8 Nisan 2022 Cuma

Son misafirleri İmamoğlu oldu: İslamcı İHH'nın dünden bugüne serüveni - Orhan Gökdemir / SOL

İHH’nın “Kayıp Trilyon Davası” ile başlayan tarihi, CHP’lilerle çektirilen samimi fotoğraflarla devam ediyor.

Siyasal İslamcı hareket, öteden beri mali kaynak yaratmak için halktan çeşitli vesilelerle para toplama ve bunu çeşitli insani yardım örgütleri vasıtasıyla yapma geleneğine sahip. İHH ve Deniz Feneri bunların en bilinenleri. İHH’nın “Kayıp Trilyon Davası” ile başlayan tarihi, CHP’lilerle çektirilen samimi fotoğraflarla devam ediyor.

İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı ya da kısaca İHH, İslamcı hareketin icat ettiği sözde yardım kuruluşlarından biri. Esası cihatçı bir sivil toplum örgütü! Yüzün üzerinde ülkede faaliyet gösteriyor, büyük paralara hükmediyor.

Örgüt adını Bosna Savaşı’nda duyurdu, kısa süre sonra vakfa dönüştü. Bosna Savaşı'nın ardından Çeçenistan, Filistin, Kosova, Suriye gibi İslamcı hareketlerin etkin olduğu savaş bölgelerine faaliyet gösterdi. Temel motivasyonu cihatçı çetelere yardımdı.

İslamcıların Bosna faaliyetleri “Kayıp Trilyon Davası” ile taçlandı. Davanın esası İHH’nın bir uzantısı olduğu Refah Partisi'nin Bosna savaşı sırasında topladığı yardımları zimmete geçirmesiyle ilgiliydi. 1990'lı yılların başlarında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte Yugoslavya'da etnik çatışmalar körüklenerek ülke bölünecek, bu süreçte de Siyasal İslamcı hareketlerden faydalanılacaktı. RP bu işe gönüllüydü. “Sırplar'ın katlettiği müslüman kardeşlerimiz” için yoğun bir propaganda kampanyası başlattı. Avrupa’da ve Türkiye’de vatandaşlardan Bosna'ya yardım için trilyonlarca lira topladı.

Fakat işler yolunda giderken tuhaf bir şey oldu. Dönemin Başbakan Tansu Çiller, 22 Şubat 1994’te, RP’nin yurtiçinde ve yurtdışında Bosna’ya yardım amacıyla topladığı paranın yarısının yerine ulaştırmadığını söyledi. Çiller’in iddiasına ilk yanıt RP Grup Başkanvekili Şevket Kazan’dan geldi. Kazan, “Çiller, RP yardımlarının yerine ulaşıp ulaşmadığını Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’e sorsun” dedi. Aynı gün Bosna-Hersek Ankara Büyükelçisi Hajrudin Somun, RP’den kendilerine para iletilmediğini açıkladı.

Bosna'dan gelen “Bize ulaşan para yok” açıklamasının ardından 1994'te açılan soruşturmada, Refah Partisi'nin kasası olarak bilinen Süleyman Mercümek'in banka hesaplarında toplam 16,5 trilyon lira olduğu ortaya çıktı. Para trafiği şöyleydi: “Bosna’ya yardım” adı altında toplanan paralar İHH’nın Almanya’daki hesaplarında toplanıyor, oradan Mercümek’in Almanya’daki hesabına aktarılıyor, oradan da yine Süleyman Mercümek’in Türkiye’deki hesabına akıyordu. Mercümek’in hesabındaki paralar, yurtiçinde ve yurtdışında birçok bankaya uğradıktan sonra RP’nin örgütlerine pay ediliyordu. Süleyman Mercümek, açılan davalar sonucu suçlu bulunarak 20 trilyon TL para ve 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İHH AKP'nin safına geçiyor

Siyasal İslamcı hareket, öteden beri mali kaynak yaratmak için halktan çeşitli vesilelerle para toplama ve bunu çeşitli insani yardım örgütleri vasıtasıyla yapma geleneğine sahip. İHH ve Deniz Feneri bunların en bilinenleri. İHH, Milli Görüş hareketinin insanlardan para toplamak ve hem bu “gönüllü yardım” kampanyalarını siyasi bir kampanya olarak kullanıp hem de toplanan muazzam paraları denetlemek amacıyla kurduğu derneklerden biri. Bu model Bosna-Hersek’te yaşanan çatışmalar sırasında Milli Görüş hareketinin, daha sonra “Mercümek davası” olarak da kamuoyunda tanınacak olan kayıp trilyon davasında, halktan toplanan paraları örgüte “iç etmek” için ilk defa bu çapta kullanıldığında, kullanılan örgüt İHH idi. Dolayısıyla o dönem Milli Görüş kadroları olan AKP’liler için İHH, zaten hareketin bizzat kurduğu, organik bağları olan bir yapılanmaydı.

AKP çizgisinin Millî Görüş’ten ayrılmasının ardından İHH içinde AKP’liler ağır basmaya başlamıştı. İHH, halen AKP ya da Millî Görüş’ten birisine doğrudan doğruya ait değil, örgüt içinde iki çizginin de belirli bir etkisi var.

Ancak İHH, AKP döneminde hemen tüm dış politika açılımlarında hükümetin istediği doğrultuda işler yaptı. Mavi Marmara olayı bu iş birliğinin doruğuydu. İsrail'in baskın yaparak 9 kişiyi öldürdüğü Mavi Marmara gemisini İHH organize etmişti. Ancak iş, AKP'yle kol kola yapılıyordu. Aslında başta planlanan, gemide bazı AKP milletvekillerinin de gitmesiydi. Ancak İsrail'in katliama hazırlandığı anlaşılınca AKP'nin bundan çekindiği anlaşıldı.

Erdoğan ve İHH Başkanı Bülent Yıldırım


Cihat yolunda İHH'ya bir sadaka

Suriye’ye Batının öncülüğünde yapılan saldırı İHH için yeni fırsatlar yarattı. Örgüt, aktif olarak Suriye’ye saldıran cihatçı örgütlerin yanında yer aldı, "Esed zulmünü" hedef alan açıklamalar yaptı.

Örgütün bu konuda oldukça kabarık bir sicili var. 1990'larda İHH'yı araştıran Fransız terörle mücadele savcısı Jean-Louis Bruguiere, İHH'nın “terörizm ve cihat ile açık, uzun süre devam eden bağları” olduğunu ve 1999'da El-Kaide üyesi Ahmed Ressam'ın Los Angeles Uluslararası Havalimanı'na bombalı saldırı girişiminde bulunmasında İHH'nın rol oynadığını iddia etmişti. 1996'da İHH çalışanlarından Erdinç Tekir, kendi ifadesiyle “Çeçenistan'ın sesini dünyaya duyurabilmek için” Avrasya feribotunu kaçırdı ve 3 yıl 8 ay hapis yattı. Çeçenistan’ın sesi dediği aslında Çeçen cihatçıların sesiydi. Tekir, 2010'da baskına uğrayan Mavi Marmara gemisindeki “aktivistler” arasında yer aldı. Danimarka Uluslararası Etütler Enstitüsü'nün 2006'da yayımlanan raporuna göre, 1997'de İHH'nin İstanbul bürosuna düzenlenen bir polis operasyonunda silahlar, patlayıcılar, bomba yapma talimatları ve “cihat bayrağı” ele geçirildi. Polisin el koyduğu belgelere göre, operasyonda gözaltına alınan İHH üyeleri Afganistan, Bosna ve Çeçenistan'da savaşmayı planlıyordu.

İHH'nın üye olduğu Suudi Arabistan merkezli Hayır Birliği koalisyonu, 2008'de Amerika Birleşik Devletleri tarafından Hamas’ın kendine para aktarmak için kurduğu bir örgüt olduğu gerekçesiyle terör örgütü ilan edildi. Almanya 2010’da, İHH'nın “Gazze'ye yardım adı altında topladığı paralarla, Hamas'ı ve terör faaliyetlerini desteklediği gerekçesiyle” faaliyetlerini yasakladı. 2012'de Türkiye'de İHH Başkanı Fehmi Bülent Yıldırım hakkında El-Kaide'ye para aktarmaktan soruşturma başlatıldı. The Times gazetesi, 2012'deki bir haberinde Suriye'ye silah sevkiyatı amacıyla Libya'dan Türkiye'ye gelen bir kargo gemisindeki silahların büyük bölümünün İHH tarafından Müslüman Kardeşler'e verildiğini yazdı. Rusya 2016'da, Türkiye'nin İHH'yı ve Beşir Derneği'ni kullanarak Suriye'deki IŞİD ve diğer cihatçı gruplara silah ve malzeme temin ettiğini iddia etti.

İHH’nın CHP ile de arası iyi

Yıl 2015. Şimdi İBB Başkanı olan Ekrem İmamoğlu o tarihte Beylikdüzü Belediye Başkanı. Suriye savaşı en harlı zamanlarında. İmamoğlu yönetimindeki belediye yardım topladı ve Suriye’ye ulaştırmak için harekete geçti. İmamoğlu yardım duyurusunu sosyal medya hesabından şöyle duyurdu: “Paylaşmayı seven ve mağdurun her zaman yanında olan Beylikdüzü halkı Suriyeli kardeşleri için seferber oldu. Beylikdüzü İHH'nın 8. yardım tırını uğurladık. Tüm yardımseverlerimizden Allah razı olsun.” Yani İmamoğlu topladığı 8 tır dolusu yardımı İHH’ya teslim etmişti.

Peki o yardım İHH’ya teslim edildikten sonra nereye gitti?

Bu adres ile ilgili pek çok iz ve işaret var. Suriye’deki cihatçı örgüt Ahraru’ş Şam’ın kurucusu Ebu Halid el Suri lakaplı Muhammed Behaya yayımladığı bir bildiriyle El Kaide üyesi olduğunu kabul etti. Bu şahıs, ABD Hazine Bakanlığı tarafından El Kaide lideri Eyman el Zevahiri’nin Suriye’deki temsilcisi olarak nitelenmişti. Görevi Nusra Cephesi, Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) gibi El Kaideci örgütlerle Zevahiri arasındaki teması sağlamaktı.

Suriye’de irili ufaklı onlarca cihatçı örgüt, binlerce cihatçı militan vardı. Şeriat mahkemeleri kuruyor, kafa kesiyor, insanları kırbaçlıyorlardı. O sırada AKP’nin sivil toplum örgütü İHH ile Ahraru’ş Şam arasından da su sızmıyordu. Ankara’da İHH tarafından düzenlenen bir konferansın konuşmacıları arasında Ahraru’ş Şam’ın basın sözcüsü olarak tanıtılan Ebu Abdurrahman es Suri ile Bülent Yıldırım vardı. Aynı Ebu Abdurrahman, cihatçı bir siteye verdiği röportajda El Kaide’nin kolu Nusra Cephesi için, “Nusret Cephesi’ndeki kardeşlerin atılganlığı, sebatları, kuvvetleri, iyi çalışmaları herkes tarafından bilinmektedir. Onlar Suriye devriminde lider konumdalar. Allah onlardan razı olsun. İyi muameleleri ve güzel ahlakları nedeniyle insanlar arasında seviliyorlar” diyordu. Bülent Yıldırım da Müslüman Kardeşler temsilcileriyle birlikte yaptığı basın toplantısında İslam Cephesi’nden büyük destek gördüklerini söylüyordu.

El Kaide'nin Suriye kolu Heyet-u Tahrir'uş Şam (Şam Kurtuluş Heyeti) Türkiye'den İHH'nın da aralarında bulunduğu “devrimlerinin gizli kahramanları” için ödül töreni düzenledi. Törende sahneye davet edilen İHH temsilcisi ödülünü HTŞ genel Emiri Şeyh Ebu Cabir ve El Kaideci Suudi Şeyh Abdullah el-Muhaysini'den aldı.

Şubat ayının ortalarında cihatçılara desteğiyle bilinen İHH'nin CHP'ye yaptığı ziyaret CHP Gençlik Kolları tarafından duyuruldu. CHP Gençlik Kolları'nın Twitter hesabından yapılan açıklamada “Genç İHH Başkanı Abdullah Muhammed İslam ve beraberindeki heyet, genel merkezimizde Genel Başkanımız Gençosman Killik'i ziyaret etti” denilerek ziyaretin fotoğrafı paylaşıldı. Paylaşım sosyal medyada CHP'lilerin tepkilerine yol açtı.

İHH’nın CHP ile sonuncu teması birkaç gün önce gerçekleşti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İHH ziyareti, İHH’nın Twitter hesabından duyuruldu. 4 Nisan’da gerçekleşen ziyaretin fotoğraflarına yer verilen paylaşımda “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu vakfımızı ziyaret etti. Ziyarette kendisine vakfımızın Türkiye ve dünya genelinde yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi verdik” denildi.

“Kayıp Trilyon Davası” ile başlayan tarih, CHP’lilerle çektirilen samimi fotoğraflarla devam ediyor.

Orhan Gökdemir / SOL




 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder