Selde tren hattı hasar gördü, olası faciayı treni durduran yurttaşlar önledi (soL)
Denizli-Aydın ve İzmir seferlerinin yapıldığı tren hattının Goncalı Mahallesi'ndeki 500 metrelik kısmında sel nedeniyle çökme meydana geldi. Olası faciayı treni durduran yurttaşlar önledi.
Denizli'de dün etkili olan kuvvetli sağanak, Pamukkale ve Merkezefendi ilçelerindeki Korucuk, Goncalı, Eskihisar, Sevindik, Sümer ve Dokuzkavaklar mahallelerinde sel ve su baskınlarına neden oldu. Taşan dere ve kanallar nedeniyle çok sayıda ev, iş yeri, 1 cami ve 1 spor salonuna dolan sular, Denizli Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından tahliye edilerek temizlik çalışması başlatıldı. Sel nedeniyle Eskihisar ve Goncalı mahallelerine ulaşımı sağlayan yollarda çökmeler oldu.
Rayların altındaki toprak boşaldı
Sel nedeniyle Gökpınar Deresi taşınca Denizli ile Goncalı arasındaki tren hattı da hasar gördü. Hattın yaklaşık 500 metrelik kısmında çökme oldu. Bazı noktalarda rayların altındaki toprak boşaldı.
'Makinist bizi fark etti ve durdu'
DHA'nın haberine göre rayların yakınında evi bulunan Samet Can Efe, "Tren yolunu kontrol etmek için baktığımızda rayların altındaki çöküntüleri gördük. Durumu yetkililere haber verdik. Aramamızın ardından yolcu treninin geldiğini görünce hemen onu durdurmaya çalıştık. Makinist bizi fark etti ve durdu. Durmasa facia kaçınılmaz olabilirdi" dedi.
Hasar tespit çalışmaları sürüyor
Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan da selin hasar verdiği Eskihisar ve Goncalı mahallelerinde inceleme yaptı. Zolan, 3 günde yağması gereken yağışın yarım saatte yağdığını belirterek, "Üst seviyede afet boyutunda yağış oldu. Tesellimiz, can kaybının olmamasıdır. Sel nedeniyle hasar oluşan ev ve iş yerlerindeki hasar tespit çalışmalarımız sürüyor. Büyükşehir Belediyesi ekiplerimiz evlerde ve iş yerlerinde temizlik çalışmaları yapıyor. 2- 3 günde yağması gereken yağış, yarım saate yağarak altyapı siteminin çalışmasına engel oldu. Yağmur hatlarımız olmasaydı, afetin büyüklüğü 2-3 kat olabilirdi. Yüzeyde akan suyun fazlası hatlardan gitti. Evlerinde hasar oluşan ve oturulamayacak durumda olan vatandaşlarımızı otellerde misafir ettik. Beklediğimizin çok çok üstünde yağan bir yağmur oldu. Bende bu yaşıma kadar böyle bir afete şahit olmadım. Çok yoğun, ani ve kısa sürede yağış afeti yaşamamıza neden oldu. Yaralarımızı en kısa sürede saracağız" dedi.
/././
ENAG, iki farklı veri açıkladı: Enflasyon üç haneli seviyelerde (T24)
ENAG, TÜİK'in seçimden önce ücretsiz verilen doğalgazı enflasyon hesaplamasında "yok sayması" nedeniyle iki farklı enflasyon verisi açıkladı.
Doğal gaz fiyatının mayıs ayında değişmediği varsayımında aylık tüketici enflasyonu yüzde 7,35, yıllık enflasyon ise yüzde 109,01 olarak gerçekleşti.
Ocak-Mayıs dönemi enflasyon oranı ise yüzde 38,06 oldu.
İkinci senaryo
Doğal gaz fiyatının Mayıs ayında 0 (sıfır) lira olduğu varsayımında ise enflasyon, aylık bazda yüzde 5,68, yıllık bazda ise yüzde 105,45 arttı.
Ocak-Mayıs dönemi enflasyon oranı ise yüzde 36,59 olarak gerçekleşti.
Maduro'nun duası, Boric'in yeni solu(Ertan Erol-Evrensel)
Cumhurbaşkanlığı yemin töreninde Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro’nun ellerini göğe açmış dua eder haldeki fotoğrafı çokça paylaşıldı. Maduro’nun bu günlerde uluslararası ortamda kendisine açılan yeni alanlardan duyduğu memnuniyetin devam ettiği söylenebilir. Daha 3-4 sene önce ülkenin meşru lideri olarak tanınmayan ve birçok Latin Amerika ülkesi tarafından da izole edilmiş durumda bulunan Maduro bugün hiç şüphesiz meşruiyetini konsolide etmiş durumda. Maduro’nun, Venezuela ekonomisinin kendi uluslararası rezervlerine bile erişemediği en kötü günlerinde ülkeden altın ithal ederek dolar kanalı açan ülke konumundaki Türkiye’ye olan minneti ise baki.
Geçtiğimiz hafta Brezilya’da gerçekleşen ve UNASUR aksındaki bölgesel iş birliğini yeninden canlandırma ve güçlendirme hedefi ile toplanan Güney Amerika liderleri zirvesine Lula da Silva’nın davetlisi olarak katılan Maduro böylece Latin Amerika sahnelerine de resmen geri dönüş yapmış bulunuyor. Ancak zirvede Maduro’nun, Lula tarafından güçlü bir biçimde desteklenmesi, Lula’ya bazı eleştirilerin yöneltilmesini de beraberinde getirdi. En son BRICS ülkeleri ile dolar dışında bir para birimi ile ticaret yapılması önerisine destek vermesi ile gündeme gelen Lula, küresel jeopolitiğe ülkenin iç sorunlarından daha fazla önem vermekle eleştiriliyor. Lula görevi devraldıktan sonraki altı ayda, bölgesel ve küresel inisiyatiflere ayırdığı zaman kadar seçimde vadettiği gelir adaletsizliğini azaltma, daha adil bölüşüm ve çevreyi koruma konularına zaman ayırmadı ve bu konularda ne zaman ne yapmayı planladığı soruları yükseliyor.
Maduro’nun bölgeye tekrar entegre edilmesi bazılarınca ABD’nin Venezuela’da rejim değişikliği stratejisinin başarısızlığı olarak yorumlansa da resmin tam olarak bu şekilde anlaşılamayacağını da belirtmek gerekiyor. Hiç şüphesiz, ABD’nin Venezuela’da yaptırımlar, iç karışıklıklar, darbe gibi yöntemlerle rejimi değiştirme politikası bugün için iflas etmiş bulunuyor. Ancak, rejimin ve muhalefetin de önemli ölçüde strateji değişikliğine gittiği ve bunun da ancak ABD’nin kontrolünde ve desteğiyle gerçekleşebileceğini unutmamak gerekiyor. Biden yönetimi, Rusya-Ukrayna savaşı ile ortaya çıkan uluslararası siyasal ve ekonomik ortamda Venezuela’daki rejimin önüne bir seçenek veya bir seçeneğin ihtimalini koyuyor, bu ise kaçınılmaz olarak Maduro rejimine alan açıyor, nefes veriyor.
Maduro’nun zirvedeki varlığına ise bölgeden Uruguay ve Şili tarafından demokrasi ve insan hakları ihlalleri bağlamında eleştiriler yükseldi. Uruguay’ın sağ hükümetinden gelen eleştiriler zaten bilinirken, özellikle Gabriel Boric’in yönelttiği eleştiriler Venezuela’da rejimin üst kademelerinden hakaretamiz biçimde tepki gördü. Boric’in Maduro eleştirisinin, Şili solu için ortaya koyduğu yeni vizyondan uzak bir biçimde değerlendirilmesi ise zor.
Göreve gelişinin 15’inci ayında bir referandum, bir de anayasa yazmak ile görevlendirilen meclis üyelerinin belirlendiği seçimi aşırı sağa kaybeden Boric, görev performansını değerlendirdiği yıllık bilgilendirmede, 3.5 saatlik rekor sürede yaptığı konuşma ile ülke ve sol siyaset için yeni bir stratejinin ana çerçevesini çizmeye çalıştı. Konuşmasında birlikte yaşam, karşılıklı saygı ve ortak değerler üzerine yoğunlaşan Boric, ekonomik alanda ise vergi reformu ve enflasyonla mücadele için alınacak önlemler dışında kayda değer bir açıklamada bulunmadı. Bu bağlamda Boric’in ülkede yükselişte olan aşırı sağ ile mücadelede, insan hakları ve demokrasiden ödün vermeden güvenlik sorunlarını aşmak gibi strateji izleyeceği ve böylece hem gelmiş olduğu sol hareket ve bu hareketin taleplerinden hem de geleneksel sol ve sosyalist siyasetin önceliklerinden farklı bir yeni sol stratejisi çizdiği söylenebilir. Boric’in ‘yeni solu’ böylece bölgedeki diğer sollardan ayrışan bir çizgi belirlemiş oluyor. Ancak hiç şüphesiz bu stratejinin önce ülke içerisinde yükselen aşırı sağa karşı işlemesi gerekiyor.
/././Yabancıların suç cenneti (Mustafa BİLDİRCİN-Birgün)
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, Ceza İnfaz Kurumları’ndaki tutuklu ve hükümlü nüfusu 2022 yılı sonunda 341 bin 294’e ulaştı. Cezaevleri toplam nüfusunun 298 bin 952’sinin tutuklu, 42 bin 342’sinin ise hükümlülerden oluştuğu bildirildi.
Toplam cezaevi nüfusunun içindeki yabancı uyruklu kişilerin oranının fazlalığı da dikkati çekti. Türkiye’nin sınır güvenliğinde yaşadığı zafiyeti akıllara getiren veriye göre, 2016 yılında yüzde 2,2 olan cezaevlerindeki yabancı uyrukluların toplam nüfusa oranı 2022 sonunda yüzde 4,4 olarak kaydedildi. Cezaevlerindeki yabancı uyruklu kişilerin toplam nüfus içindeki oranı artarken aynı dönemde cezaevlerindeki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının oranı geriledi. Buna göre, 2016 yılında yüzde 97,8 olan cezaevlerinde Türkiye vatandaşlarının toplam nüfus içindeki oranı 2022 yılında yüzde 95,6’ya kadar düştü.
SAYI 15 BİNİ AŞTI
2016’da 4 bin 442 olan yabancı uyruklu hükümlü sayısı, yıllara göre şöyle gerçekleşti:
•2017: 6 bin 346
•2018: 8 bin 578
•2019: 10 bin 2
•2020: 10 bin 209
•2021: 12 bin 45
•2022: 15 bin 28
/././
Resmi törene davet edildiler: Yasaklı cemaatler Saray'a da çıktı (Sefa Uyar-Cumhuriyet)
1925’te çıkarılan yasa ile yasaklanan cemaatler, Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin ardından Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen resmi törene katıldı. İsmailağa ve Nurcuların önde gelen isimleri, Erdoğan’ın davetlisi olarak törende yer aldı.
‘DERVİŞ DEVLETİ’
İlahiyatçı Prof. Dr. İsrafil Balcı, cemaatlerin iktidarlarla “al gülüm, ver gülüm” ilişkisine girdiğini ve devlete eklemlendiğini vurgulayarak “Kötü örnreklerinin yaşanmasına rağmen geri durmuyorlar. En üst düzeyde bile çağrılıp, ağırlanabiliyorlar” dedi. Cemaatlerin din içerisindeki yapılardan olmamasına karşın “tanınıyor” konumuna getirildiğini belirten Balcı, “Bu durum, ülkenin ve Cumhuriyetin geleceği açısından tehlikeli. ‘Derviş devleti’ne doğru giden bir süreç var” ifadelerini kullandı. Balcı, “Bana göre anayasal kurumlar içerisinde bu tarz merdiven altı yapılara yer verilmesi suç. Bu cemaatler artık geleceğimizi tehdit eder boyuta gelecek. Cumhuriyetin değerlerinden kopuş var. Din devleti görüntüsünde bir çizgiye doğru gidiyoruz. Tedirgin edici” diye konuştu.
/././
Göçmenlerden kapıya teslim silah: 'Emniyet harekete geçmeli' (Rengin Temoçin-Cumhuriyet)
Türkiye’ye kaçak yollarla giren göçmenlerin internette silah sattığı iddia edildi. Cumhuriyet'e konuşan Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, “Silahın böyle bol miktarda satılması veya böyle gelişigüzel verilebilmesi de ciddi bir asayiş sorunu” derken Avukat Celal Ülgen ise “Bu hesapların büyük çoğunluğunun Türkiye’ye kaçak yollarla giren göçmenlerden olduğu da anlaşılmaktadır. Bunun temel nedenlerinden biri de CIA’nın Suriyeli rejim muhaliflerine verdiği silahlar olduğu ve ayrıca ‘eğit-donat programı’ kapsamında kullanılan silahlar olma ihtimali de bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.(https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/gocmenlerden-kapiya-teslim-silah-2087705)
/././
Teşvikin ballısı bakan kardeşine(Rıfat Kırcı-Cumhuriyet)
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Resmi Gazete’de yayımlanan yatırım teşviki belgelerinde bir kez daha skandala imza atıldı.
Seçimlerden hemen önce nisan ayında dağıtılan teşviklerde Cumhurbaşkanlığı kabinesinde kendisine tekrar yer bulan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kardeşine devrettiği iddia edilen Medipol Hastanesi’ne milyarlık teşvik sağlandı. Buna göre Medipolitan Sağlık ve Eğitim Hizmetleri Anonim Şirketi’ne 4 milyar 834 milyon lira yatırım ve 50 milyon 473 bin dolar makine ve teçhizat teşviği sağlandı.
EN YÜKSEK ORAN ŞİŞECAM’A
Teşvik oranıyla dikkat çeken bir diğer kurum ise Şişecam oldu. Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları Anonim Şirketi 7 milyar 965 milyon lira tutarında yatırım ve 205 milyon 902 bin dolar tutarında ithal makine ve teçhizat teşviği sağlandı. Nisanda toplamda ise 1309 şirkete yatırım teşvik belgesi düzenlendi. Bu şirketlere sağlanacak olan teşvik tutarı 67 milyar 584 milyon lirayı buldu.
/././
Ataol Behramoğlu’nun söyleşisi iptal edildi, Şükrü Erbaş da katılmama kararı aldı(Evrensel)
Kırmızı Bülten Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Yüzer tarafından hedef gösterilen Ataol Behramoğlu'nun Bitlis’teki söyleşisi iptal edildi. Karara tepki gösteren Şükrü Erbaş da etkinliğe katılmayacak.
Şair Ataol Behramoğlu, sosyal medya hesabından, Bitlis Eğitim ve Tanıtma Derneği (BETAV) tarafından düzenlenen kitap fuarındaki söyleşilerinin iptal ediğini duyurdu. Karara tepki gösteren şair Şükrü Erbaş da etkinliğe katılmayacağını duyurdu.
Behramoğlu, paylaşımında, etkinliği hedef gösteren Kırmızı Bülten Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Yüzer’i etiketleyerek, “Kazandınız Mustafa Bey. Engellendik. Tebrikler" yazdı.
Behramoğlu, ayrıca "Sizin torunlarınızdan torunlarınızın en azından biri benim bir şiirimi sevgilisine okuyacak fakat ona dedenizin dedesinin adını biliyor musun diye sorulacak olsa cevabı ‘Dalga mı geçiyorsun’ olacaktır” ifadelerini kullandı.
ŞÜKRÜ ERBAŞ'TAN TEPKİ: KATILMAYACAĞIM
Karara tepki gösteren şair ve yazar Şükrü Erbaş, Evrensel'e yaptığı açıklamada, fuarda davetli olduğu etkinliklere katılmayacağını bildirdi.
BETAV tarafından, Şükrü Erbaş'ın 7 Haziran Çarşamba günü saat 14.00'te imza etkinliğine, saat 17.00'de ise "Şiirlerde İnsan ve Acı" başlıklı söyleşiye katılacağı duyurulmuştu.
TEKİN YAYINEVİ: "TÜRKİYE YÜZYILININ" İLK YASAĞI
Behramoğlu'nun da yazarları arasında bulunduğu Tekin Yayınevinden de karara tepki geldi.
Kurumun sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda "BETAV'ın Bitlis Belediyesi ve Bitlis Valiliği desteğiyle düzenlediği kitap fuarına yazarımız Ataol Behramoğlu davet edilip, etkinlik duyurulduğu halde programa katılımı engellenmiş ve 'Türkiye Yüzyılının' ilk yasağı uygulanmıştır. 'Muhabbetin diliyle' konuşmak bu mudur Cumurbaşkanlığı?" ifadeleri yer aldı.
NE OLMUŞTU?
Etkinlik, Bitlis yerel medyasından Kırmızı Bülten'in Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Yüzer tarafından hedef gösterilmişti. Yüzer, 31 Mayıs’ta Twitter hesabından “BETAV, Bitlis’te düzenleyeceği 2. Kitap Fuarı’na Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çete reisi, darbeci diyen Ataol Behramoğlu ve halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme suçundan yargılanan Metin Uca’yı Bitlis’e getirecekmiş. BETAV İstanbul Şubesi bu hamleyle neyi amaçlıyor acaba? Kadim şehrime getirilmesini kabul edemem. Genelde bu tür cevaplarımı saygılarımla diye bitiririm ama size saygı duymadığımı da ifade ediyorum. Görüşmemek üzere” paylaşımı yapmıştı. (KÜLTÜR SERVİSİ)
Eskişehir'de kadınlardan eylem: ‘Kız çocuklarının geleceğini elinize bırakmayacağız' (soL)
Eskişehir'de Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Kadın Meclisleri üyesi kadınlar, okullarda imamlar tarafından eğitim verilmesine yaptıkları eylemle tepki gösterdi.Eskişehir Tepebaşı ilçesi İsmet İnönü Caddesi’ndeki bir AVM önünde eylem yapan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Kadın Meclisleri üyesi kadınlar, valiliğin oluru ile İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile İl Müftülüğü arasında protokol gereği İl Merkezi ve ilçelere bağlı tüm lise, ortaokul, ilkokul ve anaokulları ile il merkezi ve ilçelerde bulunan tüm cami ve Kur’an kurslarında eğitimin imamlar tarafından verilecek olmasını protesto etti.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Kadın Meclisleri üyesi kadınlar, ‘Kız çocuklarının geleceği için eşitlik, bilim, eğitim’ yazılı pankart açarak, ‘Çocuklar için bilimsel eğitim’, ‘Geleceğimiz için etik eğitim’, ‘Kadın cinayetlerini durduracağız’, ‘Asla yalnız yürümeyeceksin’ şeklinde sloganlar attı.
Sözcü'den Kemal Atlan'ın haberine göre basın açıklamasına CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü de katıldı.
Kadın Meclisleri adına konuşan Ayşe Aytekin, AKP iktidarını eleştirerek, “Bir yandan kadınları nasıl sahiplendireceğini anlatan HÜDA-PAR, bir yandan milletvekillerinin üç eşi olduğunu ve dörde kadar yolu olduğunu söyleyen Yeniden Refah Partisi ile İstanbul Sözleşmesi'nden imzayı çeken AKP bir araya geldi. Son derece gerici, kadın ve laiklik düşmanı utanç ittifakı kuruldu. Seçimlerin ardından ise parlamentoda gericilerin çoğunlukta olduğu bir tabloyla karşı karşıyayız. Daha seçimin üstünden bir gün bile geçmeden, aynı gece LGBTİQ+'ları hedef haline getiren konuşmaların yapılmasına tanık olduk” dedi.
'Eşit, nitelikli, laik ve bilimsel eğitim hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz'
Okullarda imamlar tarafından eğitim verilmesine tepki gösteren Ayşe Aytekin şunları söyledi: "Milletvekillerinin yemin töreni günü 6284'ü hedef alan konuşmalar yapıldı, kanuna el uzatılacağının sözleri verildi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneğimize hukuksuzca kapatma davası açarken nafaka hakkını savunduğumuz için ‘aile kurumuna zarar verdiğimizi' söyleyenler, LGBTİQ+'ların haklarını savunduğumuz için ‘ahlakı bozduğumuzu' iddia edenler, şimdi de seçimlerin ardından kadınların mevcut tüm kazanımlarına derhal el koymanın yollarını aramaya başladı. Tüm bunların ardından şimdi de Eskişehir Valiliği'nin onayıyla başlatılan okullara imam gönderilmesi uygulaması, sahip olduğumuz geleceği karartmaya çalışma arayışlarını bir kez daha ortaya seriyor. Laikliği ayaklar altına almakta sakınca görmeyenler; kadınların, çocukların ve LGBTİQ+'ların üzerinde ‘ahlak' adı altında baskı mekanizması oluşturmak isteyenler iyi dinlesin: Okullarda toplumsal cinsiyet eşitliğini derinleştiren uygulamalarınızın karşısında sonuna dek mücadelemizi sürdüreceğiz. Kız çocuklarının geleceğini sizin elinize bırakmayacağız. Eşit, nitelikli, laik ve bilimsel eğitim hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz."
'Siyasi iktidar, artan kadın cinayetlerinin baş sorumlusudur'
Tüm yaşananlara rağmen kadınların umutsuzluğa kapılıp kenara çekilmediğini, mücadeleye daha sıkı sarılmayı seçtiğini vurgulayan Aytekin, şunları söyledi:
"Mayıs ayında 40 kadın cinayeti, 22 şüpheli kadın ölümü yaşandı. Son aylardaki en yüksek kadın cinayeti sayısının, kadın düşmanı politikaların öne çıktığı seçim sürecine denk gelen Mayıs ayında yaşanması tesadüf değildir.
Kadınların kazanımlarına göz diken, kadın cinayetlerini ve şiddeti durduracak politikaları hayata geçirmek yerine İstanbul Sözleşmesi'nden imzayı çeken, 6284 ve nafaka hakkı başta olmak üzere kadınların haklarını pazarlık konusu haline getiren siyasi iktidar, artan kadın cinayetlerinin baş sorumlusudur.
Kadın cinayetlerini ve şüpheli kadın ölümlerini mücadelemizle durduracağız. Özgür ve eşit bir dünyayı kazanacağız."
Öte yandan Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 23 Mayıs 2023 tarihli yazısında şu ifadelere yer verdi: "Öğrencilere milli, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerlerimizin benimsetilmesi amacıyla Eskişehir İl Merkezi ve ilçelere bağlı tüm lise, ortaokul, ilkokul ve anaokulları ile il merkezi ve ilçelerde bulunan tüm cami ve Kur’an kurslarında uygulanacak şekilde İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile İl Müftülüğü arasında yapılan Eğitimde İş Birliği Protokolü 27/04/2023 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu itibarla; tüm cami ve Kur’an kurslarında uygulanacak programların İl Müftülüğü koordinesinde etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi hususunda; Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim."
/././
Eskişehir'de Solcu Liseliler sokağa çıktı: 'Okullarda AKP propagandasına hayır'(soL)
Eskişehir'de Solcu Liseliler basın açıklaması yaparak 'Okullarımızda imamlar eli ile AKP propagandası yapılmasına izin vermeyeceğiz' dedi.
Eskişehir'de Solcu Liseliler, Milli Eğitim Bakanlığı ile Müftülük arasında imzalanan protokolle derslere imamların girmesine izin verilmesini protesto etti. "Karanlığa Boyun Eğmeyeceğiz!" denilen basın açıklamasında "Okullarımızda imamlar eli ile AKP propagandası yapılmasına izin vermeyeceğiz!" ifadelerine yer verildi. Eylemde "Şeriata, faşizme, karanlığa geçit yok", "Karanlığa boyun eğmeyeceğiz", "Bu memleket bizim, yobaza, faşiste bırakmayız", "Boyun eğme, memlekete sahip çık" sloganları atıldı.
Solcu Liseliler tarafından yapılan basın açıklamasında şunlar kaydedildi: "Eskişehir’de MEB ve Müftülük arasında imzalanan protokole göre imamlar derslere girebilecek. Geçtiğimiz hafta Eskişehir'de Milli Eğitim ve Müftülüğünün ortak kararıyla imzalanan protokol ile imamlar 'manevi duygularımızı geliştirme' maksadıyla derslerimize girecek, akıl hocalığına soyunacaklarmış. Eğitim sisteminin güncel durumuna bakın. Din istismarcılarının cirit attığına şahit olursunuz. Bu kadar dincilik yetmemiş olacak ki bir de imamları devreye sokmaya hazırlanıyorlar. Dinin istismar edilmesinden, laikliğin ayaklar altına alınmasından midemiz bulandı, bunlar okulların en son ihtiyacı olan şeyin daha fazla imam olduğunu anlayamadı. Laikliği ayaklar altına alan bu kararı kabul etmiyoruz! Açıkça uyarıyoruz! Bu ülkenin geleceğini karartmaktan, laikliğin üzerinde tepinmekten derhal vazgeçin. Özel okullara yol veren yalnızca patronlara yaptığınız kıyaklar, özel okul sermayesine verdiğiniz teşvikler, öğretmene uyguladığınız baskı politikaları değil! Eğitimde özelleştirmelerin kaynağındaki örtülü ama en etkili yönteminiz devlet okullarını gericiliğin pençesine hapsetmek haline geldi. Devlet okullarında sağlıklı beslenme koşullarından uzak, test kitaplarına erişimde zorlanan, laik ve bilimsel eğitimden mahrum bırakılan binlerce sıra arkadaşımızı yok saymanıza daha fazla izin vermeyeceğiz. Millî Eğitim Bakanlığı eğitim dışında her şeyle meşgul olan, AKP propagandasının, sermaye işbirlikçiliğinin, tarikat cemaat bağlantılarının merkezi bir kurum haline getirildi. Öğrenciler gericiliğe ve piyasacılığa değil bilimsel, laik ve eşitlikçi bir eğitim sistemine gereksinim duymaktadır. Öğrencilerin manevi duygularını geliştirme adı altında din istismarı ve AKP propagandası yapmak kimsenin haddine olamaz. DİNİN İSTİSMARINA DA AKP PROPAGANDASINA DA HAYIR! YAŞASIN LAİK, BİLİMSEL, EŞİTLİKÇİ, EĞİTİM MÜCADELEMİZ!"
(derleyen:mstfkrc)