26 Mayıs 2020 Salı

Üç beş yandaş müteahhitten fazlası: Şehir hastanelerinde dikkat çeken ortak - SOL

Geçen hafta ikinci kez açılışı yapılan Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde yüzde 30 hissesiyle Rönesans Sağlık Yatırım’ın ortağı konumundaki Japon Sojitz, kimyasal maddeler başta olmak üzere dünyanın en büyük ara malı dağıtım tekellerinden biri. Tedarik tekelinin otomotivden sağlığa başka pek çok alanda da yatırımı bulunuyor. Türkiye’nin kimyasal ithalat dağıtımında da önemli…


Geçen hafta ikinci kez açılan Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nin yüklenicileri Rönesans Sağlık Yatırım ve Japon Sojitz grubu. Rönesans Sağlık Yatırım, Rönesans grubu ile Fransız yatırım fonu Meridiam’ın ortaklığıyla kuruldu, beş şehir hastanesi ve bir ihtisas hastanesinin yüklenicisi. Rönesans Sağlık Yatırım’ın yükleniciliğini üstlendiği Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nin yüzde 30’una 2017 yılında Japon Sojitz grubu 1,8 milyar dolarla ortak oldu.
Şehir Hastaneleri yatırımlarında “üç beş” müteahhitten fazlası var
Dövize dayalı gelir modeliyle şehir hastanesi yapımı ve işletmeciliği yabancı sermaye için Türkiye’deki karlı alanlardan biri. Şehir hastaneleri denildiğinde ilk akla gelen, ana yüklenici olarak öne çıkan, Rönesans, Türkerler, YDA, Kayı İnşaat, Akfen gibi büyük bölümü Türkiye kökenli inşaat grupları da iyi kazanmakla birlikte sahneyi tek başlarına doldurmuyorlar. Fransız ve Japonlar dışında, ABD menşeli teknoloji tekeli General Electrics (GE), İtalyan Astaldi, Güney Koreli Samsung, İtalyan Techint Compagnia Tecnica gibi yatırımcıların da şehir hastanelerinde doğrudan ortaklığı bulunuyor.
Ayrıca GE, Siemens gibi sağlık teknolojisi tekellerinin hem yapım aşamasında hem de işletme döneminde ekipman tedariği, laboratuvar, görüntüleme merkezi gibi bölümlerin hem kurulumundaki hem de işletme dönemindeki yenileme/bakım onarım gibi rolleriyle doğrudan ortak olmadan da dünya rekoru ölçekli şehir hastanesi yatırımlarından en çok kazananlar arasında olduğu biliniyor. Anılan uluslararası teknoloji tekelleri Türkiye’nin 2002-2019 döneminde 120 milyar dolarla büyük yatırım yaptığı, yine kamunun alım garantisine dayalı bir gelir modelinin merkezde durduğu enerji yatırımlarının da en çok kazananları olmuştu. Resme finansman boyutu, uluslararası finans sermayesi de eklendiğinde toplamda enerjiye göre daha küçük bir “pasta” olmakla birlikte şehir hastaneleri doğrudan ve dolaylı mekanizmalarla uluslararası sermaye için içinden geçilen dönemin en cazip yatırımları arasında yer alıyor.
Bu bağlamda Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi ile Japon sermayesinin de şehir hastanesi yatırımlarından pay almaya soyunduğu, yapım aşamasında ekipman, teknoloji tedariğinden finansmana, hastane yönetim sistemine başka Japon kuruluşların da devreye girdiği görülüyor.
“B2B” tekeli Sojitz
Japonya’nın önemli tekellerinden olan Sojitz’in öne çıkan faaliyet konusu kimyasal ürünler başta olmak üzere ara mal ticareti. Dünyadaki en büyük kimyasal ürün dağıtıcılarından biri olan grup, Türkiye’nin kimyasal ithalatı ve dağıtımında da söz sahibi. Yıllık cirosu 30 milyar dolar civarında olan, 19 bine yakın çalışanı bulunan Sojitz grubunun kimyasal dışında otomotiv, havacılık, enerji, metal ve mineral ürünler, tarım-gıda, perakende, sağlık gibi alanlarda da yatırımları bulunuyor. Ancak kimyasal ve metal-mineral başlıkları altında toplanan hammadde ve ara malı ticareti grubun karının yarıdan fazlasını oluşturuyor.
Grubun sadece Japonya’da değil dünyanın pek çok yerinde hammadde ve ara malı ticaretindeki rolüyle bir dizi sektörün üretiminde kritik role sahip uluslararası tekellerden biri olduğu söylenebilir. “B2B” (business to business) olarak adlandırılan, nihai tüketiciye yönelik ürünlerde değil, sanayi ve hizmetlere yönelik girdilerin üretim ve tedariğinde yoğunlaşan sektör/ürün/firmaları ifade eden kanalın en büyüklerinden biri.
Sojitz’in Türkiye’de ticari faaliyetlerinin hacmine ilişkin veri bulunmuyor. Ancak kimyasal ürün ithalatı Türkiye’nin en büyük ithalat kalemlerinden biri. Pek çok sektörün girdisi olan kimyasal ürünlerin geniş bir kullanım alanı var. Türkiye bir bölümü doğrudan yine kimya sektöründe kullanılan bir bölümü de diğer sektörlerin girdisi olan temel kimyasallardan boyaya, ilaca pek çok kimyasal ürün ya da hammaddeyi ithal ediyor. 2018 yılında yaklaşık 30 milyar dolarla kimyasal madde ve ürün ithalatı Türkiye’nin toplam ithalatının yüzde 13’ünü, imalat sanayi ithalatının yüzde 18’ini oluşturdu. 2019 yılında da benzer seviyelerde seyretti. Söz konusu tutarın içinde büyük bazı üreticilerin kendi doğrudan ithalatı da olmakla birlikte taşınması ve saklanması/depolanması özel tankerler, tanklarla yapılan kimyasallar için gelişkin bir altyapıya ihtiyaç var. Sojitz de dünya çapında gelişkin bir ağa sahip. Türkiye’de milyar dolarlar mertebesinde bir ticaret hacmine sahip olduğu tahmin ediliyor.
Sojitz metil alkol, plastik/sentetik reçine, sanayi tuzu, C5 hidrokarbon reçineleri ve nadir elementlerde özellikle Asya ve Avrupa’daki ticaret ağlarının hakimi. Sayılan ürünler kimya ve plastik üretiminde kritik önem taşıyor.
Grubun “medikal altyapı yatırımları” olarak adlandırdığı faaliyet alanı henüz gelişim aşamasında, Türkiye dışında Çin ve Brezilya’da yatırımları bulunuyor. Türkiye’deki yatırımlarıyla ilgili “Medikal ve ilgili hizmetlerin geliştirilmesi için bir iş modeli oluşturulmaya çalışıldığı, bu doğrultuda teknoloji kullanımı gibi konularda diğer Japon şirketlere işbirliği yapıldığı” vurgulanıyor. Nitekim Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi yatırımının finansmanını sağlayan kuruluşlar arasında JBIC, Sumitomo Mitsui Bank, Tokyo-Mitsubishi Bank başı çekiyor.
Seyir inişli çıkışlı olsa da Japon sermayesiyle ilişkiler “köklü”
Japonya’nın Türkiye’deki doğrudan yabancı sermaye yatırım tutarı 3 milyar dolar civarında. Toplam doğrudan yabancı yatırım tutarı içindeki payı yüksek olmasa da Toyota, Honda, Nissan ile otomotiv sektöründe, Mitsubishi, Daikin ile elektrikli teçhizatın bazı segmentlerinde önemli oyunculardan biri. Ayrıca geçmişten bugüne büyük yük limanlarının yapımı, İkinci Boğaz Köprüsü, Osmangazi Köprüsü gibi projelerde de “hazır finansman” paketiyle Japonlar tarafından gerçekleştirildi. 1990’lar ve 2000’lerin başında Türkiye’nin ulaştırma planlarında, Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA)’nın finansmanla birlikte dahli oldu. Benzer şekilde yine 1990’lar ve 2000’lerde Japon Uluslararası İşbirliği Bankası (JBIC), “deprem fonları” başta olmak üzere Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası gibi doğrudan finansman sağlayan önemli kuruluşlar arasındaydı.
SOL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder