11 Mayıs 2022 Çarşamba

Milli Eğitim Bakanı patronlara köle mi yetiştiriyor? Patron işten, MESEM okuldan attı - İLTER ASLANER / SOL

 "Pazartesi okula gittiğimde sınıf yoklamasında ismim yoktu. Müdür Yardımcısına gidip sordum, 'işyerinden atılmışsın maalesef, buradan da atıldın' dedi."


Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer kasım ayında yaptığı açıklamada "İşverenin süreçlerde pasif bir şekilde mezunları beklemesine tahammülümüz yok. İşverenleri eğitim sürecinin tamamına dahil ediyoruz. Artık sektörün güçlü temsilcileriyle birlikte mesleki eğitim verdiğimiz tüm alanlarda müfredatı birlikte güncelliyoruz, öğrencilerimizin işletmedeki beceri eğitimlerini birlikte planlıyoruz. En kritik tamamlayıcı hamle artık bu iş birliklerimizde istihdam öncelikli, istihdam garantili eğitim vermeye başladık" diyerek duyurmuştu MESEM'i.

Hemen arkasından on binlerce lise hatta üniversite öğrencisi "iş ve maaş" umuduyla Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri (MTAL) bünyesine açılan Mesleki Eğitim Merkezi Programı’na (MESEM) geçti.

Birçok öğrenci maaşlı çalışıp, lise diploması alma umuduyla MESEM’e akın etti. Nisan ayı içerisinde MEB, MESEM’de kayıtlı öğrenci sayısının 3 ayda yüzde 158 artışla, 159 binden 410 bine çıktığını gururla açıklamıştı.

Ya patronun istediğini yapacaksın ya da sessizce hayatının elinden çalınmasını izleyeceksin

Gelinen noktada ise MESEM'in patronlar açısından nasıl fayda sağladığı ve öğrencileri çalışma hayatına birer köle olarak nasıl hazırladığı bütün çıplaklığıyla ortaya saçılıyor. Bir Anadolu Lisesi'nde okurken, araya giren pandeminin de etkisiyle verimsiz bir lise hayatına başladığını söyleyen E.Y. babasıyla birlikte aldığı karar sonucunda bir meslek okuluna kaydını alıyor. Araştırdıkları kadarıyla hem okuyacak hem de 3-5 kuruş para kazanıp evin ekonomisine katkı koyacaktı. Fakat hem araştırma hem de kayıt sırasında anlatılmayan gerçekler, ancak patronla yüz yüze gelince ortaya çıktı. 

Lise öğrencisi E.Y.'nin hikayesini, staj adı altındaki sömürü çarkına babasının da emekçi olduğu bir fabrikada başladığı için, hem kendisinin hem de fabrikanın adını vermeden buraya taşıyoruz. Çünkü onun için yaşadığı haksızlıktan daha da kötüsü, bu haksızlık karşısında bir şey yaptığı durumda babasının da işten atılacak olması korkusu.

'Devlet cumartesi-pazar tatilsin diyor ama patron bu kanunu çiğniyor ve kabul etmezsen seni atıyor işten'

Biraz kendinden bahseder misin? Kaç yaşındası, şu an kaçıncı sınıfa gidiyorsun?

Ben 17 yaşında, lise 10. sınıf öğrencisiyim. Normalde bir Anadolu Lisesi'ne gidiyordum fakat bu sene başında meslek okuluna kaydımı yaptırdım.

Bu değişikliği yapmanın nedeni neydi? Sen mi istedin, ailen ya da başkaları mı yönlendirdi?

Araya giren pandeminin de etkisiyle verimsiz başlayan lise hayatıma, MESEM'i duyduktan sonra bu şekilde devam etmeye karar verdik. Yani babamla oturduk konuştuk ve hem okuyup hem de eve 3-5 kuruş para getirmenin avantajlı olacağını düşündük.

İlk başlarda böyle görünüyordu ama sonra işin rengi değişmeye başladı ve patron kafasına göre değişiklikler yapmaya çalıştı.

Sen Eylül'de başladın bu okula ve staja. Başlarken nasıldı şartların ve sonra neler yaşadın?

Evet, bu öğretim yılıyla başladım. Haftanın bir günü okula, diğer 4 günü ise staja çalışmaya gidiyordum normalde. Geçtiğimiz haftaya kadar da bu böyle devam etti. Fakat geçtiğimiz hafta patron birden, hafta sonları da işe gelmemi istediğini söyledi. Oysa devlet; haftanın 1 günü okul diğer günler staj, cumartesi ve pazar tatilsin diyor ama işyeri bu kanunu hiçe saymak istiyor. 

Ben de hafta sonu gitmeyeceğimi söyledim ve gitmedim de, fakat bunun sonucu olarak işten atıldığımı öğrendim.

İşten çıkarıldığını nasıl öğrendiğine de geleceğiz fakat, sence neden hafta sonları da gelmeni istediler?

Çünkü hem bir işçi kadar iş yükü çekiyoruz hem de patrona neredeyse sıfır maliyetle çalışıyoruz. Maaşlarımız işsizlik fonundan ödeniyormuş, fazladan çalıştırınca bunu el altından yapacağı için fazla mesai de ödemeyecek. Onlar için son derece kârlı yani.

Haftada 4 gün çalışmanın karşılığı olarak ne kadar maaş alıyordun?

Asgari ücretin neredeyse dörtte biri kadar, 1200 TL.

'O kadar rahatlar ki, istedikleri şey kanunsuz biliyorlar ama bunu bir kere bile yerine getirmeyince kafalarına göre işten çıkarabiliyorlar'

İşten çıkarıldığını nasıl öğrendin?

Dediğim gibi geçtiğimiz hafta içi, hafta sonu da işe gitmemi istemişlerdi. Ben gitmedim tabi. Bu Pazartesi okula gittiğimde sınıf yoklamasında ismim yoktu. Müdür Yardımcısına gidip sordum, "işyerinden atılmışsın maalesef, buradan da atıldın" dedi. Ben de sebebini sordum ama "onu işyerinle konuş" dedi. 

Babama anlattım durumu, babam da Müdür Yardımcısıyla konuşunca ona söylemişler; cumartesi, pazar gelmiyor diye işten çıkartma kararı vermişler.

Yani sen okula gidince öğrendin işten çıkarıldığını. Peki sana herhangi bir evrak imzalatmadılar mı?

Hayır imzalatmadılar. İşe girerken bazı evraklar imzalamıştım ama çıkarılırken herhangi bir şeye imza attırmadılar. O kadar rahatlar ki, istedikleri şey kanunsuz biliyorlar ama bunu bir kere bile yerine getirmeyince kafalarına göre işten çıkarabiliyorlar.

'Okul kaydımın yeniden yapılması ve örgün öğretimde devam edebilmem için bir işyerinde çalışmak zorundayım'

Bunun böyle olabileceğini biliyor muydun peki? Yani işten atılınca, okulla da ilişiğinin kesileceğini söylemişler miydi sana?

Hayır, bunu hiç kimse söylemedi bana. Babam da bilmiyordu, karşılaşınca öğrendik ve çok şaşırdık.

Şimdi ne yapacaksın?

Şu an elim bomboş, çaresiz içeride kalan maaşımı yatıracaklar mı diye bekliyorum.

Okula dönüş imkanın nedir?

Yeniden bir iş bulmam gerekiyormuş. Yani okul kaydımın yeniden yapılması ve örgün öğretimde devam edebilmem için bir işyerinde çalışmak zorundayım.

Eski okuluna, yani Anadolu Lisesi'ne tekrar dönme gibi bir şansın yok mu?

Maalesef yok. Resmen bir kara deliğin içine ittiler bizi. Eğer iş bulamaz ve buradan atılırsam, bundan sonraki tek şansım açık lise olacak.

Yeni bulduğun işyerinde de bu gibi sorunlarla karşılaşırsan ne yapacaksın? Ve son olarak söylemek istediğin bir şey var mı?

Mecbur kabul edeceğim. Şu anda bütün eğitim öğretim hayatımızı patronların iki dudağı arasına sıkıştırmışlar. Yani öyle 'yapmıyorum' deyip çıkamıyorsunuz işin içinden.

Evet mecbur kabul edeceğim ama bir yandan da kavga edeceğim, hem bize bunu yaşatan sistemi kuranlarla, hem de patronlarla.

İLTER ASLANER / SOL


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder