21 Ocak 2017 Cumartesi

MHP intihar mı ediyor? - ALİ SİRMEN

Son zamanlarda en beğendiğim siyasal fıkra şu:
Stalin döneminde, Sovyet Komünist Partisi’nin yöneticilerinden ikisi yolda karşılaşmışlar, hoşbeşten sonra biri öbürüne sormuş:
- Antonov ne yapıyor?
- Antonov öldü, demiş öbürü
Beriki itiraz etmiş:
- Yok yahu! Daha dün karşı kaldırımda hız

lı hızlı yürürken gördüm, gayet sağlıklıydı.
Muhatabı gülümseyerek yanıtlamış:

-Öldü, öldü de, daha haberi yok. 






Bir sürü öldüğünden haberi olmayan siyasi mevtanın cirit attığı siyaset sahnesindeki çarpıklığı çağırıştıran bu acı fıkraya bayılıyorum. Buraya almamın nedeni de yazının başlığına gelebilecek itirazlara önceden yanıt vermek.
Son zamanlarda en tartışılan kuruluşların başında MHP geliyor. Gerçekten de, Devlet Bahçeli’nin Tayyip Bey’in istediği anayasa değişikliğine destek olmasıyla birlikte, 5 ismin kabineye alınacağı söylentilerinden tutun da, Bahçeli’ye, yeni bir manevrayla yürürlüğe girme tarihi öne alınacak yeni düzende başkan yardımcılığı verileceğine kadar neler telaffuz edilmiyor ki?
Gerçi, söylentiler karşısında, “karanlıkta göz kırpmışlar” yanıtını veren Bahçeli bütün bunlardan habersiz bir hava içinde ama siyaset sahnemizi biraz olsun bilenler, her türlü olasılığa hazır olmamız gerektiğini söylüyorlar haklı olarak.
***
Bütün bunlar olurken, Kadir Has Üniversitesi’nin her yıl gerçekleştirdiği, “Türkiye Sosyal ve Siyasal Eğilimler Araştırması”nın salı günü açıklanan 2016 sonuçlarına göre parlamenter sistemi destekleyenlerin oranı yüzde 52.7 olurken, başkanlık veya partili cumhurbaşkanlığı sistemini destekleyenlerin oranı ise yüzde 43’te kalmıştır.
Anayasa değişikliğinin çantada keklik olmadığını ve halkoylaması kampanyasının hayli çekişmeli geçeceğini gösteren bu araştırmanın yansıttığı bir tahmin de, bugün seçim yapılsa MHP’nin oylarının yüzde 10.1 oranı civarında olduğudur.
Araştırmanın yansıttığı bu sonuçlar , Devlet Bahçeli’nin partisinin haziran seçimlerinden bu yana izlediği politika ile sürekli oy kaybettiğini gösteriyor. Durumun böyle devam etmesi halinde MHP’nin artık bir marjinalleşmiş, “ismi var, cismi yok” bir parti haline düşmesi de kaçınılmaz olacaktır.
Böylebir sondansöz edilmesine itiraz edenler ise, MHP’nin canlılığını sürdürebilmesini sağlayacak hangi gelişmelere bel bağlanabileceğini de söyleyemiyorlar.
Yine aynı çevreler MHP’nin AKP’nin kuruluşundan bu yana hep stepne işlevini görmüş olduğunu ileri sürenleri tekzip edecek geçerli savlar sunamıyorlar.
Bütün bu gelişmelerin ışığında MHP, Genel Başkanı Bahçeli’nin “arka bahçe” politikaları yüzünden intihar etmiştir denebilir mi?
Yoksa şairin “müşkül budur ki, ölmeden önce ölür kişi” dizelerinde dile getirdiği gibi, artık işlevsizleşen MHP bu niteliği dolayısıyla, tabii bir ölümle mi fena buluyor?
***
Dikkat edilirse burada tartışılan MHP’nin yaşayıp yaşamayacağı değil, tabii ölümle mi, intiharla mı son bulacağıdır.
Reis sistemine payanda olarak, MHP’nin intihar ettiğini söyleyenlere kimileri “Hayır” diye itiraz ediyorlar, “MHP’nin zaten bir işlevi kalmamıştı. O, işlevini yitirip, tabii ömrünü doldurduğu için bitiyor.
Bu görüşü ileri sürenler, AKP ile MHP’nin tabanları arasındaki yakınlığa ve geçirgenliğe vurgu yaparak, Tayyip Bey’in son dönemlerdeki “milliyetçi!” etiketli söylemleriyle birlikte çekim gücü artan AKP’nin “milliyetçi!” MHP’yi emerek yok ettiğini, artık milliyetçi muhafazakâr cephenin bir kuruluş içinde bütünleştiğini savlıyorlar.
Kimi olayları, örneğin, Tayyip Bey’e biat ederek AKP hükümetinde kendine yer edinen Tuğrul Türkeş’in, camia içinde ilk defa olarak Türkeş adı ile ihanet kavramının birlikte telaffuz edilmesine yol açan davranışı bir kez daha değerlendirildiğinde, çok daha değişik sonuçlara ulaşılıyor.
Siyaset sahnemizde kiminin ihanet dediğine, öbürü ileri görüş diyebiliyor ve zamanın kimi haklı çıkaracağı da belli olmuyor.

Ali Sirmen / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder