Orhan Kemal'in ölüm yıldönümü: 'Kara, büyülü ya da aydınlık gerçekçilik?'
'Orhan Kemal’in aydınlık gerçekçiliğini eşsiz kılan, kapkara, korkunç, kederli gerçeklikler içinde parlayan umuttur. Siyasette aydınlık gerçekçilik olamaz mı?'
15 Eylül 1914'te Adana'nın Ceyhan ilçesinde doğan Orhan Kemal, 2 Haziran 1970'te Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da yaşamını yitirdi.
Ömrü boyunca, 50'den fazla kitaba imza atan Orhan Kemal, işçi sınıfının yaşamını da en iyi anlatan yazarlardan biriydi.
Ölümünün 53. yıldönümünde Orhan Kemal'i Gamze Yücesan Özdemir'in 13 Temmuz 2020'de yazdığı "Sınıf ve edebiyat: Kara, büyülü ya da aydınlık gerçekçilik?" yazısıyla anıyoruz:
Sınıf ve edebiyat ilişkisini en güzel özetleyen cümle şudur herhalde: “İşçi sınıfının anlatılmaya ve okunmaya değer bir hayatı vardır.” İşçi sınıfı edebiyatta nasıl temsil edilir? Sınıf bilinci, sınıf kültürü ve mücadele deneyimleri nasıl aktarılır? Edebiyatta işçi sınıfının içinde bulunduğu iktisadi, siyasal ve ideolojik yapılar nasıl sunulur?
Edebiyat sınıfı muhakkak ki kucaklar. Ona farklı dertlerle farklı açılardan bakar. Gerçekçilik olarak adlandırabileceğimiz açı, diğerlerinin pek çoğundan farklı olarak, sınıfın baktığı açıya çok yakın durduğu için daha önemli bana sorarsanız.
Sınıf ve edebiyat bağlamında ortaya çıkan eserleri gerçekçilik akımı içinde üç farklı yaklaşım olarak gözlemleyebiliriz: kara gerçekçilik, büyülü gerçekçilik ve aydınlık gerçekçilik. Kara gerçekçilikte, zor ve kötü koşullarla karşı karşıya kalan emekçiler öfkeli ya da umursamaz tavırlar içinde daha sert ve daha karanlık bir varoluş benimser. İşçilerin yaşamlarında deneyimledikleri bastırılmışlık, kıstırılmışlık bir şiddete evrilir. İşçi sınıfı üyelerinin çıkmazda kalışı hissedilir. Çıkışsızlık, öfkeyi yansıtan ünlemler ve içe çekilip nefreti büyüten sessizlikler olarak hep merkezdedir. Bu yaklaşımla en net Boris Vian ve Charles Bukowski romanlarında karşı karşıya kalırız.
Büyülü gerçekçilikte, emekçiler gerçekle gerçek dışının, olağanla olağan olmayanın, düşle sahici olanın aynı ortamda yan yana gelip herhangi bir çatışmaya girmeden var olabildiği bir ortamın nesnesine dönüşebilirler. Söz konusu ortamda hayali olan gerçek olanı destekler. Daha da gerçek olması için hayalle güçlendirilmiştir gerçekler. Zor ve kötü koşullardaki varoluşları, mücadeleleri ve umutları yalnızca fiziksel yaşamlarında değil düşlerinde de gerçekleşir. İşçi sınıfının hayatı farklı anlatılabilirse, işçi sınıfı da bu hikayenin bir parçası olursa, dünya da başka bir yer olabilir. Gabriel Garcia Marquez romanları büyülü gerçekçiliğin en çarpıcı örnekleridir hiç kuşkusuz.
Aydınlık gerçekçilik ise Orhan Kemal'in eserlerinde var olur. Aydınlık gerçekçilik, Orhan Kemal’e göre, gerçekte olanı olduğu gibi yansıtmak değildir yalnızca. Gerçeğin ölçülerini kendinde toplayıp “olmuş mu” ile birlikte “olabilir mi”nin de karşılığını aramaktır. Burada da hayali olan gerçek olanı destekler. Böyle baktığımızda farkı hayali olanın anlatıya daha sessizce girmesi ve iflah olmaz iyimserliğidir. Tekrar edeyim: Aydınlık gerçekçiliğin kurucu unsuru iyimserliktir. “Burjuvalaşmış teknik karşısında ezilen, yok olan insanlar benim insanlarım olmuştur” der Orhan Kemal ve ekler, “Ben, aydınlık, umut dolu, okuduğum zaman bana yaşama sevinci, kötülüklerle savaşabilme gücü veren romanları seviyorum. Üst yanı fasa fisooooo.”
Aydınlık gerçekçilikte işçi sınıfı içinde bulunduğu toplumsal koşullarla değerlendirilir. Bereketli Topraklar Üzerinde’de, “Pehlivan Ali kocaman yumruklarını sıkmış öfkeyle bakıyordu. Hemşerisi Hasan’a değil, onu bu hallere sokan devire, devrana, kahpe feleğe…” diye anlatılır.
İşçi sınıfının sesi yükselir. Orhan Kemal’in sözleriyle, “Yani yazar olarak kendimi aradan çekip, okuyucumu anlattığım şeylerle baş başa bırakıyorum. Görüyorum ki, okuyucum zekidir. Baş başa kaldığı şeylerden, anlaşılması gereken şeyleri -benim şerh ü izahım olmaksızın da- anlayabilmektedir.” Ve ardından ekler, “Ben bol diyaloglarımla kabuktan derinlere inmek, yani ruh tahlilleri yapmak istiyorum. Üç beş konuşma, çoğu sefer sayfalar dolusu izahın yerini tutmalıdır.”
Sevgili Orhan Kemal Orhan Kemalliğini bir gecede büyütmemiştir tabii. Nâzım Hikmet, 1949 yılında ona bir mektup yazar. Bu mektubunda onun yazdığı kitabı ve yazarlığını değerlendirir. Mektupta Nâzım Hikmet genç yazara şöyle der: “Senin bazı hikayelerin, yalnız kederli değil aynı zamanda ümitsiz… Realite, bizzat tarihi akışıyla realite, ümitsiz değildir, kederli, mahzun, acı, alacakaranlık, korkunç, iğrenç, rezil, kepaze filan falan tarafları vardır, bu tarafları aksettirmekte en ufak bir ihmal, insanlığı tek taraflı, tozpembe bir ışıkla vermek olur ve realiteden uzaklaşılır… Gelişen şey ise ümitsiz değildir, sevinçsiz değildir. Kederli, mahzun, acılı olmak için sebepler mevcuttur, fakat ümitsiz olmak için tek bir sebep mevcut değildir. Aman evladım, kendini bundan sakın, daha acı, daha mahzun ol, fakat sevincin ve ümidin pırıl pırıl parlasın. İşte bu kadar.” Orhan Kemal’in aydınlık gerçekçiliğini -bu mektubun etkisiyle mi bilinmez- eşsiz kılan, kapkara, korkunç, kederli gerçeklikler içinde parlayan umuttur.
Siyasette aydınlık gerçekçilik olamaz mı? Salgınla birlikte siyasetin sıkıştığı bir dönemdeyiz. Siyasal iktidarın izlediği politikalar işçi sınıfı için gelecek günlerin daha da zorlaşacağına işaret ediyor. Muhalefetin hayalleri ile işçilerin gerçekleri arasında hiçbir bağlantı bulunmuyor. Siyasette bugüne ve yarına ışık olacak aydınlık gerçekçiliği ancak ve ancak sosyalist sol var edebilir. Önümüzdeki günlerin zor ve sancılı olacağı kesinken soralım öyleyse, “Hayallerimiz gerçeği destekleyemez mi? Daha da gerçek olması için umutlarımızla güçlendirilemez mi gerçekler?”
Not: Orhan Kemal’den alıntılar, Asım Bezirci’nin Orhan Kemal (1984, Tekin Yayınevi) adlı kitabındandır.
/././
Nâzım Hikmet NHKM'de anılıyor: Nâzım gibi umutlu, Nâzım gibi inançlı, Nâzım gibi kararlı!
Komünist şair Nâzım Hikmet 60. ölüm yıldönümü vesilesiyle NHKM İstanbul'da düzenlenecek 'Nâzım gibi umutlu, Nâzım gibi inançlı, Nâzım gibi kararlı!' başlıklı etkinlikle alınacak.
Komünist şair Nâzım Hikmet 60. ölüm yıldönümü vesilesiyle pazar günü Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nde (NHKM) anılacak.
'Nâzım gibi umutlu, Nâzım gibi inançlı, Nâzım gibi kararlı!' başlıklı etkinliğe; sanatçılar Ayşe Yaltırım, Dengin Ceyhan, Gülcan Altan, Metin Coşkun, Orhan Aydın- Güneş Demir ve Senan Kara'nın yanı sıra TKP İstanbul İl Başkanı Senem Doruk İnam katılacak.
Etkinlik, saat 17.00'de NHKM Bahçe'de başlayacak.
/././
Cağaloğlu Anadolu Lisesi mezunları törende gerici okul müdürünü protesto etti
Cağaloğlu Anadolu Lisesi 165. Dönem mezunları, Hiranur Vakfı'ndaki çocuk istismarını savunan müdür Cafer Koçyiğit'i sırtlarını dönerek protesto etti.
Cağaloğlu Anadolu Lisesi'nin 165. dönem mezunları, tarikatçı Hiranur Vakfı başkanının 6 yaşındaki H.K.G’yi “evlendirmesi”ni savunan sosyal medya paylaşımıyla bilinen okul müdürü Cafer Koçyiğit'i mezuniyet töreninde protesto etti. Mezun öğrenciler, Koçyiğit'in AKP propagandası içeren bir konuşma yaptığı sırada arkalarını dönerek tepkilerini gösterdi. Mezunların protestosuna veliler de katıldı.(https://twitter.com/i/status/1664690602489925637)
Koçyiğit ne demişti?
Cafer Koçyiğit, Hiranur Vakfı'ndaki istismar skandalını sosyal medyada şöyle savunmuştu:
“Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın. (Hucurat:6) Bu ayet İman edenlere hitap ediyor. İmansızlar siz iftira atmaya karalama yapmaya devam edebilirsiniz!”
/././
Erbakan'ın Meclis'teki ilk gününde hedefi 6284 sayılı yasa: 'Haşa bir ayet değil'
Fatih Erbakan yeni yasama döneminin ilk gününde Meclis'ten katıldığı canlı yayında '6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun' için 'haşa bir ayet değil' dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, yeni yasama döneminin ilk gününde Meclis'ten katıldığı canlı yayında 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un mağduriyetlere yol açtığını öne sürdü. Erbakan "6284 haşa bir ayet değil. Avrupa'dan ihraç edilmiş bir kanun. Bunun eksiğinin gediğinin giderilmesi yanlışı varsa düzeltilmesi gayet tabi" dedi. Meclis'ten CNN Türk canlı yayınına katılarak Dicle Canova'nın sorularını yanıtlayan Erbakan "Kadınlara yönelik şiddetle alakalı 6284 sayılı kanunun hemen değişmesi yönünde bir girişimde bulunacak mısınız? Bir de şunu merak ettim; Özlem Zengin 'bizim kırmızı çizgimiz' demişti. AK Parti'nin Grup Başkanvekili olacak, öyle görünüyor. Bugün karşılaştınız mı, el sıkıştınız mı? Özlem Hanım'la karşılaştığınız da söylemek istediğiniz bir şey var mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:
'6284 mağduriyetlere yol açıyor'
"Yok, karşılaşmadık. Özlem Hanım'ın orada kastettiği bana kalırsa, kadına şiddet konusu kırmızı çizgi, 6284 haşa bir ayet değil. Avrupa'dan ihraç edilmiş bir kanun. Bunun eksiğinin gediğinin giderilmesi yanlışı varsa düzeltilmesi gayet tabi. Ama 'kadına şiddet konusu kırmızı çizgimizdir' dediğini düşünüyorum. Böyle bir noktada da bizde aynı şekilde kadına değil sadece bütün canlılara hayvanlara, doğaya, tabiata... Şiddet bizim inancımıza aykırı. Böyle bir şeyin kabul edilmesi, onaylanması mümkün olamaz. Bizim 6284 ile ilgili söylediğimiz bazı aksaklıkları ve eksiklikleri nedeniyle mağduriyetlere yol açıyor. Bir kere suçun ispat edilmesi ortada yok. Sadece beyana dayalı bir şekilde, kadının beyanıyla... Tabii mağdurun beyanı. Aynı şekilde erkeğe de bu hak verilmiş. Biz sadece kadının bu hakkı var diye karşı çıkmıyoruz erkek de, hanımım bana şiddet uyguladı, desem benim de beyanım geçerli ama bu olmamalı. İddia sahibinin iddiasını ispatlaması lazım."
/././
Merkez Bankası'nın başına Hafize Gaye Erkan'ın getirileceği iddia edildi
Hazine ve Maliye Bakanı olarak Mehmet Şimşek'in, Merkez Bankası Başkanı olarak ise Hafize Gaye Erkan'ın görevlendirileceği ileri sürüldü.
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Cumartesi gecesi yeni bakanları açıklaması bekleniyor. Gazete Oksijen'de yer alan habere göre "son anda bir değişiklik yapılmazsa" Mehmet Şimşek'in Hazine ve Maliye Bakanı olması bekleniyor. Daha önce Şimşek'in Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ile çalışmak istemediği ileri sürülmüştü. Haberde Merkez Bankası'nın yeni başkanının "ABD’de 'Müthiş Türk kızı' olarak tanınan Goldman Sachs gibi finans devleri ile çalışan" Hafize Gaye Erkan olacağı iddia edildi. Hakan Fidan'ın Dışişleri Bakanı, İbrahim Kalın'ın MİT Müsteşarı olacağı, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'ın yerine Çağatay Kılınç'ın getirileceği, Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler'inse Milli Savunma Bakanı olacağı da haberde ileri sürüldü.
Hafize Gaye Erkan kimdir?
1982 doğumlu Hafize Gaye Erkan, İstanbul Erkek Lisesi'nin ardından Boğaziçi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Burslu olarak Princeton Üniversitesi'nde doktora yaptı. Goldman Sachs’ta başladığı kariyerine First Republic Bank’ta devam etti. Burada Başkan, Kıdemli Başkan Yardımcısı, Yatırım Bölümü Başkanı ve Risk Yönetimi Eş Başkanı unvanlarını aldı. 2022'de ise ABD'de sigorta devi Marsh McLennan'ın Yönetim Kurulu'na atandı.
/././
Mülkiyeliler İnek Bayramı'nı iptal etti: 'Can güvenliğimiz sağlanamayacak noktaya geldi'
Mülkiyeli öğrencilerin yaklaşık 100 yıldır düzenlediği İnek Bayramı, artan baskı ve tehditler nedeniyle iptal edildi.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin gelenekselleşen İnek Bayramı, üniversite idaresi ve gerici öğrenci topluluklarının baskısı ve tehditleri nedeniyle etkinliğin bileşenleri tarafından iptal edildi.
Mülkiyeli öğrencilerin yaklaşık 100 yıldır düzenlediği, Cebeci halkının da katıldığı etkinlik son dönemde çeşitli engellemelere ve hedef göstermelere maruz kalmıştı. Etkinlik, geçtiğimiz yıl İnek Duası bölümünün "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağıladığı" gerekçesiyle yargıya taşınmıştı.
Bu yıl ise üniversite idaresinin açıklamaları öğrencilerin can güvenliğini tehlikeye atacak boyuta ulaştı. Bazı öğrenci toplulukları da bayramın simgesi ‘imam’ figürünün dini değerlere saygısızlık olduğunu savundu.
Konuya ilişkin Festival Komitesi tarafından yapılan açıklamada "Akademik takvimde 11-12 Mayıs tarihlerinde yer alan İnek Bayramı'nın yaşadığımız deprem felaketi sebebiyle 15-16 Haziran tarihlerinde yapılması planlanmıştı. Üniversite yönetiminin İnek Bayramı festival üzerindeki yıllardır süregelen sistematik baskı ve tehditleri tüllabın can güvenliğinin sağlanamayacağı noktaya gelmiştir. Bu sebeple İnek Bayramı'nın tüm bileşenlerinin ortak kararıyla belirtilen tarihlerde yapılacak olan İnek Bayramı iptal edilmiştir'' denildi.