1-Murat Ağırel ve Barış Pehlivan tekrar cezaevine giriyor (BİRGÜN)
1-Murat Ağırel ve Barış Pehlivan tekrar cezaevine giriyor (BİRGÜN)
Bir yazışma okuyorum...
2017 yılında yapılmış:
“Bana bilgilerinizi gönderin lütfen. İsim ve TC kimlik No...”
Karşıdaki kişi TSK’den ihraç edilmiş bir asker. Umut bağladığı kişi ise gazeteci olduğu iddiasındaki Süleyman Özışık.
Devam ediyor Özışık:
“Perşembe günü Ankara’ya gideceğim. Bakan Canikli’ye masum olduğuna inandığım isimlerin listesini vereceğim. Sizin isminizi de aktaracağım. İnşallah suçsuzluğunuz tescillenir ve gereken yapılır.”
Yardım bekleyen kişi haliyle çok mutlu. “Allah sizden razı olsun Süleyman Bey” diyor...
Özışık özenli çalışıyor. Bakanlarla görüştükten sonra dönüş de yapıyor KHK ile ihraç edilmiş kişiye:
“İsminizi İçişleri Bakanı’na ve Canikli’ye verdim. İnşallah güzel bir haber çıkar.”
Hatırlayın, Süleyman Özışık 15 Temmuz’dan sonra ihraç edilenler için aracılık yaptığını şöyle itiraf etmişti:
“Ben gerek Süleyman Soylu’ya, gerek OHAL Komisyonu’na, gerek diğer mercilere masum olduğuna inandığım binlerce insanın dosyasını götürdüm. Dedim ki ‘Bu insanlar eğer masum çıkmazsa hesabını benden sorun.’ Araştırmalar yapıldı, hepsinin bir iftiraya kurban gittiği ortaya çıktı ve hepsi görevlerine iade edildi.”
İşte bir bölümünü aktardığım, ilk kez okuduğunuz bu yazışma, o itirafın delilerinden sadece biriydi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Özışık’ın ifşasından yola çıkarak geçen yıl Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. OHAL Komisyonu üyeleri Salih Tanrıkulu, Esat Işık, Mehmet Karagöz, Abdullah Çiftçi, Mustafa İkbal, Murat Aytaç ve Mustafa Cihat Feslihan hakkında “görevini kötüye kullanmak” suçundan şikâyetçi oldu.
Sonuç ne mi oldu?
Savcının dosyayı geçen ocak ayında şöyle diyerek kapattığı ortaya çıktı:
“OHAL Komisyonu üyelerinin resmi sıfatı olmayan bazı kişilerin kefilliğinde iş yaptıklarına dair internette yayımlanan haberden başka somut ve güvenilir bir delil bulunmadığı, müştekilerin iddialarının internette yayımlanan bir habere dayandığı, bu haberin doğruluğuyla ilgili somut ve güvenilir bir delil de bulunmadığı anlaşıldı. Bu nedenle şikâyet edilenler hakkındaki suçlamaya dair dilekçenin işleme konulmamasına karar verildi.”
Şimdi...
Cumhuriyet savcısı, Özışık’a “Nedir bu itirafının içyüzü” diye bir soru sormuş mu? Ya da adı geçen bakanlara, şüpheli olan OHAL üyelerine göstermelik de olsa sormuş gibi yapmış mı?
Verdiği karara bakılırsa, hayır!
KESK umutlu değil ama asli görevini yapmayan savcının yerine işin peşini bırakmıyor. Özışık’ın itiraf dosyası şimdi Anayasa Mahkemesi’nin önünde duruyor.
***
Biliyorsunuz; Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üniversiteye girişte baraj puanının kaldırıldığını duyurdu. YÖK Başkanı Erol Özvar kararı, “Temel amacımız daha fazla adayın tercih yapması. Bu sistem aslında öğrenciler arasında rekabeti getirecek” diyerek savundu.
Sahi, birdenbire nereden çıktı bu karar?
Eğitim kulislerinde söylenti üstüne söylenti...
En çok konuşulan ise şu:
“Karar kamuoyuna açıklanmadan önce YÖK Başkanı ani bir genel kurul kararı almış. Ve kurul üyeleri ile Zoom programı üzerinden toplantı yapılmış. Gündem konusu toplantı başlamadan sadece 15 dakika önce kurul üyelerine iletilmiş. YÖK Başkanı baraj puanının kaldırılmasıyla ilgili müzakere etmek isteyen kurul üyelerine müsaade dahi etmemiş. 20 dakika içerisinde de tartışmayı bitirmiş. Hatta bu tarihi kararla ilgili çalışma yapılıp yapılmadığını soran üyelere hiçbir rapor dahi sunulmamış.”
Yani yüz binlerce gencin hayatını etkileyecek sistem değişikliğinin, baskın bir toplantıyla hayata geçirildiği ileri sürülüyor.
Şunu da yazarak bitireyim: Bu iddiaları dillendirenler, YÖK Başkanı’nın arkasındaki beyne, danışman Bekir Gür’e işaret ediyor. Gür’ün Milli Eğitim Bakanlığı ile ilişkilerine de dikkat çekiliyor. Eğitim camiasında etkisi yükselen Gür’den rahatsız olanların sayısının da gün geçtikçe arttığı öne sürülüyor.
Barış Pehlivan / Cumhuriyet
1989 Sovyetler'in Afganistan'da 9 yıl süren askeri varlığı son Sovyet birliklerinin çekilmesiyle sona erdi Savaşta 15 000 kadar Rus askerinin yanı sıra, yaklaşık 1 milyon Afganlı hayatını kaybetti, 5 milyon Afganlı da ülkesinden göç etmek zorunda kaldı.
1992 Mardin'in Aytepe, Yardere ve Ahmetli köylerine jandarma operasyon düzenledi 4 kadını gözaltına almak istedi Kadınları vermek istemeyen köylülere jandarma müdahale etti Jandarmanın ateş açması sonucu yaşları 10 ila 20 arasında değişen 6 kişi öldü, 5 kişi de yaralandı.
1969 Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) tarafından düzenlenen "Büyük Eğitim Yürüyüşü" Ankara'da yapıldı ve binlerce öğretmen bozuk eğitim düzenini protesto etti." Halkımızı sömürüden kurtaracağız " diye slogan attı.
1999 Eskişehir Cezaevi'nde "Karagümrük Çetesi" olarak tanınan bir grup Mustafa Duyar'ı öldürdü, Selçuk Parsadan'ı yaraladı Mustafa Duyar Özdemir Sabancı'yı öldürmekten, Selçuk Parsadan örtülü ödenek davasından hüküm giymişti
1990 Türkiye Birinci Futbol Ligi kulüpleri Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu'nu (TRT) boykot kararı aldı Kulüpleri bu kararları almasına, TRT'nin telif hakları konusunda verdiği sözleri yerine getirmeyişinin neden olduğu bildirildi Karara futbol seyircisi büyük tepki gösterdi.
1959 Atatürk'ü konu alan The Incredible Turk adlı film CBS Network aracılığıyla yayımlandı Filmin yönetmenliğini Ermeni asıllı Aram Boyacıyan yapmıştı.
1977 "Türkiye'nin aktüel durumu" konulu bir film çekmek üzere Türkiye'ye gelen İsveç'li bir Televizyon ekibi güvenlik kuvvetleri tarafından sınır dışı edldi İsveç'li televizyoncular olayı protesto ettiler.
1983 Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) Genel Müdürü Macit Akman, renkli TV deneme yayınlarının haftada iki saatten dört saate çıkarıldığını belirtti ve 1 Temmuz 1984'den itibaren tamamen renkli yayına geçileceğini söyledi.
1994 Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararıyla, dışkı yedirtilen köylülere, 300 bin Frank tazminat vermeyi kabul etti.1989'da Cizre'nin Yeşilyurt köyünde bir grup asker köylülere dışkı yedirmiş, köylüler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurmuşlardı.
1973 Anayasa Mahkemesi parlamenterlere ayrıcalıklı emekli maaşı sağlayan kanun maddelerini, Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etti.
1983 Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Doçent Yalçın Küçük 7,5 yıl hapse mahkum oldu Yalçın Küçük "Bir Yeni Cumhuriyet İçin" adlı kitabından yargılanmaktaydı.
1949 1200 Musevi Türkiye'den Filistin'e göç etmek için başvuruda bulundu; göç edenlerin sayısı 10.000'i geçti.
1975 Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (Töb-Der) 7 ilde "hayat pahalılığı ve faşizmi protesto" toplantıları düzenledi Toplantılar saldırıya uğradı; 1 kişi öldü, 60 kişi yaralandı.
1970 Prof Erdal İnönü Ortadoğu Teknik Üniversitesi rektör vekili oldu.
1950 Sovyetler Birliği ile Çin arasında karşılıklı savunma antlaşması imzalandı İki ülke kapitalist dünyaya karşı birleşik cephe oluşturduklarını ilan etti.
1971 Kimliği belirsiz kişiler Amerikalı Çavuş J R Finley'i kaçırdı Amerikalı çavuş 17,5 saat sonra serbest bırakıldı.Aynı gün İstanbul Edebiyat Fakültesi sağ görüşlü bir grup öğrenci tarafından işgal edildi, İstanbul'daki Kadırga Yurdu'na patlayıcı madde atıldı, Ankara'da Ortadoğu Teknik Üniversitesi'ndeki Kennedy anıtı havaya uçuruldu.
2012 TBMM Adalet Komisyonu, MİT mensupları veya özel bir görevi ifa etmek üzere Başbakan tarafından görevlendirilen kişilerin, özel yetkili ağır ceza mahkemeleri kapsamındaki suçlarla ilgili soruşturmalarının Başbakanın iznine bağlanmasını öngören kanun teklifini kabul etti.
1921 Gümüşhane'nin düşman işgalinden kurtuluşu.
1947 Rodos ve Oniki Adalar Yunanistan'a verildi.
1999 PKK lideri Abdullah Öcalan, Kenyada yakalanmıştı. Türk güvenlik güçlerine teslim edilerek ülkeye getirildi.
1927 İzmir'de Eski Eserler Müzesi açıldı.
1996 Kardak kayalıklarındaki operasyonla adlarını duyuran SAT komandolarını taşıyan bir helikopter Ege Denizinde düştü, 5 asker öldü.
2011 İsmail Gülgeç, karikatürist (DY-1947) vefat etti.
2021 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kongrelere devam ediyor. Bugün salona seslenerek 'Bakın bir kongre yapıyoruz, salgının olduğu bir dönemde kongre yapıyoruz ve Rize'de salon lebalep dolu.' dedi.
1898 İspanya-Amerika Savaşı: Bir Amerikan gemisi Havana (Küba) limanında infilak ederek battı: 260 dan fazla kişi öldü. Olaydan İspanya'yı sorumlu tutan ABD iki hafta sonra İspanya'ya savaş açtı.
1924 İzmir’de harp oyunları yapıldı. Aynı günlerde, Hilafetin kaldırılması için karar verildi. Gazi Mustafa Kemal ile İsmet Paşa bu konuda görüştüler.
1958 Eski dışişleri bakanlarından Numan Menemencioğlu 65 yaşında Ankara'da öldü.
1961 Belçika'da Sabena havayollarına ait bir yolcu uçağı düştü: 73 kişi öldü. Uçakta ABD buz pateni takımı da bulunuyordu.
1970 Dominik Cumhuriyeti'ne ait DC-9 tipi bir yolcu uçağı Santo Domingo'dan kalktıktan sonra denize düştü: 102 kişi öldü.
1976 Türkiye’nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar Cirit, bir salonda otururken Ermeni terörizminin kurbanı oldu. Saldırıyı ASALA üstlendi. 1977 Ankara-İstanbul arasını 7 saat 13 dakikada alacak olan Mavi Tren deneme seferine başladı.
2005 Video paylaşım sitesi YouTube kuruldu. |
1-THY'den istifa eden İlker Aycı, Hindistan Havayolları CEO'su oldu (duvaR)
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, hinterlandında olan illerde doğal ve kültürel varlıkları koruma mücadelesini sürdürüyor. Daha önce Düzce Belediyesi’nin Şehir Mezarlığı'nda çevre düzenlemesi adı altında yaptığı ağaç katliamı kamuoyuna taşınmış ve tepkiler sonucu durdurulmuştu. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, yine şehir mezarlığındaki çok sayıda ağacın köklerinden kesildiğini belirterek, ağaç katliamı yapıldığını bildirdi. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Şehir mezarlığındaki yeşil alan da katledildi. Doğal varlıklarımızdan elinizi çekin, insanların nefes alanlarına en çok ihtiyaç duyduğu bu günlerde kamu eliyle ağaç katliamı yapılması akıl tutulmasıdır. Kültür yoksunu, doğa düşmanı bu anlayış, yaşam alanlarımızı, nefes alanlarımızı ve geleceğimizi yok etmektedir” dedi.
8- Hızlarına yetişilemiyor: Yeni Şafak'tan 'şerefsiz' dönüşü (SOL)
Geçtiğimiz yıl BAE için 'şerefsiz bunlar' manşeti atan Yeni Şafak bugün 'yeni bir sayfa açıyoruz' başlığı attı.
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri'ne 12 anlaşma yapmak üzere gideceği duyuruldu.
Güven Gürkan Öztan /BİRGÜN
Proje daha başından tartışmalıydı aslında. 30 yıl önce Hattat ailesinin başlattığı ama 2006’da iflas edince bitirilemeyen projeyi, Sinpaş satın almıştı. Çeyrek asır önce verilmiş izinlere dayanarak eskisinden çok daha geniş bir alana yayılan, yeni bir proje hazırlandı. Buna rağmen Muğla Valiliği koruma altında bulunan bölgedeki projeye “ÇED gerekli değildir” kararı verdi.
Ancak bu karar tartışmalara da yol açtı. Ülkenin gördüğü en büyük yangın felaketinde henüz ilk ateşin tutuştuğu günlerde böyle bir karar verilmesi, soru işaretleri doğurdu. Nitekim daha Valilik kararı çıkmadan Sinpaş, Kızılbük projesini Borsa İstanbul’da halka arz ederek para toplamaya başlamıştı.
Sonrasında Marmaris Kent Konseyi üyeleri, gönüllüler biraraya gelerek hukuki mücadeleye giriştiler. Şirketin ağır tazminat davasına, yerel basın aracılığıyla yürüttüğü karalama kampanyasına rağmen bölgeye gidip tahribatı belgelediler. Ve Muğla 3. İdare Mahkemesi’nde Valilik kararının iptali için dava açtılar.
Mahkeme,iddiaların incelenmesi için bilirkişi heyeti atadı. Heyet,30 Aralık 2021 günü inşaat alanına giderek keşif yaptı ve durumu fotoğrafladı. Hazırlanan rapor geçen hafta mahkemeye sunuldu. Bilirkişi, koruma altına alınmış bölgedeki inşaatın kıyı ve Milli Parkı tahrip ettiğini; çok sayıda yasal düzenlemenin ihlal edildiğini; endemik türlerin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu; bölgenin statüsü ve inşaatın etkileri dikkate alındığında, ÇED’in zorunlu olduğunu vurguladı. Haliyle Muğla Valiliği’nin kararının iptal edilmesi yönünde kanaat belirtti.
Heyetin raporundaki tespitler tek tek şöyle sıralanıyor:
CİDDİ ÇEVRE TAHRİBATINA YOL AÇTILAR
Dava konusu parselin bulunduğu alanın doğal ve ekolojik değeri yüksektir. Plan kapsamında kalan alanlarda arazi kullanımı ve yapılaşmanın fen, sanat, sağlık ve çevre şartlarına uygun olarak oluşmasının sağlanması, afet etkinliklerinin azaltılması; doğal, tarihi, kültürel çevrenin ve ekosistemlerin korunması, yaşatılması ve geliştirilmesi gereklidir. Ancak keşif sırasında çekilen fotoğraflarda da görüleceği üzere doğa ve ekosistem üzerinde ciddi bir tahribat meydana gelmiştir. Çevreyi kirletmeyecek önlemler alınmamıştır.KIYI KAPATILAMAZ, KAZI YAPILAMAZ
Keşif sırasında dava konusu alanda kıyı ve sahil şeridinde inşaatların bulunduğu görülmektedir. Kıyı Yasası’na göre; kıyı herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, telörgü, hendek, kazık ve benzeri ile engeller oluşturulamaz. Kıyılarda kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılamaz; kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez. Ancak keşif sırasında yapılan gözlemlere göre projenin uygulandığı alanda bu yasaklara dikkat edilmemiştir. Yapılan yapıların 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında değerlendirilmesi için ÇED kararının verilmesi gereklidir.MİLLİ PARKLAR KANUNU’NA AYKIRI
Milli Parklar Kanunu’nda açıkça ifade edildiği üzere bu alanlarda tabii ve ekolojik denge ve tabii ekosistem değeri bozulamaz ve her türlü müdahaleler ile çevre sorunları yaratacak işlemler yapılamaz. Ancak keşif sırasında yapılan gözlemlerde ekolojik dengenin bozulmasına yol açacak tahribatların oluştuğu belirlenmiştir.Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün uygun görüşü alınmamıştır. Marmaris Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Revizyon Plan Raporu’na göre yapıların konumunun tayini, bitki örtüsüne ce doğal yapıya en az zarar verecek şekilde yapılması zorunluyken, buna uyulmamıştır. Parsel içinde ve dışında yapılması zorunlu yol, kanalizasyon, su isale hattı gibi altyapı tesisler Milli Park içinde yapılacağı halde, bunlarla ilgili Marmaris Milli Park Genel Müdürlüğü’nden görüş alınmamıştır.
PROJEDEKİ DEVREMÜLK HİLESİ
Turizm Tesislerinin Niteliklerine İlişkin Yönetmelik’e göre, turizm belgeli konaklama tesisleri tek bir bağımsız bölüm olarak değerlendirilir ve bu tesislerin kendi konaklama birimleri üzerinde devre tatil hakkı tesis edilebilir. Ancak bu tesislerin konaklama birimleri üzerinde devre mülk, kat irtifakı ve kat mülkiyeti gibi şehre konu haklar tesis edilemez, bu tür tesislere turizm belgesi verilemez, bu sisteme kısmen veya tamamen geçen tesislerin belgeleri iptal edilir.Söz konusu projenin Proje Tanıtım Dosyası’nda (PTD), “Öneri Konut Alanı” ve “Turistik Tesis ve Konut Alanı” olarak belirlenen alanlarda devre mülk projesi yapıldığı ifade edilmektedir. Proje kapsamında yapılması hedeflenen 1407 adet devremülk, proje kapsamında toplu konut olarak değerlendirilmiştir. Ama imar planında konut alanı olarak gösterilen alanların oluşturacağı nüfusun ihtiyaç duyduğu donatı alanlarına ilişkin bir açıklama yapılmamış ve konut alanlarında devremülk projesi ile turistik amaçlı tesis alanı oluşturulmuştur.
Projede “Sinpaş GYO AŞ. Tarafından Kızılkum Mevkii’nde 2 etaptan oluşan 2005 odalı otel ve 1407 adet devre mülk (konut) yapılması planlanmaktadır” deniliyor. Amaç ve fonksiyon yönünden otel odalarıyla benzerliği nedeniyle her devre mülkün tek oda olarak tanımlanması durumunda, tesisin oda sayısı 1612 oluyor. ÇED yönetmeliğine göre, turizm konaklama tesisleri; oteller, tatil köyleri ve turizm kompleksi (500 oda ve üzeri) eşik değerinin aşılması nedeniyle, “çevre etki değerlendirmesine tabi projeler” kapsamında değerlendirilmektedir.
ENDEMİK TÜRLERE ZARAR VERDİLER
Bölgede koruması gereken endemik türlerin olduğu, buna rağmen alanda yaşayan canlı tür ve çeşitliliği bakımından yeterli bilimsel araştırmanın bulunmadığı, canlıların doğal yaşamına zarar verilerek tahribata uğratılmış olduğu, ayrıca proje sahibi şirket tarafından verilen tüm taahhütlere rağmen bu alanda yaşayan canlıların korunmasına ilişkin gerekli önlemlerin alınmadığı tespit edilmiştir. Su ürünleri açısından da denizsel ortama etki yapıldığı, bu nedenle denizsel etkinin de tekrar değerlendirilmesi gerekmektedir.
ATIKLAR İÇİN YETERLİ ALTYAPI YOK
Dava konusu tesis bitirilip işletmeye alındıktan sonra oluşacak atık suyun mevcut kanalizasyon tesisine verileceği belirtilse de, hem bölgenin fiziki konumu nedeniyle cazibeli bir kanalizasyon sistemine bağlanamayacağ, hem de 30 lt/sn atık su debisinin civardaki nüfus ve olası kanalizasyon hattı düşünüldüğünde mevcut sistem ile bertaraf edilemeyeceği için ÇED’e ihtiyaç vardır.
Bahadır Özgür / BİRGÜN
Aynı gözler, aynı kulaklar, aynı an. Oysa herkes gördüğünü başka türlü anlatıyor.
Altı siyasi parti bir araya geldi. Türkiye’nin geleceğine dair çizdikleri programda anlaştı. Her şeyi 28 Şubat’ta anlatmaya karar verdiler. Yansıyana göre, bu bir “helalleşme” göndermesi.
Malum, 28 Şubat, meşhur MGK’nin 25. yıldönümü olacak. Altında Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a kadar tüm devletin imzasının olduğu kararlar, “darbe” ile suçlanıyor. Yaşları 80’lik generaller bu nedenle hapiste tutuluyor.
O dönemin en kritik anları Sincan’da yaşandı. İran devrimi lideri Humeyni, her ramazanın son cumasını “Kudüs Günü” ilan etmişti. 31 Ocak 1997’de Sincan Belediyesi, kutlama kararı almıştı. Salona Hamas ve Hizbullah liderlerinin posterleri asıldı. İran Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri, onur konuğu olarak sahneye çıktı. Türkiye’deki laik rejimi eleştirdi. Kürsüye çıkan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, “başörtüsü takmayanların kendi vücutlarını şerefli görmeyerek peşkeş çektiklerini” söyledi. Yıldız, “laiklerin kendi hatalarıyla hasta düştüklerini, hastalığın tedavisi için kollarına ve bacaklarına basarak zorla şeriat enjekte edeceklerini” anlatarak meydan okuyordu.
Türkiye’yi ayağa kaldıran olayın perde arkasını daha önce bu köşede anlatmıştım. Ancak meseleyle ilgili yeni bir gelişme var.
Hatırlayın, hadiseden dört gün sonra, 4 Şubat 1997’de, Sincan’dan tatbikat gerekçesiyle geçen tanklar, “darbe tehdidi”ne yoruldu. Nitekim FETÖ’cü savcı ve hâkimlerin başlattığı, “sonrakilerin” devam ettirdiği davada, sanıklar bu yüzden hapse mahkûm edildi. Ancak, o tankları yürüten tabur komutanı, 10 yıl boyunca talep edildiği halde, mahkemede dinlenmedi. İşte yeni gelişme de bununla ilgili.
Davanın bir kısım sanığı hapse gönderilirken bir kısmı hakkında yeniden yargılanma kararı verildi. Yeniden yargılanan sanıklar, mahkemeden beklemeden, tankları yürüten zırhlı birlikler komutanı Namık Kemal Çalışkan’ı alıp duruşmaya getirdiler. Geçen 24 Ocak tarihli duruşmada, “buyurun dinleyin” dediler.
Çalışkan neler mi anlattı?
Konuşmasının dökümünün yer aldığı duruşma tutanağı önümde duruyor.
Elbette kritik soru, tankların, Sincan’daki dinci terör gösterisine karşı yürüyüp yürümediğiydi. Acaba tankları yürütme kararı, bu dört günlük arada mı alınmıştı?
Çalışkan aksini söyledi:
“Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümeni güzergâhından başlayıp sivil meskûn mahal olduğu bilinen Etimesgut - Sincan Akıncı Ana jet Üssü güzergâhı ile icra edilecek olan intikal eğitimi, 1996 yılının eylül-ekim ayında yayınlanan, Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümeni’nin uygulama emrinde belirtiliyor idi.”
Yani Sincan’daki terör tiyatrosundan aylar önce, yapılacak tatbikat kararı belliydi.
Peki, tanklar neden yürütüldü?
O gün yarbay rütbesinde olan emekli Tuğgeneral Çalışkan bunu da anlattı:
“Bu intikalin maksadı, ‘GESAP planları’ dediğimiz, genel savunma planları kapsamındadır. 4. Ana Jet Üssü Komutanlığı’nın konuşlandığı Akıncı Ana Jet Üssü’ndeki NATO’ya tahsisli hava üssünün, teröristler tarafından baskına, sabotaja maruz kalma ihtimaline karşı yapılır. İcra edilecek bir savunma harekâtının takviye zırhlı birlik kuvveti olarak, benim tabur komutanı olarak görev yaptığım taburun bir bölük timi görevlendiriliyor idi.”
Yani Akıncı Üssü’nün saldırıya uğrama ihtimaline karşı yapılan, takvimi aylar öncesinden belli bir tatbikattı.
Üstelik ilk kez de değildi. Çalışkan, devam etti:
“60’lı yıllardan beri, 4. Ana Jet Üssü’nün NATO’ya tahsisli kuvvet olmasından kaynaklı, iki yılda bir yapılan, NATO tatbikatlarının da aynı zamanda bir parçasıydı.”
Haklı bir soru, Sincan tanklarını yürüten, tankların komutanı, yıllardır mahkemede neden konuşmadı?
Çalışkan buna da cevap verdi:
“28 Şubat davasının başladığı ilk yıllardan itibaren, bu taburun komutanı olmam nedeniyle müracaatta bulunmuş olmama rağmen, bu davayla ilgili tanık ya da müdahil olarak çağrılmadım. En son, 2 Nisan 2021 tarihinde, saat 11.20’de, Yargıtay’da bu davanın görüşülme aşamasında, 16. Ceza Dairesi’ne de dilekçe ile başvurarak tanık olarak ifade vermek istediğimi belirttim. Dilekçemin yazılı olarak incelemeye alınıp alınmadığını dahi bilmiyorum.”
Yani koca dava görüldü, serüveni 10 yıl sürdü. Yıllardır konuştuğumuz tankların komutanı, “anlatmak istiyorum” dedi. Ne Fethullah yargısı ne “Ak yargı” kabul etti!
Peki, meşhur yoldan başka bir yol kullanılamaz mıydı?
Çalışkan, iki güzergâh olduğunu söyledikten sonra, tercih nedenini şöyle anlattı:
“Ankara Çayı’nın üzerinden geçen tek şeritli dar köprü, o dönemde inşaat halinde genişletme çalışmalarına tabi tutulduğundan, tek geriye kalan Etimesgut-Sincan meskûn mahalinin bulunduğu güzergâhı seçmek zorunda kaldık. Yani niye meskûn mahalin içinden gidip de çevre yolundan gitmediniz sorusu sorulacak ise bunun başka şansı yoktu.”
Mahkeme başkanı, “Kaç gün önce netleşti güzergâh” diye sorunca, Çalışkan yanıt verdi:
“10-15 gün önce, 20-25 Ocak tarihleri arası muhtemelen.”
Anlattığına göre, söz konusu güzergâh hem Emniyet’e hem Jandarma’ya bildirilmiş, yol boyunca güvenlik önlemi alınması istenmişti.
Kısacası...
Sincan’daki tiyatroya karşı tanklar sokağa çıkmamıştı. Tanklar yürüme hazırlığındayken, Sincan’daki terör tiyatrosu gerçekleşmişti. Haliyle, tankların yürüyüşünün, darbe hazırlığıyla alakası yoktu. Belki Sincan’daki tiyatro, tankların geçeceğini bilenler tarafından denk getirilmiş olabilirdi.
Yıllardır, 28 Şubat dedik, Sincan dedik, tanklar dedik ama “bu tankları yürüten komutan kim, neden mahkemede konuşmuyor” demeyi unuttuk! 28 Şubat’ta Türkiye’nin yeni yolunun haritasını açıklayacaklar, AKP ya da FETÖ döneminin belirgin renginin “hukuksuzluk” olduğunu unutmamalı.
Kişiler değiştikçe tanıklık da başkalaşıyor. Bazen gerçeğin yerine konan masallara inanılsın diye, asıl konuşması gerekenler susturuluyor. Eminim, gerçeğin en yakınına, daha çok konuştukça varacağız.
Barış Terkoğlu / Cumhuriyet
1980 Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, dış düşmanla değil, iç düşmanla uğraşmakta olduklarını söyledi."Diyeceksiniz ki sıkıyönetime rağmen niye bunların hakkından gelemiyorsunuz? Şundan dolayı gelemiyoruz Kan dökmek istemiyoruz Yoksa meseleyi bir ayda hallederiz" dedi.
2000 Hizbullah cephaneliklerinin ortaya çıkışı, varlığı1994'ten beri tartışılan JİTEM'i yeniden gündeme getirdi. Batman eski Valisi Salih Şarman "JİTEM var", Jandarma eski Komutanı Teoman Koman ise "yok" dedi.
1981 Türk Vatandaşlığı Kanunu'nda bazı değişiklikler yapan yasa Milli Güvenlik Konseyi'nce kabul edildi Bu yasaya göre; yurtdışında oturup Türkiye aleyhine faaliyette bulunduğu tespit edilen veya yurtiçinde bu tür faaliyetlerde bulunurken yurtdışına çıkan kişiler, yapılan duyuruya rağmen 3 ay içinde yurda dönmezlerse Türk vatandaşlığından çıkarılacaklar.
1990 Yılmaz Güney'in Umut filmi İstanbul'da gösterime girdi.
1945 Almanya'nın Dresden şehri İngiliz ve Amerikan hava kuvvetlerince gece ve gündüz bombalandı; değişik kaynaklar ölü sayısının 60 bin ile 130 arasında olabileceğini belirtti.
1996 Emekli olduktan sonra Milliyetçi Hareket Partisi'ne (MHP) katılan eski Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı Nusret Demiral "Ezan Türkçe okunmalı" deyince partiden ihraç edildi.
1971 Türkiye İşçi Partisi'nin Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar partiden istifa etti Amacının kendisini Haysiyet Divanı'na sevk etmek isteyen Yönetim Kurulu'nu protesto etmek olduğunu söyledi.
1989 Hint asıllı İngiliz yazar Salman Rushdie'nin "Şeytan Ayetleri" adlı kitabı, İslami liderlerin büyük tepkisine yol açtı Birçok İslam ülkesi birkaç ay sonra kitabın ülkelerine sokulmasını ve satışını yasakladı İran İslam devriminin lideri Ayetullah Humeyni, kitabın yazarı Rushdie hakkında bir ölüm fermanı çıkardı ve yazarın yakalanıp asılmasını istedi.
1980 On bin jandarma komandosu ve çok sayıda polis Çiğli İplik Fabrikası'ndaki işçi direnişine müdahale etti Operasyona keşif uçakları ve helikopterler de katıldı Gün boyu süren müdahale sonucunda fabrika boşaltıldı,1500 işçi gözaltına alındı.İstanbul ve Tunceli'de de dükkan kapatma eylemleri yapıldı Dükkan sahipleri pahalılığı protesto ettiler.
1876 İstanbul Tramvay Şirketi işçileri greve çıktı.
1986 Eski Devlet Bakanı İsmail Özdağlar, Yüce Divan'da "görevini kötüye kullandığı" gerekçesiyle 2 yıl hapse mahkum edildi İsmail Özdağlar rüşvet aldığı iddiasıyla yargılanmaktaydı.
1977 Ortadoğu Teknik Üniversitesi rektörlüğüne1977 yılında bugün Prof Hasan Tan atandı; öğrenciler dersleri boykot etti.
1963 İstanbul'da Kavel Kablo Fabrikası'nda işçiler 28 Ocak'ta iş bırakmış ve oturma eylemine başlamışlardı Eylemin 17 günü polis işçilere müdahale etti; 9 işçi yaralandı.
1987 Tunceli iline bağlı 234 köyde yaşayan 50 bin kişinin Mersin, Antalya, İzmir ve Muğla'ya yerleştirilmesi kararlaştırıldı Karar 6931 sayılı Orman Kanunu'na ve Anayasa'nın 170 Maddesine dayanılarak alındı.
1909 Türkiye'de ilk güvenoylaması yapıldı; Kamil Paşa kabinesi düşürüldü.
1951 Senaryosunu Behçet Kemal Çağlar'ın yazdığı ve Maraş'ın Kurtuluş Savaşı sırasında düşman işgalinden kurtuluşunu anlatan "Kendini Kurtaran Şehir" adlı filmin çekimi olaylara neden oldu Rejisör Faruk Kenç ve ekibi,senaryo gereği Maraş Kalesi'ne Fransız bayrağı çekince yakalanarak mahkemeye sevk edildiler
2007 Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi ve teknik araçlarla izlemeye ilişkin düzenlemelere ilişkin yönetmelik Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre, soruşturmalarda gizli soruşturmacı görevlendirilebilecek.
2018 TRT spikeri Tuna Huş hayatını kaybetti. Beyin ameliyatı sonrasında geçirdiği felç nedeniyle 17 yıldır konuşamıyordu.
2021 Irak'ın kuzeyindeki Gara bölgesinde 13 vatandaş şehit edildi. Şehitlerimiz 2015-2016 yılları arasında PKK tarafından kaçırılan asker, polis ve sivillerden oluşmakta.
2015 MİT eski Mensubu, gazeteci yazar profesör Mahir Kaynak hayatını kaybetti.
1779 James Cook, Sandviç Adaları yerlileri tarafından öldürüldü.
1876 Alexander Graham Bell, telefon patenti için başvurdu.
1923 Mustafa Kemal,Batı Anadolu gezisine çıktı. |
1953 Yeni Balkan Paktı, Ankara'da imzalandı.
1955 İzmir Alsancak limanının temeli atıldı 1963 İngiltere'de Leeds General Infirmary Hastanesi'nde, dünyada ilk kez insandan insana başarılı böbrek nakli yapıldı. 1974 Gazeteci İsmail Cem (İpekçi) TRT genel müdürlüğüne atandı. 1979 Türkiye, İran'daki Humeyni rejimini resmen tanıdı. 2004 Hamburg doğumlu Türk yönetmen Fatih Akın'ın son filmi ''Gegen die Wand'' (Duvara Karşı), Berlin Film Festivali'nde en iyi film seçilerek ''Altın Ayı'' ödülü aldı. 1924 IBM (International Business Machines) şirketi kuruldu. 2005 Lübnan'ın eski başbakanlarından Refik el-Hariri, düzenlenen bir suikast sonucu öldürüldü. |
Belediyelerin öğrenci yurdu açma yetkisi kaldırıldı! Meclis’te kabul edilen yasa ile belediyelerin öğrenci yurdu açma yetkisi kaldırıldı. ...