Jules Verne’in Aya Seyahati’nin kahramanı Michel Ardan’ın adı Fransız fotoğrafçı Nadar’dan esinlenilmiş. Nadar’la Jules Verne’in birlikte balon yolculuğu yaptığı da biliniyor. Aslı adı Gaspard-Félix Tournachon olan Nadar karikatürist, roman yazarı, gazeteci ve baloncu olarak biliniyor ama esas ünü ve kalıcı eserleri fotoğrafta vermiş.
1820’de doğan Nadar çok meraklı, maceracı, kâşif ruhlu biri. İlk fotoğraflarını 1853 yılında çekmiş. 1858’de havadan fotoğraf çeken ilk insan olmuş. Yeraltı fotoğrafçılığının da öncüsü. Fotoğrafçılıkta ışık tekniklerini ilk deneyen de Nadar.
1874’te, fotoğraf stüdyosunu kurmuş. Portre fotoğrafları çekmeye başlamış. Çağının tanınmış bütün isimleri stüdyosunda ona poz vermiş. Claude Monet, Charles Baudelaire, Sarah Bernhardt, George Sand, Gérard de Nerval,Louis Pasteur, Théophile Gautier, Jules Verne, Franz Liszt, Peter Kropotkin, Alexandre Dumas Père, Gustave Doré, Gustave Courbet...Victor Hugo’nun ölüm döşeğinde çekilmiş unutulmaz fotoğrafını çeken de Nadar.
40 fotoğraftan oluşan “Nadar’ın Büyük Portreleri” sergisi 15 Kasım 2017 - 15 Ocak 2018 tarihleri arasında İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde sergilendikten sonra 24 Ocak’tan itibaren Cer Modern’de Ankaralı sanatseverlerle buluşacak. Sergi, Paris’teki Jeu de Paume tarafından, Mimari ve Miras Medyateği, Kültür ve İletişim Bakanlığı işbirliği ve Türkiye Fransız Kültür Merkezi desteğiyle gerçekleştiriliyor. Sergi küratörü Engin Özendes.
Nadar çok değişik merakları ve işleri olan biri. Fotoğrafçılık mesleğine başlamadan önce genç yaşta tıp eğitiminin masraflarını karşılamak için gazetelerde çalışmaya başlamış, tiyatro eleştirileri yazmış. Tıp eğitiminden vazgeçip yazar olmuş, tefrika romanlar yazmış, editörlük yapmış. Kendine has mizah anlayışı ile yüzlerce karikatür çizmiş. Büyük gazetelerde yayımlanan politik karikatürleriyle ünlenmiş.
Fotoğrafla ilgisi de “Le Pantehon Nadar” (Nadar Tapınağı) adlı albümü hazırlarken başlamış. Amacı Paris’in önde gelen 1000 aydınını dört taş baskı resimle tasvir etmekmiş. 250 yazar ve gazetecinin resmedildiği ilk levha yayımlandıktan sonra büyük ün kazanmış (bkz. “Fotoğraf Sanatının İlk Yıldız İsmi”, Serdar Darendeliler, İstanbul Art News, Aralık 2017).
İlk levhayı hazırlarken tanıştığı yeni icat fotoğraf onu projesinden vazgeçirmiş ve ünlülerin portrelerini fotoğrafla kaydetmeye karar vermiş. Yaptığı her işe ciddiyetle sarıldığı, en iyisini yapmaya çalıştığı belirtiliyor. Fotoğrafa merak sarınca da hem teknik hem de estetik olarak araştırmalara giriştiği, farklılaşmaya çalıştığı biliniyor.
“Dünyanın ilk büyük portre fotoğrafçısı” unvanını kazandıran ve birçoğunu anımsadığımız portre çalışmalarında Nadar’ın “içten bir benzerlik arayışında” olduğunu belirtiyor Pierre Bonhomme sergi salonunda dağıtılan yazısında. Fotoğraf makinesini kullanımındaki ustalık ve psikolojik algılama becerisi sayesinde de amacına ulaştığını ekliyor Bonhomme.
Kendi alanlarının en büyük adları olmuş bu portrelerin sahiplerini biz hep bu fotoğraflardaki halleriyle anımsıyoruz. 1800’lerden günümüze gelen önemli belgeler bu fotoğraflar aynı zamanda. Sanat ve belge buluşuyor ve fotoğraf esas amacına ulaşıyor.
Kuratör Engin Özendes iyi bir seçme yapmış. Yeterli sayıda fotoğrafla etkileyici bir sergi çıkmış ortaya. Serginin tek eksiği basılı belge eksikliği ve geriye bir şey kalmayacak olması. Pierre Bonhomme sözünü ettiğim bir dosya kâğıdına basılmış yazısından başka basılı malzeme yok. Oysa sergiyi gezdikten sonra bu fotoğrafları edinmek, tekrar tekrar bakmak istiyor insan. Küçük bir kitapçık basılabilirdi ya da Nadar’ın 80 yaşındayken gerçekleştirdiği retrospektifi için yayımlattığı “Ben Fotoğrafçıyken” kitabının son baskısı satışa sunulabilirdi.
“Nadar’ın Büyük Portreleri” sergisi Cer Modern’de 21 Şubat’a kadar sürecek.
Metin Celal / CUMHURİYET
1820’de doğan Nadar çok meraklı, maceracı, kâşif ruhlu biri. İlk fotoğraflarını 1853 yılında çekmiş. 1858’de havadan fotoğraf çeken ilk insan olmuş. Yeraltı fotoğrafçılığının da öncüsü. Fotoğrafçılıkta ışık tekniklerini ilk deneyen de Nadar.
1874’te, fotoğraf stüdyosunu kurmuş. Portre fotoğrafları çekmeye başlamış. Çağının tanınmış bütün isimleri stüdyosunda ona poz vermiş. Claude Monet, Charles Baudelaire, Sarah Bernhardt, George Sand, Gérard de Nerval,Louis Pasteur, Théophile Gautier, Jules Verne, Franz Liszt, Peter Kropotkin, Alexandre Dumas Père, Gustave Doré, Gustave Courbet...Victor Hugo’nun ölüm döşeğinde çekilmiş unutulmaz fotoğrafını çeken de Nadar.
40 fotoğraftan oluşan “Nadar’ın Büyük Portreleri” sergisi 15 Kasım 2017 - 15 Ocak 2018 tarihleri arasında İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde sergilendikten sonra 24 Ocak’tan itibaren Cer Modern’de Ankaralı sanatseverlerle buluşacak. Sergi, Paris’teki Jeu de Paume tarafından, Mimari ve Miras Medyateği, Kültür ve İletişim Bakanlığı işbirliği ve Türkiye Fransız Kültür Merkezi desteğiyle gerçekleştiriliyor. Sergi küratörü Engin Özendes.
Nadar çok değişik merakları ve işleri olan biri. Fotoğrafçılık mesleğine başlamadan önce genç yaşta tıp eğitiminin masraflarını karşılamak için gazetelerde çalışmaya başlamış, tiyatro eleştirileri yazmış. Tıp eğitiminden vazgeçip yazar olmuş, tefrika romanlar yazmış, editörlük yapmış. Kendine has mizah anlayışı ile yüzlerce karikatür çizmiş. Büyük gazetelerde yayımlanan politik karikatürleriyle ünlenmiş.
Fotoğrafla ilgisi de “Le Pantehon Nadar” (Nadar Tapınağı) adlı albümü hazırlarken başlamış. Amacı Paris’in önde gelen 1000 aydınını dört taş baskı resimle tasvir etmekmiş. 250 yazar ve gazetecinin resmedildiği ilk levha yayımlandıktan sonra büyük ün kazanmış (bkz. “Fotoğraf Sanatının İlk Yıldız İsmi”, Serdar Darendeliler, İstanbul Art News, Aralık 2017).
İlk levhayı hazırlarken tanıştığı yeni icat fotoğraf onu projesinden vazgeçirmiş ve ünlülerin portrelerini fotoğrafla kaydetmeye karar vermiş. Yaptığı her işe ciddiyetle sarıldığı, en iyisini yapmaya çalıştığı belirtiliyor. Fotoğrafa merak sarınca da hem teknik hem de estetik olarak araştırmalara giriştiği, farklılaşmaya çalıştığı biliniyor.
“Dünyanın ilk büyük portre fotoğrafçısı” unvanını kazandıran ve birçoğunu anımsadığımız portre çalışmalarında Nadar’ın “içten bir benzerlik arayışında” olduğunu belirtiyor Pierre Bonhomme sergi salonunda dağıtılan yazısında. Fotoğraf makinesini kullanımındaki ustalık ve psikolojik algılama becerisi sayesinde de amacına ulaştığını ekliyor Bonhomme.
Kendi alanlarının en büyük adları olmuş bu portrelerin sahiplerini biz hep bu fotoğraflardaki halleriyle anımsıyoruz. 1800’lerden günümüze gelen önemli belgeler bu fotoğraflar aynı zamanda. Sanat ve belge buluşuyor ve fotoğraf esas amacına ulaşıyor.
Kuratör Engin Özendes iyi bir seçme yapmış. Yeterli sayıda fotoğrafla etkileyici bir sergi çıkmış ortaya. Serginin tek eksiği basılı belge eksikliği ve geriye bir şey kalmayacak olması. Pierre Bonhomme sözünü ettiğim bir dosya kâğıdına basılmış yazısından başka basılı malzeme yok. Oysa sergiyi gezdikten sonra bu fotoğrafları edinmek, tekrar tekrar bakmak istiyor insan. Küçük bir kitapçık basılabilirdi ya da Nadar’ın 80 yaşındayken gerçekleştirdiği retrospektifi için yayımlattığı “Ben Fotoğrafçıyken” kitabının son baskısı satışa sunulabilirdi.
“Nadar’ın Büyük Portreleri” sergisi Cer Modern’de 21 Şubat’a kadar sürecek.
Metin Celal / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder