3 Kasım 2022 Perşembe

Yeni cumhurbaşkanının programı - Mehmet Ali Güller / Cumhuriyet

 

İsimler elbette önemlidir. Ancak isimleri fikirlerden ve olaylardan çok tartışmak iyi değildir. Günlük siyasetimiz ne yazık ki böyle yürüyor: Altılı masanın adayı kim olacak? İktidar bunu tartışıyor ve tartıştırıyor. Muhalefetin bir kısmı da bu tartışmaya katılıyor.

Evet, isim önemli ama program daha önemli. Asıl isimden önce programı tartışmalıyız. Erdoğan’ın karşısına çıkacak cumhurbaşkanı adayının programı ne olmalı?

Üstelik bu tartışma Erdoğan’ın karşısına çıkarılan önceki cumhurbaşkanı adayı nedeniyle iki kere önemli. Çünkü Ekmeleddin İhsanoğlu ile Erdoğan’ın programları neredeyse aynıydı. Haliyle Erdoğan’ın benzeriyle Erdoğan’ı yenemediler. Nitekim CHP’nin cumhurbaşkanı adayı MHP’nin TBMM adayı, MHP de AKP’nin iktidar ortağı oldu.

YENİ BÖLÜŞÜM

1. Yeni cumhurbaşkanının ekonomi-politikasının en tepesinde “yolsuzluklarla hesaplaşmak” olmalıdır. Geçmiş dönemde kamu ihalesi, belediye, vakıf vb. yöntemlerle yapılan büyük sermaye transferleriyle ortaya çıkan “yeni zenginleşmeler” tek tek incelenmelidir.

2. Özal’la başlayan, Çiller’le gelişen ve Erdoğan/Babacan ile zirve yapan özelleştirmeler, stratejik kurumlardan başlayarak kamulaştırılmalıdır.

3. Ekonomide kamuculuğun ağırlığı artırılmalıdır.

4. Zenginlerin zenginleştiği, yoksulların yoksullaştığı bir dönemin ardından hızla makası daraltacak bölüşüm politikaları hayata geçirilmelidir.

5. AKP döneminde inşa edilen “oy için sadaka dağıtan devlet” yerine, yeniden güçlü sosyal devlet inşa edilmelidir.

6. İşçi sınıfının ve emek örgütlerinin önündeki tüm yasaklar kaldırılmalı, emek temsilcilerinin çalışma başta tüm ekonomi-politikalarda özne olmasının anayasal yolu sağlanmalıdır.

7. Finans kapital düzenine karşı endüstriyel tarım ve ağır sanayi atılımı yapılmalıdır; tarımda ve sanayide üretim programları desteklenmelidir.

CUMHURİYETİ VE SAVCILARINI AYAĞA KALDIRMAK

8. Yeni cumhurbaşkanı, Cumhuriyeti ve savcılarını ayağa kaldırmalıdır; adalet Tanrıçasının gözünü kapatmalı, yargıçların cübbesindeki düğmeleri koparmalıdır.

9. Laikliği tavizsiz uygulamalıdır. Bir ucu “katı laiklik”, diğer ucu “özgürlükçü laiklik” olan laikliği sulandırma çabalarına karşı ideolojik mücadele yürütmelidir.

10. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyerek yeniden bilimsel eğitime dönmelidir.

11. FETÖ’yle, FETÖ’cülükle ve tüm tarikatlarla mücadele etmelidir.

AKTİF KOLEKTİVİZM

12. Erdoğan/Gül/Davutoğlu üçlüsünün inşa ettiği ve yayılmacı yönleri olan “ABD’nin küresel düzeni altında alt bölgesel düzenler kurma” politikası reddedilerek Atatürk döneminin “aktif kolektivizm” modeli yeniden uygulanmalı. Tam bağımsızlık hedefiyle ve “yurtta barış, komşularda barış” anlayışıyla, antiemperyalist bir dış politika oluşturulmalı.

13. Atlantik yüzyılının ardından belirmeye başlayan Asya-Pasifik yüzyılına uygun konumlanmalıdır. Bloklar yerine işbirliği platformları, ittifaklar yerine ortaklıklar tercih edilmelidir (Bağlantısızlık bu yüzyılda çok daha kolaydır).

14. Ulusal savunma için ulusal silahlanma programı temel alınmalı; bunun gereklerini yerine getirecek bir bilim-teknoloji eğitimi hedeflenmelidir.

15. Sığınmacı sorunu doğuran politikalar terk edilmeli ve emperyalistlerle yapılan göç anlaşmaları iptal edilmelidir. Bölgesel sorunlara bölgesel çözümler üreterek, sığınmacıların yurtlarına kavuşturulmasının yolu açılmalıdır.

PROGRAMSIZLIKTA İTTİFAK

Altılı masanın aktörleri, şu anda daha çok “programsızlıkta ittifak” yapmış görünüyorlar.

Ancak geçmiş seçimler incelendiğinde görülecektir ki seçimlerin sonucunu asıl belirleyen, ortaya konulan güçlü programlardır.

O nedenle Erdoğan’ın karşısına isim tartışmasından önce bir program konmalıdır.

Mehmet Ali Güller / Cumhuriyet

BELLEK - 3 KASIM -

 


 OLAYLAR: 

  • 1507 - Leonardo da Vinci'ye Lisa Gherardini'nin (Mona Lisa) tablosunu yapma işi verildi. Lisa del Giocondo'nun kocası, karısının 3 dişinin çekilmesi ve yerlerine takma diş takılmasının ardından Da Vinci'ye Mona Lisa tablosunu ısmarladı.
  • 1793 - Fransız oyun yazarı, gazeteci ve feminist Olympe de Gouges giyotinle idam edildi.
  • 1839 - Gülhane Hattı Hümayunu'nun açıklanmasıyla Tanzimat devri başladı.
  • 1856 - İngiliz donanması, Çin'in Kanton şehrini topa tuttu.
  • 1868 - ABD Başkanlık seçimlerini Cumhuriyetçi Ulysses S. Grant kazandı.
  • 1888 - Londra'da Karındeşen Jack, son kurbanını öldürdü. 2002 yılında cinayet romanları yazarı Patricia Cornwell, araştırmaları sonucu Karındeşen Jack'in, Alman asıllı İngiliz empresyonist ressam Walter Sickert (1860-1942) olduğunu iddia etti.
  • 1890 - İstanbul'da Sirkeci Garı'nın açılışı yapıldı.
  • 1896 - ABD Başkanlık seçimlerini Cumhuriyetçi William McKinley kazandı.
  • 1903 - Panama Kolombiya'dan bağımsızlığını ilan etti.
  • 1906 - SOS tehlike sinyali olarak, Berlin'deki Uluslararası Radyotelegraf Konvansiyonu tarafından kabul edildi.
  • 1908 - ABD Başkanlık seçimlerini Cumhuriyetçi William Howard Taft kazandı.
  • 1911 - Chevrolet otomobil pazarına resmen girdi.
  • 1912 - Tamamı metalden yapılmış ilk uçak, Fransa'da, pilotlar Ponche ve Prinard tarafından uçuruldu.
  • 1914 - Amerikalı Caresse Crosby (Mary Phelps Jacob) tarafından geliştirilen sütyenin patenti alındı.
  • 1914 - Çanakkale Deniz Savaşları'nın ilk taarruzu olarak iki İngiliz ve iki Fransız gemisince Boğaz'ın giriş tahkimatlarının bombalanması.
  • 1918 - PolonyaRusya'dan bağımsızlığını ilan etti.
  • 1918 - İngilizler Musul'u işgal etti.
  • 1918 - Avusturya Komünist Partisi kuruldu.
  • 1921 - New York'ta süt taşıyıcıları greve gitti ve binlerce litre süt, New York caddelerine döküldü.
  • 1926 - Atatürk'e karşı planlanan İzmir suikastından suçlu bulunan Rüştü Paşa idam edildi.
  • 1930 - Brezilya’da Ordu iktidarı ele geçirdi ve Getúlio Vargas’ı Geçici Başkan olarak atadı.
  • 1936 - Ankara'da Başbakan İsmet İnönü'nün katılımıyla Çubuk Barajı açıldı. 1929'da inşaatına başlanan yapı Türkiye'nin ilk betonarme barajıdır.
  • 1936 - ABD Başkanlık seçimlerini Demokrat Franklin Delano Roosevelt kazandı.
  • 1942 - II. Dünya Savaşı: Kuzey Afrika'daki II. El Alameyn Savaşı, Erwin Rommel komutasındaki Alman kuvvetlerinin tüm gece boyunca geri çekilmesiyle sona erdi.
  • 1957 - Sovyetler Birliği, ikinci yapay uydu Sputnik 2'yi yörüngesine fırlattı. Bu uyduda, uzaya giden ilk hayvan olan Laika adlı köpek de bulunuyordu.
  • 1959- Leyla Gencer, Azra Gün ve Aydın Gün Devlet Operası’ndan istifa etti
  • 1959 - İsrail'de seçimleri, David Ben Gurion'un İşçi Partisi Kazandı.
  • 1961 - Burmalı diplomat U Thant, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri seçildi.
  • 1964 - ABD Başkanlık seçimlerini Demokrat Lyndon B. Johnson kazandı.
  • 1964- Ocak-Ekim ayları içinde Almanya’ya giden 50 bininci işçi, gece Sirkeci Garı’ndan törenle uğurlandı. Son kafilede 120’si kadın olmak üzere 780 işçi bulunuyor.
  • 1966- Bolivya dağlarında gerilla savaşı başlatmak üzere 23 Ekim’de Küba’dan ayrılan Che Guevara “Adolfo Mena Gonzales” adına düzenlenen pasaportu ile Uruguaylı bir işadamı görüntüsüne bürünerek Bolivya’ya ulaştı ve La Paz Hotel’e yerleşti.
