Evrensel "KÖŞEBAŞI" + "GÜNDEM" -29 Kasım 2024-

MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var?-Adnan Gümüş-

                       Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mezunlar Derneği Vişnelik Tesisleri

İlla bir değer aranıyorsa bunların başında bilgi gelir. Bilgi aynı zamanda açıklık/dürüstlük, adalet, ölçülülük, güven, eylem ilişkisini gösterir. Doğru veri yoksa doğru analiz yapamayız, doğru analiz yapamazsak doğru sentez ve doğru değerlendirme de yapamayız. Doğru bilgi ve değerlendirme yapılamamışsa doğru karar oluşturulamaz. Doğru karar oluşturulamazsa doğru eylemlenemez. MEB’in maarif modeli diliyle ne yetkinlik olur ne de erdem. Bunun sonuçları da çok daha ağır olur, gerçeklikten kopmak iktisadi, insani, sosyal, ekolojik… her alanda öngörülemez başka hata ve kayıplara yol açar. Bu kayıpların neler de olacağı öngörülemez çünkü ortada sağlıklı veri, bilgi yok demektir. Dahası birilerinin bilmediğini başka birileri biliyorsa onlar bakımından da bir avantaj olur, kendi avantajlarına olan kısımları kullanmış olurlar.

MEB çok önemli olan devamsızlık konusunda pek bir bilgi paylaşmıyor. Devamsızlık dışında okula kayıtsız nüfusu da okullaşma oranları üzerinden ifade ediyor ancak bunda da açık sayıları ifade etmiyor. Yine tümden okuldan, örgün eğitimden kopma anlamına gelen MESEM ve açık öğretim sayıları da açık bulunmuyor.

Bugün açık öğretim okulları ile ilgili garipliğe değineceğim.

AÇIK ÖĞRETİM ÖĞRENCİ SAYISININ BİR YILDA 1 MİLYON 116 BİN 852 KİŞİ AZALMASI NORMAL Mİ?

MEB eğitim istatistiklerine göre 2022/23’e göre 2023/24’te toplam öğrenci sayısı 1 milyon 194 bin 414 kişi azalmış. Bu azalma özellikle açık öğretimde meydana gelmiş. Açık öğretim öğrenci sayısı bir yılda 2 milyon 346 bin 654’ten 1 milyon 229 bin 802’ye düşmüş. Yani bir yılda 1 milyon 116 bin 852 azalmış.

 Tablo: Öğrenci Sayıları ve Yıllık Farklılaşma (2022/23 ve 2023/24)

 Toplam Erkek Kadın Yıllık Fark
 2022/232023/242022/232023/242022/232023/24 
Toplam199046791871026510263953960089196407289109374-1194414
Resmi15887296158492718146736810112977405607748142-38025
Özel16707291631192909773883476760956747716-39537
Açık Öğretim2346654122980212074446162861139210613516-1116852

*MEB eğitim istatistiklerinden derlenmiş, hesaplanmıştır.

Açık öğretimdeki bu azalmanın gerekçelerini Bakanlık açıklamadı, bilemiyorum ancak Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün 2024 son yayımladığı “İzleme ve değerlendirme raporu 2023”e göre “Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne bağlı Açık Öğretim Ortaokulu, Açık Öğretim Lisesi, Mesleki Açık Öğretim Lisesi, Açık Öğretim İmam Hatip Lisesi, Mesleki ve Teknik Açık Öğretim Okulu olmak üzere beş açık öğretim okulu bulunmaktadır.”

* Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün “İzleme ve değerlendirme raporu 2023”

PASİF ÖĞRENCİ SAYISI YANİ O YIL SINAV KAYDI YAPMAYAN ÖĞRENCİ AÇIKLANMIYOR

Pasif öğrenci sayısı hiç gözükmemektedir. İlk kayıtlılar ve kayıt yenileyenler ise aktif öğrenci kabul edilmektedir. Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün açıklamasına göre “29.12.2022 tarihi ve E-24659360-20-67172361 sayılı Makam Oluru ile yapılan düzenleme sonrasında şartları taşıyan öğrenciler açık öğretim okullarına yıl boyunca kayıt yaptırılabilmektedir. 2023-2024 eğitim öğretim yılı 1. döneminde 192.385 öğrenci ilk kayıt, 817.524 öğrenci kayıt yenileme olmak üzere toplam 1.009.909 öğrenci kayıt işlemi yaptırmıştır.”

* Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün “İzleme ve değerlendirme raporu 2023”

Dikkat edilirse birinci yarıyıl için bir önceki yıla göre 1 milyon 368 bin 214 öğrenciden 1 milyon 009 bin 909’a gerileme bulunmaktadır. Yani önceki yıla göre 359 bin azalma vardır. Bu azalmanın bir sebebi rapordaki açıklamaya göre, yeni kayıt sayısındaki düşüştür.

Ancak bu sayılar birinci döneme ilişkindir. MEB tüm yılı dikkate alarak açıklama yapmaktadır.

TÜM YIL İÇİN 2023-2024 SAYILARI VERİLMEMİŞ DURUMDA

Önceki yılla aradaki farkın ancak “tüm dönemler” sayıları ile kıyaslanabilir. Hayat Boyu Öğrenme Müdürlüğü bu sayıyı raporunda bir önceki yılda bırakmış, son yılı tüm dönemler için açıklamamış.

* Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün “İzleme ve değerlendirme raporu” 2023

Diğer yandan MEB 2023-2024 için 1229802 (1 milyon 229 bin 802) öğrenci olarak yansıtmış. Hayat Boyu Öğrenme Müdürlüğünün açıklamadığı, MEB eğitim istatistiklerinde bu şekilde açıklanan sayılar tüm yılı mı yansıtıyor, gerçek durumu mu yansıtıyor? 

Eğer gerçek durum ise aradaki 1 milyon 116 bin 852 açık öğretim öğrencisine ne oldu, bir yılda bu kadar azalmanın sebebi ne?

MEB’E ÇAĞRI: YAŞLARA, CİNSİYETE GÖRE AKTİF VE PASİF AÇIK ÖĞRETİM ÖĞRENCİ SAYILARI NEDİR?

Türkiye’de çocukların durumu nedir, eğitim öğretimin durumu nedir, bu sorunun yanıtı ancak sağlıklı bilgilerle derinleştirilebilir. Eğitim verileri MEB’de. Eğitim verilerini sağlıklı açıklamak durumunda. Bu açıklamalarda yaş, cinsiyet, yerleşim yeri gibi ölçütler/değişkenler çok önemli.

Açık öğretim için aktif öğrenciden daha da önemlisi toplamı yanı pasif öğrencilerle birlikte toplamı.

Bakanlığın açık öğretim öğrenci sayılarını aktif, pasif, toplamda, yaş ve cinsiyet dağılımları ile birlikte açıklaması gerekiyor.

Gerçekten bir yıl içinde böyle bir azalma olmuşsa bunun gerekçelerini açıklaması gerekiyor.

Birilerini kandırdığını veya atlattığını hesaplayan biri en başta kendisini, kendi üzerinde durduğu ve sürdürmek durumunda olduğu süreçleri kandırıyor, atlatıyor demektir. Bunun hiç kimseye zarardan başka faydası yok. Eğitim veya herhangi bir toplumsal soruna duyarlılık gösteren insanlara haksızlık etmekten, ülkenin enerjisini buralarda tüketmekten de kimseye bir fayda yok ama zararı çok.

İNSANLIK KRİZİ KARŞISINDA ÖZGÜRLEŞTİRİCİ BİR PRATİK OLARAK ELEŞTİREL PEDAGOJİ KONGRESİ

Bu yıl Türkiye’de iki eleştirel pedagoji kongresi gerçekleştiriyor. Birincisi yapıldı, ikincisi 29-30 Kasım ve 1 Aralık tarihlerinde Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mezunlar Derneği Vişnelik Tesislerinde, Ankara’da gerçekleştirilecektir.

                                                            /././

Gerisi gözaltı, yasak -Nuray Sancar-

Çarşamba günü 30 ilde yapılan operasyonlarla 231 kişi gözaltına alındı. DEM Parti’li Kayapınar Belediyesi Eş Başkanı Cengiz Dündar, DEM Parti Emek Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Sevtap Akdağ, İHD kurucularından Nimet Tanrıkulu, MKG Başkanı Roza Metina’nın yanı sıra Kürt basınından gazeteciler, kitle ve meslek örgütü yöneticileri ve aydınlar da var bu listede. Bu konuda başka ‘soruşturmalar’ın da yapıldığı belirtiliyor.

Bahçeli’nin Öcalan’ı Mecliste konuşmaya çağırdığı, Ahmet Türk’ten görüşme talebi beklediği, toplumun da ‘çözüm’ eksenli bir tartışmaya şu veya bu şekilde yöneltildiği koşullarda, eş zamanlı gerçekleşen gözaltılar, kayyım atamalarıyla harlanan sürecin genişleyerek derinleşeceğini gösteriyor. Grup toplantısında yaptığı konuşmada Halk TV’yi tehdit eden Bahçeli, iktidar uygulamalarını ve gelişmeleri tartışan muhalefeti kanal nezdinde partisiyle uğraşmakla suçluyor.

İlan edilmeden, fiilen uygulanan bir tür olağanüstü hal kapsamında toplum bir yandan yakın bir zamanda enflasyonun kontrol altına alınacağı, ekonomik göstergelerin iyi gittiği demeçleriyle oyalanırken diğer yandan da nereye varacağı belli olmayan bir ‘çözüm’ süreci beklentisine sokulmuş durumda. Baskıya eşlik eden beklenti arasında sürekli manevralar yapan iktidar, toplumsal bir afaziye yol açan gündem inşasıyla halkın siyasal reflekslerini yeniden düzene sokuyor. Son seçimlerde bu refleks Cumhur İttifakının etrafındaki kesimin çözülmeye başladığını göstermişti çünkü.

DEM Parti’yi Türkiye partisi olamamakla suçlayıp aynı anda onun Batı ile ilişkilerini keserek bölgeye hapsetmek ile DEM’e dokunana iltisak faturası kesmenin birlikte gerçekleştirilmeye çalışıldığı siyasal manevra, yeni bir durum değil. Bu manevra 10 Ekim Katliamı’ndan sonra Başbakan Davutoğlu’nun ‘Oylarımız artıyor’ beyanıyla sabit olmuştu.

Yeni olan, eski ve paslanmış bir düğmeye ağırlaşmış dünya ve Ortadoğu koşullarında basılmış olması. Avrupa devletlerinin yurttaşlarına olası bir büyük savaşa hazırlanma direktifi verdiği, Ortadoğu’da gerilimin arttığı böyle bir zamanda her devlet gibi bizdeki iktidar da olanaklar ve kısıtlar hesaplaması yapıyor. Erdoğan söylüyor: “Bölgemiz, kuzeyi ve güneyiyle adeta cayır cayır yanıyor. Cumhur İttifakı olarak tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Türkiye’nin hem siyasi ve ekonomik istikrarını korumanın hem sosyal barışını tahkim etmenin hem de hedeflerimize doğru yürüyüşümüzü sürdürmenin mücadelesini veriyoruz.” 

Milli birlik ve beraberliğin koşullarının herhangi bir seferberliğin yetersiz saikleri yüzünden elde toplumsal kesimler arasındaki ittifakların bozulması ve zorunlu biat kaldı. Bu matematiğin dışında kalmaya çalışan Erdoğan şimdilik koordinasyonu Bahçeli’ye bırakmış görünüyor. Her gün ekrana gelen kavga dövüş sahneleri, canı yanan halk ve emekçi kesimlerinin çığlıkları, cinayet, yolsuzluk, ‘Araziye el koyma’ rüşvet ve gasp haberlerindeki artış, kayyım atamaları ve bunların devamının geleceği haberleri on yıl önceki yani 2015 seçimleri dönemindeki ‘Verin 400’ü rahat edin’ çağrışımını tetikliyor.

Halkın neyi konuşacağını, hangi konuyu düşüneceğini belirleyen iktidar nasıl konuşacağını da belirlemeye çalışıyor. CHP’li belediyelerin açtığı kreşlerde çocuklara LGBT propagandası yapıldığını söyleyen Mili Eğitim Bakanı Yusuf Tekin toplumdaki en geri hissiyatı kabartırken aslında okul öncesi eğitimin hangi sermayeye bağlanacağının yolunu göstermeye, din, ahlak ve yasak imasıyla hedef saptırıyor. Eğitimi özelleştirilmesinden nemalanan tarikatların önünü temizlemeye çalışıp yerel hizmet kurumlarını zan altında bırakıyor örneğin. Erdoğan ise bu tür hizmet kurumlarına el atan, kendisinden ve tarikatlardan olmayan belediyeleri “Hırsları boyunlarını aşmak”la suçluyor. Oysa aynı gün sosyal medyada Menzil Tarikatının sübyan eğitimi kayıtlarının başladığı ilanı görüldü.   

Yerel kaynakların bekçiliğine kayyımlar atanırken seçilmişlerin hukuksuz suçlanmalarının, imaların, göndermelerin yer aldığı söylem evreninin kurulması hem iktisadi hem siyasi rant uğruna rakibi kriminalleştirmenin, ahlaken itibarsızlaştırmanın ve dışlama siyasetinin gereği. Böylece toplumsal gerilim de artırılıyor.  

Çarşamba günü yapılan; siyasetçileri, gazetecileri, aydınları ve kitle örgütü yöneticilerini içeren gözaltı dalgası da bu toplumsal gerilimi ve tedirginliği artırmaya yönelik. Kürt sorununu çözmenin değil ama Kürtlerin kendisini sorunlaştırmanın ve DEM Parti’nin Cumhur İttifakı partileri dışındaki yakınlaşmaların zemini bu yüzden oluşturuldu. Erdoğan’ın son çağrısı şöyle: “Kendini bu ülkeye, bu millete karşı mesul hisseden herkesin bu mücadeleye destek vermesi, katkı sunması, en azından yıkıcı muhalefetten kaçınması gerekir.”

Yıkıcı muhalefet her şey olabilir. Bunun yanında söz konusu vatan, millet ve devletse ‘gerisi sadece birer teferruat’ olacak. Yani iktidarın politikalarına karşı çıkan herkes teferruattan ibaret. Yasaklar, cezalar, yoksulluk ve zulüm bu durumda mübah! Çünkü dünya karışık!  

                                                               /././

Almanya'yı savaşa hazırlıyorlar -Yücel Özdemir

Rusya ile Batılı emperyalist devletler arasında “büyük savaş” yönünde son bir haftada ilginç ve önemli olaylar yaşandı, önümüzdeki haftalarda da yaşanmaya da devam edecek gibi görünüyor.

Biden’ın giderayak Ukrayna’ya uzun menzilli ATACMS füzelerinin Rusya’ya karşı kullanılabileceği izni vermesinden sonra, Ukrayna ordusu en az iki kez bu füzeleri Rusya topraklarına fırlattı. Rusya’nın da uzun menzilli Oreşnik füzeleriyle karşılık vermesi, tansiyonu epey yükseltmiş durumda. Putin’in Oreşnik’in Batı başkentlerini vurabilecek menzile sahip olduğunu söylemesi ise hem karşı hamle girişimlerini yoğunlaştırdı hem de NATO’nun doğrudan savaşa girmesi için senaryoları artırdı. Halk arasında ise Rusya ve Putin korkusu büyüyor. Ne de olsa Oreşnik, 15 dakika içinde Berlin’i vurabilecek kapasitede...

Bütün bu olanlardan ötürü NATO cephesinden birbirinden ilginç hazırlıklar ve iddialar var.

Bunlardan biri, pazartesi günü Almanya’nın Leipzig kentinden kalkan DHL’ye ait bir kargo uçağının Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta havaalanı yakınlarında düşmesi. Litvanyalı yetkililer bir kişinin hayatını kaybettiği olayın teknik kaza olabileceğini açıklarken, savaş çığırtkanı Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock katıldığı G7 zirvesinde ortada somut bir delil bulunmadığı halde kargo uçağının sabotaj sonucu düşmüş olabileceğini söyledi. Akabinde Genelkurmay Başkanı Carsten Breuer, ARD televizyonunda katıldığı bir programda uçağın Rusya’nın saldırısı sonucu düşmüş olabileceği iddiasını güçlendiren sözler sarf etti. Geçtiğimiz yaz Köln’deki kışlada ve Leipzig’deki DHL merkezinde çıkan yangınları, tezini güçlendirmek için kullandı.

General Breuer, Rusya’nın Batı’ya karşı bir hibrid savaş sürdürdüğü, bu nedenle olayların arkasında Rus istihbaratının olabileceği tezini işliyor.

Bu soruşturmanın ardından kargo uçağının Rusya tarafından düşürüldüğü iddiası güçlenirse, bu bütün Avrupa ülkelerinde Rus istihbaratının her an saldırılar düzenleyebileceği görüşünü pekiştirecek. Hatta bunu NATO’ya saldırı olarak değerlendirip, Rusya’ya savaş nedeni sayılması gerektiğini savunanlar da çıkabilir. Zira koşullar oluştuğunda büyük savaş için sadece bir provokasyon yeterli.

Son haftalarda Rusya’nın Avrupa’ya saldırabileceği, bunun da büyük bir savaşa yol açacağından hareketle çeşitli tatbikatlar da yapılıyor. Alman ordusu, halkı savaşa hazırlamak için adeta seferber olmuş durumda. Hükümet tarafından karar altına alınan bin sayfalık Almanya Operasyon Planı (Operationsplan Deutschland) adlı strateji belgesinde, korunmaya değer tüm binalar ve altyapı tesislerinin listesi çıkarılmış. Yine Almanya’nın savaş malzemeleri, gıda ve ilaç ile birlikte doğuya taşınması gereken on binlerce, yüz binlerce asker için merkez ülke haline geleceği senaryosu hazırlanmış.

Ordu bu temelde eğitim turuna çıkmış. Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yer alan habere göre Hamburg’da yapılan bir toplantıya katılan Eyalet Ordu Komutanı Yarbay Jörn Plischke, ülkede tır sürücülerinin yüzde 70’inin Doğu Avrupalı olduğunu söyleyerek, savaş durumunda bunların gideceğini, bu nedenle her işletmenin 100 çalışandan beşini tır/kamyon sürücüsü olarak yetiştirmesini istemiş.

Federal Sivil Savunma Kurumu (BBK) tarafından hazırlanan raporda ise mevcut sığınakların elden geçirileceği belirtilirken, yetersizliği tespit etmiş ve vatandaşların oturdukları konutlarda sığınak oluşturmaya teşvik edileceği aktarıldı. BBK’nin raporu “operasyon planı” ile uyumlu.

Bu arada Avrupa Birliği (AB) askeri tatbikatı Celle kenti yakınlarındaki Südheide’deki Bergen askeri eğitim alanında başladı. 15 ülkeden 1700 askerin katıldığı bu tatbikatta, krizlere nasıl hızlı tepki verileceği konusunda pratik eğitim yapılıyor. NDR televizyonun sitesinde yer alan haberde tatbikatın amaçlardan biri acil bir durumda binlerce askeri AB üyesi olmayan ülkelere hızlı bir şekilde sevk etmek. Burada “AB üyesi olmayan ülkeden” Ukrayna anlaşılıyor.

Frankfurter Allgemeine Zeitung’da 25 Kasım’da yer alan başka bir haberde ise Avrupa’daki NATO üyesi ülkelerde muhtemel bir savaş için silah üretimi için yapılan iş birlikleri anlatılıyor. Silah tekellerinin temsilcilerinin Hamburg Limanına demir atan İngiliz donanmasına ait savaş gemisi HMS Queen Elizabeth’te bir araya geldikleri belirtiliyor. Özellikle Almanya ve İngiltere’nin ortak silah üretimi için çalıştığı yazılıyor. HMS Queen Elizabeth sadece görüşmelerin yapılması için değil bölgede yükselen tansiyon nedeniyle Hamburg’a gelmiş. Geminin hangarında 40 adet savaş uçağı ve helikopter bulunuyor.

Gelişmeler, özel olarak Almanya’nın genel olarak Avrupa’nın “normal” bir süreçten geçmediğini, savaş hazırlıklarının yapıldığını net olarak gösteriyor. Bugüne kadar yapılan ve bundan sonra yapılacak devasa askeri harcamalar, bir büyük savaşa adeta davetiye çıkarıyor.

Tarihte iki büyük savaşa sahne olan bu coğrafyada egemen sınıfların bir kez daha halkı savaşa hazırlamak için yoğun bir çaba içerisine girdiği, korkuları ve düşmanlıkları körüklediği anlaşılıyor. “Savunma” ve “güvenlik” adına militarizm, silahlanma adeta tek seçenek olarak dayatılıyor.

Ekonomik sorunların arttığı, gelecek korkusunun büyüdüğü bugünkü koşullarda savaşa karşı barış güçlerine büyük görev ve sorumluluklar düşüyor.

                                                          /././

Bahçesaray Belediyesine kayyım atandı: Kent merkezi ablukaya alındı

Van'ın Bahçesaray (Miks) Belediye Eş Başkanı Ayvaz Hazır’a "Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla 3 yıl 11 ay hapis cezası verilmesinin ardından belediyeye kayyım atandı. Hazır'ın yerine Bahçesaray Kaymakamı Harun Arslanargun, kayyım olarak atandı. Kayyım kararının ardından belediye binası polis tarafından abluka altına alındı.(https://www.evrensel.net/haber/535574)

                                                            ***

Gazeteciler Bilge Aksu ve Mehmet Uçar tutuklandı

Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında bir çok kentte yapılan ev baskınlarından gözaltına alınan ve Eskişehir’e getirilen gazetecilerin savcılık ifadeler tamamlandı. Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen gazetecilerden Bilge Aksu ve Mehmet Uçar tutuklanırken Serap Güneş, Erdoğan Alayumat ve Tuğçe Yılmaz adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.Adli kontrol talebiyle hakimliğe sevk edilen gazetecileri Bilal Seçkin, Suzan Demir ve Havin Derya adli kontrol kararıyla hakimlikten serbest bırakıldı.Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 26 Kasım'da Diyarbakır, İstanbul, Mardin, Şırnak, Ankara başta olmak üzere 30 ilde yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan ve aralarında gazeteci, siyasetçi, hak savunucularının bulunduğu 231 kişinin savcılık ifadeleri tamamlandı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkan Yardımcısı Sevtap Akdağ, Kayapınar Belediye Eş Başkanı Cengiz Dündar, İnsan Hakları Derneği (İHD) kurucularından Nimet Tanrıkulu, Genel-İş Başkanı Remzi Çalışkan, Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Üyesi Şiar Rışvanoğlu, Leyla Doğan, Erdal Güzel, Halef Caruş, Faruk Ayhan, Ecevit Odabaşı, Abdurrahman Aydın, Recep Şimşek ve Hamza Kaan'ın Ankara Adliyesi'nde savcılıkta ifade verdi.(https://twitter.com/i/status/1862429821650801107)(https://www.evrensel.net/haber/535530)

                                                         ***

Özel Hastane Çetesi Soruşturması: 13 özel hastaneye kayyım atandı

İstanbul Büyükçekmece Başsavcılığınca, "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" suçundan yürütülen soruşturma kapsamında özel hastane davasında yargılanan sanıkların da aralarında bulunduğu 23 şüpheli ile 3 şirketin mal varlığına tedbir konuldu. 13 özel hastane ve 3 şirkete de kayyım atandı.(https://www.evrensel.net/haber/535557)

                                                                      ***

Türk-İş’in enflasyonu yüzde 0.6 arttı

Asgari ücret görüşmelerine günler kala, Türk-İş tarafından yayımlanan açlık-yoksulluk sınırı artışı adeta dondu. Enflasyon verileri TÜİK’in dahi altında kalan Türk-İş’e göre kasım ayında aylık gıda enflasyonu sadece yüzde 0.6 arttı. Türk-İş araştırmasına göre kasım 2024’te;Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 20 bin 561 TL’ye, Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 66 bin 976 TL’ye,Bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 26 bin 712 TL’ye yükseldi.

                                                       *** 

Gürcistan AB ile diyaloğu kesti, muhalefet sokağa çıktı

Gürcistan Başbakanı İrakli Kobakhidze’nin, ülkesinin iç işlerine karışıldığı gerekçesiyle Avrupa Birliği’ne (AB) katılım müzakerelerinin 2028’e kadar gündeme alınmamasına yönelik kararının ardından Tiflis’te dün gece başlayan protestolar bugün de sabaha kadar sürdü. Gece yarısına doğru bazı göstericiler parlamento binasının bir tarafını kuşatmaya çalıştı. Polis su ve göz yaşartıcı gazla müdahale etti. Yerel basına göre sabaha kadar süren müdahale sırasında yaralananlar oldu. Gürcistan İçişleri Bakanlığı 43 kişinin gözaltına alındığını açıkladı.Hükümetin karşısında yer alan Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, X hesabından yaptığı yazılı açıklamada, polisin müdahalesine tepki göstererek, “Avrupa başkentlerinden sert tepki bekliyorum” dedi.Avrupa Parlamentosundan 28 Kasım’da yapılan açıklamada Gürcistan’da 26 Ekim’de düzenlenen parlamento seçimlerinde “ciddi usulsüzlüklerin” olduğu belirtilerek, seçimlerin bir yıl içinde uluslararası gözetim altında yenilenmesi çağrısında bulunulmuştu. Açıklamada, Başbakan Kobakhidze dahil üst düzey Gürcü yetkililere yaptırım uygulanması ve Gürcü hükümetiyle resmi temasların sınırlandırılması istenmişti.                                       ***

(Evrensel)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

Tatil yerlerinde kıyılar gasbedilmiş durumda+"İstanbul’un nimeti" deniz, seyirlik bile değil+İstanbul’un kıyısı sermayeye peşkeş+Kıyı hakkının 20 yıllık gasbı: Halkın denizle bağı yasalarla koparılıp sermayeye veriliyor-EVRENSEL-

Tatil yerlerinde kıyılar gasbedilmiş durumda - Nisa Sude Demirel/ Şeyma Akcan Kıyılar ya otellerin ya da özel başka türlü işletmelerin kontr...