Server Hoca’yı, Tanilli Usta’yı yitireli iki yıl oldu. Geçen cuma akşamı, Cumhuriyet ailesinin, yakın dostlarının, duygu ve düşüncenin birlikte büyük bir zenginlik olduğunu kısacık konuşmasıyla bizlere aktaran oğlu Bülent Tanilli’nin katıldığı toplantıda andık onu.
Büyük insanları anmanın ölçüsü olmaz. Bu anma da öyleydi. Onun mahkemede yaptığı, savunma demek ayıp olur, konuşmayı yeniden dinlerken Marksizmi ne büyük bir belagatla, ne büyük bir özgüven ve bilime saygıyla yaptığını hepimiz dinledik. Gecenin karanlığı yavaşça çökerken Taksim Meydanı’na, 1 Mayıs Alanı’na, onun orada tekerlekli sandalyesiyle muktedirlere nasıl meydan okuduğunu hatırladım sonra.
Büyük insanları anmanın ölçüsü olmaz. Bu anma da öyleydi. Onun mahkemede yaptığı, savunma demek ayıp olur, konuşmayı yeniden dinlerken Marksizmi ne büyük bir belagatla, ne büyük bir özgüven ve bilime saygıyla yaptığını hepimiz dinledik. Gecenin karanlığı yavaşça çökerken Taksim Meydanı’na, 1 Mayıs Alanı’na, onun orada tekerlekli sandalyesiyle muktedirlere nasıl meydan okuduğunu hatırladım sonra.
***
Vurup öldürmek istediler, vurdular ama öldüremediler. Büyük bir dirençle yaşamaya ama bencil bir yaşama tutkusuyla değil, üretme ve söyleyemediklerini söyleme, yazamadıklarını yazma tutkusuyla direndiğini ve başaracağını anlayamadılar. Yazdığı kitaplarla, yaptığı konuşmalarla, gönderdiği her iletiyle, mesajla gençlere, insanlara umut aşılayacağını bilemediler.
“Uygarlığın Tarihi”ni yazarken öldürmeye yeltenenler ve onların arkasındaki karanlık belki hâlâ egemendir, ama o uygarlık da işte orada yenilmez bir şekilde durmuyor mu? Sonunda kazanacak olan o aydınlık değil mi?
Marksizmin bu büyük öğrencisinden, büyük savunucusundan, anlatıcısından öğrendiklerimiz ve okumayı sürdürdüğümüz sürece öğreneceğimiz çoktur. Yeter ki onun ne anlattığını, nasıl anlattığını, yaşamanın ancak direnmekle anlam kazanabileceğini bize öğrettiğini unutmayalım.
“Uygarlığın Tarihi”ni yazarken öldürmeye yeltenenler ve onların arkasındaki karanlık belki hâlâ egemendir, ama o uygarlık da işte orada yenilmez bir şekilde durmuyor mu? Sonunda kazanacak olan o aydınlık değil mi?
Marksizmin bu büyük öğrencisinden, büyük savunucusundan, anlatıcısından öğrendiklerimiz ve okumayı sürdürdüğümüz sürece öğreneceğimiz çoktur. Yeter ki onun ne anlattığını, nasıl anlattığını, yaşamanın ancak direnmekle anlam kazanabileceğini bize öğrettiğini unutmayalım.
***
Usul usul yağan yağmur Serez Çarşısı’na da böyle yağıyordu belki, ne değişir ki?Bedreddin’i astılar ama o çağları aştı geldi, Nâzım’ın dizelerine kondu. Server Hoca’nın yaşamı da kitapları da her biri bir derinliğe işaret eden anıları da karanlığın içinde parlayıp duruyor işte.
Zorbalığa düşkün hurafenin, hurafeye medyun zorbalıkla kapıştığıbugünlerde Server Hoca’nın yazdıklarını okumanın anlamı daha da önem kazandı. Ömrünü boydan boya Aydınlanma savaşına adamış, onun çağdaş anlamı üzerine düşünmeyi, üretmeyi ve anlatmayı meslek, yaşam tarzı edinmiş bir bilgeyi anlatmak kuşkusuz kolay bir iş değildir. Onu denemiyorum zaten. Onu konuşurken dostlarının anlattığı anılar da onu anlatmaya yetmedi. Ama hepimizin de içinden taşan derin bir sevgiyi orada görmek bile yeterliydi Server Hoca’yı anlamak için. Çünkü Tanilli ne zaman bizimle konuşsa, ne zaman bize bir şey söylese gözlerinden bir ışık bize uzanırdı. Yalansız dolansız, hesapsız bir ışık.
Zorbalığa düşkün hurafenin, hurafeye medyun zorbalıkla kapıştığıbugünlerde Server Hoca’nın yazdıklarını okumanın anlamı daha da önem kazandı. Ömrünü boydan boya Aydınlanma savaşına adamış, onun çağdaş anlamı üzerine düşünmeyi, üretmeyi ve anlatmayı meslek, yaşam tarzı edinmiş bir bilgeyi anlatmak kuşkusuz kolay bir iş değildir. Onu denemiyorum zaten. Onu konuşurken dostlarının anlattığı anılar da onu anlatmaya yetmedi. Ama hepimizin de içinden taşan derin bir sevgiyi orada görmek bile yeterliydi Server Hoca’yı anlamak için. Çünkü Tanilli ne zaman bizimle konuşsa, ne zaman bize bir şey söylese gözlerinden bir ışık bize uzanırdı. Yalansız dolansız, hesapsız bir ışık.
***
Yaşıyor olsaydı o ışığı hep görecektik. Şimdi ona yakın olmuş insanların işi biraz daha zordur. Evet kitapları var, ama biz onun bize uzanan ışığını yitirdik. O nedenle anılar incecik yağmurun altında biraz hüzünle karıştı. 1 Mayıs Alanı gecenin yoğun gürültüsüne rağmen sessiz geldi bana. Bir çığlık gibi yükselen sesin onun elinde taşıdığı pankart olduğunu sandım bir an. Yargıçların karşısında “Ben işte bunları savunuyorum” derken “Peki, siz neyi savunuyorsunuz” der gibiydi Server Hoca.
Anma toplantısı sessizce dağıldı. Sessizlik düşüncenin yaşadığı, hayat bulduğu mekândır her zaman. Sonra geriliğe karşı bir çığlığa dönüşür ve o nedenle hurafenin ustaları, zorbalığın mirasçıları çaresiz geçmişe bakarlar. Geçmişe bakarlar, hep geçmişe bakarlar, çünkü gelecek onlara ait değildir.
Server Hoca’nın bize anlattığı da budur işte.
Anma toplantısı sessizce dağıldı. Sessizlik düşüncenin yaşadığı, hayat bulduğu mekândır her zaman. Sonra geriliğe karşı bir çığlığa dönüşür ve o nedenle hurafenin ustaları, zorbalığın mirasçıları çaresiz geçmişe bakarlar. Geçmişe bakarlar, hep geçmişe bakarlar, çünkü gelecek onlara ait değildir.
Server Hoca’nın bize anlattığı da budur işte.
GÜRAY ÖZ
Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder