilgili çok net veriler var. Ortalama 700 civarında birinci ve ikinci dereceden yakını, FETÖ ile iltisaklı olan var. Bylock var.”

Geçmişi Türkçe olimpiyatları ve FETÖ okullarını ziyaretlerle dolu olan AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz ise “FETÖ’den ihraç edilen 12 kişi sandık başında görev almıştır” diye konuştu.

                                  Ali İhsan Yavuz açıklamalarıyla uzun süre konuşulmuştu.

İstanbul Başsavcılığı ise soruşturma haberini Anadolu Ajansı’na servis etti. 5 Mayıs 2019 tarihli haberde “43 şüphelinin FETÖ ile irtibatı tespit edildi. 41’inin Bank Asya’ya para yatırdığı, 2 şüphelinin Bylock kullanıcısı olduğu belirlendi” diyordu.

Şimdi o günlerin gazete manşetleri de arşivde duruyor.

*6 Mayıs 2019 - Akşam Gazetesi’nin manşeti: “Sandık Kurulunda Bylock”

*6 Mayıs 2019 - Türkiye Gazetesi’nin manşeti: “Seçim sandığı teröriste teslim edilmiş: FETÖ çıktı”

*6 Mayıs 2019 - Sabah Gazetesi’nin manşeti: “İstanbul seçiminde FETÖ parmağı”

*14 Mayıs 2019 - Yeni Şafak Gazetesi’nin manşeti: “Sandıkta FETÖ tescillendi”

Yine saymakla bitmez, FETÖ’cü iftiraları haber detaylarıyla süslenip haftalarca gündemde tutuldu ve İstanbul Büyükşehir Belediye seçimleri Yüksek Seçim Kurulu’nun halkın iradesini gasp ettiği bir kararla iptal edildi. Üstelik sadece bir zarftaki oy pusulaları iptal edilirken iktidarın lehine sonuç içeren diğer üç pusula iptal edilmedi. Bu sayede İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki AKP ve MHP üstünlüğü korundu, ilçe belediyeleri AKP’de kaldı.

FETÖ’cülükle suçlanan 43 sandık kurulu başkanı ve üyesi sadece bir sayı değil. Hepsi ailesi, çocukları, iş hayatı, arkadaşları olan insanlar. Sırf iktidarın İstanbul’u kaybetmeme hesabıyla bu insanlar karalandı, hayatları karartıldı.

Aradan 3,5 yıl geçti. Haklarında soruşturma açılan sandık kurulu başkan ve üyelerinden bir kısmı daha önce beraat etmişti. Bu ayın başında İstanbul Anadolu Adliyesi’ndeki 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 17 sanık, ‘görevi kötüye kullanmak’ ve ‘görevi ihmal’ suçlarından 10’uncu kez hâkim karşısına çıktı. Hepsi beraat etti. Şimdi yargılama masrafları da iradesi gasp edilen halkın vergilerinden ödenecek.

Peki, siyasi hesapları için bu iftiraları atanlar ne olacak?

Canan Kaftancıoğlu bu kararı Twitter hesabından duyurduktan sonra şöyle yazdı: 

“Herkese olmadık iftiralar atarlarken 43 sandık görevlisi hakkında da FETÖ soruşturması başlatmışlardı. O gün bangır bangır konuşan siyasetçiler ve bataklık medyasına gelsin karar… Devamında iftiracıların yargılanacağı günler çok yakında.”

Elbette yüzleri bile kızarmıyor, kızarmayacak. Ama bir gün bu kumpasları organize edenler ve bu karanlık organizasyona hizmet edenler bağımsız yargının karşısına çıkarılacak.

Yeter ki unutmayalım…

Timur Soykan / BİRGÜN


KISA KISA GÜNDEM (10 EKİM 2022)

 


1) Soylu Diyarbakır'da Kuran Kursu açılışına katıldı(SOL)

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Diyarbakır'da 'Hamo Ağa'nın oğlunun yaptırdığı Kur'an kursu açılışı ve hafızlık icazet programına katıldı.(https://haber.sol.org.tr/haber/soylu-diyarbakirda-kuran-kursu-acilisina-katildi-351160)

2) Aşiret düğününe katılan Soylu: Ne kadar güçlü insan tanıyorsam hepsi bu salonda (SOL)

Aşiret düğününe katılan Süleyman Soylu, 'Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da böyle ne kadar güçlü insan tanıyorsam Allah'a şükürler olsun ki; hepsi bugün bu salonda' dedi.(https://haber.sol.org.tr/haber/asiret-dugunune-katilan-soylu-ne-kadar-guclu-insan-taniyorsam-hepsi-bu-salonda-351144)

3) Kedi satan kız TOKi’ye atandı (SOL)

AKP Kütahya eski Milletvekili Hüsnü Ordu’nun Kütahya Belediyesi’ne Özel Kalem Müdürü yapılan ancak işe gitmeyip internette kedi satışı yapan kızı Sümeyra Ordu Tuncer, TOKİ’de uzman oldu.(https://haber.sol.org.tr/haber/kedi-satan-kiz-tokiye-atandi-351188)

4) AKP’li belediye 4,9 milyonluk coffee break ikram edecek! (SOL)

1 milyar TL’nin üzerinde borcu olan AKP’li Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, ‘Coffee break’ hizmeti için milyonlarca lirayı gözden çıkardı.(https://haber.sol.org.tr/haber/akpli-belediye-49-milyonluk-coffee-break-ikram-edecek-351185)

5) Nebati: Benimle uğraşmanızın handikapları var, alaylı ve mektepliyim(SOL)

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, 'Benimle uğraşırsanız şöyle bir handikapınız var: Alaylı ve mektepliyim. Ben Doçent Doktor Nureddin Nebati'yim' dedi.(https://haber.sol.org.tr/haber/nebati-benimle-ugrasmanizin-handikaplari-var-alayli-ve-mektepliyim-351139)

6) Erdoğan: Yolsuzlukların, yoksulluğun olmadığı Türkiye'yi biz hallederiz (SOL)

TÜGVA'nın etkinliği için toplanan kalabalığa seslenen Erdoğan asgari ücreti 'en uygun rakama çıkarma'yı istediklerini belirterek 'yoksulluğun olmadığı bir Türkiye'yi biz hallederiz' dedi.(https://haber.sol.org.tr/haber/erdogan-yolsuzluklarin-yoksullugun-olmadigi-turkiyeyi-biz-hallederiz-351156)

7) Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyareti: 'İkinci Yüzyıl Vizyon yolculuğunun ilk durağı olacak'(SOL)

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Boston ve Washington’a 9-13 Ekim tarihlerinde yapacağı ziyaretin CHP’nin İkinci Yüzyıl Vizyonu çerçevesinde yapılacağı belirtildi.(https://haber.sol.org.tr/haber/kilicdaroglunun-abd-ziyareti-ikinci-yuzyil-vizyon-yolculugunun-ilk-duragi-olacak-351131)

Kılıçdaroğlu ABD yolunda konuştu: İngiltere ve Almanya'ya da gideceğiz(SOL)

ABD'ye giderken uçakta gazetecilere konuşan Kılıçdaroğlu İngiltere ve Almanya'ya da gideceğini söyledi, Erdoğan'ın 'Çok iyi bir pas attı, biz de onu gole çevirdik' sözlerine tepki gösterdi. (https://haber.sol.org.tr/haber/kilicdaroglu-abd-yolunda-konustu-ingiltere-ve-almanyaya-da-gidecegiz-351184)

8) Kadıköy’de bir binada patlama: 3 ölü (BİRGÜN)

Kadıköy'ün Fikirtepe Mahallesi'nde bir binada patlama meydana geldi. Çıkan yangın 2 eve daha sıçradı. Vali Yerlikaya 3 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Vali patlamanın doğalgaz kaynaklı olduğunu söylerken, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu "Patlama doğalgaz kaynaklı değil" dedi. İGDAŞ ise patlamanın gerçekleştiği binanın doğalgaz bağlantısı bulunmadığını duyurdu.(https://www.birgun.net/haber/kadikoy-de-bir-binada-patlama-3-olu-405619)

9) Başarır'dan Soylu'nun 'uyuşturucu' açıklamasına tepki: Yüzüne tükürün (BİRGÜN)

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, "Uyuşturucu satıcısını bulduğunuz an ayaklarını kırın" ifadelerini kullanan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya, "Uyuşturucu baronlarıyla resim verenlerin yüzüne tükürün!" diyerek tepki gösterdi.(https://www.birgun.net/haber/basarir-dan-soylu-nun-uyusturucu-aciklamasina-tepki-yuzune-tukurun-405565)

10)3 baro yeni başkanlarını seçti (BİRGÜN)

Ankara, Diyarbakır ve Van barolarında seçim gerçekleşti. Ankara Barosu’nun yeni başkanı Mustafa Köroğlu olurken, Van Barosu Başkanlığı’na Sinan Özaraz seçildi. Diyarbakır Barosu Başkanı ise 2’nci kez Nahit Eren.(https://www.birgun.net/haber/3-baro-yeni-baskanlarini-secti-405651)

(derleyen:mstf krc)



BELLEK - (10 EKİM)

 


      OLAYLAR

  • 415 - 404 yılında çıkan isyanda yakılan Ayasofya kilisesi, Bizans İmparatoru II. Theodosius tarafından yeniden yaptırılarak açıldı.
  • 680 - Kerbelâ OlayıMuhammed'in torunu İmam HüseyinKerbela'da başı kesilerek öldürüldü.
  • 1858 - Küba'da İspanyol İmparatorluğu'na karşı bağımsızlık hareketi başladı.
  • 1903 - Emmeline Pankhurstİngiltere'de kadınların kurtuluşu mücadelesini yürütmek üzere "Kadının Sosyal ve Politik Birliği"ni kurdu.
  • 1911 - Sun Yat-sen liderliğindeki devrimciler Çin'de Mançu Hanedanını devirdi.
  • 1914- İngiliz donanmasından kaçan “Goeben” ve “Breslau” adlı iki Alman zırhlısı Türkiye’ye sığındı. İki zırhlı daha sonra “Yavuz” ve “Midilli” adlarını aldı.
  • 1920- Sevr Anlaşması imzalandı.
  • 1930 - Türkiye, Barzani Aşireti'nin yaklaşık dört ay süren Oramar Ayaklanması'nı bastırdı
  • 1944 - Nazi katliamı: 800 Çingene çocuk sistematik bir şekilde Auschwitz kampında öldürüldü.
  • 1965 - Genel Seçim sonuçlarıAP 240 Milletvekili ile çoğunluğu elde etti.  CHP 134, MP 31, YTP 19, TİP 15, CKMP 11 Milletvekili çıkardı. TBMM tarihinde ilk kez bir sosyalist parti (TİP-Türkiye İşçi Partisi) 15 Milletvekili ile grup kurmaya hak kazandı.
  • 1969 - Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF), Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu (Dev-Genç) adını aldı.
  •  1969 - Necmettin Erbakan milletvekili adaylığı için Adalet Partisi’ne kaydını yaptırdı.
  • 1975 - Bandırma'da Etibank Boraks ve Asit Fabrikaları'nda direniş başladı.
  • 1980- MGK, faaliyetleri durdurulan sendikalara ‘kayyum’ tayinini öngören yasayı onayladı.
  • 1982 - Auschwitz toplama kampında tanımadığı bir siyasi tutuklu yerine ceza almaya gönüllü olarak hayatını yitiren rahip Maximilian Kolbeaziz ilan edildi.
  • 1988- Dolar 1,845 liraya çıktı. Merkez Bankası ilk kez müdahale kararı aldı. Müdahaleye rağmen ertesi gün serbest piyasada dolar 1,975 liraya fırladı.
  • 1991 - Pink FloydThe Wall albümleri ile yaptıkları katkı nedeniyle, İngiliz Millî Tuğla Dağıtıcıları Birliği tarafından şeref listesine alındı.
  • 1998 - ODTÜ ormanlarından geçen yolun inşaatı sürerken protestocu öğrencilere polis yine müdahale etti.
  • 1998- Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan’ın Suriye rejimiyle ilgili konuşurken “Nusayrilik bir nev’i sapık Alevi anlayışıdır” demesinin ardından Samandağ’da 12 Nusayri avukat Kutan hakkında 1’er milyon TL’lık tazminat davası açtı.
  • 2000- Yılmaz Güney’in 17 yıldır Türkiye’de vizyona girmeyen “Duvar” filminin galası Beyoğlu Sineması’nda yapıldı.

  • 2015- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB öncülüğünde Ankara’da düzenlenen “Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi” öncesi Gar önünde toplanan gruplardan HDP ve EMEP kortejlerinin içine giren iki canlı bomba arka arkaya bedenlerini patlattı. Patlamalar sonrasında Gar önüne girmek isteyen çevik kuvvet polislerine tepki gösteren öfkeli kitleye gazlı müdahalede bulunuldu. Patlamalarda, ilk belirlemelere göre, 102 kişi hayatını yitirdi 48’i ağır 391 kişi yaralandı. Türkiye’de 3 günlük yas ilan edildi. Ankara katliamından sonra yaşanan gelişmelere ilişkin yayın yasağı getirildi. RTÜK yasağın başbakanlığın talimatıyla uygulandığını bildirdi.DİSK, KESK, TMMOB ve TTB başkanları “üzgünüz, öfkeliyiz, yastayız, isyandayız” diyerek 3 günlük yas ve 12-13 Ekim’de 2 günlük grev kararı aldıklarını açıkladı. Ülke genelindeki protestolarda İzmir, Batman ve Van’da polis müdahale etti. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Ankara katliamı için, “Oluk oluk kan akıtacağını ilan edenlerin mitinglerinin başarılı bir şekilde yapıldığı yerde bizler barış sesimizi bile meydanlarda haykıramıyorsak, devlet tarafından millete açık bir saldırı vardır” dedi. Başbakan Davutoğlu’nun CHP ve MHP’ye “Teröre karşı ortak bir tavırda buluşalım” çağrısına Kılıçdaroğlu olumlu yanıt verirken Bahçeli “Bugünkü durumun baş sorumlusu oldukları için yine hayır diyoruz”dedi. AKP’li M.Metiner ile A.Ünal da saldırıdan HDP’yi sorumlu tuttu. Ankara katliamıyla birlikte, 20 Temmuz (Suruç katliamı) – 10 Ekim tarihleri arasında geçen 82 günde düzenlenen saldırılar ve çatışmalarda -resmî rakamlara göre- 694 kişi hayatını kaybetti; bu rakamın 145’i güvenlik görevlisi, 341’i PKK’li ve 208’i sivil (21’i çocuk).
  • Rusya doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak “Türk Akımı Doğalgaz Boru Hattı Projesi” için hükümetler arası anlaşma imzalandı.



DOĞUMLAR:



ÖLÜMLER:


9 Ekim 2022 Pazar

İnanç ve Şüphe - FİDE LALE DURAK / SOL-Özel

 


Kutsal hikayelerdeki başkaldırılar, tıpkı Aziz Thomas’ın şüphesinde olduğu gibi, inancın tazelenmesiyle sonlanıyor. Dini uygulamaları tartışmak için yapılan din içi sorgulamalar baştan kaybediyor.

            Caravaggio, 1601-1602, “Aziz Thomas’ın Süpheciliği / The Incredulity of Saint Thomas"

Caravaggio Barok döneminin büyük ustası olarak İncil’den birçok anlatıyı resmetmişti. Bu resimlerden biri de; çarmıha gerilip öldürülen İsa’nın dirilişine inanmayan Aziz Thomas’ın, ancak yaralarına dokunursa İsa’nın tekrar hayata döndüğüne inanacağını söylediği anlatıdır. Hikayenin devamında İsa Thomas’ın elinden tutar, yaraya dokunmasına izin verir ve şöyle der “Sen beni gördüğün için inandın; kutsanmış olanlar beni görmedikleri halde inananlardır”.

Caravaggio’nun resimlerinde kompozisyonlar matematiksel bir estetiğe sahiptir. Kompozisyona yerleştirilmiş figür ve nesneler dengeli geometrik şekiller oluşturur. Ancak bunlar Rönesans kompozisyonları gibi durağan değil, hareketin yer aldığı dinamik kompozisyonlardır. Figürlerin mimikleri ve jestleri teatral ve biraz abartılıdır. Caravaggio hikayeleri resmin ön bölümünde anlatır ve arka planı karanlıkta bırakarak hikayenin dramatik etkisini artırır. Caravaggio kendi döneminde Rönesans kurallarını kırdığı için eleştirilmiş olsa da kendinden sonrakilere ilham olmuştur. Hatta modern dönem sinemasını dahi etkilemiştir. Örneğin Martin Scorsese, özellikle “Günaha Son Çağrı / The Last Temptation of Christ” filmi için Caravaggio’nun kompozisyonlarının gücünden, ışık-gölge tekniğinden faydalandığını söyler1.

Caravaggio ustaca kullandığı “chiaroscuro” adı verilen aydınlık-karanlık ışık tekniği ile izleyeni resimde odaklanmasını istediği yere yönlendirir. “Aziz Thomas’ın Şüpheciliği” resminde yarayı inceleyen parmak resmin odak noktasıdır. Resimde ilk olarak yara ve parmak yerine  portrelere baktığımızda bile, portrelerin baktıkları yönü gözlerimiz istemsizce takip eder ve böylece tekrar asıl odak noktasına, yaraya yönlendiriliriz. Resimde Aziz Thomas şüpheciliğini sanki bilimsel bir meraka çevirmiş ve kadavra üzerinde çalışan doktorun soğukkanlılığıyla parmağını yaraya sokmuştur. Aynı anlatının resimlendiği başka eserlerde bu kadar gerçekçi bir inceleme anı betimlenmez. Rönesans’ta kutsal figürler idealize edilir, kıyafetler ve figürlerin fiziksel özellikleri buna uygun tasvir edilir. Ancak Caravaggio, kutsal anlatının gerçekliğinden bağımsız olarak resimlerinde konu edindiği temaları doğalcı bir anlatımla ya da aynı manada bir gerçekçilikle ele alır. Kıyafetler drapeli ve süslemeli değil, eski ve yırtıktır; Aziz Thomas’ın parmakları kirli ve kaslıdır; İsa’nın ise hâresi yoktur. Caravaggio’nun model olarak kullandığı kişiler halktan ve fakir kişilerdir. Hatta dini temalı resimlerde dahi suçluları ya da fahişeleri model olarak kullanmaktadır. Dramatize edilmiş teatral kompozisyonlar ile duygular ön plana çıkarılır.  Bu tercihler zaman zaman dindar kişilerce eleştirilir ancak izleyenin kolay empati yapmasını sağlar ve son kertede yine dinin işine gelir. Çünkü böylece halkın duyguları yakalanır ve ele alınan dinsel konuya yöneltilmiş bir coşkunluk yaratılır.

Ne kadar yenilikçi ve kural yıkıcı olursa olsun dini hikayalerin anlatılması sonuç olarak dinin daha fazla yayılmasına hizmet etmiştir. Caravaggio da Katolik kilisesinin “karşı reform” hareketinin önemli bir temsilcisi haline gelmişti. Katolik Kilisesi’nin aşırı zenginleşmesi ve yozlaşmasına karşı 16.yy’da Martin Luther’in öncülüğünü yaptığı reform hareketi, para ile affedilme sertifikaları (endülijans) satılmasına karşı çıkarak başlamış ve Protestanlığın kuruluşu ile sonuçlanmıştı. Protestanlık, Rönesans resmine hâkim olan ve büyük oranda Katolik kilisenin yönlendirdiği dini temaların sanat ile anlatılmasına ve ikonacılığa, halkın üzerindeki çürütücü etkisi nedeniyle, karşı çıkmıştır. Katolik kilise ise, büyüyen reform hareketine karşı “reform” başlatmış ve belli başlı uygulamalarını yumuşatarak- Protestanların aksine- sanatı araç olarak kullanmaya devam etmekte ısrarcı olmuştur. Barok, halkı ajite edecek ve dini anlatıları yaygınlaştıracak bir sanat ihtiyacı ile ortaya çıkar. Bu dönem kompozisyonlarındaki dramatizasyonun bir nedeni de budur. 

Caravaggio dindar biri olmadı hiçbir zaman. Hakkındaki tüm kaynaklarda; serseri bir yanı olduğu, cinsel tercihleri nedeniyle çokça kilise tarafından uyarıldığı, sayısız suç ile yargılanıp defalarca hapis yattığı ve son olarak işlediği cinayet nedeniyle Roma’dan kaçmak zorunda olduğu yazar. Tam olarak nasıl öldüğü bilinmemekle birlikte çok genç yaşta henüz 38 yaşındayken ölür ya da öldürürülür. Derek Jerman’ın 1986’da yönettiği “Caravaggio” adlı film, sanatsal dili ile dikkat çekici olmakla birlikte, sanatçı ve dönem hakkında fikir vermesi nedeniyle izlenebilir. Bugün Caravaggio’nun resimlerine ya da herhangi bir barok esere baktığımızda dinsel coşku hissetmiyoruz elbette. Teknik olarak bir sanat eserinin bunu nasıl yaratabildiğine hayran oluyoruz en fazla. Ancak; sarsılmazlığına güvenen bir otoritenin muhalefeti bile nasıl erittiğini, kapsadığını ve hanesine artı puan olarak yazdığını sanat tarihine bile baktığımızda görmek mümkün.

Kutsal hikayelerdeki başkaldırılar, tıpkı Aziz Thomas’ın şüphesinde olduğu gibi, inancın tazelenmesiyle sonlanıyor. Dini uygulamaları tartışmak için yapılan din içi sorgulamalar baştan kaybediyor. Çünkü din doğası gereği dogmatik olmayı gerektirir. Ne kadar yenilikçi bir üslupla yapılırsa yapılsın dinin anlatıldığı hikayeler kaynağını, yani dinin kendisini, güçlendiriyor. Bu yüzden Vatikan’ın müzesinde sadece kutsal hikayelerin anlatıldığı klasik dönem resimleri değil, aynı zamanda modern dönemde ve yakın tarihlerde yapılmış çeşitli akımlara ait tüm İsa konulu resimlerin de sergilendiğini görürüz. Bunların bir kısmı dini eleştirmek için yapılmış resimler olsa bile… 

Türkiye’de din merkezli iktidara getirilen sözde yenilikçi uygulamaların ya da önergelerin neyi güçlendirdiğini söylemeye dahi gerek yok!

FİDE LALE DURAK / SOL-Özel