20 Şubat 2019 Çarşamba

T. İş Bankası sürecin başlangıcı olabilir - Öztin Akgüç

AKP iktidarı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, hazır, birikmiş ve kolay sağlanabilen kaynakları tükettikten sonra, olağan olmayan, zorlama da olsa yeni kaynak arayışı aşamasına girdi.
 
Kaynak sağlamanın en kolay, geniş kitleleri kısa sürede rahatsız etmeyecek yolu, kamu mallarının satışı, iç ve dış borçlanmadır. Süreç, özelleştirme, borçlanma olarak 24 Ocak 1980 Kararları ile başladı. Karar alındığında kamunun geniş mal varlığı vardı; ülkenin dış borcu 15 milyar ABD Dolar dolayında, borç faizinin merkez yönetim giderleri içindeki payı yüzde 3.0 düzeyinde idi.

Satış ve borçlanma AKP iktidarı ile hızlandı, 2018 yılına gelindiğinde dış borç stoku 460 milyar ABD Doları’na ulaşmış, merkezi yönetimin dış ve iç borç stoku tutarı bir trilyon TL’yi aşmış, satılabilecek çok az kamu malı kalmış, sıra silah fabrikalarının satışına kadar gelmişti. Ülke dünyanın en kırılgan ekonomileri arasına girdiğinden dış borçlanma zorlaşmış, maliyeti artmış, güvenceler istenmeye başlanmıştı. Bu koşullarda zoraki de olsa varlık barışı, imar barışı, bedelli askerlik, kaynak arayışının uygulamaları oldu. Ancak bulunan kaynaklar geçici, giderek büyüyen açıklar için de yeterli olmadığından, özel sektör varlıklarının Hazine’ye, Varlık Fonu’na devri, bir süre kaynak ihtiyacını karşılayabilir; aktarma sürecine T. İş Bankası ile başlanması da amaca uygun olabilirdi. 


CHP’nin hisseleri, bedelsiz Hazine’ye aktarılıyor” alalamasıyla, toplumun bir kesiminin CHP’ye alerjisinden de yararlanarak, aktarmaya kamu desteği sağlanabilecekti. CHPaslında Atatürk’ün vasiyetini, iradesini yerine getirmekte, vasiyeti tenfiz  memuru  görevi yapmakta; bankadaki yüzde 28.09 oranında hisse karşılığı alınan kâr payını aynen Türk Dil ve Tarih kurumlarına aktarmaktadır.

CHP’nin T. İş Bankası’nı yönlendirmesi, kredi kararlarında etkenliği de konusu olamaz. Bankanın sermayesinin yaklaşık yüze 40’ı banka çalışanlarının kurduğu Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı Vakfı’na aittir. Yönetim kurulunda CHP temsilci bulundurmakla beraber, çoğunluk munzam sandık temsilcilerinden oluştuğundan, banka kendi çalışanlarının, emeklilerinin temsilcileri tarafından yönetilmektedir.
 
CHP’nin bir vasiyeti yerine getirmesi, gelir elde etmemesi banka yönetiminde etkili olmaması gerçeğine karşı, kamuda “CHP Banka kredilerini yönlendiriyor” algısı yaratılarak, olası girişimi haklı gösterecek ortamı oluşturma girişimi başlamıştır. 

Hisselerin ilk aşamada Hazine’ye devri, devrin yasa ile gerçekleştirilmesiyle, “mümtaz” hukukçulardan fetva alınmasıyla da el koymanın haklılığı desteklenebilecektir. 
T. İş Bankası girişiminin ne gibi yararlar sağlayacağı sorgulanabilir. 

Bankanın yönetiminde Hazine’nin, Cumhurbaşkanlığı makamının ağırlığı duyulmaya başladığında, bankanın kredileri, kamu bankalarının kredilerinde olduğu gibi, direktifler doğrultusunda belli kişilere kurumlara yönlendirilebilir. 

Bankanın Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları AŞ, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası başta olmak üzere önemli iştirakleri vardır. T. İş Bankası kontrol altına alınarak iştiraklerin özelikle TSKB’nin kredilerinin yönlendirilmesi olanağı elde edilir.

T. İş Bankası hisse senetleri kısa bir zaman aralığıyla Varlık Fonu’na devredilerek, Varlık Fonu güçlendirilerek, dış kredi bulma olanağı artırılabilir. AKP iktidarı, Osmanlı döneminde olduğu gibi, dış kaynak bulmakta zorlanmakta, yüksek faiz yanı sıra teminat talepleri ile de karşılaşmaktadır. Varlık Fonu gelirlerinin kredinin teminatını oluşturması, dış kredi sağlanmasını kolaylaştırır. Temettü alınamayan, kullanımı kısıtlı, satılamayan hisselerin Varlık Fonu’na devrinin bu bağlamda katkısı sorgulanabilir.
 
Vasiyet bir şekilde yasalarla kararnamelerle delinmeye başladığında geleceği tahmin etmek zorlaşır. Gelecekte, işlevleri kalmadığı gerekçesiyle Türk Dil ve Tarih kurumları tarihe karışabilir, hisse senetlerinin kullanım hakları da Hazine’ye geçebilir.
 
T. İş Bankası’nın Hazine’nin Cumhurbaşkanlığı makamının denetimine girmesiyle Atatürk’ün isminin bir kurumdan daha silinmesi de o amaca uygun olarak sağlanır. 
Kaynak ihtiyacı arttığına göre, büyük tepki gelmemesi halinde T. İş Bankası’nın Hazine’ye devri ile başlayan süreç büyük özel firmaları da kapsayacak şekilde yaygınlaşabilir. Ancak Hazine’ye devir sürecinin başlayabileceği öngörüsüyle, özel firmalar yatırımlarını yurtdışına kaydırabilirler. 

Hisselerin Hazine’ye devir girişiminin olabilecek bu tür olumsuz etkileri de göze alınmalıdır.

Öztin Akgüç / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder