5 Nisan 2019 Cuma

NATO ile kriz hilafet rejimi için mi? - Arslan BULUT

ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, "Türkiye bir tercih yapmak zorunda. Tarihteki en başarılı askeri ittifakta kritik öneme sahip bir ortak olarak mı kalmak istiyor? Yoksa ittifakımızı sarsacak pervasız kararlar alarak bu birlikteliğin güvenliğini riske mi atmak istiyor?" diye bir mesaj yayınladı.
Pence'in sözlerine, Türkiye adına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, aynı yöntemle; Twitter mesajıyla cevap verdi:"Amerika Birleşik Devletleri bir tercih yapmak zorunda! Türkiye'nin müttefiği olarak mı kalmak istiyor, yoksa NATO müttefiğinin düşmanları karşısında savunulmasını hiçe sayarak teröristlerle ortaklık kurup dostluğumuzu riske mi atmak istiyor?"

***

Fuat Oktay'ın bu çok net cevabı, Türkiye ile ABD arasında asıl sorunun, S-400 füzeleri değil, ABD'nin Suriye'de PKK/PYD ordusu kurması ve Türkiye'nin müdahalesini de önlemesi olduğunu gösteriyor.

Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmesinin ardından ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Robert Palladino, yaptığı açıklamada, "Bakan Pompeo, bölgedeki tek taraflı Türk askeri harekatının potansiyel olarak yıkıcı sonuçları olacağına dair uyarıda bulunurken, kuzeydoğu Suriye ile ilgili devam eden müzakerelere destek verdiğini belirtti" ifadelerini kullandı.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy ise bu açıklamaya cevaben "Görüşmeden önce kaleme alındığı aşikar olan bu açıklama, görüşmenin içeriğini yansıtmıyor." dedi.

***

ABD, Türkiye'yi NATO'dan çıkarabilir mi? Kuzey Atlantik Antlaşması'nın 13'üncü maddesi şöyle: "Antlaşma 20 yıl boyunca yürürlükte kaldıktan sonra herhangi bir taraf, ayrılma bildirimini Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti'ne vermesinden bir yıl sonra taraf olmaktan çıkabilir. ABD Hükümeti aldığı her ayrılma bildiriminden tüm tarafları haberdar edecektir."

Bu maddeden ve antlaşmanın tamamından, NATO'nun ABD demek olduğu anlaşılıyor. Yine de antlaşma, ABD'ye hiçbir ülkeyi, NATO'dan çıkarma yetkisi vermiyor. Türkiye kendisi isterse NATO'dan çıkabilir.

Kâğıt üzerinde durum böyle ama ABD, diğer NATO ülkelerini de ikna ederek Türkiye üzerinde baskı kurabilir. Böylece Türkiye NATO'dan ayrılmak zorunda kalabilir.

ABD'nin Türkiye'yi "S-400 sistemini alırsan NATO üyeliğin sona erer" diye tehdit etmesi ciddi bir baskıdır. Türkiye'nin kendi hava savunma sistemini kurması, NATO ülkelerinin saldırısını da imkânsız kılmak demek oluyor. Şu anda Türkiye'nin hava savunma sistemi yok. Zaten Türkiye'nin NATO'ya karşı hiçbir savunma sistemi yok! Ergenekon-Balyoz operasyonları bir NATO saldırısıydı. 15 Temmuz darbe girişimi, bir NATO saldırısıydı. Türkiye'nin Suriye'den kuşatılması bir NATO saldırısıdır. Beş milyon Suriyelinin Türkiye'ye sürülmesi bir NATO planlamasıdır! NATO demek, ABD demek ise gerçek budur.

***

ABD ve PKK'nın, Türkiye Cumhuriyeti'ni bir Türk-Arap-Kürt federasyonuna çevirmek için, IŞİD düzeneğini kullandığı ve Suriyelileri bu hedef için Türkiye'ye sürdüğü açıktır. Türkiye bu tuzağa kendi kararı ile düşürülmüştür.
Peki, Türkiye'deki siyasi iktidar, Suriyeliler konusunda ne yapmaya çalışıyor?
Prof. Dr. Ümit Özdağ, Destek Yayınları arasında çıkan, "AKP Rejiminin Dörtlü Krizi: Kaçınılmaz Çöküş" adlı son kitabında şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Erdoğan'ın asıl amacı, Türk devletinin demografik yapısını değiştirerek millet kimliği yerine ümmet kimliğine dayanan yeni bir sosyoloji yaratmaktır. Erdoğan, bu sosyoloji üzerinde, amaçladığı hilafet rejiminin daha rahat oturacağını düşünüyor. AKP ileri gelenleri, yavaş yavaş alıştırma süreci diye adlandırabileceğimiz bir strateji çerçevesinde, 'Suriyeliler, büyük devlet olmak için büyük fırsata dönüşebilir' diyerek, Suriyelilerin Türkiye'de kalacağını bunun için söylüyor."

"Türkiye, NATO'da mı kalacak, yoksa Avrasya'ya mı dönecek" derken, ülkenin adım adım Hilafet sistemine sürüklendiğini görmek gerekiyor!


Arslan BULUT / YENİÇAĞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder