Augustus’un erkek çocuğu olmadığından etrafı kadınlarla çevriliydi ve onların siyasetteki baskın rolleri kaçınılmazdı. İlk imparatorun muazzam mirası onların omuzlarında yükselmekte, onların üzerinden hanedan erkeklerine geçirilmekteydi.
Aphrodisias’ta, yani bugünkü Aydın-Geyre’de Roma İmparatorluğu’nun ilk hanedanı Iulius-Claudius’ların onurlandırıldığı Sebasteion olarak adlandırılan anıtsal bir yapı vardır. Kabartmalarında hanedan mensupları (Augustus, Tiberius, Nero ve diğerleri) tanrı veya fatih rolleriyle betimlenmişlerdir. Bunlar imparatorluk genelinde aşina olduğumuz ikonografik özellikler taşırlar, ancak içlerinden ikisi özellikle dikkat çekicidir: Bunlarda Iulia Agrippina (Genç Agrippina) Claudius’un eşi ve onun halefi genç Nero’nun annesi olarak iki ayrı kimliğiyle karşımıza çıkar ve imparatoriçenin her iki imparator üzerindeki etkisi ile saraydaki nüfuzunu gösteren hayli ilginç görsel ipuçları barındırır.
Claudius ve Agrippina’yı birlikte gördüğümüz kabartmada, imparator Claudius eşi Agrippina’yla el sıkışmakta ve Roma senatosu ya da halkını temsil eden toga bir figür tarafından vatandaşların hayatını savaşta kurtaranlara layık görülen defne tacıyla taçlandırılmaktadır. Diğer kabartmalı panelse yine Agrippina’yı oğlu Nero’nun başına bir defne tacı takarken gösterir.
Her iki panel de çeşitli yönlerden Roma imparatoriçeleri veya saray kadınlarının tasvirlerinde görmeye alışık olmadığımız türden çarpıcı özellikler barındırır. Romalılar için siyasi sistem içinde kadınların imparator eşi veya annesi sıfatıyla iktidar kullanmaları düşünülemezdi. Augustus’un eşi Livia bile gücünü ailesindeki erkeklerin izni ve aracılığıyla, ailevi statüsünün sağladığı kısıtlı imkânlarla kullanmaktan öteye geçemezdi.
Diğer bir deyişle bir saray kadınının bu yollarla siyasi bir etkiye sahip olması doğal ve saygındı, ancak gücünün resmen tanınması söz konusu değildi. O yüzden Roma tarih geleneği, imparatorların kullandığı meşru iktidarın peşine düştüklerini düşündüğü saray kadınlarının, bu iktidara ancak komplo, entrika, baştan çıkarma, hatta cinayetle erişebileceklerini ima eder. Kaynaklar Genç Agrippina’ya da bütün bu suçları öyle ya da böyle atfederler. antik ve modern tarihçiler imparatoriçenin yetenekleri ve siyasi nüfuzu konusunda hemfikirdir.
Aphrodisias kabartmaları bunun görsel bir ifadesi olarak karşımıza çıkar.
Genç Agrippina erkek kardeşi Caligula’ya karşı bir komploya adı karıştığından 39’da sürgüne gönderilmişti.
Bu sırada, Claudius’un eşi Messalina’nın ölümünden sonra imparatorun yeni eşi olarak Agrippina’nın adı öne çıktı, zira hem Iulius hem de Claudius klanlarıyla akraba olduğundan, Tiberius’tan itibaren kurucu hanedandaki iç çekişmelere son verecek bir evlilik gerçekleşebilirdi.
Tarihçi Cassius Dio’ya göre evlilik gerçekleşir gerçekleşmez Agrippina Claudius’u tamamıyla kontrol altına almıştı. Tacitus’a bakılırsa devlet işleri artık “neredeyse erkeklere özgü sıkı bir tahakküm” uygulayan Agrippina’nın elindeydi. İmparatoriçenin ilk işlerinden biri, Nero’nun aldığı yetersiz eğitimini telafi etmek için sürgündeki Seneca’yı geri getirmek oldu. Bu tarihlerde Agrippina’nın giderek artan nüfuzuna dair en anlamlı gelişmelerden biri, 50’de kendisiyle birlikte ilk kez hayattaki bir imparatoriçeye verilen augusta unvanıydı.
Bundan sonra Agrippina Claudius’u, imparatorun ölümü hâlinde öz oğlu Britannicus’un henüz reşit olmayacağını fırsat bilerek, ondan büyük kendi oğlu Nero’yu evlat edinmeye ikna etti. Agrippina 51’de augusta olarak konumunu halkın önünde sergileme fırsatı buldu. Britannia’lı isyancıların lideri Caratacus nihayet ele geçirilmiş ve Claudius’un huzuruna çıkarılmıştı. Dio’ya göre bu sırada Claudius’un yanında yerini alan Agrippina, böylece daha önce hiçbir imparatoriçenin cesaret edemediğini yaparak Roma sancaklarının önünde hazır ve dolayısıyla atalarının kurduğu imparatorlukta “hak” iddiasında bulunmuştu. Aslında Germanicus’un kızı ve Drusus’un torunu olarak onların başlattığı işgalin bitirilmesi şerefine oradaydı.
Nero 13 Ekim 54’te tahta çıktığında Agrippina için her şey yolunda görünüyor olmalıydı. Artık eşine kıyasla göre çok daha rahat bir şekilde yönlendirebileceği genç oğlu iktidardaydı. Hatta Nero’nun imparator muhafızına verdiği ilk parola söylenene göre optima mater(en iyi anne). Tacitus Agrippina’nın görüşmeleri izleyebilmesi için senatonun Palatinus tepesinde toplanmaya başlandığını söyler. İmparatoriçe toplantılar esnasında senatoya arka kapıdan giriyor ve kalın bir perdenin ardından görüşmeleri izliyordu.
Kaynaklar anne-oğul arasındaki gerilimin kendisini açıkça belli ettiği olay olarak 54’teki Armenia meselesini gösterir. Nero Roma’ya gelmiş Armenia’lı elçi heyetini dinlemek için kürsüye yerleşmişken Agrippina’nın kendisine katılmak üzere yaklaştığını gördü. Agrippina daha önce Caratacus’un resmi teslimiyet töreni sırasında Claudius’a eşlik etmiş olduğundan, burada da aynı şekilde hareket edebileceğini düşünmüştü. Seneca ve saray azatlısı Burrus bunu engellemek için Nero’ya sanki annesine hürmet gösteriyormuş gibi kürsüden inerek onu karşılamasını salık verdi.
Anne-oğul arasındaki bir diğer gerilim nedeni Nero’nun aşırı harcamalarıydı. Dio’nun aktardığına göre Nero sekreterliğini yapan Doryphoros’a 10 milyon sestertius verilmesini emretmişti.
Agrippina, oğlunun ne kadar büyük bir savurganlık yaptığını göstermek amacıyla aynı miktarda parayı önüne yığdı. Nero, miktarın bu kadar az olduğunu bilmediğini söyledi ve iki katını hibe etti. Hikâyenin detayları büyük ölçüde hayal ürünüdür, ancak çağdaşlarının gözünde imparatorun müsrif ve küstah bir karakter çizdiğine işaret eder.
Tacitus’un gözünde 55, Agrippa’nın oğlunun üzerindeki kontrolünü yitirmeye başladığı yıldır. Genç imparatorun Octavia’yla planlı evliliği anlaşılan iyi gitmiyordu, zira imparator Acte adında bir azatlı kadına gönlünü kaptırmıştı. Agrippa’nın Nero-Octavia evliliğini istemesi için kendi nedenleri vardı. Bu, Iulius’larla Claudius’ların kendisinde somutlaşan birlikteliğinin nihai sembolü olacaktı. Ne var ki görünüşe göre Agrippina’n Nero’nun aşk hayatına bu denli karışması belki de genç imparatorun annesinden tamamen kurtulmayı düşünmesine yol açmıştı. Önce annesine yakın azatlıları uzaklaştırdı, onun kontrolündeki imparator muhafızlarını kazandı ve kendisine karşı koz olarak kullanılan Britannicus’u ortadan kaldırdı. Ardından Agrippina saraydan men edilerek Nero’nun emriyle öldürüldü.
Sebasteion dışındaki diğer görsel mecralar da imparatoriçenin nüfuzuna açık göndermeler yapar.
Agrippina’nın sikkeleri saray kadınları açısından bir dizi ilk barındırır: Mesela Augustus’un Roma ‘da basılmış sikkelerinde eşi Livia hiçbir zaman onunla görülmez. Claudius’la evliliğinden hemen sonra, 49’da, Genç Agrippina’yla birlikte Roma sikkelerinde ilk kez imparatoriçe ve imparator aynı sikke üzerinde yer almaya başlayacaktır. Bunlarda ve Sebasteion’daki imajı Antik kaynakların zalim üvey anne, “kadın lider” (dux femina), günahkâr, ahlak yoksunu gibi Latin edebiyatı klişelerinden zayıf bir iz bile taşımaz. Roma portre sanatı Nero ve Caracalla gibi imparatorlarda onların “bozuk” karakterlerini taşa yansıtabilmişken, Agrippina bundan muaf tutulmuş gibidir.
İmparatoriçenin aile geçmişine ve şahit olduğu olaylara baktığımızda Roma siyasetindeki aktif rolünü ve meşru bir rol kapma isteğini anlamamız kolaylaşacaktır. Babası Germanicus ve annesi Yaşlı Agrippina’nın ailesinden kişilerin yıllar boyu özellikle imparator muhafız alayı komutanı Seianus’un elinden maruz kaldığı zulüm ve infazlarölümlerle sona ermişti. Bu olaylar Germanicus’un oğlu Caligula ve kız kardeşleri Genç Agrippina, Drusilla ve Iulia Livilla’nın birbirlerine daha da yakınlaşmasını sağlamıştı. Agrippina muhtemelen kendisi ve ailesinin güvenliğini ancak iktidarın merkezinde kalarak sağlayabileceğini düşünüyordu. Augustus’un erkek çocuğu olmadığından etrafı kadınlarla çevriliydi ve onların siyasetteki baskın rolleri bu yüzden kaçınılmazdı. İlk imparatorun muazzam mirası onların omuzlarında yükselmekte, onların üzerinden hanedan erkeklerine geçirilmekteydi.
Sebasteion kabartmaları en geniş anlamıyla bu durumun görsel ifadelerinden biridir.
Dr. Öğretim Üyesi Y. Gürkan Ergin / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder