Erdoğan, 1996’da “Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider orada ineriz” demişti. Anlaşılan başından beri sabırla beklediği durağa ulaştığını gördü. Uzunca bir zaman evvel tramvaydan indi ve bugün artık bunu herkese “Demokrasiyi yeniden tanımladık” diyerek duyuruyor.
Sadece bir haftadır olan biten yeniden tanımlanmış demokrasiden ne anlaşıldığını göstermekte. Rektör seçimleri iptal. Yani üniversiteler tamamen Saray’a bağlanıyor. Savunma hakkı kökten sınırlandı. Cumhuriyet gazetesine “FETÖ” sanığı savcı eliyle saldırıldı. HDP eş genel başkanları ve milletvekillerinin bir kısmı ya gözaltında ya tutuklandı.
Güneydoğu’da başlayan internet yasakları tüm ülke sathına yayıldı.
Her gün daha beteri olmaz dendiği, ertesi gün bir önceki günkü antidemokratik hamleyi unutturacak bir yenisinin geldiği bir sarmala girdik.
Medya bir propaganda makinesinin elinde. Kamuoyu Saray versiyonu dışında hakikati öğrenmek imkânına sahip değil.
“Devletin bekası” zokasını yutmuş bir kesim ise Erdoğan’ın ardından koşturmayı milliyetçilik ve milli çıkarları savunmak zannedecek kadar tükenmiş.
Bütün muhalifleri içeri atabilecek, bütün siyasi partileri, bütün gazete ve televizyonları kapatabilecek bir kuvvet var. Anayasa Mahkemesi’nin kendi içtihatını çiğneyerek verdiği OHAL KHK’lerini denetleme konusunda yetkisizlik kararı ile memleketimizde fiilen anayasa ortadan kaldırılmıştır. Dolayısıyla hukuk devletini bırakalım kanun devletinin asgari şartları bile yoktur.
Türk Ceza Hukuku Derneği Başkanı Prof. Duygun Yarsuvat’ın tespiti önemli. Kural ve kurumlarının bu kadar içinin boşaltıldığı bir ülkenin çökme tehlikesi hiç uzak değil. Bu sebeple iktidara “milli” saiklerle destek verenlerin aslında neye hizmet ettiklerini etraflıca ve hemen bugün değerlendirmeleri şart.
Tehlikeli ve sonu felaket olacak bir oyun oynanıyor. Bu bölgede, dünyanın bu halinde devleti bizzat iktidar eliyle istikrarsızlaştırmak akıl alır iş değil.
Söz konusU olan devletin değil bir şahsın bekası. Bu bir rejim değişikliği çabasıdır. Buna bugün direnilmezse yarın direnilecek bir şey de kalmayacak çünkü rejimi değiştirme denemesi çok muhtemeldir ki memleketi çökertecek.
Tramvay orada duruyor. İnmek isteyenler elbette inebilir ancak peşlerinden hepimizi sürüklemeye çalışıyorlar. İnenleri istedikleri durakta bırakıp demokrasi tramvayını yeniden yola koymanın çaresine bakmalı. Bu da herhalde genel geçer, tıpkı basım demeçlerle olacak iş değildir.
Özgür Mumcu
CUMHURİYET
Sadece bir haftadır olan biten yeniden tanımlanmış demokrasiden ne anlaşıldığını göstermekte. Rektör seçimleri iptal. Yani üniversiteler tamamen Saray’a bağlanıyor. Savunma hakkı kökten sınırlandı. Cumhuriyet gazetesine “FETÖ” sanığı savcı eliyle saldırıldı. HDP eş genel başkanları ve milletvekillerinin bir kısmı ya gözaltında ya tutuklandı.
Güneydoğu’da başlayan internet yasakları tüm ülke sathına yayıldı.
Her gün daha beteri olmaz dendiği, ertesi gün bir önceki günkü antidemokratik hamleyi unutturacak bir yenisinin geldiği bir sarmala girdik.
Medya bir propaganda makinesinin elinde. Kamuoyu Saray versiyonu dışında hakikati öğrenmek imkânına sahip değil.
“Devletin bekası” zokasını yutmuş bir kesim ise Erdoğan’ın ardından koşturmayı milliyetçilik ve milli çıkarları savunmak zannedecek kadar tükenmiş.
Bütün muhalifleri içeri atabilecek, bütün siyasi partileri, bütün gazete ve televizyonları kapatabilecek bir kuvvet var. Anayasa Mahkemesi’nin kendi içtihatını çiğneyerek verdiği OHAL KHK’lerini denetleme konusunda yetkisizlik kararı ile memleketimizde fiilen anayasa ortadan kaldırılmıştır. Dolayısıyla hukuk devletini bırakalım kanun devletinin asgari şartları bile yoktur.
Türk Ceza Hukuku Derneği Başkanı Prof. Duygun Yarsuvat’ın tespiti önemli. Kural ve kurumlarının bu kadar içinin boşaltıldığı bir ülkenin çökme tehlikesi hiç uzak değil. Bu sebeple iktidara “milli” saiklerle destek verenlerin aslında neye hizmet ettiklerini etraflıca ve hemen bugün değerlendirmeleri şart.
Tehlikeli ve sonu felaket olacak bir oyun oynanıyor. Bu bölgede, dünyanın bu halinde devleti bizzat iktidar eliyle istikrarsızlaştırmak akıl alır iş değil.
Söz konusU olan devletin değil bir şahsın bekası. Bu bir rejim değişikliği çabasıdır. Buna bugün direnilmezse yarın direnilecek bir şey de kalmayacak çünkü rejimi değiştirme denemesi çok muhtemeldir ki memleketi çökertecek.
Tramvay orada duruyor. İnmek isteyenler elbette inebilir ancak peşlerinden hepimizi sürüklemeye çalışıyorlar. İnenleri istedikleri durakta bırakıp demokrasi tramvayını yeniden yola koymanın çaresine bakmalı. Bu da herhalde genel geçer, tıpkı basım demeçlerle olacak iş değildir.
Özgür Mumcu
CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder