Siyasette ustalığı cümle âleme gösteren en önemli yöntemlerden birisi, birbirine benzemez konuları, istekleri bir çırpıda Meclis’ten geçirmenin yolu olarak “torba kanun” yönteminin bulunmuş olmasıdır. Kim buldu bilmiyorum; bildiğim, AKP’nin bu ustalık alametini pek güzel kullandığıdır. Bir torba getiriyorlar Meclis’e, sonra istekler başlıyor; “Şu bizim mesele vardı ya hani, onu da halledemez miyiz, peki hani şu konu vardı ya şu konu, o da giremez mi torbaya?”; giriyor. Böylece hem Meclis uzun ve yorucu mesailerden kurtuluyor, milletvekilleri az zamanda çok iş yapmış oluyorlar, hem de ustalık ustalık oluyor işte.
Bu yöntemin adalet sisteminde uygulanması ise özel yetkili mahkemeler sayesinde gerçekleşti. Orada da “darbeciye mi benziyor, at sepete”yöntemiyle iddianameler birleştirildi ve ortaya koca bir torba, torba ne kelime büyükçe bir çuval çıktı. Çuval da ustalık işidir. Kuşkusuz arada bir çuvala atılacak şeyleri başka amaçlar için kullanmaya kalkanları hizaya sokmayı, söz dinlemeyen, yetkisini gerçekten çok özel zannedenlere de ustaca iktidarın gücünü hatırlatmak gerekir. Onlara ittifakın amacından sapmaması için “Hadi evli evine köylü köyüne” demeyi de bilir usta olan. Öyle de olmadı mı? Budur işte ustalık.
Bu yöntemin adalet sisteminde uygulanması ise özel yetkili mahkemeler sayesinde gerçekleşti. Orada da “darbeciye mi benziyor, at sepete”yöntemiyle iddianameler birleştirildi ve ortaya koca bir torba, torba ne kelime büyükçe bir çuval çıktı. Çuval da ustalık işidir. Kuşkusuz arada bir çuvala atılacak şeyleri başka amaçlar için kullanmaya kalkanları hizaya sokmayı, söz dinlemeyen, yetkisini gerçekten çok özel zannedenlere de ustaca iktidarın gücünü hatırlatmak gerekir. Onlara ittifakın amacından sapmaması için “Hadi evli evine köylü köyüne” demeyi de bilir usta olan. Öyle de olmadı mı? Budur işte ustalık.
Şimdi, “toplumun bütün sınıflarının ataerkil velinimeti olarak ortaya çıkmanın” zamanıdır. Tüm Türkiye’nin “en iyiliksever adamı” olarak mülkiyet kapsamında nasıl her şey tek elde toplanmış ve yeniden “topluma”dağıtımı sağlanıyor ise adalet konusunda da aynı şey niye yapılamasın ki?
Yapılabilecektir. Ustalık en karmaşık konuları bir torbanın içinde hemhal ederek sonuç alabilmektir. Seni darbe ile iktidardan alaşağı etmeyi düşündükleri hissine kapıldıklarının, özel yetkili bir adalet torbasında onlarca yıla mahkûm edilmelerini gizli bir sevincin sinikliğiyle, “Aa, öyle mi olmuş, yargıya biz karışamayız ki” tiradıyla karşılamışsan, şimdi onları yine bir başka hükümlüyle ve dağdakilerle neden takas edemeyesin ki. Böylece tıpkı yukarıdaki cümle gibi karmaşık, ne dediği tam anlaşılmayan bir konu da ustaca torbalanmış olmaz mı?
Yapılabilecektir. Ustalık en karmaşık konuları bir torbanın içinde hemhal ederek sonuç alabilmektir. Seni darbe ile iktidardan alaşağı etmeyi düşündükleri hissine kapıldıklarının, özel yetkili bir adalet torbasında onlarca yıla mahkûm edilmelerini gizli bir sevincin sinikliğiyle, “Aa, öyle mi olmuş, yargıya biz karışamayız ki” tiradıyla karşılamışsan, şimdi onları yine bir başka hükümlüyle ve dağdakilerle neden takas edemeyesin ki. Böylece tıpkı yukarıdaki cümle gibi karmaşık, ne dediği tam anlaşılmayan bir konu da ustaca torbalanmış olmaz mı?
“Halkın her zaman gafil avlanamayacağını” söyleyenler arada bir can sıkmasalar bu oyun ne güzel oynanır, “kartalın bu ilk -on yıllık- uçuşu”nasıl da başarıyla tamamlanırdı ama...
Tadından yenmezdi, Marx gelse kitabını yazamazdı!
Tadından yenmezdi, Marx gelse kitabını yazamazdı!
GÜRAY ÖZ
7 Ağustos 2013 - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder