Akbelen’in dört yanı kuşatıldı: Gözaltına alınanlar serbest bırakıldı
Sabah saatlerinde kamyonlar, kesim ekipleri ve çok sayıda jandarma sevk edilen Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy yakınlarındaki Akbelen Ormanı’nda direniş başladı. Giriş çıkışların kapatıldığını ve köylülerin engellendiğini belirten yaşam savunucuları acil yürütmeyi durdurma istedi. Zeytinliklerin kesimini engellemek üzere alana giden yurttaşlar gözaltına alınmaya başladı. Gözaltına alınan Nejla Işık, Halil Şallı, Seçil Şallı ve Serpil Şallı serbest bırakıldı.
Muğla Milas’a bağlı İkizköy yakınlarındaki Akbelen Ormanı’nda sabah erken saatlerde zeytinliklere yönelik yeni bir müdahale başlatıldı.
Bölgeye kamyonlar ve kesim ekipleriyle birlikte çok sayıda jandarma personeli sevk edildi. Köylüler, “Zeytinlerimiz için buradayız, kıyıma izin vermeyeceğiz” dedi.
İkizköy Muhtarı Nejla Işık tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Tüm Türkiye’ye çağrımızdır: şu an İkizköy’de, Akbelen’in kenarında, içinde sabahın erken saatlerinde zeytin sökümü başladı. Zeytinleri üzerindeki meyve ağaçlarıyla birlikte söküyorlar. Şu an bu kıyımı göstermek için alana gidiyoruz. Alana gitmeye çalışıyoruz, arkamızda bir sivil araç bizi takipte. Akbelen civarı her yer jandarma. Herkese çağrımızdır, zeytini olan, zeytinden geçinen bizler yeni yasayla birlikte bunun olacağını biliyorduk. Bu yasayı bu yüzden çıkardılar. Ama 10 köyden 72 köylü bu zeytinlere dokunulmaması için dava açtık biz. Bakın bu zeytinler hepimizin geleceği. Bunu yapmayın ülkemize. Bunu bizlere yapmayın. Tek bir zeytin ağacına dokundurtmayacağız. Gerekirse hepimizi alın gözaltına, tek bir ağaca dokundurtmayacağız. Tüm herkesi dayanışmaya çağırıyoruz!”
JANDARMA KUŞATMASI
Öte yandan köylüler açtıkları davada acil yürütmeyi durdurma talep etti.
Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Esra Işık, “Meclisten geçen torba yasadaki zeytinliklerle ilgili olan maddeye, zeytinlerin taşınması konusuna karşı Muğla’da yaklaşık 10 farklı köyden 77 kişi açmış olduğumuz davaya dair avukatlarımız acil yürütmeyi durdurma talebinde bulundu. Köylüler bir şekilde sökümün yapıldığı alana ulaşmaya çalışıyor fakat Akbelen’in tüm tepeleri, dağları jandarmalar tarafından tutulmuş, kuşatılmış durumda. Şu an zeytinlerin söküldüğü alana gizlice varıp oturmuş durumdalar köylüler. Her taraf sarılmış durumda” dedi.
Zeytinliklerin kesimini engellemek üzere alana giden yurttaşlar gözaltına alınmaya başladı. Akbelen Yuvamız Vermeyeceğiz adlı X hesabı üzerinden yapılan açıklamada, “Akbelen’de tüm tepeler jandarmalar tarafından kuşatılmış durumda. Zeytinlerin kesildiği alana ulaştık. Bu katliam bitene kadar gitmeyeceğimizi söyledik, gözaltındayız” denildi.
Gözaltına alınan yurttaşların Milas Jandarma Komutanlığı'na götürüldüğü öğrenildi.
Gözaltına alınanların isimleri şu şekilde: •Halil Şallı , •Seçil Şallı , •Serpil Şallı , •Nejla Işık
GÖZALTILAR SERBEST
Gözaltına alınan İkizköylülerden Nejla Işık, Halil Şallı, Seçil Şallı ve Serpil Şallı ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakıldı.
"ŞİRKETLERE YEDİRMEYİZ"
Yapılan açıklamada, “Köylülerimizi gözaltından aldık. Biz suçlu değiliz. Asıl suçlu köyümüzde zeytinleri kesen şirkettir. Köyümüz, topraklarımız, zeytinlerimiz bize atalarımızdan kaldı. Asla bu aç gözlü şirketlere vermeyiz, yedirmeyiz. Sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz” denildi.
İZMİR BAROSU'NDAN AÇIKLAMA
İzmir Barosu’ndan yaşananlara ilişkin yapılan yazılı açıklamada, Zeytincilik Yasası'na işaret edilerek, yapılan işlemin suç teşkil ettiği belirtildi.
Baro tarafından yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Akbelen direnişinin sembol ismi Zehra Nine’nin ölümünün ertesi günü, şafak vakti jandarma eşliğinde Akbelen’e girilerek zeytin ağaçları kökünden kesilmeye başlanmıştır. Bu vahim müdahale, yalnızca doğaya değil, hukuka ve toplumsal vicdana da yapılmış ağır bir saldırıdır. Üstelik bugün yapılan işlem, zeytin ağaçlarının sökülüp yeniden dikilmesine uygun olmayan bir dönemde gerçekleştirilmiş, böylece 'yeniden dikeceğiz' söyleminin bir yalandan ibaret olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Mahkeme süreci beklenmeden, köylünün ve halkın iradesi hiçe sayılarak gerçekleştirilen bu katliam, doğa, hukuk ve vicdan katliamıdır. Zehra Nine’nin mirasına, köylülerin iradesine ve toplumun geleceğine yönelmiş bu saldırı asla kabul edilemez.
Üstelik Akbelen’de yaşanan bu hukuksuzluk sırasında Milas Jandarma Komutanlığı tarafından Nejla Işık, Halil Şallı, Seçil Şallı ve Serpil Şallı gözaltına alınmıştır. Zeytin ağaçlarını savunan köylülerin susturulmaya çalışılması, yaşanan doğa kıyımına bir de hukuk dışı baskı eklemiştir.
Zeytin, bu toprakların bereketi ve yaşam kaynağıdır. Onu yok etmek; köylünün ekmeğini, halkın geleceğini yok etmektir. İzmir Barosu olarak altını çiziyoruz: Anayasa’nın 56. ve 169. maddeleri ile 3573 sayılı Zeytincilik Yasası hiçe sayılarak yapılan bu yok ediş, suçtur. Doğaya, köylünün iradesine ve hukuka yönelen bu saldırının karşısında durmaya; hem yargı önünde hem kamuoyu nezdinde mücadele etmeye devam edeceğiz."
***
Sit alanına tatil köyü -Aycan Karadağ-
Muğla Bodrum’da hazineye ait 204 bin 569 metrekarelik denize sıfır arazi, beş yıldızlı tatil köyü projesi için tahsis edildi. Bölge, “doğal sit alanı” statüsünde.
Ülkenin kıyıları yeni projelerle birer birer yapılaşmaya açılıyor. Bu kez adres Muğla’nın Bodrum ilçesi, Kızılağaç Mahallesi. Mülkiyeti hazineye ait 204 bin 569 metrekarelik denize sıfır arazi, İSPA İnşaat Sanayi ve Pazarlama A.Ş.’ye 49 yıllığına tahsis edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 23 Temmuz 2024’te verdiği ön izinle şirket proje için ilk adımı attı.
ÖNEMLİ DOĞA ALANI
Ön izin sürecinin ardından firma, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvurarak çevresel etki değerlendirme (ÇED) sürecini başlattı. 978 milyon TL maliyetle planlanan projede, toplamda 248 oda ve 1200 yatak kapasiteli bir tatil köyü yapılması planlandı.
Kuaför, lokanta, çok amaçlı salon, balık restoranı, 250 kişilik oturma salonu, kapalı yüzme havuzu, çocuk havuzu, bilardo oyun odası, aletli jimnastik salonu, masa tenisi, vitamin bar, kids Club, masaj odası, buhar odası, Türk Hamamı, toplantı salonu yer alacak. Projede patlayıcı madde olarak dinamit kullanılacağı kaydedildi. Alanın “önemli doğa alanı”, “makilik, fundalık-çalılık” ve “doğal sit alanı” statüsünde bulunuyor. Öte yandan İSPA İnşaat, sektörde Kalyon Grubu ile bağlantılı yöneticilerin görev aldığı bir şirket olarak biliniyor.
***
Kanalizasyonsuz binalar yükseliyor -İsmail Arı-
TOKİ’nin Kanal İstanbul bölgesindeki inşaatları hızla tamamlanıyor. Ancak İSKİ, konutlar kaçak olduğu için su ve kanalizasyon bağlantısı yapmıyor. Buna rağmen birçok konutun kaba inşaatının tamamlanması dikkat çekiyor.
İktidarın milyarlarca lira harcayarak TOKİ eliyle Kanal İstanbul güzergâhındaki Sazlıdere Barajı havzasına yaptırdığı kaçak konutlar hızla tamamlanıyor.
İnşaatlar Havza Koruma Yönetmeliği’ne aykırılığı sebebiyle İstanbul Su Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) tarafından ‘kaçak yapılaşma’ statüsüne alındı. İSKİ şantiyeye, “25 Mayıs 2025’e kadar yapılaşmayı kaldırmazsanız yıkım kararı uygulanacak, yıkım ücreti de sizden tahsil edilecektir” şeklinde tebligat gönderdi ama buna rağmen inşaatlar devam etti. TOKİ’nin başvurusuyla da İstanbul 14. İdare Mahkemesi İSKİ’nin verdiği yıkım kararı için yürütmeyi durdurma kararı verdi.
İNŞAATLAR SÜRÜYOR
İSKİ yetkilileri ise kaçak yapılara mevzuat gereği su verilmesinin ve kanalizasyon bağlantısı yapılmasının mümkün olmadığını vurguluyor. Buna rağmen birçok konutun kaba inşaatı tamamlandı. Konut projesinin bazı etaplarının yılsonu tamamlanacağı iddia edilse de konutların hâlâ kanalizasyon ve temiz su bağlantısı yok.
BÖYLE BİR KAPASİTEMİZ YOK
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, TOKİ ve Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü yetkilileri ise krize karşı çözüm arıyor. İSKİ yetkilileri, bölgeye yaklaşık 75 bin konut yapılmasının planladığını, kaçak konutların atık suyunun taşınacağı bir arıtma tesisinin bulunmadığını ifade ediyor. Yetkililer 75 bin konuta verilecek temiz su kapasitelerinin bulunmadığını da vurguluyor.
MÜDAHALE EDEMEZLER
Yetkililer, “Kaçak yapılara hizmet verirsek suç işleriz. Bu yapılar kaçak olmasaydı temiz su ulaştırmak ve atık suyu arıtma tesisine taşımak için ihale şartnamesi hazırlamamız, ihaleye çıkmamız ve yüklenici firmanın da bu çalışmaları tamamlaması gerekirdi. Bu da haliyle çok uzun bir süreç. Ayrıca bu bölgedeki arıtma tesislerimizin 75 bin konuttan gelen atık suyu arıtacak kapasitesi yok. Bu nedenle bir de yeni arıtma tesisi inşa edilmesi ve bunun için yine uzun bir ihale sürecine girilmesi gerekirdi. İlgili kurumların yöneticileri bizim atık ve temiz su hatlarımıza müdahale edip bu konutlara bağlantı götüremez. Bunu yaparlarsa suç işlerler. Suç işlemeyi göze alarak bunu yaparlarsa da yeni bir krize neden olurlar. Örneğin temiz su hattımıza müdahale ederlerse birçok mahalle, binlerce insan susuz kalacak. Yani onların suyunu almış olacaklar. Atık su için kanalizasyon hattımıza müdahalede bulunma şansları ise hiç yok” diyor.
BirGün’ün edindiği bilgilere göre, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, TOKİ ve DSİ yetkilileri bir araya geldi ancak konutlar kaçak olduğu için çözüm bulunamadı. Şantiyedeki inşaat işçileri için tankerlerle su taşındığı ve işçilerin temizlik ihtiyaçlarını su depolarındaki sular ile karşıladığı, tuvaletler için de foseptik çukurları açıldığı belirtiliyor.
∗∗∗
ÖMERLİ’DEKİ KAÇAK YAPILAR YIKILDI
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), kentin içme ve kullanma suyunu sağlayan en önemli alanlardan biri olan Ömerli Havzası’nın koruma alanındaki Pendik Kurtdoğmuş Mahallesi’nde tespit edilen 37 kaçak yapıyı yıktı. Ekipler geçen hafta da Terkos Havzası’nda 46 kaçak yapıyı kaldırmıştı. Son 6 yılda Avrupa Yakası’nda bin 406, Anadolu Yakası’nda bin 816, Melen Havzası’nda ise 59 kaçak yapı tespit edildi. Tespit edilen yapılardan bin 398 yapı kaldırıldı.
***