“İki seçeneğimiz var, ya devlet hainlerinin yanında olacaksınız ya da birçok arkadaşımız mevcut başkanımıza hırsız diyen de oldu, yanlış yapıyor diyen de oldu. Ben de diyorum ki vatan hainlerinin yanında yer almaktansa hırsız bizim hırsızımız arkadaşlar, biz yanında yer alırız. Yarın bunun bedelini çok ağır öderiz. Yarın burayı Allah korusun kaybetme durumunda biz bunun hesabını veremeyiz.”
Kim bunları söyleyen?
Mersin Çamlıyayla AKP İlçe Başkanı Mehmet Ali Yetiş! İlçe binasındaki seçim propaganda konuşmasında sarfetmiş bu sözleri...
Niye söylüyor bu tuhaf lafları? Çünkü iktidar ve ortağı, topluma gözdağı vermek için yerel seçimleri “Türkiye’nin beka sorunu” diye göstermeye çalışıyor. İlçe Başkanı da aklı sıra, bu politikaya uygun olarak, AKP’ye oy vermeyenleri “vatan hainliği” ile suçluyor. Onunla da yetinmiyor; hırsız bizimse destekleriz diyor.
Bizim hırsızımız
Bizim katilimiz
Bizim dolandırıcımız
Bizim tecavüzcümüz
Bizim çete liderimiz
Bizim yalancımız
Bizim döneğimiz
Bizim magandamız...
derken Türkiye, her tarafından irin akan; haksızlığın, onursuzluğun, şiddetin kol gezdiği bir toplum haline geldi.
Kötülüğün ve cehaletin yükselişi böyle gerçekleşti. Liyakatin (yeterlilik) yerini nepotizm (adam kayırma) ya da yeğencilik aldı. İşin kötüsü, bir zamanlar daha çok siyasette egemen olan bu durum, toplumun tümünde her alana yayıldı.
Geçen hafta sonu yaşanan bir olayı buna örnek olarak gösterebilirim. Ünlü bir pop müzik şarkıcısı, pahalı bir markanın kürk paltosuyla fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmış. Bunun üzerine hayvan hakları savunucuları olarak bu vahşete tepkilerimizi dile getirince hayranların yoğun saldırısına uğradık.
Söz konusu ünlünün daha önce “gerçek kürk giymem” dediğini belirten hayranlar, ortada kanıt olmasına karşın, asla gerçeği kabul etmedi. Adeta algıları kapanmış gibiydi. Ne o palto için katledilen hayvanlar ne de gösterilen kanıtlar umurlarındaydı. Sadece delicesine hayran oldukları bir ünlüye toz kondurmama amacı ile sağa sola hakaret yağdırmayı sürdürdüler.
Bunlar olurken ister istemez aklıma Mehmet Ali Yetiş’in sözleri geldi. Şarkıcıyı savunanlar, bir ünlüyü taparcasına ilahlaştırmıştı; o yüzden gerçeği yadsıyorlardı. Birine körü körüne inandıkları için sorgulamadılar. Ama AKP’li İlçe Başkanı’nın durumu daha vahim. “Hırsız bizim, yanında yer alırız” diyecek kadar ileriye gitmiş. Gerçeği bilsem de fark etmez diyor...
Türkiye’de cehaletin yükselişini hızlandıran temel nedenlerden biri adam kayırmacılık. Siyaset hamurunun tek malzemesi bu oldu. Dürüst insanın mumla arandığı bir toplum haline geldik. “Nasıl olsa yandaşlarım beni her koşulda ölesiye destekler, ben de onları memnun ederim” diyen siyasetçi, kurduğu çıkar ağıyla dilediği usulsüzlüğü fütursuzca yapar oldu. Yolsuzluğu, hileyi kanıtlasanız bile kabul etmemek için türlü yalanlara başvuruldu.
Her ülkede, her meslekte fırsatçılar ve kötü niyetliler çıkabilir ama toplumda liyakat ve hukuk temel olursa, bunun üstesinden gelinir. Ne zaman ki yalancı ve gaddar olanlar çevrelerinde çıkar odaklı geniş bir yandaş ağı kurar, işte o zaman toplumun da temeli çöker.
Türkiye’nin aşamadığı en büyük sorun bu. Her durumda hırsıza hırsızdiyecek, çıkarı için zalimin yanında yer almayacak dürüst ve onurlu insanlar lazım. Onların sayısı azaldıkça bataklık derinleşiyor...
Zülal Kalkandelen/ CUMHURİYET
Kim bunları söyleyen?
Mersin Çamlıyayla AKP İlçe Başkanı Mehmet Ali Yetiş! İlçe binasındaki seçim propaganda konuşmasında sarfetmiş bu sözleri...
Niye söylüyor bu tuhaf lafları? Çünkü iktidar ve ortağı, topluma gözdağı vermek için yerel seçimleri “Türkiye’nin beka sorunu” diye göstermeye çalışıyor. İlçe Başkanı da aklı sıra, bu politikaya uygun olarak, AKP’ye oy vermeyenleri “vatan hainliği” ile suçluyor. Onunla da yetinmiyor; hırsız bizimse destekleriz diyor.
Bizim hırsızımız
Bizim katilimiz
Bizim dolandırıcımız
Bizim tecavüzcümüz
Bizim çete liderimiz
Bizim yalancımız
Bizim döneğimiz
Bizim magandamız...
derken Türkiye, her tarafından irin akan; haksızlığın, onursuzluğun, şiddetin kol gezdiği bir toplum haline geldi.
Kötülüğün ve cehaletin yükselişi böyle gerçekleşti. Liyakatin (yeterlilik) yerini nepotizm (adam kayırma) ya da yeğencilik aldı. İşin kötüsü, bir zamanlar daha çok siyasette egemen olan bu durum, toplumun tümünde her alana yayıldı.
Geçen hafta sonu yaşanan bir olayı buna örnek olarak gösterebilirim. Ünlü bir pop müzik şarkıcısı, pahalı bir markanın kürk paltosuyla fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmış. Bunun üzerine hayvan hakları savunucuları olarak bu vahşete tepkilerimizi dile getirince hayranların yoğun saldırısına uğradık.
Söz konusu ünlünün daha önce “gerçek kürk giymem” dediğini belirten hayranlar, ortada kanıt olmasına karşın, asla gerçeği kabul etmedi. Adeta algıları kapanmış gibiydi. Ne o palto için katledilen hayvanlar ne de gösterilen kanıtlar umurlarındaydı. Sadece delicesine hayran oldukları bir ünlüye toz kondurmama amacı ile sağa sola hakaret yağdırmayı sürdürdüler.
Bunlar olurken ister istemez aklıma Mehmet Ali Yetiş’in sözleri geldi. Şarkıcıyı savunanlar, bir ünlüyü taparcasına ilahlaştırmıştı; o yüzden gerçeği yadsıyorlardı. Birine körü körüne inandıkları için sorgulamadılar. Ama AKP’li İlçe Başkanı’nın durumu daha vahim. “Hırsız bizim, yanında yer alırız” diyecek kadar ileriye gitmiş. Gerçeği bilsem de fark etmez diyor...
Türkiye’de cehaletin yükselişini hızlandıran temel nedenlerden biri adam kayırmacılık. Siyaset hamurunun tek malzemesi bu oldu. Dürüst insanın mumla arandığı bir toplum haline geldik. “Nasıl olsa yandaşlarım beni her koşulda ölesiye destekler, ben de onları memnun ederim” diyen siyasetçi, kurduğu çıkar ağıyla dilediği usulsüzlüğü fütursuzca yapar oldu. Yolsuzluğu, hileyi kanıtlasanız bile kabul etmemek için türlü yalanlara başvuruldu.
Her ülkede, her meslekte fırsatçılar ve kötü niyetliler çıkabilir ama toplumda liyakat ve hukuk temel olursa, bunun üstesinden gelinir. Ne zaman ki yalancı ve gaddar olanlar çevrelerinde çıkar odaklı geniş bir yandaş ağı kurar, işte o zaman toplumun da temeli çöker.
Türkiye’nin aşamadığı en büyük sorun bu. Her durumda hırsıza hırsızdiyecek, çıkarı için zalimin yanında yer almayacak dürüst ve onurlu insanlar lazım. Onların sayısı azaldıkça bataklık derinleşiyor...
Zülal Kalkandelen/ CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder