I: Temel sorun…
Devamlı çalışan bir asgari ücretliye her ay 30 gün üzerinden ödeme yapılmakta yılda 5 gün, dört yılda bir de 6 günlük ücret eksik ödenmektedir. Bu yanlış uygulama sadece eksik maaş ödenmesiyle sınırlı değildir
Bu aralar sokakta, televizyonlarda, sosyal medyada yani herkesin dilinde asgari ücret ne kadar olacak sorusu var. Asgari ücretin ne kadar olacağına ilişkin çok farklı tahmin ve öneriler var. Ben de ne kadar olacağını geçen gün yazmıştım.
İktidar, 2023 yılı başında yüzde 55 artış yaparak aylık net asgari ücreti 5.500 TL'den 8.506 TL'ye çıkarmıştı. Ardından da 1 Temmuz 2023'ten itibaren geçerli olmak üzere yüzde 34 daha artış yaparak aylık net 11.402 TL'ye yükseltti. 2024 yılında en fazla brüt 20.016 TL, net 17.013 TL ve günlük brüt asgari ücretin ise 667,20 TL olacağını öngörüyorum.
Nedeni ise şudur; 2023 yılının ilk altı ayına oranla yaklaşık yüzde 49 artış yapılırsa net asgari ücret 17.103 TL olacak ve bu artış oranı yaklaşık yüzde 49 değil de Ocak 2023'teki tutar baz alınarak (8.506 TL'den 17.013 TL'ye) Cumhuriyetin 100. yılında asgari ücrete yüzde 100 zam diye basına servis edileceğini öngörüyorum.
Fark ettiğiniz üzere ben de asgari ücreti “aylık” şu kadar olur şeklinde ifade ediyorum.
Ancak nedense kimsenin fark etmediği bir husus var ki o da asgari ücretin “aylık” açıklanmasına yönelik herhangi bir hukuki dayanağın olmayışıdır.
Şöyle ki; Asgari ücret, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 39’uncu maddesinde düzenlenmektedir. Kanunda asgari ücretin, kanun kapsamında olup olmadığına bakılmaksızın iş sözleşmesiyle çalışan her türlü işçiye uygulanacağı, ücretin en geç iki yılda bir belirleneceği ve asgari ücret komisyonu ile ilgili usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği açıklanmıştır. Asgari Ücret Yönetmeliği’nin 4/d maddesine göre asgari ücret, “İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücreti,” şeklinde tanımlanmıştır.
Asgari ücretin günlük olarak belirlenmesi mevzuatta açıkça belirtilmesine rağmen, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 88’inci maddesinde primlerin her ay 30 gün, yılda 360 günle sınırlı olmak üzere ödeneceğine hükmedilmiştir. Nitekim Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 100’üncü maddesinde “Sigortalının aynı ay içinde birden fazla iş yerinde çalışması hâlinde, o aydaki toplam prim ödeme gün sayısı 30 günü geçemez. Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında olup bir ay içinde tam çalışan ve buna göre ücret alan sigortalının prim ödeme gün sayısı, ayın kaç gün olduğuna bakılmaksızın 30 gün üzerinden bildirilir” düzenlemesi yer almaktadır.
Yani ay içerisinde 31 gün çalışan işçilerin de sigorta primleri 30 gün üzerinden bildirilmektedir. Bir yılda 365 gün olmasına rağmen, asgari ücretle çalışanlara 360 gün üzerinden sigorta bildirimi yapılmaktadır. Dolayısıyla asgari ücretle çalışanlar yılda toplam 5 günlük, şubat ayının 29 gün olduğu yıllarda ise 6 günlük prim kaybı oluşmaktadır.
Görüldüğü üzere asgari ücret aylık ya da yıllık değil günlük ödenen bir bedeldir. Oysa Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından kamuoyuna açıklanan tutar başka (30 günlük); Resmi Gazete’de yayımladığı tutar (günlük) ise daha başka bir ücret olmaktadır. Hatta Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararını -ki günlük tutar olarak karar almalarına rağmen- Çalışma Bakanlığı kendi resmi web sayfasından aylık açıklayacak kadar hukuken hata yapabilmektedir.
Örneğin 2023 yılının ikinci altı ayına ilişkin asgari ücret tutarıyla alakalı Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararı 24 Haziran 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı.
Resmi Gazete’de yayımlanan söz konusu Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararı’nda “İşçinin bir günlük normal çalışma karşılığı asgari ücretinin; 1/7/2023-31/12/2023 tarihleri arasında (447,15) dört yüz kırk yedi lira on beş kuruş olarak tespitine, oybirliğiyle,” ve Karar Gerekçesinin son kısmında “Alınan karar uyarınca; işçinin günlük asgari ücreti; 1/7/2023-31/12/2023 tarihleri arasında (447,15) dört yüz kırk yedi lira on beş kuruş olarak belirlenmiştir.” şeklinde cümleler bulunmaktadır. Resmi Gazete’de yayımlanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararı’nda asgari ücret aylık şu kadar diye bir ifade bulunmamaktadır. Oysa televizyonlarda, basın karşısında “aylık” açıklandı.
Görüldüğü üzere alınan karar Resmi Gazete’de günlük olarak yayımlanmaktadır. Uygulamada her ay 30 gün alınarak dikkate alınarak hesaplama yapılmaktadır. Çünkü 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 88’inci maddesi ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 100. maddesi uyarınca her ay 30 gün olarak dikkate alınmaktadır. Yani SGK matrahı ile brüt ücret aynı algılanmaktadır. Bu çok ciddi bir sorun ve işçi aleyhine sosyal haklarla birlikte maddi bir kayıp yaratmaktadır. Hatta bu yanlış uygulama SGK’nın prim kaybına da neden olmaktadır.
Dolayısıyla devamlı çalışan bir asgari ücretliye her ay 30 gün üzerinden ödeme yapılmakta yılda 5 gün, dört yılda bir de 6 günlük ücret eksik ödenmektedir. Bu yanlış uygulama sadece eksik maaş ödenmesiyle sınırlı değildir. Bu durum çalışanın sosyal güvenlik haklarının eksik hesaplanmasına ve sigortalılık süresinin eksik hesaplanmasından dolayı çalışana ciddi sosyal/maddi kayıplar vermektedir.
Çalışma Bakanlığı ile işverenlerin (hukukçuları ve mali müşavirlerinin) bu sorunu görmüyor olma ihtimali ne kadardır bilemiyorum ama işçi sendikalarının da bu mevzuya aynı çerçeveden bakmaları şaşırtıyor beni.
Bu “bilerek” yanlış hesaplamanın çalışanların sosyal güvenlik kapsamındaki temel hak kayıplarını bir sonraki yazıda yazacağım. Daha sonraki yazı ise bu yanlış hesaplamanın asgari ücret dışında ücretli çalışanlardan alınan fazla vergi ve dolayısıyla eksik ücret ödemesi konusu olacaktır.
II: SGK yönüyle…
Yılda 5 günlük kayıptan ne olur ki diye düşünebilirsiniz elbette ama yıllık 5 günlük fark çalışanın emekli aylığından tedavi sürecine kadar birçok alanı etkilemektedir
Asgari ücret, işçilerin hayatlarını idame ettirmeleri ve insanca yaşam sürebilmeleri için gereken asgari ücret seviyesidir. Ülkemizde, iş kanunu kapsamında olan ve olmayan tüm işçilere günlük zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak üzere asgari ücretin ödenmesi zorunludur. Asgari ücret, günlük olarak hesaplanmaktadır. Ancak uygulamada günlük yerine hatta her ay için 30 günlük hesaplanmasının yaratacağı hak kayıpları ziyadesiyle fazladır. Bu temel sorunu dünkü yazıda izah etmeye çalıştım.
Bu sorunun en şiddetli tesir ettiği alan ise çalışanın sosyal güvenlik açısından elde etmesi gereken haklarıdır. Zira sosyal güvenlik mevzuatı kapsamında primlerin ayın kaç gün olduğuna bakılmaksızın SGK'ya ayda 30 günü geçmeyecek şekilde bildirilmesi kuralı getirilmiştir. Yılda 365 gün olmasına rağmen, işçilere 360 gün üzerinden sigorta primi tahakkuk ettirilmekte ve işçilere 5 günlük ücret ve sigorta gün kaybı yaşatılmaktadır.
İlk bakışta yılda 5 günlük kayıptan ne olur ki diye düşünebilirsiniz elbette ama yıllık 5 günlük fark çalışanın emekli aylığından tedavi sürecine kadar birçok alanı etkilemektedir.
Şöyle ki…
5510 sayılı Kanun m.3/I-13'te "22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu gereğince 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen bir aylık brüt ücreti" şeklinde tanımlanmaktadır. İş Kanunu'nun 39'uncu maddesine göre asgari ücretin günlük belirlenmesi esas olmakla birlikte, 5510 sayılı Kanun'da asgari ücret, aylık brüt olarak belirlenmektedir. Yine aynı maddede ay, 30 gün; yıl ise 360 gün olarak değerlendirilen süreyi ifade etmektedir. Ancak 28 gün olan şubat aylarında sigortalılar için 30 prim günü bildirilmesi gerekse de aradaki 2 günlük prim farkının işçi payına isabet eden tutarının işveren hissesine eklenerek muhasebeleştirilerek bordrolaştırılması gerekir.
İşte asgari ücreti günlük değil de her ay için 30 gün üzerinden hesap edilmesinin yaratacağı olumsuz sonuçları aşağıda sıralamaya çalıştım.
Sosyal güvenlik mevzuatındaki düzenlemeler nedeniyle geçici iş göremezlik tutarları eksik hesaplanmakta, 30 günlük prime esas kazanç üzerinden sınırlandırıldığından ötürü sigortalılara, iş kazası ve meslek hastalıkları, analık ve hastalık hallerinde, 31 gün olan aylarda bir günlük prime esas kazanç tutarı üzerinden ayakta tedavilerde 2/3, yatarak tedavilerde de 1/2 oranında eksik ödeme yapılmaktadır.
İşsizlik ödeneğinin ödenmesi, hesaplanması ve uygulamasına ilişkin hususlar 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nda[1] yer almaktadır. Kanun'un 50'nci maddesinde; günlük işsizlik ödeneği, sigortalının son 4 aylık prime esas kazançları esas alınarak hesaplanan günlük ortalama kazancın yüzde 40'ı, aylık asgari ücretin ise brüt tutarının yüzde 80'ini geçemeyecektir. Ücret, günlük olarak hesaplanmakta ve İşsizlik Sigortası Kanunu'nda asgari ücrete getirilen tavan miktar, aylık brüt tutara endekslenmiştir. Oysa ayın 31 gün ile biten günlerinde çalışan işçilere 31 gün üzerinden ücret ödemesi yapılması gerekeceğinden, söz konusu işçiler adına hesaplanacak asgari ücretin de 31 gün üzerinden belirlenmesi gerekir. Özetle işsizlik sigortası kanununda asgari ücrete getirilen tavan miktar, aylık brüt tutara endekslenmiş olduğundan, işsizlik ödeme periyotlarına bağlı olarak asgari ücretin yüzde 80 üzerinden işsizlik sigortası ödemeleri de eksik hesaplanmaktadır.
5510 sayılı Kanun'un 41'inci maddesinde borçlanma yapılacak süreler belirtilmiştir. Kadın sigortalılara doğum borçlanmasını, sigortalı olmaksızın avukatlık stajında, doktora öğrenimi veya tıpta uzmanlıkta geçen süreler, grev ve lokavtta geçen süreler, hekimlerin fahri asistanlıkta geçen süreleri, kısmi süreli çalışanların eksik süreleri, yurt dışı borçlanma vb. sayılan hallerde sigortalılara geriye dönük borçlanma imkânı tanınmıştır. Sigortalılar, prime esas kazancın alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, günlük kazancın yüzde 32'si (yurt dışı borçlanmada yüzde 45) üzerinden borçlanabilmektedir. Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin[2] 66/12'nci maddesinde, "Borçlanma gün sayısının ilgili aylara mal edilmesinde ay 30, yıl 360 gün olarak dikkate alınır, borçlanma süreleri kanunla belirlenmiş süreleri aşamaz" şeklinde düzenleme yer almaktadır. Sigortalılar, ay içerisinde 28, 30 veya 31 gün sürelerle çalışmakta olup sigortalıların bir yıldaki toplam çalıştıkları süre 365 gündür. Buna karşın sigortalılar, bir yılın 360 gününü borçlanabilmektedir. Her yıl için 5 gün, şubat ayının 29 olduğu yıllarda 6 gün eksik borçlanma yapmış olmaktadırlar. Buna göre Sosyal sigorta işlemleri yönetmeliği gereğince borçlanma gün sayıları, ayda 30 gün, yılda 360 gün dikkate alındığından her yıl için 5 gün dört yılda bir 6 gün olmak üzere sigortalılar eksik borçlanmaktadır.
Ölüm, yaşlılık ve malullük aylıklarına hak kazanılması bakımından her bir gün önemlilik arz eder. Özellikle 4/a sigortalılarda aylığa hak kazanmada, her türlü borçlanma süresi hariç 900 prim gün şartı bulunduğundan, sigorta gün sayısının ayda 30, yılda 360 gün ile sınırlandırılmasından kaynaklı olarak sigortalıların bazen birkaç gün ile yakınlarına ölüm aylığı bağlanamamaktadır.
Yaşlılık aylıklarının hesaplanması açısından, her yıl için sigortalılara 5 gün şubat ayının 29 olduğu yıllarda 6 gün olmak üzere eksik gün bildirimi yapılmakla birlikte, prime esas kazanç tutarları prim ödeme gün sayılarına bölünerek aylık bağlanma yoluna gidildiğinden ortalama aylık kazanç yönünden belirgin bir farklılık ortaya çıkmamaktadır.
5510 sayılı Yasanın 88'inci maddesi ve ilgili mevzuatta, 4857 sayılı Yasa'nın 39'uncu maddesine paralel olarak yapılacak düzenlemeyle, takvim esasının dikkate alınarak yılda 365 gün, şubat ayının 29 gün olduğu yıllarda 366 gün karşılığı SGK primlerinin bildirilebilmesinin yasal zemine kavuşturulması, aylık ve ödeneklerinin de buna göre hesaplanması gerekmektedir[3].
Ezcümle asgari ücretin günlük hesaplanması gerektiği yerde tamamen uygulamadan gelen bir alışkanlıkla her ay için 30 gün hesaplanması çalışanları ciddi hak kayıplarına uğratmaktadır.
Murat Batı / T24
[1] 08 Eylül 1999 tarih, 23810 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
[2] 12 Mayıs 2010 tarih, 27579 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
[3] Bu yazı "Murat Batı&Engin Uzuner; Asgari Ücretin Günlük Yerine Aylık Hesaplanmasınının İş, Sosyal Güvenlik Ve Vergi Mevzuatları Açısından Karşılaştımalı Olarak İncelenmesi, Bakırçay Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Volume: 3/Issue: 5/Year: 2022, p. 3-32" isimli makale referans alınarak oluşturulmuştur.