19 Eylül 2014 Cuma

Deniz Bitti- ÖZTİN AKGÜÇ

Acemi kaptan gemi karaya vurduğunda tepki gösteren yolculara olayı açıklamış;“deniz bitti”. Ekonomimiz açık denizlerde rota belirlemeden esen yellere göre yalpaladıktan sonra, rüzgârın karaya doğru esmesiyle karaya oturdu. Şimdi sorumluluk, rota belirleyemeyen, gemiyi açık denizlerin akıntılarına bırakan acemi kaptana değil de esen rüzgâra yüklenmeye çalışıyor. 
Ekonomimize başarı övgülerinin düzüldüğü dönemlerde denizin bitmekte olduğu, geminin karaya oturacağı; ekonominin uzun süreli durgunluk içinde enflasyon sürecine gireceği öngörülmüş, önlemler alınması, politika değişikliği önerilmişti. Ancak başarı gösterisiyle, küçümsemeyle uyarılar umursanmamıştı. IMF’ye borç ödendiği cakası satılırken, “Politika değiştiremiyorsanız IMF ile bir stand-by anlaşması yapın” önerisi herhalde tebessüm yaratmıştır. 
İktisat bilim olarak kabul ediliyorsa, olaylar arasında illiyet bağı, neden-sonuç ilişkisi kurulması, sağlıklı öngörülerdebulunulması gerekir. Öngörülerin, tahminlerin, politika önerilerinin sağlıklı teorik temellere dayanması, sayısal verilerle, ülkenin ve benzer ülkelerin geçmiş deneyimleri ile de desteklenmesi gerekir. 

Geminin karaya oturduğunu, ekonominin uzun dönemli durgunluk içinde enflasyon sürecine girdiğini görmezden gelip, hâlâ gelecek için temelsiz pembe tablolar çizmenin, rakamları daha parlak boyamaya kalkışmanın pratik bir yararı olamaz.
Özeleştiri, politika değişikliği yapılarak ciddi önlemler alınması gerekirken; günümüzde daha şişkin GSYH tahminine yönelerek, fiyat endeksinin yapısını değiştirerek, gıda maddelerinin sepet içindeki ağırlığını azaltarak enflasyonu düşük gösterip sanal bir âlemde gemi yüzüyormuş algısı yaratılmaya çabalanıyor. 
Ekonomi nasıl ve neden büyüyecek? İstihdam nasıl yaratılacak? Enflasyon niçin yavaşlayacak? Bu soruların yanıtını somut verilere, önlemlere, politikalaradayanarak vermek gerekir. Önlemler alır, tutarlı politikalar belirler, izlerseniz, sonuç olarak da büyümenin hızlanmasını, fiyat artış hızının yavaşlamasını, istihdam artışını bekleyebilirsiniz. Bunun yerine yalnız politikacı ve bürokratlar değil, TV kanallarında yorum yapanlar, ürkek iş âlemi de niçin ve nedeni belirsiz, dayanaksız iyimser beklentiler açıklıyor. 
Reel geliri artmayan, işsizlik oranı ve işsizlik kaygısı yüksek, aşırı borçlu, parasal yükümlülükleri gelirinin yüzde 50’sini aşmış, gelecekteki gelirlerinin büyük bir bölümünü harcamış hane halkı nasıl tasarruflarını ve tüketim harcamalarını artırabilir? Yeterli iç kaynak sağlayamayan, tahsili gecikmiş alacakları hızla artan bankalar, nasıl tüketici kredilerini daha da genişletebilir?
Üretim kapasitesini tam kullanamayan, mali yapısı bozuk, kaynak yaratamayan, talep yetersizliği sorunu yaşayan özel kesim nasıl olur da yeni büyük yatırımlara girişir? Hangi güdü ve beklentilerle yatırım yapar? 
Ekonominin durağanlaşması, ithalatın hız kesmesi nedeniyle vergi gelirleri yavaşlayan, bütçe açığı oluşan merkezi yönetim, hangi kaynaklarla kamu yatırımlarını, kamu tüketim harcamalarını artırabilir? 
İhracat çekişli büyüme olanaklı mı? Stratejik, ileri teknoloji ürünü değil, ağırlıklı olarak tüketim malı dışsatımıyla, dışa bağımlı ithalat girdi oranı yüksek montaj nitelikli sanayiler ile ulusal geliri artırıcı bir ihracat atağı olanaklı mı? 
Mali disiplini koruyarak, faizleri düşürerek enflasyonu yavaşlatacak, büyümeyi hızlandıracak, cari açığı daraltacak ve istihdam da yaratacaksınız. Tam bir ekonomik açmaz, ekonomik puzzle. 
Her ekonomi, sonunda yapılan hataların bedelini öder. İzlenen politikalarla, yeteneği sınırlı kadrolarla yaşanan ekonomik açmaz nasıl çözülebilecek? Göreceğiz.

ÖZTİN AKGÜÇ
Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder