19 Ekim 2017 Perşembe

Doğrulanan teori: ‘İstanbul’un Çöküşü’, Collapse - ORHAN BURSALI

Doğan Kuban Hoca’nın, İstanbul’un yaşanmaz bir çöküntü kente dönüştüğü konusunda ortaya attığı teorinin üzerinden 15 yıla yakın zaman geçti. O zamanki dergimiz Cumhuriyet Bilim Teknoloji’nin kapak konusuydu. Kuban çok sayıda yazı daha kaleme aldı İstanbul’un çöküşü üzerine... Ki o zamanlar henüz İstanbul’un dört bir yanı böylesine ucubelerle donatılmamıştı, ama trafik denen bela nedeniyle bir yerden bir yere gitmek yine mümkün değildi. Aradaki tek fark, trafiğin bugün kentin hemen her noktasında neredeyse geçişe izin vermiyor olmasıdır. 

 Bugünden o güne baktığımızda, büyük bir öngörünün gerçekleştiğini görüyoruz. 15 yıl önce biz “Şu metro yapılsa bu çökme gerçekleşmeyebilir” düşüncesindeydik. Metro yapıldı, yapılıyor.. daha neler neler. Avrasya Tüneli’ymiş, üçüncü köprüymüş.. yeni yollar, viyadükler... Bu iktidarın yapmakla övündüğü artık yüz milyar mertebesine ulaşan “büyük” projeler gerçekleşti, ama İstanbul bütün bunların sonucu daha da yaşanmaz hale geldi. 
 
İstanbul’un yerleşmeye açılmayan tek bir noktası yok. 
 
Tüm deprem alanlarını ve bu bağlamda da insanların yaşam alanlarını yağmaladı Büyükşehir Belediyesi ve merkezi hükümet! 
 
Binlerce insanı tek bir ucubenin içindeki hücrelere tıkan aşağılık beton yaratıklar dört bir tarafı sardı.
Ve bu insanlara “modern yaşam” olarak sunuluyor. 

Dünyada İstanbul
Bakıyorum en çok cinayet işlenen kentler arasında 10. sıraya yükselmiş bu kent.
“İstanbul en kötü trafiğe sahip 10 şehir arasında, yolda öfke (trafik canavarı) puanlarında ise St Petersburg ve Bogota’nın ardından en kötü 3. şehir oldu.” (Eylül 2017)
Hey iktidar, yaptığın bunca köprü, tünel, yol vb. ne işe yarıyor?! İnsanların sinirden birbirlerini öldürmesine mi?
Yaşanabilir kentler sıralamasındaki yerine bakın İstanbul’un: 122.
Kişi başına düşen yeşil alan, mesela Esenler’de 1 metrekareye kadar düşüyor. Ortalama İstanbul’da Büyükşehir’in verisi doğruysa 6.5 metrekare. Olması gereken ise en az 15 metrekare. New York’ta bile 27 metrekare, Viyana’da 60 metrekare. 

Peki ne olacak?
Bir okur “Köyüne gidene teşvik verilsin ve İstanbul’daki evi yeşil alan olsun. Her sokakta 100 metrekarelik parklar” öneriyor! Bu iktidar oraları da birleştirir ve ucubeler dikilmesine açar.
Bir başka okur: “Abi inan ki Beylikdüzü’nden inerkenki manzaraya bakarken dehşete kapılıyorum. Benim güzel Samatyam bile santim santim çürüyor.”
Bir başka okur, Atatürk’ün 1937’de bizzat çizdiği köy-kent ve tarım-kent projelerini anımsatıyor.
Bir diğer okur, “CHP’nin son genel seçimdeki ‘Anadolu’da Ticaret Merkezi’ projesi İstanbul’u kurtaracak olan çaredir.. Yerel yönetimle kurtarmak çok zor...” diyor.
En önemlisi, çalışma alanlarını, sanayi ve ticaret merkezlerini şüphesiz ki Anadolu’ya yaymak. İnsanların geçimlerini sağlayabilecekleri ve mutlu yaşayacakları merkezler inşa etmek. 

‘Anadolu’yu çağdaşlaştırma’
Yine Doğan Kuban’a geleceğim. Herkese Bilim Teknoloji’nin 29. sayısında Kuban Hoca, özünde İstanbul’u kurtarmak fikri olan, “Anadolu’yu sanayileştirmek ve çağdaşlaştırmak için bir program taslağı” önermişti. Diyordu ki:
Önerdiğim Anadolu sanayileşme tasarısı, Anadolu’da fabrika kurmak değil, tumel ve butun yurt yuzeyine yayılan bir sanayileşmeyi öngören ve ona paralel gelişecek uygar bir yaşamı hedef alan butuncul bir kalkınma projesi taslağıdır. Bu sanayileşme ağında bir sanayi dalına tahsis edilen kentlerin 200.000 ile 1.000.000 boyutlarında kalmaları, gelişmenin dengeli yayılması için sayısal sınırlar olarak önerilmekte. Her seçilen kentte nufus sınırları kentin var olan sanayi potansiyeli, yeni yerleşecek uretim potansiyeli ve hammadde sağlanması durumlarına bağlı olarak saptanacaktır...”
Salt sanayileşme değil mesele. Kentlerin, yörelerin sahip oldukları tüm özellikleri dikkate alan bir öneriydi Kuban Hoca’nınki.
Batan bir kentte yaşam.. Göçü durdurun ve İstanbul’u dağıtın...

Orhan Bursalı / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder