5 Şubat 2014 Çarşamba

Nasıl ‘İnsan’ Bunlar? - Deniz Kavukçuoğlu

Akşam karanlığında ellerinde sopalarla kaçışı zor bir sokakta pusu kuruyorlar. Kentin caddelerinde, anayasada güvence altına alınmış toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma haklarını kullanan genç insanları düşürecekler pusularına. Bir genç giriyor sokağa. Kendisini bekleyen şiddetten, birazdan bedenine inecek ölümcül darbelerden habersiz... Yürüyor...
Bir kapı
 karanlığından çıkan bir adam arkasından sinsice yaklaşarak çelme takıyor delikanlıya. Yere yuvarlanıyor. Sonra öbürleri geliyor. Ellerindeki sopaları acımasızca indiriyorlar delikanlının yerde kıvranan genç bedenine. Sopa darbeleri yetmiyor, nereye rastlayacağını düşünmeksizin tekmeler savuruyorlar.

Delikanlı direnemiyor. Gücü kesilmiş. Anne karnındaki bir cenin gibi dizlerini karnına çekip hareketsiz kalıyor. Adamlar onu öylece bırakıp gidiyorlar.
***
Adının sonradan Ali İsmail Korkmaz olduğunu öğreneceğimiz delikanlı, aldığı onca darbeye karşın “henüz” ölmemiş.

Bir mucize... Ayağa kalkıyor, atabildiği kadar hızlı adımlarla sokağın bitimine doğru yürüyor, akşam karanlığında kayboluyor.Yine sonradan onun arkadaşlarıyla buluştuğunu, arkadaşlarının onu hastaneye götürdüğünü, hastanede Ali İsmail Korkmaz’ın beyin kanaması geçirdiğini“anlayamayan” doktorun onu ortopediye sevk ettiğini öğreneceğiz.
***
Ali İsmail Korkmaz, 37 gün komada kalıyor, pusuya düşürüldükten 38 gün sonra yaşama gözlerini yumuyor. 19 yaşında, kanı kaynayan cıvıl cıvıl bir üniversite öğrencisi eksiliyor hayattan.
Katilleri yargılanıyorlar... Bir grup polis ve sivil yardakçıları...
Nasıl “insan” bunlar? Savunmasız bir insanı öldüresiye dövecek kadar gözlerini hırs bürümüş. Bu hırsın kaynağı nedir?Psikologlar, bir insanda öldürme güdüsünün harekete geçmesindeki başlıca etkenler arasında çocuk yaşlarında aileden ve çevreden gördüğü kötü muameleleri göstermektedir. Bir etken de yine çocuk yaşlarında cinsel tacize uğramış olmaları ve bunun etkisiyle yetişkin hale geldiklerinde kendilerini güçten yoksun ve yetersiz olarak duyumsamalarıdır.
Bu ve
 daha başka olumsuz etkenler insanda aşağılık duygularının doğmasına neden olmakta, aşağılık duyguları da onları kurbanları üzerinde güç kullanmaya ve güç kazanmaya zorlamaktadır. Bu katiller kendilerine nefret duyulacak ölçüde de zavallı ve sefil insanlardır. Masum insanlara acı çektiren, işkence eden polisler de bunların arasından çıkmaktadır. Bunların, yurttaşların başı sıkıştığında ilk başvuracağı Emniyet kurumunda yuvalanmaları/yuvalanabilmeleri, kendi aşağılık duygularını tatmin için masum insanlar üzerinde şiddet uygulamaları, kimi zaman da uyguladıkları şiddetin devlet tarafından da teşvik edilip desteklenmesi, toplumumuz açısından bir talihsizlik olduğu kadar ülkemizin dış dünyada saygınlığını yitirmesine yol açan bir etmendir.
***
Bu potansiyel katillerin varlığı nedeniyle toplumun Emniyet örgütüne güveni kaybolacak ölçüde sarsılmıştır. Bu nedenledir ki son bir ayda üstü ve astıyla binlerce polis bir yerden bir yere savrulurken toplum sessiz kalmakta, polise sahip çıkmamakta, kurunun yanında yaş da yanmaktadır.
Polise düşen görev, kendini içindeki potansiyel katillerden arındırmak, toplumun güvenini yeniden kazanmak için ciddi çaba göstermektir.
***
Ali İsmail Korkmaz, artık annesi Emel Hanım’ın, babası Şahap Bey’in oğulları, ağabeyi Gürkan Korkmaz’ın kardeşi olduğu kadar, bu ülkenin erdemli, onurlu, özgürlükçü, demokrat tüm insanlarının da bağırlarına bastıkları evlatları, kardeşleridir.
Katillerinden hesap sormak hepimizin ortak görevidir.  

DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder