15 Ağustos 2018 Çarşamba

Müteahhit kriterleri - ÇİĞDEM TOKER

24 Haziran sonrası, siyasi bir heyet olmaktan çıkan ve “kurulu” tamlamasıyla yan yana anılamayan bakanlar, yenilendi malum. Özellikle ilk kez bakan olan isimler, kendilerini ve kurumlarını anlatmaları gerektiğinde, hissedilir bir terminolojik sıkıntı yaşıyor. Ne kadar ağır bir tablo devralmış olurlarsa olsunlar, hedefe koyacakları, “enkaz devraldık” diyecekleri bir eski hükümet olmadığı için gördükleri aksaklıkları toplum önünde eleştiremiyorlar.

 Sanki karşılaştıkları tabloyu kendilerinin de siyaseten ortak oldukları hareket değil de “miki”ler yapmış gibi asıl meseleyi pas geçerek konuşuyorlar.

***

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “yeni plan” sunumundan sonra, bu olguya dair ikinci örneğe Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un açıklamasında tanık olduk. 

Murat Kurum, adı sektörde “büyük memnuniyetle” karşılanan bakanlardan biri. Önceki görevi, bakanlığı ile ilgili Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) Genel Müdürlüğü olan Kurum, diğer yeni bazı bakanların aksine bürokrasiden geliyor. 
Bakan Kurum’un Hürriyet’te Gülistan Alagöz imzalı haberinde okuduğumuz açıklamaları memleket meseleleriyle ilgisi olanları şaşırtmayacak gibi değil. 
“Her önüne gelenin müteahhit olamayacağı” ana fikrine dayalı habere göre, bundan böyle müteahhitlik firmalar, mali yeterliliği, tecrübesi ve iş bitirme yeterliğine göre sınıflandırılacakmış. Bakan Murat Kurum şöyle diyor: 
“Bir firma ruhsata başvurunca bakacağız, bu işin üstesinden gelir mi, gelemez mi? Ona göre süreci yöneteceğiz. Kentsel dönüşüm yasası olan 6306 sayılı yasa ya da 3194 sayılı imar kanunda gerekli düzenlemeler devreye girecek. Bunun altyapısını çalışıyoruz.” Böylece hem vatandaşın sorun yaşamasının önüne geçilecek, hem de Türk ekonomisi için önemli olan inşaat sektöründe sağlıklı büyümenin yolu açılacakmış.

***

Normalde itiraz edilemeyecek sözler. Makul, aklı başında ve vatandaş yararına. Ama 12 yıl önce, o dönem AKP’nin atadığı bir bürokrat olan TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar tarafından çok benzeri açıklanmış ve bunun notunu tutup haberini yazmış bir eski muhabir için sıkıntılı bir gülümseyişten başka etki yaratmıyor. Bayraktar, yine Hürriyet’te yayımlanan o açıklamasında, müteahhitlere karne verileceğini ve performans kriterleri içeren bir sistem kuracaklarını söylemişti. Yükümlülüklerini yerine getirmeyen firmaların sözleşmesinin de feshedileceğini eklemişti. 

Şimdi 12 yıl öncesini bir düşünün. Çevrenize bir göz atın. Pencereden dışarıya bakın, iş, mahalle, yürüme güzergâhınızdaki manzaraları gözünüzün önüne getirin. İş kazalarını, yaratıldığı söylenen asgari ücretli “istihdam” işçilerin anonim ölümlerini, sel baskınlarını, gökyüzünü karartan kuleleri, eciş bücüş kötü malzemeli yapıları, hayatınızın içine dökülen betonun yoğunluğundan nefes alamayışınızı düşünün. Sonra da yeni Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın “her önüne gelen müteahhit olamayacak”  cümlesinin hayatınızdaki anlamını. 

Öyle işte.

Çiğdem Toker / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder