Mısır Çarşısında taneyle hurma satışı
Mısır Çarşısında Cennet hurmasının kilogramı 280 liraya tezgahta yerini alırken jumbo hurmanın tanesi ise 15 TL'ye satılıyor.(https://www.evrensel.net/haber/512515)
Ayvalık'ta halk demir madenine tepkili: Maden zehir saçıyor (M. Deniz Çırakoğlu)
Balıkesir’in Ayvalık ilçesi Karaayıt köyü yakınında, Bilfer Madenciliğin demir madenine paterni eklenmesi ile ilgili ÇED gerekli değildir kararına itirazlar sonucu bilirkişi incelemesi yapıldı.(https://www.evrensel.net/haber/512488)
Kadınlar istihdamdan uzak, kız çocukları liseye gidemiyor Fotoğraf: Mehmet Yirun/DHA
TÜİK verileri, nüfusun yarısını oluşturan kadınların istihdam oranının erkeklerin yarısından bile az olduğunu gösterdi. Açıklanan her veri grubunda kadınlar erkeklere göre dezavantajlı durumda.(https://www.evrensel.net/haber/512430)
MESEM yolsuzluğu! | Sahte kayıtla milyonları şirketlere aktarmışlar (İzel Gözde MEYDAN)
Kocaeli’de bulunan Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde okul müdürü ve müdür yardımcısına, MESEM programına sahte kayıt yaptırdıkları ve kayıt başına düşen ücreti tanıdıkları şirketlere aktardıkları iddiası nedeniyle soruşturma açıldı. 2023 yılında ortaya çıkan iddialara rağmen İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından soruşturma açılmadığı, Şubat 2024’de iddiaların yeniden gündeme gelmesiyle iki idarecinin açığa alındığı öğrenildi. Kimlik numarası ile kayıt yaptırılan öğrencilere ders veriliyormuş gibi gösterilerek, toplamda 500 milyon liranın farklı şirketlere aktarıldığı da iddialar arasında yer alıyor. Yaşanan durumla ilgili iddiaları sormak için aradığımız bir yetkili ise konuyla ilgili müfettişlerin okulda olduğunu ve soruşturmanın devam ettiğini ifade etti.
Ankara-Bağdat-Erbil üçgeni! (Hediye Levent) Fotoğraf: Mustafa Kamacı/AA
Bir süredir Ankara ile Bağdat arasındaki temaslar hız kazandı. Elbette en dikkat çekici olanı önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Bağdat-Erbil’i ziyaret etmesiydi. Bu ziyaretin ardından MİT Müsteşarı İbrahim Kalın ve son olarak da Savunma Bakanı Yaşar Güler bölgeye gitti.
Bu karşılıklı ziyaret trafiğini daha da ilginç kılan faktörlerden biri de Haşd-i Şaabi Lideri Falah El Fayyad’ın katılımı oldu. Türkiye yakın zamana kadar İran destekli silahlı grup olan Haşd-i Şaabi’yi de terörist olarak nitelendiriyordu.
Peki Ankara-Bağdat-Erbil hattındaki bu yoğun diplomasi trafiğinden hangi taraf ne bekliyor?
Ankara’dan başlayayım.
Ankara açısından en önemli mesele PKK. Bu çerçevede Bağdat’ın ve Erbil’in tam desteğini almak isteyen Ankara Bağdat ve Erbil’deki muhataplarını ikna etmeye çalışıyor. Elbette Ankara açısından en önemli muhatap Bağdat. Çünkü Bağdat PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmiyor. Ayrıca bütçesi Bağdat tarafından sağlanan Haşd-i Şaabi’yi sahada PKK karşıtı operasyonlara dahil edebilmek Ankara açısından çok önemli.
Ankara’nın bir diğer hedefi ise yine PKK meselesinin uzantısı olarak gördüğü Süleymaniye yönetimini örgütten uzaklaştırmak. Bu çerçevede Erbil’i Süleymaniye yönetimine baskı yapması için sıkıştıran Ankara açısından Bağdat’ı ikna etmek zaman alabilir gibi görünüyor.
Çünkü Erbil’deki KDP yönetiminin aksine Süleymaniye’deki KYB yönetiminin İran ile ve buna bağlı olarak Bağdat’taki İran destekli siyasi çevreyle ilişkileri oldukça iyi. Gerçi Ankara bir süredir Süleymaniye’ye yönelik markajını daralttı ve Süleymaniye’ye uçuşları askıya aldı. Ayrıca geçtiğimiz aylarda yapılan Vilayet Meclisleri Seçimlerinde Kerkük’te KYB’nin önünü kesmeye çalışan Ankara Bağdat’ı ve Haşd-ı Şaabi’yi Süleymaniye-PKK ilişkisi çerçevesinde birlikte hareket etmeye ikna etmeye çalışıyor.
Bağdat açısından Ankara-Erbil hattındaki diplomasi trafiğinin gündeminde ‘kuru kanal’ adı verilen bir ticaret hattı projesi var.
Basra Körfezi’ni Necef’e, Necef’i Bağdat’a ve Bağdat’ı Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlaması öngörülen hat için tahmin edilen bütçe 17 milyar dolar civarında.
Bağdat’tan yapılan açıklamalara bakılırsa Bağdat, hat konusunda oldukça heyecanlı ve şimdiden hattın Irak toprakları içindeki kısmını finanse etmek üzere körfez ülkeleri ile temaslara başlamış. Yine Bağdat merkezli haberlerde körfez ülkelerinin bu hatla yakından ilgilendiği vurgulanıyor.
Eğer bu hat hayata geçirilebilirse Basra Körfezi’ne kıyısı olan ülkelerin Türkiye ve Avrupa ile ticaretinde taa Kızıldeniz’i ve Süveyş kanalını dolaşması gereken rota hem kısalacak hem de maliyeti düşecek.
Tam da bu noktada PKK meselesi Bağdat açısından da önem kazanmaya başlıyor çünkü Irak ekonomisini canlandıracağına kesin gözüyle bakılan proje için gerekli en önemli şart güvenlik. Türkiye sınırının bir kısmında PKK’nın yapılanmış olması hattın güvenliğine tehdit unsurlar arasında sayılıyor.
Bağdat açısından bir diğer önemli mesele elbette su konusu. Fırat ve Dicle Nehirlerinden serbest bırakılan su miktarı on yıllardır Türkiye-Irak ve Suriye arasında karşılıklı suçlamalara varan meseleler arasında yer aldı. Bu çerçevede Bağdat Türkiye’den daha fazla su vermesini istiyor ki, yine basında yer alan haberlere bakılırsa Türkiye de bu konuda müzakerelere açık bir tavır sergiliyor.
Erbil’in ise bir süredir Bağdat ile başı belada. Son olarak Bağdat’ta bir federal mahkeme IKBY’nin gelirlerini Bağdat’a göndermesi yönünde karar aldı. Kararın uygulanıp uygulanmayacağı belirsiz ancak her halukarda Erbil bu gelişmeyi Bağdat’ın baskısı olarak değerlendiriyor. Keza Erbil’in İran ile ilişkilerinin iyi olmadığı ve Bağdat siyasetindeki İran nüfuzu göz önüne alındığında bu baskının devam etmesi beklenebilir.
Erbil hem Ankara hem de Bağdat ile yakın durarak hem Türkiye-Irak arasındaki süreçlerin bir parçası olarak kalarak projelerde yer almak istiyor hem de Bağdat’ın baskısını Türkiye ile dengelemek…
Haşd-i Şaabi açısından Türkiye ile ilişkiler her şeyden önce meşruiyetinin daha geniş çevrelerce kabullenilmesi anlamına geliyor. Bağdat’taki İran eksenli siyasetten bağımsız hareket etmeyen Haşd-i Şaabi’nin nasıl hareket edeceği de yine Bağdat siyaset koridorlarında alınacak kararlara, belirlenecek politikalara bağlı.
Velhasıl Ankara-Erbil ve Bağdat arasındaki diplomasi trafiğini yakından izlemek gerekiyor.
Faiz haram (Arif Nacaroğlu)
Güzelim mart günümü zehir edeceğini anladım ama kapımı kilitlememe fırsat bulamadan odama söylene söylene daldı.
- Hatırlıyor musun, bir Allah’ın günü Reis kızdı. “NAS var, sana bana ne oluyor?” diye hem bize hem kendine çıkıştı. Faiz yüzde 8’e düştü. Faizin yüzde 50’si haram, yüzde 8’i az haram mı? Ulemaya sormalı.
- Eeeee?
- İşin uhrevi yanı eksik kalınca dünyevi yanı devreye sokuldu; “Ne yapacağız? Faizi düşüreceğiz. Faiz sebep, enflasyon sonuç.”
- Değil mi?
- Okumuş yazmış muhalif tayfa da işi senin gibi ciddiye alıp, “Hayır. Enflasyon sebep, faiz sonuç” diye işin akademisini gevelemeye başladı.
- Sonra?
- Yandaş vatandaş malum bankalardan yüzde 10 ile 8 milyon çekip 4 daire aldı. Diğer yandaşlar durur mu? Mallar yüzde 8, yüzde 10 faizli kredilerle 5’er, 10’ar talan edildi. Yandaş vatandaş voliyi vurmuş, beleş krediyle dünyalığa el koymuştu. Mallar yerini bulup, yüzdeler paylaşıldıktan sonra, aaa bir de baktık heterodoks, ortadoks numarasıyla faizler yükseldi, dolar patladı, fiyatlar 5’e katladı.
- Borçlar?
- Ne borcu? 8 milyon borca 4 daire alan, dairenin birini satıp banka borcunu ödedi, 3 daire beleş. Malları 4’e katladı borçlar 4 kat azaldı.
- Kimin?
- Emekli Muhammet amcanın değil herhalde. Devletin bankasından kredi alabilen yandaşın. Krediyle 2 araba alıp biri ile borcunu kapatan, diğer arabayı kemiksiz cebe indiren milliyetçi muhafazakarın.
- Ne zaman?
- Kasım 21’den Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar seçim kazanıldı. Teori değişti Enflasyon sebep, faiz sonuç oldu. Kendine ekonomist diyen ulema da, “Bak biz demedik mi. Reis tezinden vaz geçti. Biz haklıydık” diye ortalıkta böbürlenmeye başladılar.
Bu arada Reis seçimi kazanmış, krediyi kapan Üsküdar’ı geçmiş, bankaları boşalmıştı.
(Evrensel)