  • 1966-  Sinematek‘ in düzenlediği “Çağdaş Bulgar Filmleri Festivali”ne katılmak üzere Bulgaristan Halk Cumhuriyeti yönetmen ve oyuncularından oluşan bir kafile İstanbul’a geldi. Nisan 1967’de de Sofya’da “Çağdaş Türk Filmleri Festivali” düzenlenecek.
  • 1967- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı S.Enver Batur:”Türk özel teşebbüsü, bu düzenin değişmesine hiç bir zaman müsaade etmeyecektir.”
  • 1968- “Samsun-Ankara Mustafa Kemal Yürüyüşü”ne Ankara’dan gelen bir grup daha katıldı. Öğleden sonra Alaca’ya giren topluluk, birkaç gün önce Atatürk büstünün dikileceği yer yüzünden gerici bir güruhun kaymakama karşı olay çıkardığı ilçede, büstün dikileceği yere taş taşıdı.
  • 1971 - Tarihi Tepebaşı Tiyatrosu, yangın sonucu harap oldu.
  • 1978 - DominikaBirleşik Krallık'tan bağımsızlığını elde etti.
  • 1980- Senaryosunu Yılmaz Güney’in yazıp yönetmenliğini Zeki Ökten’in yaptığı “Düşman” filmi gösterime girdi. Şubat’ta Berlin Film Şenliği’nde 2 ödül kazanan “Düşman” Sansür Kurulu’nca yasaklanmış, ardından Danıştay kararıyla serbest kalmıştı. 
  • 1981 - Eski Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Bülent Ecevit uluslararası bir ajansa demeç verdiği gerekçesiyle 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.
  • 1982- Anayasa referandumu için Edirne’de konuşan Devlet Başkanı Kenan Evren:
    “Hayırda hayır vardır denemesin diye mavi renkli oy pusulası üzerine “Hayır” yerine “Red” yazdırdık.”
  • 1982 - Afganistan'da Salang tüneli yangınında 2000'den fazla kişi öldü.
  • 1983- İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Günsel Koptagel-İlal 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu gerekçe gösterilerek görevden alındı
  • 1983 - Atatürk Barajı ve hidroelektrik santralinin temeli atıldı.
  • 1985 - İki Fransız DGSE ajanı, Yeni Zelanda'da Greenpeace gemisi, Rainbow Warrior'u batırmaktan suçlu bulundu.
  • 1985-  Çin Komünist Partisi Merkezi Danışma Komisyonu Başkanı Deng Şiao Ping TIME’a konuştu: “Sosyalizmle piyasa ekonomisi bağdaşabilir.”
  • 1986 - Zaman gazetesi yayın hayatına başladı.
  • 1986- Şerif Gören’in “Sen Türkülerini Söyle” adlı filmi gösterime girdi. Filmde, af yasasıyla cezaevinden tahliye edilen devrimci Hayri’nin (Kadir İnanır), 12 Eylül darbesi sonrası kurulan yeni düzene uyum sağlayan eski arkadaşlarıyla geldiği yol ayrımı anlatılıyor.
  • 1988- 57 ülkede şubeleri bulunan PEN Yazarlar Kulübü’nün 1980’de kapatılan Türkiye şubesi, “Türk PEN Yazarlar Derneği” adıyla 14 yazarın İstanbul Valiliği’ne başvurusuyla tekrar kuruldu. Ardından Kurucular Kurulu’nun toplantısında Dernek başkanlığına Yaşar Kemal seçildi
  • 1989-  İzmir kadın sığınma evi kapatıldı.
  • 1989-  Ankara Birlik Tiyatrosu’nun “İcraatın İçinden İnsan Manzaraları” adlı oyunu Adapazarı Valiliği’nce üst üste 3.kez yasaklandı.
  • 1990- “Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı” Genel Merkezi Vakıf Başkanı Canan Arın tarafından İstanbul Harbiye’de hizmete açıldı.
  • 1991 - İsrail ve Filistin yetkilileri arasındaki ilk yüz yüze görüşmeler, Madrid'de başladı.
  • 1992 - Illinois'te Demokrat Carol Moseley Braun, ABD Senatosu'na seçilen ilk siyah kadın oldu.
  • 1992 - ABD Başkanlık seçimlerini Demokrat Bill Clinton kazandı.
  • 1993- Moskova Belediye Başkan Vekili, Büyük Ekim Devrimi’nin 76.yıldönümü dolayısıyla kentte 7 Kasım’da düzenlenecek her türlü anma toplantısı, gösteri ve yürüyüşü yasakladı.
  • 1993- Galatasaray Futbol Takımı İngiltere’nin Manchester United takımını eledi. Böylece Şampiyonlar Ligi’ne katılan ilk Türkiye takımı oldu.
  • 1994- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, müftülerin nikah kıymasını isteyerek, “Vatandaşlar resmi nikahtan sonra imam nikahı da kıydırıyor, bu zahmet çözülmeli” dedi.   
  • 1994 - Türkiye ile İsrail arasında teröre karşı iş birliği anlaşması imzalandı.
  • 1996- Balıkesir’in Susurluk ilçesi yakınlarında bir mercedes arabayla bir kamyon çarpıştı. Arabada bulunan Ülkü Ocakları Birliği eski başkanı ve 1977 Bahçelievler Katliamı sanığı Abdullah Çatlı,  İstanbul eski Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ ve eski güzellik kraliçesi Gonca Us öldüler, DYP Şanlıurfa milletvekili Sedat Emin Bucak yaralandı. “Susurluk Olayı” adıyla anılan olaydaki arabanın içinde susturuculu silahlar bulundu.  Kazanın soruşturulması boyunca devletin gizli güvenlik güçleri-politikacılar ve organize suç örgütleri arasındaki karanlık ilişkiler açığa çıktı.
  • 1998- Türkiye’nin yakın tarihini işkence görmüş bir tiyatrocunun gözüyle irdeleyen “Tiyatrocu” adlı oyunda “emniyet güçlerini alenen tahkir ettikleri” gerekçesiyle Ankara Birlik Tiyatrosu yönetmeni ve idarecisi hakkında Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nce dava açıldı.
  • 1999- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı A.Müfit Gürtuna “performans” gerekçesiyle İDO Genel Müdürü Binali Yıldırım dahil birçok yöneticiyi görevden aldı. Yıldırım’ın İDO iskeleleri ve gemilerdeki büfeleri yeğenlerine ihalesiz verdiği için görevden alındığı ileri sürüldü.
  • 2000- Pekin Uluslararası Bilimsel Film Festivali’nde “Bir Gölge Geçti” filmi Jüri Özel Ödülü’nü aldı. Tülin Sertöz’ün senaryosunu yazıp yönettiği filmde, 1999’da meydana gelen güneş tutulmasına Doğu Anadolu’da yöre halkının tepkilerini ve korkularını anlatıyor.
  • 2002- 18 partinin katıldığı cumhuriyet tarihinin 14. genel seçiminde yüzde 10 barajını iki parti aşabildi. Katılım oranı yüzde 78.8 oldu. AKP yüzde 34 oyla iktidar, CHP ise yüzde 19 oyla ana muhalefet partisi oldu.  57. hükümetin Üç ortağı DSP, MHP ve ANAP barajın altında kaldı. AKP 81 ilin 55’inde, CHP 13’ünde birinci, DEHAP Doğu ve Güneydoğu’daki 13 ilde birinci parti oldu.
  • 2004- Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şubesi üyeleri SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devrini protesto etti.
  • 2004- İtalya’da yapılan Uluslararası Lazer Tıbbı Kongresi’ne iki projeyle katılan Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı öğretim üyeleri, birincilik ödülü aldı.  
  • 2005- Paris’te bir hafta önce Afrika kökenli iki göçmen gencin polisten kaçarken ölmesi sonrası başlayan protestolar sürüyor. Paris’in dokuz semtinde 250 araç yakıldı, çok sayıda alışveriş merkezi saldırıya uğradı. Gençlerin ölümünden polisi sorumlu tutan göstericiler ilk kez polis ve itfaiyecilere ateş açtı.
  • 2006- İsrail askerleri, Gazze Şeridi’nin Beyt Hanun kentindeki Nasır Camii’ne sığınan 60 Filistinli militana canlı kalkan olan 200 kadının üzerine ateş açtı; ikisi kadın dört kişi öldü, 100 kadın yaralandı. Filistinli militanlar, kadınlar sayesinde kaçtı.
  • 2008- Eğitim-Sen’li kadınlar 14 yaşındaki kız çocuğunu tacizden yargılanan Hüseyin Üzmez’in tahliyesini protesto etti.
  • 2016- Türkiye’de yürütülen soruşturmalar nedeniyle hakkında yakalama kararı bulunan Cumhuriyet gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a, Almanya tarafından geçici pasaport verildiği öğrenildi.
  • 2017- HDP Hakkari Milletvekili Selma Irmak, “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlarından 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
  • 2020 - Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimleri gerçekleştirildi.


 
DOĞUMLAR: 

  • 39 - Marcus Annaeus Lucanus, Romalı şair (ö. 65)
  • 1443 - Antonio Benivieni, otopsi kullanımına öncülük eden Floransalı doktor

  • 1604 - II. Osman (Genç Osman), Osmanlı'nın 16. Padişahı (ö. 1622)
  • 1801 - Vincenzo Bellini, İtalyan besteci (ö. 1835)
  • 1809 - James Richardson, Amerikalı kâşif (ö. 1851)
  • 1816 - Calvin Fairbank, Amerikalı kölelik karşıtı ve Metodist papaz (ö. 1898)
  • 1894 - İsmail Galip Arcan, Türk oyun yazarı, tiyatro ve sinema oyuncusu (ö. 1974)
  • 1900 - Adolf Dassler, Adidas firmasının kurucusu (ö. 1978)
  • 1901 - André Malraux, Fransız romancı, sanat tarihçisi ve politikacı (ö. 1976)
  • 1911 - Vahi Öz, Türk sinema oyuncusu (ö. 1969)
  • 1921 - Charles Bronson, Amerikalı sinema oyuncusu (ö. 2003)
  • 1928 - Osamu Tezuka, Japon manga sanatçısı ve animatör (ö. 1989)
  • 1929 - Oleg Grabar, Fransız asıllı Amerikalı sanat tarihçisi ve arkeolog (ö. 2011)
  • 1931 - Erol Keskin, Türk tiyatro ve sinema oyuncusu
  • 1933 - John Barry, İngiliz film müziği bestecisi (ö. 2011)
  • 1942 - Melih Aşık, Türk gazeteci ve yazar
  • 1942 - Tadatoshi Akiba, Japon matematikçi ve siyasetçi
  • 1945 - Gerd Müller, Alman futbolcu (ö. 2021)
  • 1953 - Kate Capshaw, Amerikalı oyuncu
  • 1957 - Dolph Lundgren, İsveçli karateci, yapımcı, yönetmen ve oyuncu

  • 1962 - Atilla Oral, Türk tarihçi ve yazar
  • Kurucusu olduğu Demkar Yayınevi'nden yayımladığı 'Atatürk'ün Sansürlenen Mektubu' kitabıyla adını duyuran Atilla Oral, Türkiye'nin önde gelen tarih araştırmacıları arasında gösteriliyordu. Çıkardığı 'Nuri Killigil' kitabıyla, Kafkas İslam Ordusu Kumandanı Nuri Killigil'in mezarının ihya edilmesine ve 67 yıl önce kılınamayan cenaze namazının kılınmasına önayak olmuştu. İşte, Atilla Oral biyografisi...'Charles Harington', 'İşgalden Kurtuluşa İstanbul', 'Üsküdar Faciası' gibi arşivlik yayımlara imza atan Atilla Oral, çeşitli basın-yayın kuruluşlarında tarih konulu yazılar yazdı. Kayda değer çalışmalarıyla tarihe ışık tuttu.Türkiye'nin en iyi araştırmacı tarihçilerinden biri olarak kabul edilen Atilla Oral, 14 Kasım 2021 Pazar günü yaşamını yitirdi. 59 yaşındaki tarihçi, evli iki çocuğu bulunuyordu.3 Kasım 1962 tarihinde Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinde dünyaya geldi. Atilla Oral aslen Boşnak göçmenidir. Ailesi, 93 Harbi sonrasında Karamürsel'de iskan edilmiştir. İlk ve orta öğrenimini Hereke'de, lise öğrenimini İzmit'te okudu. Lisans eğitimini İstanbul Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde tamamladı. Askerlik görevini Ankara'da Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda asteğmen olarak yaptı. Atilla Oral'ın mesleği serbest araştırmacı ve yazar olarak biliniyordu. Tarihe olan ilgisi dolayısıyla Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait eski fotoğraf koleksiyonları yaptı.

  • 1977 - İrfan Değirmenci, Türk haber spikeri

  • 1977 - Greg Plitt, Amerikalı oyuncu, model ve vücut geliştirme sporcusu (ö. 2015)
  • 1978 - Burak Demir, Türk oyuncu
  • 1979 - Alp Kırşan, Türk dizi ve sinema oyuncusu
  • 1982 - Evgeni Pluşenko, Rus buz patenci
  • 1982 - Egemen Korkmaz, Türk futbolcu
  • 1988 - Veli Kavlak, Türk asıllı Avusturyalı futbolcu
  • 1995 - Kendall Jenner, Amerikalı model




  •  ÖLÜMLER: 
  • 1254 - III. İoannis, 1221-1254 yılları arasında İznik İmparatoru olmuştur (d. 1192)
  • 1676 - Köprülü Fazıl Ahmed Paşa, Osmanlı Sadrazamı (d. 1635)
  • 1766 - Thomas Abbt, Alman yazar (d. 1738)
  • 1858 - Harriet Taylor Mill, İngiliz filozof ve kadın hakları savunucusu (d. 1807)
  • 1926 - Annie Oakley, Amerikalı keskin nişancı ve gösterici (d. 1860)
  • 1954 - Henri Matisse, Fransız ressam (d. 1869)
  • 1956 - Jean Metzinger, Fransız ressam (d. 1883)
  • 1957– Avusturya asıllı ABD’li psikiyatrist ve psikanalist Wilhelm Reich (d. 1897) öldü.
  • 1969 - Zeki Rıza Sporel, Türk futbolcu (d. 1898)
  • 1973 - Marc Allégret, Fransız senarist ve yönetmen (d. 1900)
  • 1982- Sovyet tarihi üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan İngiliz akademisyen-tarihçi ve yazar Edward Halett Carr (d. 1892) öldü.
  • Kenan Tevfik Erim, (13 Şubat 1929 – 3 Kasım 1990)   İsmi Afrodisias (Aydın'ın Karacasu ilçesi Geyre beldesi) kazıları ile özdeşleşmiş Türk arkeoloğudur. Bir diplomatın oğlu olarak dünyaya gelmiştir. İsviçre'de başladığı eğitiminden sonra, babası Tevfik Erim'in Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği'nde göreve başlaması nedeniyle 1948'den itibaren New York Üniversitesi'nde devam etmiştir. 1953'te bu üniversiteden Klasik Arkeoloji bilim dalında mezun olduktan sonra, Princeton Üniversitesi'nde yüksek lisans ve doktora yapmıştır. Princeton'dan bir ekip tarafından Sicilya'da Morgantina sitinde yürütülen kazılarda ünlü arkeolog Profesör Karl Erik Sjoquist'in asistanlığını yapmıştır. Afrodisias ekolü olarak tanımlanan heykeltıraş sanatçıların eserlerine duyduğu ilgi zamanla derinleşmiştir. 1961'de şahsi girişimleri ile bizzat organize ettiği bir keşif ve kazı programı ile Afrodisias'ta çağdaş araştırmaların başlamasını sağlamıştır. New York Üniversitesi'nde Klasik Çağ Profesörlüğü ve Afrodisias kazılarının başkanlığı görevlerini ölümüne dek sürdürmüştür. Gezi, yazı ve konuşmaları ile Afrodisias'ın dünya çapında üne kavuşmasında ve kazılar için özellikle ABD kaynaklı finansman temin edilmesinde de en büyük katkıyı sağlamış kişidir. Yine sahsi çabalarıyla New York, Paris, Londra, İzmir ve İstanbul (Geyre Vakfı) Aphrodisias Sevenler Derneklerini kurdurarak çalışmalara katkı sağlamıştır. Günümüzde de Geyre Vakfı Aphrodisias Müzesine ek bir salon yaptırmış ve Sebasteion restorasyonunu parasal olarak desteklemektedir. Kazılarda ortaya çıkarılan yapılar ve buluntular ve özellikle de heykel sanatı ürünleri, göz kamaştırıcıdır ve artık yetersiz kalmaya başladığı için Geyre Vakfının desteğiyle yenilenecek ve büyütülecek olan Geyre Müzesi'nde ve Aydın Müzesi'nde sergilenmektedir. 3 Kasım 1990'da ölmüştür. Mezarı, Aphrodias Antik kentinde ölmeden 3 hafta önce restorasyonu bitirilen Anıtsal Tören Kapısı'nın güney tarafındandır. Kendi deyimiyle "sevgilisinin koynunda" yatmaktadır. Ömrünün yarısını bu kentin ortaya çıkarılmasına harcayan Kenan Erim'in Aphrodias Müzesi'nde bir büstü bulunmaktadır. Afrodisias kazıları ise günümüzde de sürmektedir.
  • 1990- Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi eski Başkanı Prof.Dr. Nusret H.Fişek (d.1914) yaşamını yitirdi. Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı döneminde çıkarılan 224 Sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Yasası’nın mimarı sayılan Nusret Fişek, Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanlığı yaptığı dönemde de Toplum Hekimliği çalışmalarına öncülük etti.
  • 1990 - Mary Martin, Amerikalı oyuncu ve şarkıcı (d. 1913)
  • 1997 - Ali Esin, Türk meteorolog ve Türkiye'nin ilk hava durumu yorumcusu ve gazeteci (d. 1926)
  • 1999 - Ian Bannen, İskoç oyuncu (d. 1928)
  • 2005 - Aenne Burda, Alman girişimci, moda ve dikiş dergisi Burda'nın yaratıcısı (d. 1909)
  • 2009 - Fethi Çelikbaş, Türk siyasetçi (d. 1912)
  • 2010 - Viktor Çernomırdin, Rus siyasetçi (d. 1938)
  • 2012 - Hüseyin Mükerrem Hiç, Türk iktisat profesörü ve siyasetçi (d. 1929)
  • 2016 - Mete Akyol, Türk gazeteci ve yazar (d. 1935)
  • 2018 - Sondra Locke, Amerikalı oyuncu (d. 1944)
  • 2019 - Yvette Lundy, II. Dünya Savaşı sırasındaki Fransız Direnişi'nde yer alan Holokost soykırımı mağduru kadın ve yazar (d. 1916)
  • 2021 - Joanna Bruzdowicz, Polonyalı besteci ve yazar (d. 1943)



(derleyen: mstfkrc)


2 Kasım 2022 Çarşamba

İslamcıların cumhuriyetçiliği, cumhuriyetçilerin İslamcılığı - Fatih Yaşlı / SOL


"Bir ayağı Cumhuriyet’in kazanımlarına basan ama diğer ayağını sosyalizme uzatmış bir siyaset anlayışı Türkiye’nin önündeki sahici tek kurtuluş seçeneğidir."

Erdoğan seçim kampanyasını Cumhuriyet’in 100. yılına girişimizin bir gün öncesinde “Türkiye Yüzyılı” adıyla başlattı, “yerli otomobil” fabrikasının açılışını ise 29 Ekim’e denk getirdi. Tarihleri bu şekilde seçmesi elbette ki tesadüf değildi ve zaten yaptığı konuşmalarda da hayli “cumhuriyetçi” bir profil çizdi.

Elbette ki liberallerin iddia ettiği gibi “Kemalistleştiği” ya da “devletin kontrolüne girdiği için” yapmıyor bunları Erdoğan. Yapmak zorunda hissediyor; çünkü geride kalan yirmi yılın sonunda hem o, hem de İslamcıların neredeyse tamamı Atatürk’le ve Cumhuriyet’le cepheden bir kavga yürütmenin kendileri açısından ne kadar işlevsiz olduğunu fark ettiler ve strateji değiştirdiler.

Nedir o yeni strateji peki? 

“Atatürk ve Cumhuriyet’i yeni bir tarih yazımıyla içeriksizleştirip sahiplenmek” diye özetleyebiliriz kısaca bunu. Bu tarih yazımında Cumhuriyet Osmanlı’dan devrimci bir kopuşa tekabül etmiyor ve onunla bir süreklilik ilişkisi üzerinden okunuyor, yani vurgu “devletin devamlılığı”na yapılıyor, Mustafa Kemal de “bir Osmanlı subayı” olarak görülüyor ve radikal bir modernleşmeci olduğu gizleniyor. Millî Mücadele “gavur emperyalizmine karşı milletin, yani dindar halkın verdiği savaş” olarak değerlendirilip sahiplenilirken, başta saltanat ve hilafetin kaldırılması olmak üzere devrimler sessizce geçiştiriliyor ve oradan da İnönü’nün “tek parti faşizmi” dönemine atlanıyor.

Bu strateji, yani devletin sürekliliğine ve emperyalistlere karşı verilen mücadeleye yönelik vurgunun yerli silah sanayi ve yerli otomobil tarzı hamlelerle birleştirilmesi, AKP’nin seçim kampanyasının da önemlice bir ayağını oluşturacak gibi görünüyor. Böylelikle cumhuriyetçi kitlelerden AKP’ye büyük oy yönelimleri beklenmiyor elbette ama “devlet aklı”nın temsilciliği iddiasının kimi kesimlerde etkili olabileceği ve onları militan bir AKP karşıtlığından uzak tutabileceği yönünde hesaplar yapılıyor.   

İşte Mahir Ünal, harf devrimi ile ilgili söyledikleri bu strateji üzerine oturtulan seçim kampanyasına, Türkiye Yüzyılı’na ve TOGG açılışına takılmış bir çelme olarak görüldüğü ve genel olarak Erdoğan’ın hiç sevmediği şekilde “zamansız öten horoz” kapsamına girdiği için grup başkan vekilliğinden istifaya zorlandı; Bahçeli’nin Meclis kürsüsünden Ünal’ı hedef alması ise daha az etkili olan faktördü.

Türkiye Yüzyılı başlıklı seçim kampanyasının içi ne kadar dolu, açlıktan nefesi kokan insanlar için yerli otomobil ne anlam ifade eder, Atatürk ve Cumhuriyet üzerine kurulu takiye ne kadar karşılık bulur, bunlar üzerine kurulu bir strateji ne kadar işe yarar, hepsi elbette ki haklı sorular ama bu yine de iktidarın bir yol haritasının bulunduğu, dağınıklık halini üzerinden attığı ve muhalefetten farklı olarak her şeye rağmen bir stratejiye sahip olduğu gerçeğini değiştirmiyor.   

Öte yandan, ortada bir strateji var evet ama bu yine de “tuhaf zamanlar”dan geçtiğimizi görmemizin önünde bir engel değil. “Kurucu ötekisi” Atatürk ve Cumhuriyet olan, yani varlık nedeni bu ikisine düşmanlık üzerine kurulu İslamcılık, bugün geldiği noktada, sandıktan bir kez daha zaferle çıkmak için kendini Atatürk ve Cumhuriyet’e sarılmaya mecbur hissediyor ve Cumhuriyet’in 100. yılında yapılacak seçimlerin kampanyasını bunun üzerine yerleştiriyor.

Peki ya Cumhuriyet’i kuran parti bu esnada ne yapıyor? Hiçbir şey yapmadığını, Cumhuriyet’in yıldönümünde dahi Cumhuriyet’i ve kurucu felsefeyi sahiplenerek iktidarla bunun üzerinden bir karşıtlık yaratacak, iktidarın cumhuriyetçiliğinin sahteliğini ve esas derdinin Cumhuriyet’i çökertmek olduğunu gösterecek hiçbir şey yapmadığını söylememiz mümkün görünüyor.

Tuhaftır ki iktidardaki İslamcı parti kendi ezberini bozup Atatürk ve Cumhuriyet’i veri alarak siyaset yapar ve ancak böyle iktidarda kalabileceğini düşünürken, muhalefetteki Cumhuriyet’i kuran parti ise hiçbir ezber bozma girişiminde bulunmadan, İslamcı, muhafazakâr kesimleri veri alarak iktidara gelebileceğini sanmaya devam ediyor.

Ve başka bir tuhaflık daha: Daha birkaç ay öncesine kadar “bu işi bitti, bu sefer kesin olarak gidiyorlar” gözüyle bakılan iktidar, şimdi seçimlere en hazır aktör olarak karşımıza çıkarken, milyonları sandığa hapseden ve gözü seçimden başka hiçbir şeyi görmeyen muhalefet, seçime çok kısa bir süre kalmışken, altılı masanın çelişkilerine gömülmüş, adaydan, programdan, stratejiden yoksun, umut ve heyecan yaratmaktan ise aciz bir şekilde seçime hazır olmaktan ve onu kazanmaktan fersah fersah uzak bir görünüm sergiliyor.

Bunun nedeni ise basit aslında: İktidar partisinin ne olduğuna, amacına, hedefine, Cumhuriyet’le ve Atatürk’le olan derdine dair tek kelime etmemek ve karşı tarafta olağanüstü bir rejim biçimi yokmuş gibi yaparak “normal” bir siyaset yürütmek muhalefetin temel siyaset yapma biçimini oluşturuyor, bu da sözünü ettiğim görünümü beraberinde getiriyor.

Bu yazının yazıldığı günden birkaç gün önce 29 Ekim’di ve Cumhuriyet’in 100. yılına girilmişti, yazının yazıldığı gün saltanatın kaldırılmasının ve harf inkılabının yıldönümüydü, yazıyı okuduğunuz günün ertesi günü ise AKP’nin iktidara gelişinin 20. yıldönümü olacak. Eğer geride kalan 100 yılın 20 yılının 1923 paradigmasına düşman ve rejim inşa eden bir iktidarla geçtiğini görmezsek, geleceğe dair bir siyasi projeksiyon da yapamayız. Saltanatın kaldırılmasını coşkuyla sahiplenmeyen, onu toplumu mobilize etmek, topluma umut ve heyecan vermek, “yaptık yine yaparız” demek için gündemleştirmeyen bir muhalefet Türkiye’ye hiçbir şey veremez.

Bugün Cumhuriyet’i ve onun kazanımlarını dahi sahiplenmekten kaçınan bir muhalefet anlayışıyla Türkiye’nin varabileceği herhangi bir yer, inşa edebileceği herhangi bir gelecek bulunmuyor. Bunu ancak Cumhuriyet’in kazanımlarını sol değerlerle birleştirecek, her türden saltanatçılığa karşı cumhuriyet fikrini ve “eşitlerin cumhuriyeti” anlamına gelecek yeni bir cumhuriyeti savunan bir siyaset gerçekleştirebilir. Bir ayağı Cumhuriyet’in kazanımlarına basan ama diğer ayağını sosyalizme uzatmış bir siyaset anlayışı Türkiye’nin önündeki sahici tek kurtuluş seçeneğidir.

Fatih Yaşlı / SOL