AKP’li belediyeden satılık tarihi bina (İsmail Arı)
Teklif ile Keçepiri Mahallesi’nde yer alan 885 metrekare büyüklüğündeki binanın satışı için yetki istendi. Binanın tarihi bir yapı olduğu, yapı hakkında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı olduğu da belirtildi. Ancak, Beyoğlu Belediyesi 30 Aralık 2002 tarihinde 14 milyon 750 bin TL’ye satın aldığı bu tarihi yapıyı “Gerçekleştirilmesi düşünülen projelerin finansmanının sağlanması amacıyla” satışı için yetki istedi. Söz konusu tarihi yapı imar planlarına ise “kültürel tesis alanı” olarak işlenmiş durumda.
Yani belediye imar planlarına kültürel tesis alanı olarak işlediği, yaklaşık 6 ay önce satın aldığı bir tarihi yapıyı satmak için girişimde bulundu. CHP’li meclis üyelerinin tüm itirazlarına rağmen AKP’li ve MHP’li meclis üyelerinin oy çokluğu ile tarihi binanın satışı için Belediye Encümeni’ne yetki verildi. Beyoğlu Belediye Meclisi’nin CHP’li üyesi Süleyman Solmaz ise tarihi yapının satışına tepki gösterdi. “Beyoğlu Belediyesi emlakçılığa soyunda” diyen Solmaz, “Belediye söz konusu yapıyı bir vatandaştan 2022 yılında kültürel tesis alanı olacak diye 14 milyon TL’ye satın aldı. Fakat şimdi satışına karar verdiler. Beyoğlu Belediyesi emlakçılığa soyundu düşünüyorum. Söz konusu yapının olduğu bölge ilçenin en kıymetli yerlerinden biri” diye konuştu.
VEREMLE MÜCADELE PARASI DA KAYIP
AKP’li Beyoğlu Belediyesi daha önce de Veremle Savaş Derneği’ne aktarması ‘zorunlu olan’ milyonlarca lirayı aktarmaması ile gündem olmuştu. Sayıştay’ın Beyoğlu Belediyesi 2020 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu’nda yer alan bilgilere göre, belediyelerin tahsil ettikleri eğlence vergisi hasılatının yüzde 10’unu verem savaşı için ayırıp belediye sınırları içerisinde yer alan Verem Savaş Derneği teşkilatına verilmesi gerekiyordu. Ancak, Sayıştay denetçilerinin yaptığı incelemede AKP’li Belediye Beyoğlu Belediyesi’nin 2 milyon 685 bin 515 TL’yi Veremle Savaş Derneği’ne aktarmadığı tespit edildi.
***
BİLAL ERDOĞAN AYRINTISI
İstanbul’daki AKP’li Üsküdar Belediyesi Meclisi’nin Haziran ayı oturumunda Bulgurlu Mahallesi’ndeki bin 678 metrekare büyüklüğündeki arazinin satışı için yetki istendi. Arazinin hemen yanında Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu Yeni Türkiye Eğitim Vakfı’na ait bir özel okulun bulunması da dikkatleri çekti.
Ayrıca belediyeye ait İstanbul’un Şile ve Ordu’nun Aybastı ilçesindeki iki arazinin de satılacağı belirtildi. CHP’li meclis üyelerinin itirazlarına rağmen arazilerin satışına onay verildi.
/././
Skandal veri sızıntısı: Milyonlarca yurttaşın bilgileri bir internet sitesinde!
Bir internet sitesi, ücretli ve ücretsiz üyelik karşılığında Türkiye'de ikamet eden herkesin bazı özel bilgilerini açıktan paylaşıyor. Free Web Turkey'in aktardığına göre, e-mail hesabı ile kayıt olunabilen sitede vatandaşların isim ve soy isimleri, açık adresleri, telefon numaraları ve banka hesap bilgileri gibi kişisel verileri yer alıyor. Ücret ödeyerek üye olanlar ise kişilerin tapu veya birtakım finansal bilgileri gibi başka özel bilgilerine de ulaşabiliyor. Bunlara, bir kişinin ismi ve soyismi aratılarak kolayca ulaşılıyor. Sitede halihazırda 5 binden fazla kullanıcı bulunduğu gözüküyor.
Konuyla ilgili konuşan MLSA Eş-Direktörü Veysel Ok, ortada büyük bir suç olduğunu söylerken savcıların harekete geçmesi gerektiğini vurguladı: “Türkiye’de yaşayan herkesin bütün kişisel verileri, kişilerin akrabalarına dair kişisel veriler, IBAN ve banka bilgileri, tapu bilgileri, adres bilgileri ele geçirilmiş durumda. Bu veriyi ele geçirenler Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) ve Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında büyük bir suç işledi. Ancak bu sadece verileri çalanların değil, Türkiye’de yaşayan insanların verilerini korumayan devlet yetkililerinin de işlediği bir suç... Savcıların hem bu verileri çalanlar, yayınlayanlar, hem de verilerin korunması yönünde tedbir almayanlar hakkında acilen harekete geçmesi gerekir.”
/././ABD'de iflas eden bankanın müşterilerinden yeni MB Başkanı Gaye Erkan'a toplu dava
Merkez Bankası Başkanlığı'na atanan Hafize Gaye Erkan hakkında, 7 sene çalıştığı ve bu sene iflas ettiği duyurulan First Republic Bank’ın müşterileri tarafından toplu dava açıldığı ortaya çıktı. Twitter hesabı üzerinden dava hakkındaki bazı bilgileri paylaşan Hürriyet ABD Temsilcisi Razi Canikligil, dava dilekçesinin 24 Nisan'da verildiğini ifade etti.
Canikligil'in paylaştığı belgeye göre 13 Temmuz 2021'de bankanın yaptığı basın toplantısında "net faiz gelirinin" bir önceki yıla göre yüzde 27,5 artarak 1 milyar dolara ulaştığı söyleniyor. Erkan, bu açıklama sırasında bankanın "güvenliği ve istikrarının" altını çiziyor.
Hafize Gaye Erkan, 7 yıldan uzun çalıştığı bu kurumda, söz konusu basın toplantısından yaklaşık 1 ay önce eş CEO olarak görev yapmaya başlamış ve bu görevini 2021 sonuna kadar sürdürmüştü.
Aynı belgeye göre Morgan Stanley analisti Kenneth Zerbe'nin şirketin mevduat büyümesinin durumuyla ilgili sorusuna Erkan, "Müşterilerin farklı ihtiyaçlarını karşılayacak kadar iyi olduğu ve bilanço dışı likidite çözümlerini de içerdiğini" yanıtını verirken şirketin likidite durumuyla ilgili ise "Oldukça güçlü" yorumunu yapıyor.
Dava açılanlar arasında Erkan'ın yanı sıra bankada yöneticilik yapan başka isimler de bulunuyor. Belgeye göre davanın eylül ayının başında başlaması bekleniyor.
BANKA BU SENE İFLAS ETTİ
First Republic Bank'ta 2014'te çalışmaya başlayan Hafize Gaye Erkan, burada çalıştığı yaklaşık 8 sene içinde CEO, başkan, yönetim kurulu üyesi, yatırım direktörü, mevduat direktörü ve risk eş direktörü olarak görev yaptı.
1985’te San Francisco’da kurulan ve ABD’nin en büyük 14 bankasından biri olan First Republic Bank, bu sene iflas etti. Bu iflas, 2008’de batan Washington Mutual'dan sonra ABD bankacılık tarihinin en büyük ikinci iflası olarak kayıtlara geçti. 1 Mayıs’ta New York Times’ta yayımlanan analizde, regülatörlerin First Republic Bank'ın kontrolüne el koyarak bankayı JP Morgan Chase'e sattığı ve iki boyunca finansal sistemi sarsan bankacılık krizini bu şekilde durdurmayı amaçladığı yazıldı.
“Müjdat Gezen Tiyatrosu binası satılıyor”
Müjdat Gezen’in ekonomik zorluklar nedeniyle Müjdat Gezen Tiyatrosu binasını satılığa çıkardığı bildirildi. Gelişmeleri sosyal medya hesabından duyuran sunucu ve yazar Serhan Asker, “Çok kötü bir haber...” notuyla paylaşım yaptı. Asker, “Dün Müjdat Gezen aradı... Önce ‘Geçmiş olsun’ dedi. Sonra ‘Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nin binasını satılığa çıkardım. Kapatıyorum’ dedi. Dondum kaldım. Ekledi.. ‘Ekonomik olarak artık kaldıramıyorum.’ Bu, sanatın kalbine vurulan bir kırbaç haberidir...” dedi. Daha sonra düzeltme mesajı yayımlayan Asker, "Müjdat Gezen şimdi aradı... 'Müjdat Gezen Sanat Merkezi duracak. Bahariye'deki Müjdat Gezen Tiyatrosu'nun yerini satıyorum' dedi... Bir tiyatro kapanıyor... Yazık..." ifadelerini kullandı.
/././
Kanal İstanbul’un çimento limanı projesi için yeni imar planı yapıldı
YD Madencilik Anonim Şirketi, 30 Aralık 2021 tarihinde, “Çiftalan Marmara Çimento Limanı” projesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvurusu yaptı. Bakanlık, şirkete başvurusundan bir buçuk yıl sonra, 2 Haziran 2023 tarihinde projeye dair “ÇED Olumlu” kararı verildiğini açıkladı.
ÇED dosyasında yer alan bilgilere göre limanın maliyeti 72 milyon TL olacak. Diğer yandan proje 8 bin 347 metrekarelik alana yapılacak. Limana 200 metre boyundaki iki gemi yanaşabilecek. Bakanlığa sunulan ilk ÇED dosyasında liman projesinin amaçları arasında Kanal İstanbul’un çimento ihtiyacına da vurgu yapıldı. Dosyada, “İlerleyen yıllarda hızlı bir şekilde yapılması düşünülen ‘Kanal İstanbul ve kentsel dönüşüm’ projelerinin, liman projesinin bitmesinden önce başlayacağı nedeniyle yoğun çimento taleplerinin aşırı miktarda artacağı ortadadır” İfadeleri yer aldı. Ancak daha sonra bu bölümün rapordan çıkarıldığı görüldüğü.
BAKANLIK İMAR PLANI YAPTI
Son olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, liman projesi için özel bir imar planı yaptı. Karadeniz kıyısındaki liman projesinin yolları için 38 bin metrekarelik alanın imar planları değiştirildi. Bu alanın yaklaşık 30 bin metrekarelik bölümü yol alanı olarak planlandı. Geri kalan kısmı ise liman ve iskele alanı olarak imar planlarına işlendi. Ayrıca söz konusu liman alanına günlük 60-70 aracın girip çıkacağı,
Öte yandan AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İnadına yapacağız ve İstanbul güzelleşecek” dediği Kanal İstanbul projesinin milyarlarca liraya mâl olacağı biliniyor. Eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı AKP’li Adil Karaismailoğlu Kanal İstanbul projesinin maliyetine dair bir açıklama yapmıştı. Karaismailoğlu, 15 milyar dolara mâl olacağı ifade edilen Kanal İstanbul’un maliyetinin 20 milyar dolara yükseldiğini ifade etmişti.
/././Aşı karşıtlığı artıyor ölümler yaşanabilir(Sibel Bahçetepe)
Aşı karşıtlığı, kontrolsüz göçler, eksik doz aşılar kızamık başta olmak üzere pek çok bulaşıcı hastalığın da toplumda artmasına neden oluyor. Son günlerde İstanbul başta olmak üzere yurdun pek çok yerinde kızamık vakalarında artış yaşandığını söyleyen hekimler ‘‘Uzun yıllar sonra kızamık vakaları yeniden görülmeye başlandı ve yükselişe geçti. Son günlerde hastanelere başvurular artmış olup, bakanlık sessizliğini koruyor. Ne yazık ki yeniden kızamık kaynaklı ölümler görülebilir. Çocuklarımızın başta kızamık olmak üzere aşılarını ihmal etmeyelim’’ dedi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Emrah Kırımlı, BirGün'e yaptığı değerlendirmelerde uzun yıllar yürütülen aşılama kampanyaları ile kızamığın neredeyse hiç görülmediğini ancak son günlerde yeniden artışa geçtiğini söyledi.
EKSİK DOZLAR TAMAMLANSIN
Özellikle aşı reddinin hastalığın artmasında çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Kırımlı, şöyle devam etti: ‘‘Aşısız olan nüfus, belirli bir oranın üzerine çıktı ve aşı ile önlenebilen bulaşıcı hastalıkların da görülme sıklığı arttı. Aşı reddi artıyor. Aşı karşıtlığının sonuçlarını da 5-10 yıl sonra salgınlar ile görmeye başlarsınız. Biz şuan o dönemdeyiz. Aşı ile önlenebilen bulaşıcı hastalıklar ne yazık ki yeniden görülüyor. Ayrıca kontrolsüz göç mevzusu söz konusu. 10 yıldır ülkemiz yoğun göç alıyor. Aşısının kontrolünü yapamadığımız ve aşı olup olmadığını bilmediğimiz kişiler var. Kızamıktan yeniden ölümler söz konusu olabilir. Bir an önce eksik aşılar yapılmalı. Yoksa vakalar daha da artacak.’’
***
BİLİMİN SESİNE KULAK VERİN VE ÇOCUKLARINIZIN AŞILARINI YAPIN
Yeniden Refah Partisi Başkanı Fatih Erbakan ve bazı çevrelerin aşı karşıtı söylemleri aşı reddinin artmasına neden oldu. Dr. Kırımlı, aşı karşıtlığının özellikle Covid pandemisi döneminde yükseldiğini belirterek "Aşı karşıtı söylemler yoksul mahalleleri, kalabalık yaşayan yurttaşları, sosyoekonomik düzeyi düşük olan insanları daha çok etkileyecektir. Bilime güvenin. Çocuklarınızın aşılarını yaptırın. Kızamık aşıları 9 ay, 1 yaş ve 4 yaşta yapılıyor" dedi.
DEPREM BÖLGESİNDEKİ KENTLERDE AŞILAMA DÜŞTÜ
6 Şubat'ta Maraş merkezli meydana gelen depremlerin ardından bölgede aşılamanın olumsuz etkilendiğini belirtildi. Dr. Kırımlı, şunları kaydetti: "Deprem bölgesinde birinci basamak sağlık hizmetleri sıkıntılı yürütülüyor. Ayrıca nüfus hareketliliği, bir arada yaşama zorunluluğu ile normal hayatın sekteye uğraması aşılamayı etkiledi ve yüzde 30'lara kadar düştü. Oralarda aile sağlığı merkezi, bilgisayarı ve elektriği olmayan aile hekiminin aşılamaları da haliyle etkilendi. Buralarda özel tedbirle alınmalı."
ÖNLEMLER ALINMALI
İstanbul'daki hastanelerde kızamık tanısı ile yatırılan çocuk sayısı artışta olduğu kaydedildi. Kırımlı, kızamık vakalarına ilişkin "Sağlık Bakanlığı ve sağlık müdürlüklerine sormamıza karşın bize bu konuda net bir bilgi verilmiyor. Ama İstanbul'da yoğun olarak görüldüğünü biliyoruz. Aile hekimlerinden eksik aşıların tamamlanması isteniyor. Eksik aşısı olan kişi aşıya ulaşamadığı için ya da işte aşı olmadığı için aşı olmamış değil. Aşı reddi olduğu için aşıları yapılmamış. Aşı ile önlenebilir bir hastalıktan biz çocuklarımızı kaybetmek durumunda değiliz. Ama ne yazık ki bunlar gerçekleşiyor. Buna karşı yasal ve kamusal tedbir alınmalı" diye konuştu.
YÜKSEK ATEŞE DİKKAT
•Yüksek ve düşmeyen ateş •Kesik kesik ve ısrarcı öksürük •Yorgunluk •Burun akıntısı •Gözlerde kızarıklık •Deride döküntü (kırmızı ve kahverengi renklerinde, cilt yüzeyinde kabartı) •İştahsızlık •Lenf bezlerinde şişme
/././
O gericiye takipsizlik(Timur Soykan)
Hatay Dörtyol’daki AKP İlçe Başkanlığı önünde 15 Şubat 2023 günü milletvekili aday tanıtım toplantısı yapılıyordu. Milletvekili adayları tanıtıldıktan sonra AKP ilçe başkanı, kürsüye emekli din öğretmeni, AKP’li Ergüder Aksoy’u konuşma yapması için çağırdı. Gerici Ergüder Aksoy, depremi Allah’ın rahmeti ve kırbacı olarak nitelendirip Hatay’daki kültür ve inanç mozaiğinin yok edilmesi gerektiğini savundu. Özetle şöyle dedi:
“…Cenabı Hak ne dedi? Bir sayha ki, bir nara ki... Ödlerini kopardı, Antakya'yı sildi Allah, şimdi Muhammed ümmetine "Buyurun bu kent sizin olsun" dedi. Ama... Bu kent nasıl bir mozaik böyle? Hep onun şiirsel tarafının üzerinde duruyoruz. Hayır. Orada her dinden, her mezhepten, hele içimizdekilerden... Böyle karışık bir homojen ki... Hayır. Ak insanının görevi, orayı tamamen Kuran, İslam ve Muhammed Aleyhisselam çapında İslamize etmekle görevlidir. Allah'tan görevdir bu. Öyleyse bu ikinci sayha oldu Antakya'ya. Kardeşlerim buna bir felaket dedi, ben de rahmet diyorum. Niye biliyor musunuz? Bir arabacı atını sürerken at biraz yorulunca bir kırbaç vurur ona. Haydi bakalım çek bu yükü diye. İşte bu millete, 11 vilayet şahsında 85 milyona bir kırbaç Allah'tan. ‘Ey benim insanlık için yarattıklarım, böyle değil, dünyevileşmeyin’ tarzında bir kamçıydı.”
Ergüder Aksoy’un bu sözlerini toplantıya katılanların çoğunluğu alkışlamıştı.
Bu konuşma Türkiye’de infial yaratmış, büyük tepki çekmişti.
O dönemde TİP’in Hatay milletvekili adayı olan Avukat Can Atalay’ın avukatı Bülent Akbay, gerici Ergüder Aksoy’un ‘Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik Etmek’ suçundan yargılanması için suç duyurusunda bulunmuştu. Suç duyurusunda Ergüder Aksoy’un dini değerleri kullanarak AKP’ye oy çağrısı yaptığı, Hatay’ı İslamileştirme hedefiyle cihat çağrısı yaptığı, dini duyguları kullanarak halka korku salmayı amaçladığı anlatıldı. Dilekçede Ergüder Aksoy’un depremi ‘Allah’ın rahmeti ve kırbacı’ olarak niteleyerek depremde hayatını kaybedenlerin anısına saygısızlık ettiği ve bundan memnuniyet duyduğunu açıkça söylediği ifade edildi. Avukat Bülent Akbay suç duyurusunda bu sözlerin ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği belirtilerek “Bu sözler faşizan bir tutumla insanlığa karşı suçlardandır” denildi.
Dörtyol Başsavcılığı, Ergüder Aksoy’un sözlerinin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu belirterek kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Cumhuriyet Savcısı Mücahid Enes Bulutoğlu imzalı kararda şöyle denildi:
“…Şüphelinin yasal çerçevede ifade özgürlüğünü kullandığı da dikkate alındığında ‘Halkın bir kesimini sosyal, sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama ve tahrik’ suçunun yasal unsurları ile oluşmadığı anlaşılmakla şüpheli hakkında kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildi.”
Avukat Bülent Akbay, karara itiraz edeceklerini söyledi.
Bu karar verilirken suç duyurusunun tarafı, Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay, bir yılı aşkın süredir cezaevinde. Milletvekili seçilmesine karşın hukuk yok sayılarak hapsedilmeye devam ediliyor.
Depremde ölen on binlerce insanımızın anısına ve ailesine saygısızlık yapan, Hatay’daki diğer inanç ve kültürleri yok etmekten bahseden AKP’liye ise dava açılmıyor.
Hatırlar mısınız?..
Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı, “Ekmek aptal toplumların temel gıda maddesidir. Bizim toplum ekmekle doyduğu için başında 20 senedir böyle yöneticiler duruyor” dediği için tutuklanmıştı.
Gülşen sahnedeki provada imam hatiplilerle ilgili sözleri nedeniyle tutuklanmıştı.
Üstelik gazeteci, akademisyen ve siyasilere her gün iktidarın beğenmediği sözleri nedeniyle dava açıldığını da biliyoruz.
Hatta Cumhurbaşkanı’na hakaret nedeniyle her gün 13-14 yaşındaki çocuklara dava açılıyor; 16 yaşında bir çocuk ise hakaret gerekçesiyle daha birkaç gün önce tutuklandı.
İktidarın canının istediği gibi kararlarla nefret tohumlarını bu topraklara saçanlar cesaretleniyor.