27 Nisan 2022 Çarşamba

Gezi’den neden bu kadar korkuyorlar? - BİRGÜN

 


Aradan yıllar da geçse iktidarın Gezi kabusu bitmedi. Hafızalara çoğulcu, renkli ve kararlılığıyla geçen Gezi Direnişi 31 Mayıs 2013 günü parktan bütün ülkeye yayıldı. Türkiye’nin 81 ilinin 80’inde protesto eylemlerine 10 milyonu aşkın yurttaş katıldı.

Gezi Direnişi’ni ortaya çıkaran nedenleri ve iktidarın korkusunu şöyle özetledik:

•GEZİ, ÇEVRE DİRENİŞİYDİ:

27 Mayıs’ta Gezi Parkı’nda ağaçların sökülmesiyle başlayan eylemler kısa sürede büyüdü. Ağaçları koruyan yüzlerce yurttaş geceler boyu parkta nöbet tuttu, iş makinalarının önüne yattı. Polisin orantısız güç gösterisiyle tepkiler giderek büyüdü. Ülkenin dört bir yanında gerçekleşen sermaye yanlısı düzensiz kentleşme ve betonlaşma karşısında doğasına sahip çıkan on binlerin sokaklara döküldüğü bir halk hareketine dönüştü. Sonraki yıllarda gerçekleşen Cerattepe’den İkizdere’ye pek çok çevre mücadelesine örnek oldu.

•EMEK VE SINIF MÜCADELESİYDİ

Gezi Direnişi, aynı zamanda iktidarın neoliberal politikalarına en güçlü itirazlardan biri oldu. Başta sermaye patronlarının desteğini de alarak iktidara gelen AKP, son sürat özelleştirmelere yöneldi. Emekçi yığınlarının kazanılmış hakları bir bir budandı. Geçim sıkıntısı ve yoksulluk derinleşirken itirazlar da sıralanmaya başladı. TEKEL Direnişi ve 1 Mayıs eylemleriyle yükselen talepler, sermayenin sömürü ve talanına karşı insanca yaşam hakkı isteyenler tarafından sahiplenildi. Gezi’de işçiler inşaatlardan, fabrikalardan, beyaz yakalı çalışanlar ise plazalardan çıkıp parka akın etti. Sendika ve emek örgütlerinin de verdiği destekle direniş, emekçi kesimler tarafından sahiplendi.

•LAİKLİK VE SEKÜLER TALEPLER SAHİPLENİLDİ

AKP, iktidara geldiğinde toplumsal mutabakat maskesini çabuk düşürdü. İktidarının onuncu yılına girerken ülkede laikliğe karşı savaş açtı. Seküler yaşam hedef tahtasına konuldu. İçkili mekanlar ve içki içenler hedef tahtasına konuldu. Okullar dönüşüme uğradı, tarikat ve cemaat ağlarına teslim edildi. Söylemlerini sertleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere ‘kızlı erkekli kalıyorlar’ dedi. Benzeri pek çok skandala imza atan iktidar cephesi, dar ve radikal bir gerici azınlığın yaşam tarzını toplumun bütününe dayatmaya çalıştı. Cumhuriyet’in ilerici değerleri bir bir budandı. Laikliğin kırıntıları dahi ülkeden süpürülmek istendi. Yaşam tarzına karışılmasını istemeyen, ülkenin gerici tarikatların eline bırakılmasına karşı çıkan milyonlar Gezi Direnişi’nde bir araya geldi. Gezi, iktidarın gerici politikalarına karşı güçlü bir başkaldırı oldu.

•KADINLAR BAŞKALDIRDI

Gerici iktidar kadınlar üzerindeki baskısını artırdı. Sosyal yaşamdan koparılıp evlere hapsedilmek istenen kadınlara savaş açan iktidar cephesinin söylemleri büyük tepki çekti. Kadınların kılık kıyafetini sorgulayan gerici abluka, taciz ve tecavüze uğrayan kadınlar için ‘o saatte orada ne işi varmış’ dedi. Kadınlar için pembe otobüs önerilerinden okullar başta olmak üzere kamusal alanda haremlik selamlık pratiklere kadar kadınların kazanılmış hakları gasp edilmek istendi. Gezi’de direnen kırmızı elbiseli kadın başta olmak üzere direniş aynı zamanda bir kadın mücadelesi olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Eylemlerde ön saflarda yer alan LGBTİ+ bireyler de kimliklerini özgürce yaşamak için mücadele etti.

•SANAT SAHİPLENİLDİ

Sanat sahiplenildi: İktidarın en fazla hedef tahtasına koyduğu kesimlerin başında sanat yer aldı. Atatürk Kültür Merkezi’ne göz diken iktidar, cumhuriyetin sembol yapılarından olan bu mekanı yıktı. Gezi Direnişi’ne giden en önemli süreçlerden birisi de Taksim’de Cercle d’Orient binasında yer alan ve birçok festivalin düzenlendiği, sinemanın kült yapılarından olan Emek Sineması’nın yıkımıydı. Emek Sineması’nın yıkılmasına karşı gelen yurttaşlar ve birçok sanatçı, sinema önünde defalarca eylem yaptı. Emek Sineması’nın rant uğruna yıkılmasına tepki gösterdi. İktidar ise bu tepkiye TOMA ve biber gazı ile karşılık verdi. Heykeller için ‘ucube’ yakıştırması yapan, Beyoğlu’ndaki sokak sanatçılarını İstiklal Caddesi’nde barındırmayan Erdoğan ve iktidarının sanata yönelik baskıları Gezi Direnişi öncesinde bir hayli artmıştı. Direnişin en önemli araçlarından birisi de sanat oldu. Taksim Meydanı’nda çalınan piyano hâlâ kulaklarda tınlıyor. Gezi ile birlikte devasa bir külliyat oluştu. Sinema, roman, hikaye, şiir, tiyatro gibi sanatın hemen her alanında direnişe dair eserler üretildi.

•DAYANIŞMA VE BİRLİK RUHU

Sendikalardan siyasi partilere, meslek örgütlerinden yardımlaşma derneklerine kadar çok geniş bir toplumsal kesim bir araya geldi. Taraftar grupları direnişin sembollerinden biri haline geldi. Bir yanda elinde Türkiye bayrağı tutanlar öbür yanda HDP bayrağı taşıyanların fotoğrafı günlerce paylaşıldı. Yaşlısından gencine her yaştan yurttaş gücü yettiğince katkıda bulundu. Evlerden tencere ve tavalar çalındı, gazdan etkilenen eylemcilere yardım edildi. Direniş alanlarında ‘Taksim Komünü, Direniş Market’ isimleriyle gerçekleşen dayanışma, başka bir yaşamın en önemli savunusu oldu.

•DİRENMENİN ESTETİĞİ

Gezi Direnişi’nde direnişin estetiği en çok dikkat çeken konulardan biriydi. Yaratıcı, mizah dolu duvar yazılarından Erdoğan ve hükümet istifaya çağrıldı. Taksim’deki ‘Duran Adam’ protestosu dünyanın pek çok meydanına yayıldı. Atılan sloganlar büyük ilgi gördü. Sosyal medyanın yaratıcı içerikleri de eylemlerin yayılmasına katkı sağladı. Biber gazı ve TOMA karşısında dikilen eylemciler günlerce gündemden düşmedi. Hemen her bölgeye yayılan eylemler yerellerden de beslendi. Mizah ve direniş Gezi’nin sembollerinden biri oldu.

BİRGÜN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder