23 Ekim 2019 Çarşamba

Haydarpaşa Garı ihalesinin seyrini değiştirecek olay - Murat AĞIREL

Haydarpaşa ve Sirkeci garları, çocuklarımıza yani gelecek kuşaklara olduğu gibi koruyarak taşımakla yükümlü olduğumuz yegane varlıklarımızdır.


Haydarpaşa ve Sirkeci garları üzerindeki spekülasyonlar hiçbir zaman bitmedi. Halihazırda ülkemizde yandaşlara, siyaset arenasında bulunan bazı ailelerin çocuklarının ve akrabalarının birçok kentte yaptığı yağma aşikâr olduğundan bütün herkes daha da hassas davranıyor. İnsanlar tarihi yapılara sahip çıkmaya çalışıyor.

Haydarpaşa Garı'nın otel yapılacağı söylentileri defalarca çıkarıldı. Hatta yakın zamanda restorasyon çalışması sırasında çıkan yangın endişeleri daha da arttırdı.


Tam böyle bir hassasiyetin söz konusu olduğu bir dönemde, TCDD (Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları) Haydarpaşa ve Sirkeci garlarının depo sahalarının kültür ve sanat faaliyetlerinde kullanılmak üzere bir ihale açtı.
İhale, 4 Ekim 2019 tarihinde yapıldı. İhaleye İBB Konsorsiyumu (Kültür A.Ş, Metro A.Ş, Medya A.Ş) Emre Kamçılı, Anadolu Kültürel Girişimcilik ve Hezarfen Danışmanlık katıldı.

İhale kapsamında, ihaleye katılan firmalardan teklifler alındı. İş bitirme belgeleri kontrol edildi. Katılımcılardan Emre Kamçılı bir koleksiyoner. İhale komisyonuna sunduğu iş bitirme belgesi incelendi, uygun görülmedi ve değerlendirmeye alınmadı. TURSAB Başkanı Firuz Barbaros Bağlıkaya'nın Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Anadolu Kültürel Girişimciliği teşekkür etti ve teklif vermedi.
Geriye iki firma kaldı.

İBB Konsorsiyumu ve Hezarfen Danışmanlık. Bu firma kiralanacak alanlar için ilk turda 300 bin TL teklif verdi. Devasa bütçeli İBB şirketleri ise bu alan için 100 bin TL teklif sundu. İhale o gün için iki firma arasında 15 gün sonra pazarlık yapılacağı bildirilerek sonlandırıldı.

                                                             ***


Pazarlık yapılacak tarih geldiğinde ise İBB yetkilileri, TCDD'den davet beklerken bir belgegeçer ile donup kaldılar. Gelen evrakta İBB konsorsiyumunun ihaleden elendiği bildiriliyordu. İhale komisyonu görüşmeye sadece Hüseyin Avni Önder'in Hezarfen Danışmanlık adlı firmasını çağırmıştı.

İBB şirketlerinin elenme nedenleri tam komedi.

Şartnamede olmamasına rağmen ihaleye ortak giren İBB firmalarının ayrı ayrı iş deneyim belgesinin olmadığı, "Müşterek ve müteselsilen" yerine teklifte "Ortaklaşa ve birlikte" denildiğinden dolayı ihaleden elendiği bildiriliyordu.
İlk tekliflerin alındığı turda iş bitirme belgeleri incelenmişti zaten. O zaman komisyon tarafından görülmedi mi? Türkçe kelime yazılması nasıl bir elenme sebebi olabilir?

Dolap dönüyor çünkü…

                                                             ***

İBB Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, bu gelişmelerden sonra yasal yollara başvuracağını bildirdiği bir video yayınladı. Pazartesi günü önce ihalenin iptali için Bölge İdare Mahkemesi'ne, ihaleyi düzenleyenler hakkında da Anadolu Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu.

Ardından Ulaştırma Bakanı bir basın açıklaması yaptı iddiaları yalanladı ama yalanlarken de doğruladı. Evet, yaptığı açıklama da, İmamoğlu'nun iddialarına "yalan" dedi. Ancak açıklamada İmamoğlu'nun iddia ettiği elenme nedenlerini doğruladı. Ekrem İmamoğlu'nu verdiği sözleri tutmamak için gündem saptırmak ile suçladı ve milli birlik beraberlikten söz ederek sözlerini bitirdi.

Açıklamayı okuduğumda inanın Hezarfen adlı firmanın avukatı açıklama yapıyor sandım. Yani firma avukatı müvekkilini savunsa ancak bu kadar savunurdu. Sayın Bakan açıklamasında, "Yüksek fiyat teklif edene verdik diyor. Ne yapalım daha düşük teklif verene mi verseydik" diyor ancak ikinci tura davet edilmeyen İBB'nin pazarlık masasındaki teklifi ne olacaktı bilmeden bunları söylüyor.

Tabi hal böyle olunca ilk ihaleden sonra bahse konu Hezarfen adlı firma daha çok ilgi çekiyor. Soruşturmacı gazetecilik gereği araştırmaya başladım. Firma ile ilgili bilgileri ihalenin ilk turu sonlandığında sosyal medya hesabımdan ve katıldığım TV programında paylaşmıştım.

Bunları tekrar hatırlatmak ve bir adım daha ileri götürerek ilginç bağlantıları sizlere aktarmak istiyorum.

                                                             ***

Danışmanlık firması, 2017 yılında Hüseyin Avni Önder tarafından kurulmuş. Kuruluş sermayesi ihale yapıldığı 4 Ekim 2019 tarihinde sadece 10 bin TL. İlk ihale sonuçlanıp pazarlık için 15 gün sonrasına gün verildiğinde, Hezarfen Danışmanlık boş durmamış ve sermaye artırımına gitmiş alelacele firmanın sermayesi 9 Ekim 2019 tarihinde 1 milyon TL'ye çıkartıldı.

Hüseyin Avni Önder, Okçular Vakfı eski Genel Müdürüdür. Kendisi aynı zamanda AKP'nin sürekli eğitim merkezi olan AKSEM'in Yönetim Kurulu üyesidir. Hüseyin Avni Önder daha önce İBB Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nde de görev yaptı.

Hezarfen firması aynı zamanda PTT'nin Dama Dama isimli Çocuk dergisinin de imtiyaz sahibi. Hüseyin Avni Önder'in ne gibi iş bitirme belgeleri var bilinmez. Ancak ulaşabildiğim 2018 yılında İBB Kültür AŞ'den adrese teslim ihale modeli olan 3-g yöntemi ile almış olduğu (2018/220008 ihale kayıt numarası ile) 567 bin TL'lik İstanbul Gençlik Festivali işini almış.

Şimdi sıkı durun.

Hezarfen adlı firmanın Ticaret Sicil Gazetesi'nde görünen adresi Küçükayasofya Cad No:66 Kat: 2 Sultanahmet.

Peki aynı adreste başka bir firmalar daha var desem?

Evet o firmalardan birinin adı Guguk Doğa Sporları.

Sahibi yine Hüseyin Avni Önder.
Firmanın internet sitesindeki iletişim bilgilerinde sorumlu olarak kim gözüküyor dersiniz?

Necati Bagatır.

Necati Bagatır kim?

Okçular Vakfı Genel Müdürü Ali İhsan Öz'ün Yardımcısı!

Bitmedi…

                                                                ***

Aynı adreste bulunan diğer firma FBN Danışmanlık adlı firma. Sahibi Serkan Küçükberber.

Kendisi Okçular Vakfı Yönetim Kurulu Danışmanı ve İCYF (İslam İşbirliği Gençlik Forumu) Genel Direktörü. Ticaret sicil gazetesinde kuruluşta başka adres var ancak internet sitesindeki adres Hezarfen'in faaliyette olduğu adres.

Gar çevresinde ve Kadıköy'de esnaf ile sohbet ettim. Herkesin kafasında ortak sorular var aslında mesela bana iletilen soruları Bakan Beye soralım;

-İhale yapılırken sadece 10 Bin TL sermayesi olan daha 2 yıllık bir firma nasıl olurda ticari faaliyette bulunmayacağı bir yer için aylık 350 Bin TL ödemeyi taahhüt eder?
-Bu firma ihalenin ilk turundan hemen sonra 1 milyon TL sermayeyi nereden kimden bulmuştur?

Ve en önemlisi…

Bu firma daha sonrasında ihale konusu yerlerin hemen yanında bulunan yüzlerce dönüm araziye sahip Çırağın Sarayı'ndan daha büyük olan ve şu anda boşaltılmış olan denize sıfır Toprak Mahsulleri Ofisi arazisi ve binalarını da ihale usulü kiralayacak mı?

Acaba bu Hezarfen firması diğer arazi ve binaları da mı kiralamayı düşünüyor?

Öyle ya bu arazide de üst geçit çalışmaları bitti, küçük binalar da yeni restore edildi. İki bina şimdi yıkılacak. Diğer binaların yüzlerce odası da var ve otel için uygun.

Sakın "yok, olmaz" demeyin Sayıştay raporları bahsettiğim örnekler ile dolu.

Sonuç olarak yine belli ki ortada iktidarın kapmak istediği büyük bir rant var. Bu da tüm çaba ve oyunlarla verilmek isteniyor. Fakat benim bildiğim İstanbul halkı oyuna izin vermez.


Murat Ağırel / YENİÇAĞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder