Gericiler hedef gösterdi, İYİP anında gözden çıkardı: Heykelini paylaşan ismin ihracını istedi + Gericiler 'dört başlı canavar' heykelini hedef gösterdi, 2 kişi gözaltına alındı (soL)

 Gericiler hedef gösterdi, İYİP anında gözden çıkardı: Heykelini paylaşan ismin ihracını istedi 

İYİP, gericilerin hedef göstermesinin ardından Lütfü Kırdar Kongre Merkezi'ndeki sergiyle ilgili açılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan Murat Kaftar’ın tedbirli olarak partiden ihracı için disiplin süreci başlattı.

Gericilerin hedef göstermesi sonrası Lütfü Kırdar Kongre Merkezi'ndeki sergiyle ilgili açılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan İYİP'li Murat Kaftar’ı partisi de gözde çıkardı. 

İYİP, Kaftar'ı tedbirli olarak partiden ihracı için disiplin süreci başlattı.

Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’ndeki sergiyle ilgili başlatılan soruşturma kapsamında İYİP üyesi Murat Kaftar gözaltına alınmıştı. Gelen tepkiler sonrası İYİP Genel Merkezi, partinin Kayseri İl Başkanlığı'na Kaftar'ın ihracıyla ilgili yazı gönderdi. Yazıda, şu ifadeler yer aldı:

"05.12.2025 tarihinde basına yansıyan haberler doğrultusunda, Genel Başkanlık makamının talimatları üzerine, Genel Sekreterliğimiz tarafından yapılan araştırmada; Murat Katfar isimli şahsın; 2020 yılında üye olduğu, 2021 yılında istifa ettiği, 2025 yılında ise İYİ Parti Tüzüğünün "Üyeliğe Yeniden Kabul" başlıklı 11. maddesine açıkça aykırı şekilde; hem ilçe yönetim kurulunun görüşü alınmadan hem de il yönetim kurulu tarafından karar alınmadan yeniden üyeliğinin yapıldığı tespit edilmiştir.

Genel Başkanlık makamının yazılı talimatları doğrultusunda; Adı geçen şahsın, aynı zamanda İYİ Partinin tüzük, program ve kuruluş ilkelerine açıkça aykırı eylemleri sebebi ile İYİ Parti Tüzüğü’nün 76. Maddesi, 'D' bendinin 'a' fıkrası uyarınca tedbirli olarak kesin ihracının ivedilikle yerine getirilmesi hususunu dikkatlerinize sunarım."

Ne olmuştu?

Murat Kaftar Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen sergide Cumhuriyet'in ilk yıllarına ait bir çizimi heykelleştirmesi siyasal İslamcı çevreler tarafından hedef gösterilmiş ve gözaltına alınmıştı.

***

 Gericiler 'dört başlı canavar' heykelini hedef gösterdi, 2 kişi gözaltına alındı 

Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’nde Mizah dergisinin ünlü 'dört başlı canavar' karikatürünün üç boyutlu halinin sergilenmesiyle ilgili soruşturma başlatıldı. heykeli yapan ve sergileyen iki kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan isimlerden biri İYİP'li Murat Kaftar oldu.

Şişli'de Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’nde sergilenen Mizah dergisinin ünlü 'dört başlı canavar' karikatürünün üç boyutlu hali, sosyal medyada kimi dinci çevreler tarafından hedef gösterildi.

Söz konusu çevrelerin sosyal medyadaki hedef gösteren paylaşımları üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı heykelle ilgili soruşturma başlattı.

Edinilen bilgilere göre, başsavcılığın talimatıyla sergi alanında yer alan heykel hakkında "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" iddiasıyla inceleme başlatıldı.

Sosyal medyada da paylaşılan görüntüler üzerine açılan soruşturma sonucu, heykeli yapan ve sergileyen Murat kaftar (45) ile A.E.I. (34) isimli iki kişi polis ekiplerince gözaltına alındı.

Gözaltına alınanların, yürütülen işlemlerin tamamlanmasının ardından adli makamlara sevk edileceği öğrenildi.

İYİP’li Murat Kaftar, heykeliyle çektirdiği fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaşmıştı.

Kaftar'ın paylaşımı sosyal medyada "İslam'a saldırı" iddiasıyla hedef gösterildi. Olayın ardından Kaftar, gözaltına alındı.

Yeni Şafak konuyu “Müslümanları hedef alan Murat Kaftar gözaltında” başlığıyla haberleştirdi. Haksöz Haber “ucube heykelin fuar alanından kaldırıldığı”nı yazdı.

Heykel, Lütfü Kırdar Kongre Merkezi'ndeki sanat fuarında 1947 yılında Mizah dergisi karikatüristi Ramiz tarafından kaleme alınan eserin 3 boyutlu olarak yeniden yorumlanmış hali.

soL

T-24 "Köşebaşı + Gündem" -5 Aralık 2025-

Adlî emanet skandalları devam ediyor; Diyarbakır'da yüzlerce keleş mermisi çalındı! 

Adlî emanet skandalları devam ediyor; Diyarbakır'da yüzlerce keleş mermisi çalındı!

İstanbul'daki adlî emanet hırsızlıklarının ardından bu kez Diyarbakır Adliyesi'nin adlî emanet deposunda da hırsızlık olayı yaşandığı ortaya çıktı. Emanette bulunan 793 adet kalaşnikof mermisinin çalınıp satıldığı, olayla ilgili zabıt kâtibi M.Y'nin tutuklandığı bildirildi.

Diyarbakır Adliyesi'nde görevli zabıt kâtibi M.Y., mesai saati dışında yanında bulunan anahtarla adli emanet deposuna girdi. Depoda bulunan 793 adet kalaşnikof mermisini alan M.Y'nin, bu mermileri bulduğu bir müşteriye belli aralıklarla sattığı tespit edildi.

Adlî emanet skandallarına yenisi eklendi: Adalar Adliyesi'nin emanet deposunda 12 silah kayboldu, zabıt kâtibi tutuklandı!

Amida Haber'in aktardığına göre, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, teknik takip ve dinlemelerin ardından harekete geçti. Güvenlik kamera görüntülerinin incelenmesi sonucu M.Y. hakkında gözaltı kararı verildi. İfade işlemleri tamamlanan zabıt kâtibi, sevk edildiği mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Adlî emanette soygun: 80 kilo altın ve gümüş çalan katip Londra’ya kaçtı, adliye memuru gözaltında!

Başsavcılık tarafından başlatılan soruşturmanın sürdüğü, adlî emanette yapılan diğer sayımların da devam ettiği, başka malzemelerin çalınıp çalınmadığının belirlenmesi için çalışmaların titizlikle yürütüldüğü belirtildi.

Bakan Tunç talimat verdi, müfettişler görevlendirildi: 81 ildeki adliyelerin emanet depolarında sayım yapılacak!

Daha önce İstanbul Büyükçekmece Adliyesi'nin emanet kasasından yaklaşık değeri 147 milyon lira olan 25 kilogram altın ve 50 kilogram gümüşün çalındığı, Adalar Adliyesi'nde ise adlî emanette bulunması gereken 12 silahın kaybolduğunun tespit edildiği ortaya çıkmıştı.

***

 Futbolda bahis soruşturmasında yeni operasyon: Ahmet Çakar, Mert Hakan Yandaş, Metehan Baltacı, Murat Sancak ve Zorbay Küçük gözaltında 

Futbolda bahis soruşturmasında yeni operasyon: Ahmet Çakar, Mert Hakan Yandaş, Metehan Baltacı, Murat Sancak ve Zorbay Küçük gözaltında

Futbolda bahis iddialarına yönelik düzenlenen operasyon kapsamında, Fenerbahçe kaptanı Mert Hakan Yandaş'ın başkası üzerinden bahis oynadığı, Galatasaray futbolusu Metehan Baltacı kendi takımına bahis oynadığı, eski Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak, eski hakem ve futbol yorumcusu Ahmet Çakar ve hakem Zorbay Küçük şüpheli finansal işlemlerinin tespit edilmesi sebebiyle gözaltına alındığı duyuruldu.

Türkiye Futbol Federasyonu'nun hakemler hakkında bahis oynadıklarının tespit edildiğinin açıklanması üzere başlayan futbolda bahis soruşturmasında operasyonlar genişledi.

Hakem, yönetici ve futbolcuların olduğu 46 kişi hakkında gözaltı kararı verildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sabah saatlerinde operasyon yapıldı ve futbolcu ile kulüp yöneticileri gözaltına alındı.

Gözaltına alınan isimler

Gözaltına alınanlar arasında eski hakem ve futbol yorumcusu Ahmet Çakar, Adana Demirspor Spor Kulübü eski başkanı Murat Sancak, hakem Zorbay Küçük, futbolcular Mert Hakan Yandaş ile Metehan Baltacı da var.

Savcılıktan açıklama

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından konuyla ilgili yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen ve kamuoyunda "Futbolda Bahis Soruşturmaları” olarak bilinen soruşturmalar dizisinin ikinci bölümü kapsamında;

MASAK Başkanlığından ve yasal bahis sitelerinden temin edilen veriler, açık kaynak araştırmaları ve Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun 13.11.2025 tarih ve 27 sayılı toplantısında hak mahrumiyeti cezası alan (101) futbolcu hakkında yapılan analiz çalışmaları ve diğer deliller sonucunda;

-Kendi takımlarının maçına bahis oynadıkları tespit edilen ve aralarında Galatasaray Spor Kulübü futbol takımının profesyonel futbolcusu Metehan BALTACI'nın bulunduğu toplam (27) futbolcu,

-Başkası üzerinden yasal bahis sitelerinden bahis oynadığı tespit edilen Fenerbahçe Spor Kulübü futbol takımının profesyonel futbolcusu Mert Hakan YANDAŞ,

-28/04/2024 tarihinde oynanan Ankaraspor-Nazilli Belediyespor futbol müsabakası ile ilgili maç sonucunu etkilemeye yönelik tespitler nedeniyle Ankaraspor Kulüp sahibi Ahmet OKATAN, Ankaraspor Kulüp Başkanı Mehmet Emin KATİPOĞLU, Nazilli Belediyespor Başkanı Şahin KAYA ve 2 antrenörünün de bulunduğu tespit edilen (5) şahıs,

-24/12/2023 tarihinde oynanan Ümraniyespor - Giresunspor futbol müsabakası ile ilgili maç sonucunu etkilemeye yönelik anlaşma tespiti nedeniyle l'i futbolcu toplamda 6 şahıs,

-Banka hesaplarının incelenmesi neticesi şüpheli finansal işlemlerinin olduğu tespit edilen Adanademirspor Spor Kulübü eski başkanı Murat SANCAK, eski futbol hakemi ve halen spor yorumcusu Ahmet ÇAKAR ve eşi ile üst klasman hakemi Zorbay KÜÇÜK olmak üzere (7) şahıs,

Olmak üzere İstanbul ilimiz ve 16 farklı ilde bulunan toplamda (46) şüpheli hakkında bugün saat:07.15 itibariyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne "6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanuna Muhalefet" suçundan verilen eş zamanlı yakalama, gözaltı, arama ve el koyma talimatı doğrultusunda (35) şüpheli yakalanarak gözaltına alınmıştır. (5) şüphelinin yurtdışında olduğu tespit edilmiştir. Diğer şüphelilerinin ise yakalanmaları çalışmalarına devam edilmektedir.

Soruşturmalar titizlik ve kararlılıkla devam edecektir. Kamuoyunun bilgisine sunulur.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı"

Ne olmuştu?

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı (TFF) İbrahim Hacıosmanoğlu'nun 27 Ekim 2025 tarihinde "371 hakemin bahis hesabı bulunduğu ve 152'sinin aktif olarak bahis oynadığının tespit edildiği" şeklindeki basın açıklamasının ihbar kabul edilmesiyle operasyonlar başlamıştı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ve ilk aşamada, büyük çoğunluğu hakemlerden oluşan 21 kişi hakkında arama el koyma ve gözaltı tedbiri uygulandı ve Eyüpspor Başkanı dahil 8 kişi tutuklanmıştı.

149 hakeme 8 ile 12 ay arasında hak mahrumiyeti cezası verilmişti.

TFF, bahis soruşturması kapsamında hakemlerin ve yöneticilerin ardından 1024 futbolcuyu tedbirli olarak Profesyonel Futbol Disiplin Kuruluna (PFDK) sevk etti. 102 futbolcuya 45 gün ila 12 ay arasında cezalar verilmişti.

***

 Emlak vergisinde 2026 yılındaki artış 2025 yılına göre iki kat ile sınırlandırıldı -Erdoğan Sağlam- 

Emlak vergisinde takdir yılını takip eden üç yılda emlak vergi değerleri artık yeniden değerleme oranının yarısı kadar değil yeniden değerleme oranında artırılacak

Emlak vergisinde 2026 yılındaki artış 2025 yılına göre iki kat ile sınırlandırıldı

Değerli okurlar, emlak vergisi her dört yılda bir özel oluşturulan takdir komisyonlarınca belirlenen asgari birim değerleri esas alınarak hesaplanıyor, izleyen üç yıl ise yeniden değerleme oranının yarısı kadar artırılıyor.

Takdirlerin esas alındığı yılı izleyen üç yılda vergiye esas alınan değerlerin yeniden değerleme oranının yarısı kadar artırılması nedeniyle vergi matrahında meydana gelen erime gerekçesiyle takdirlerde fahiş artışlar yapılması söz konusu olduğundan, her dört yılda bir bu konu tartışma konusu oluyor ve çok sayıda dava açılması ile karşı karşıya kalıyoruz.

Son yıllarda belediyelerin etkisi altında kalan takdir komisyonlarınca değerlerin abartılması, çok sayıda dava açılması sonucunu doğurdu, bu nedenle artışların yasayla sınırlandırılması zorunlu hale geldi.

2017 yılında artışlar dört yıllık dönemin son yılına göre yüzde 50 ile sınırlandırılmıştı.

2026 yılı için geçerli olacak takdirlerin yine fahiş artışlarla belirlenmiş olması nedeniyle çok sayıda dava açıldı. Hükumet artışların yasayla sınırlandıracağını açıklamak zorunda kalmıştı.

Dün Meclis'te torba yasa görüşmelerinde kabul edilen önergeyle emlak vergisi ile ilgili aşağıda kısaca açıkladığım iki önemli değişiklik yapıldı:

1)  2025 yılında 2026 yılı için takdir edilen asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerleri dikkate alınarak 2026 yılı için hesaplanacak bina ve arazi vergi değerlerinin, 2025 yılına ait vergi değerlerinin iki kat fazlasını geçemeyeceği kabul edildi.

Ayrıca Emlak Vergisi Kanunu’nun 33'üncü maddesine (8 numaralı fıkra hariç) göre mükellefiyet tesisi gereken hallerde bina ve arazi vergi değerlerinin hesabında, 2026 yılında uygulanmak üzere 2025 yılında takdir edilen asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerleri esas alınacağı, ancak esas alınan bu değerlerin, ilk yıl 2025 yılına ilişkin uygulanan asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin iki kat fazlasını geçemeyeceği öngörüldü.

Ancak, 33'üncü maddenin (6) numaralı fıkrası kapsamında mükellefin değişmesi durumunda birinci fıkra hükmü uygulanacak.

Takip eden 2027, 2028 ve 2029 yıllarında 29'uncu madde kapsamında bina ve arazi vergisi matrahları ile asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerleri birinci ve ikinci fıkraya göre belirlenen değerler üzerinden hesaplanacak.

Bu düzenleme geçici maddeyle yapıldığından sorun kökten çözülmemiş oldu. Dört yıl sonra yine fahiş takdirler yapılırsa sorunu yeniden yaşayacağız demektir. 

31 Ağustos 2025 tarihli yazımda, yeni takdir edilen değerler önceki döneme göre 4,5 katın altında artırılmışsa bu artışı ekonomik göstergelere göre makul bulduğumu belirtmiştim. 2017 yılındaki düzenlemeye paralel olarak yeni dönemde artışın 2025 yılı değerlerine göre yüzde 50 ile sınırlandırılmasının düşük kalacağını yazmıştım. Şimdi artışın iki kat ile sınırlandırılması artışın dört yıl öncesine göre yaklaşık 4,2 kat artırılması anlamına geliyor. Bu da bana göre makul bir artış…

Böylece sorun çözülmüş oldu, açılan davalarda muhtemelen yargı yasal düzenleme ile davanın konusuz kaldığına karar verecek.

Önerge sahiplerine baktığımızda bu düzenlemede iktidar ve muhalefet partilerinin anlaştığını görüyoruz.

Emlak vergi değeri veya asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerleri esas alınarak uygulanan vergi, harç ve diğer mali yükümlülükler için de yukarıdaki şekilde belirlenen değerler dikkate alınarak uygulanacak.

2) Torba yasaya eklenen madde ile Emlak Vergisi Kanunu’nun 29’uncu maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında yer alan "yeniden değerleme oranının yarısı nispetinde" ibareleri "yeniden değerleme oranında" şeklinde değiştirildi, beşinci fıkrasında yer alan "veya yeniden değerleme oranına kadar artırmaya" ibaresi ise madde metninden çıkarıldı.

Bu değişiklik uyarınca, emlak vergisinde takdir yılını takip eden üç yılda emlak vergi değerleri artık yeniden değerleme oranının yarısı kadar değil yeniden değerleme oranında artırılacak.

Bu düzenlemenin yapılmasını yukarıda belirttiğim yazımda önermiştim. Çünkü merkezi bütçe vergi gelirlerinde vergiler genellikle yeniden değerleme oranında artarken belediyelerce tahsil edilen vergilerin bunun yarısı oranında artmasını doğru bulmadığımı ifade etmiştim. Şimdi bu farklılık giderilmiş oldu.

Yapılan eleştirilerin ve önerilerin dikkate alınmış olması hem şaşırtıcı hem de sevindirici oldu!

/././

SÖZCÜ "Gündem" -5 Aralık 2025-

 İstanbul barajları kritik seviyenin altına düştü: Kuraklık alarmı! 

İstanbul'un içme suyu ihtiyacını karşılayan barajlardaki doluluk oranı kritik eşik olan yüzde 20 seviyesinin altına düştü. Megakentte birçok gölde suların geri çekilmesiyle oluşan görüntü kuraklığın boyutunu da gözler önüne serdi.

Yaz mevsiminin ardından son baharın da yağışsız geçmesi ve kış aylarında beklenen kar yağışlarının ise gecikmesi İstanbul'u endişelendirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) verilerine göre, megakentteki barajlarda toplam doluluk oranı yüzde 17'ye kadar geriledi. Korkutan bir görüntü Terkos Barajı'nda kaydedildi. Su seviyesinin çekilmesiyle, yıllar önce baraj suları altında kalan yapılar yeniden gün yüzüne çıktı. Terkos'da da su seviyesinin çekilmesiyle tekneler karaya otururken, iskele toprağa gömüldü.

SON DURUM NE?

4 Aralık 2025 günü itibariyle Alibey, Büyükçekmece, Darlık, Elmalı, Kazandere, Pabuçdere, Sazlıdere, Terkos, Ömerli ve Istrancalar barajları için ortalama doluluk oranı yüzde 17.63 seviyesinde. İSKİ'nin paylaştığı İstanbul'da barajların doluluk oranı şu şekilde:

  • Alibey: yüzde 10
  • Büyükçekmece: yüzde 18
  • Darlık: yüzde 27
  • Elmalı: yüzde 49
  • Istrancalar: yüzde 28
  • Kazandere: yüzde 2
  • Pabuçdere: yüzde 2
  • Sazlıdere: yüzde 17
  • Terkos: yüzde 19
  • Ömerli: yüzde 13

Yurdun büyük çoğunluğuyla birlikte megakent de son yılların en ağır kış kuraklıklarından biriyle mücadele ederken gözler önümüzdeki günlerde beklenen yağışlara çevrildi.

https://youtu.be/8nVX1erjVbE

***

 Sazlıdere’de satışlar başladı -Ali Macit- 

Sazlıdere’deki içme suyunu ranta çevirmek isteyen Kanal İstanbul projesinde emlakçılar, arsaları ‘Yenişehir kuruluyor’ başlığıyla ilan sitelerinde pazarlıyor.

İstanbul’un içme suyunu, betona çevirmeyi hedefleyen Kanal İstanbul projesinde emlakçılar, arsa satışlarına başladı. Sazlıdere havzasında, İSKİ’nin ‘yapılaşmaya izin verilmemektedir’ tabelalarına rağmen inşaat sürerken, ilanların Türkçenin yanı sıra Arapça yayınlanması dikkat çekti. Kuzey Marmara Otoyolu bağlantı köprüsü olan ve Kanal İstanbul’un köprülerinden biri olduğu söylenen Sazlıdere Köprüsü’nü ‘Yenişehir kuruluyor’ başlığıyla pazarlayan emlakçılar, arsaların metrekaresini 6 bin liraya satıyor. İmar gelen arsalara “Kanal İstanbul’u panoramik olarak görür. Ek olarak Hadımköy sanayinin yanı başında... Kaçmaz kupon arsa, detaylar için arayınız” şeklinde pazarlanırken, tapu durumu ise hisseli olarak açıklandı. İlanda, Rönesans Holding’in yaptığı paralı otoyolun köprüsü de kullanıldı. ARAPÇA İLAN  İlan, Arapça olarak da yayınlandı. Dikkat çeken bir başka ilan ise zemin üzeri 14 katlı imarlı arsaydı. Bu arsa ticaret ve konut alanı olarak imar aldı. 200 metrekarelik alan için bir metrekare fiyatı 8 bin 750 lira olarak belirlendi. ‘İstanbul’a ihanet’ projesinin talipleri ise Arap dünyasından geliyor. Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed el-Sani’nin annesi Şeyha Moza bint Nasır el-Missned’in kurduğu ‘Triple M Gayrimenkul Turizm Ticaret Anonim şirket, 2018’de kurulduktan 1.5 ay sonra Kanal İstanbul güzergahındaki 44 bin 702 metrekare araziyi satın almıştı. Şu anda tutuklu bulunan TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Sekreteri Nuri Cem Ceylan, inşaatlara karşı açılan davaları kazanacaklarını vurgulayarak “Danıştay kararından sonra buradaki konutlar meşru olmayacak. Para ödeyenler de mağdur olacak” demişti. Adı ‘sosyal’ fiyatı lüks konut  İKTİDAR, Kanal İstanbul bölgesindeki konutlar için ‘sosyal konut yapıyoruz’ dese de bitimine 10 ay kaldığı belirtilen konutlar ilan sitelerinde şimdiden satışa çıktı. Borçları ile birlikte satılan bu konutlar için 1-2 milyon TL nakit isteniyor ve kalan taksitleri de alıcıların ödemesi bekleniyor. Böylece daireler 3 milyon TL’ye mal oluyor. Bölgedeki emlakçılar, “Şu anda 2 milyon TL nakit çıkartıp üstüne de oturmadığı evin taksitlerini ödeyebilecek bir dar gelirli yok. Bizi sürekli yatırımcılar arıyor. Bu evler teslim edildiği an 7-8 milyon TL’ye satılmak için satın alınıyor” dedi.

***

 AKP'li belediye borcuna karşılık İstanbul'un sokaklarını satıyor 

AKP'li Zeytinburnu Belediyesi, sosyal güvenlik prim borçları için iki "sokağı" satma kararı aldı.

AKP'li Zeytinburnu Belediyesi'nin fiili olarak kullanılmakta olan iki sokağı, prim borçlarını ödemek için SGK’ya "satma" kararı CHP'li üyelerin ret oyuna karşın Belediye Meclisi'nde "oy çokluğu" ile kabul edildi. Eleştiriler karşısında söz alan AKP'li Zeytinburnu Belediye Meclisi Üyesi Muhammet Kaynar işlemin "satış" değil, "mahsuplaşma" olduğunu ileri sürdü.Zeytinburnu Belediye Meclisi yılın son meclis toplantısında, belediyenin ve şirketlerinin SGK’ya borçlarına karşılık, ilçede bulunan 4 parselin SGK’ya devri ile ilgili teklifi görüştü. Prim borçlarına karşılık SGK’ya satılması teklif edilen 4 parselden 3’ü fiilen sokak olarak kullanılıyor. Resmi olarak “Bestekar Medeni Aziz Efendi Çıkmaz Sokak” ve “Karacabey Sokak” olarak kullanılan yollar, 70 milyon 600 bin liraya SGK’ya devredilecek. Söz konusu parseller imar planlarında ticaret ve konut alanına dönüştürülmüş olmakla birlikte SGK’nın fiilen yol olarak kullanılan yolları nasıl değerlendireceği merak konusu. 'BAL GİBİ SATIYORSUNUZ'  Teklifle ilgili oturumda söz alan CHP’li Zeytinburnu Belediye Meclisi Üyesi Düzgün Kaya, teklifi şöyle eleştirdi: 

- Her ay bir satın alma, bir borçla geliyoruz. Bu da Zeytinburnu Belediyesi’nin doğru yönetilmediğini gösteriyor. Bunları muhalefet olarak söylemek zorundayız. Yapmayın, etmeyin diyoruz. Tamam satıyorsunuz, keşke para kasamıza girse ama kasaya girmeden maalesef yine borca karşılık SGK’ya vereceğiz. 'Paramız yok, sıkıştık' demiyorsunuz. Bir de şu üslubunuzdan vazgeçin. Satıyorsunuz bal gibi işte, mahsup ne demek? Borcun var demek ki. 'Param yok arsamı al, param yok arabamı al ya da dairemi al' anlamına gelmez mi bu? Biz artık bunun son olmasını istiyoruz.CHP’nin eleştirileri üzerine söz alan AKP’li Zeytinburnu Belediye Meclisi Üyesi Muhammet Kaynar da özetle şunları söyledi. 

- Gündemimizdeki bu madde taşınmaz satış maddesi değildir. Bu bütün belediyelerin yaptığı bir işlem aslında. Büyükşehir Belediyesi'nde de bu işlem yapılıyor. Belediye aslında satma mecburiyeti olan bir yeri satıp, parasını alıp Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödeme yapmak yerine, doğrudan SGK’ya prim borçlarına veya prim ödemelerine karşılık mahsuplaşıyor ve böylelikle zaman geçmesini ve gecikmeden kaynaklı tazminatların doğmasını da engellemiş oluyor. Belediyenin yararına bir işlemdir. Teklif Belediye Meclisi’nden oy çokluğu ile geçti. SGK’ya satılacak parsellerle ilgili teklif: 

- Tapuda Belediyemiz adına kayıtlı, ilçemiz Maltepe Mahallesi, 2999 ada 69 parsel sayılı 517,55 yüzölçümlü taşınmaz, 2903 ada 50 parsel sayılı 317,27 1112 yüzölçümlü taşınmaz, 2916 ada 46 parsel sayılı 222,86 1112 yüzölçümlü taşınmaz ve 2916 ada 49 parsel sayılı 176,80 yüzölçümlü taşınmaz başkanlığımızın, Zeytinburnu Belediyesi Emek Personel AŞ'nin ve Zeytinburnu Güven Personel Ltd. Şti'nin sosyal güvenlik pirim borçlarına karşılık mahsup edilebileceği değerlendirilmiştir. 

- İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 7 Kasım 2025 tarihli sayılı yazısında, söz konusu taşınmazlara sosyal güvenlik pirim borçlarına karşılık mahsuplaşma işlemine 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun Geçici 41'inci maddesi kapsamında oluşturulan komisyonca yapılan inceleme sonucu düzenlenen 31 Ekim 2025 tarihli rapordaki 70 milyon 600 bin lira değer üzerinden muvafakat verilmesi talep edilmiştir.

***

 Bakan’ın başka arkadaşına 11 ihale -Deniz Ayhan- 

Ulaştırma Bakanı Uraloğlu’nun başka bir sınıf arkadaşı Mustafa Reis’in Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı olduğu SNH İnşaat 11 ihale aldı, bunun 4’ü, Uraloğlu’nun bakanlık döneminde ve toplamı 14 milyardan fazla

1 - TURPUN BÜYÜĞÜ DE FAKÜLTEDE URALOĞLU İLE AYNI SINIFTAN ÇIKTI 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun 1988 yılında mezun olduğu Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümündeki arkadaşları bugünün “Altın çocukları’’ oldu. Bakanın sınıf arkadaşı Ali Yaylı’nın Karayolları’ndan 3.5 milyarlık ihale aldığının ortaya çıkmasının ardından, bir diğer sınıf arkadaşı Mustafa Reis’in Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı olduğu SNH İnşaatın işleri de Uraloğlu’nun KGM Genel Müdürlüğü ve Bakanlığı döneminde açıldı. Uraloğlu 23 Temmuz 2018’de Karayolları Genel Müdürü oldu. 4 Haziran 2023’te ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanı olarak atandı.

ETİMESGUT’DA DA VAR

SNH İnşaat, 2013 yılından bu yana kamudan 18.3 milyar liralık 30 ihale aldı. 105 milyon TL sermayeli şirketin aldığı ihalelerin  14 milyar 95 milyon TL’lik bölümü Uraloğlu’nun Bakanlık dönemine rastladı. Bakan’ın KGM Genel Müdürlüğü döneminden beri (2018) firmanın aldığı ihalelerin toplamı ise 17 milyar 43 milyon TL oldu. Firma Uraloğlu’nun Bakanlık ve Genel Müdürlük döneminde önce ise sadece 1 milyar 300 milyon liralık ihale aldı.

İHALELER AKTI

Şirket, 12 Kasım 2025’de Ceyhan-Toprakkale-İskenderun yol ihalesini 6 milyar 425 milyon liraya aldı. Öncesinde ise ABD Başkanı Trump’ın da katılacağı NATO Başkanlar Zirvesi için yeniden inşa edilen Etimesgut Havalimanı bağlantı yolları ihalesini kazandı. Şirket Uraloğlu’nun KHM Genel Müdürü olduğu tarihten Bakan olduğu döneme kadar 11 ayrı ihale aldı. Bakanlık döneminde ise 6 ayrı büyük ihale kazandı.

HAVA ALANINI O BÜYÜTECEK

Şirket son olarak Karayolları Genel Müdürlüğü’nün Ceyhan-Toprakkale-İskenderun Yolu ihalesini ortağı ile birlikte 6 milyar 892 milyon 815 bin TL bedelle 12 Kasım 2025’te kazandı. Şirketin kazandığı bir diğer ballı  ihale ise 27 Ekim 2025 tarihinde sonuçlandı. Bu ihale 3 milyar 971 milyon 364 bin TL’ye harcanarak yapılacak Ankara Etimesgut’taki VIP Havalianı’nın bağlantı yolu.

Bakanlık açıklaması: ‘Okul arkadaşı manipülasyonu’ 

Ulaştırma Bakanlığı, gazetemizde dün yer alan “Bakanın arkadaşı ihale rekoru kırdı” haberi için bir açıklama yaptı. Açıklama şöyle: “Gazetenizin dünkü sayısında manşette yer verdiğiniz, “14 ayrı kamu ihalesi bakanın okul arkadaşına” başlıklı haberinizin soyut sonuçlarla kaleme alınmıştır. Haberde yer alan süreçlerin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri doğrultusunda yürütülmüş olup yine haberde aktarılan iddialar gerçekleri yansıtmamaktadır. Firmanın, söz konusu tarihin öncesinde de çeşitli projelerde yer aldığı, süreklilik gösteren bir kamu iş tecrübesine sahip olduğu belirlenirken iddiaların dayandığı tek gerekçenin, firmanın yöneticisi ile Sayın Bakanımızın aynı üniversitenin aynı bölümünde eğitim almış olması olduğu görülmektedir. Bu durum ise hiçbir hukuki veya idari açıdan çıkar ilişkisi kanıtı oluşturmamaktadır. Zira söz konusu dönemde mezun olan yüzlerce mühendis bugün farklı kurum ve projelerde yer almaktadır.

KANUN KAPSAMINDA 

Firmanın kazandığı ihalelerin tamamının 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine uygun şekilde yürütüldüğü, tüm işlerin resmi sözleşmeler çerçevesinde sürdürüldüğü açıkça görülürken şirketin aldığı projelere ilişkin tüm ihale süreçleri denetime tamamen açık şekilde gerçekleştirildi. Tekliflerin değerlendirilmesi, ihale komisyonları tarafından teknik yeterlilik ve mali yeterlilik kriterlerine göre yapılmıştır. Bu yönüyle haberlerde yer alan “kişisel ilişkilere dayalı yönlendirme” yorumlarının dayanağı bulunmamaktadır. İhale kayıtlarında, sözleşme adları, tarihleri, ihale numaraları, hangi firmaların katıldığı ve hangi usulle yapıldığı da açık şekilde yer alıyor. Afet sonrası acil ihtiyaçlar, yapım ikmal işleri ve trafik güvenliği gereklilikleri gibi işleri de kapsayan ihalelerin mevzuata uygun biçimde yapıldığı anlaşılmaktadır.  Resmi belgeler ışığında, ortaya atılan iddianın kamu kurumlarını töhmet altında bırakmaya yönelik bir siyasi söylem olduğu, iddiaların kamu kurumlarını itibarsızlaştırmaya yönelik bir karalama kampanyasının parçası olduğunu düşünülmektedir.”

Mustafa Reis: Mustafa Reis’in Başkan Vekili olduğu SNH Şirketinin Uraloğlu’nın Genel Müdürlük ve Bakanlık döneminde aldığı ihaleler şöyle: 

BAKANLIK DÖNEMİ: 

27 Ekim 2025: Etimesgut Havalimanı Bağlantı yolu: 3 milyar 971 milyon 364 bin 409 TL 

12 Kasım 2025: Ceyhan Toprakkale İskenderun Yolu (Ortağı ile): 6 milyar 425 milyon TL 

11 Kasım 2025: Hatay İskenderun Cebike ve İskenderun TOKİ yerleşkesi yolu: 2 milyar 258 milyon 193 bin TL 

17 Kasım 2023: İmar yolları yapımı: 1 milyar 440 milyon 442 bin TL 

Selahattin Bayramçavuş: Bakanın bir başka sınıf arkadaşı Selahattin Bayramçavuş da Karayolları Genel Müdür Yardımcılığı ve BTK Başkan yardımcılığına atandı. 

Kamuran Yazıcı: Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun diğer sınıf arkadaşlarından Kamuran Yazıcı da Bakanlık Rehberlik ve Teftiş Başkanı oldu. 

Ali Yaylı: Ali Yaylı’nın şirketinin, Uraloğlu Genel Müdür iken 9, Bakan olunca da 5 ihale aldığını, dün gazetemizde yayınlamıştık. İhalelerin toplamı 3.3 milyar TL.

‘Sınıf arkadaşlarıyla devleti çiftlik yapmış’

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, KTÜ İnşaat Mühendisliği 1988 yılı mezunlarının “Başarısını’’ SÖZCÜ’ye değerlendirdi. Karasu, “ Bakanın okul arkadaşları ihya oldu. Sermayeleri sınırlı firmalar  milyarlık ihaleleri davet usulü almış. Yakınlarını Genel Müdür yapması yetmemiş olacak ki okul arkadaşlarına da ihaleler için ‘kamu kontenjanı’ açmış’’ dedi.

2 - “İHALE İPTAL EDİLMEZSE YÜCE DİVAN YOLU AÇILIR”

Yine Bakanlık yine adrese teslim ihale

CHP’li Deniz Yavuzyılmaz, TÜRASAŞ’ın lokomotif ihalesine “adrese teslim” yapıldığını belirterek savcılığı göreve çağırdı. 

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na bağlı Türkiye Raylı Sistem Araçları A.Ş. tarafından yapılacak bir ihaleye “fesat karıştırıldığı” iddia etti. Yavuzyılmaz, sosyal medyadan, söz konusu ihalenin “adrese teslim” olduğuna dair tespitlerde bulunduklarını belirterek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nı göreve çağırdı.

Yavuzyılmaz, “Dizel-Elektrikli Coco Lokomotif Projesi Cer Zinciri İhalesi” için hazırlanan şartnamenin bir şirkete avantaj sağlayacak şekilde düzenlendiğini öne sürdü. Henüz ihale yapılmadan, ihaleyi kazanacağı iddia edilen Çekya merkezli SKODA’nın kullanılacak marka olarak “şimdiden ayarlandığını” savundu. İddiaya göre, proje kapsamındaki 2 milyon Euro’luk iş için şartname, kazanan firmanın ilerleyen süreçte 5 yıl boyunca 600 milyon avroya kadar ilave işleri ihalesiz üstlenebilmesine olanak tanıyor.

Yavuzyılmaz

ASELSAN DIŞLANDI

Yavuzyılmaz, halihazırda milli hızlı trenlerin cer zincirini üreten ASELSAN’ın ihaleye katılımının engellendiğini de ileri sürdü. Şartnamenin 4.3 (ç) maddesinde yer alan “en az 5 yıl ve 25 adet yeni nesil lokomotif referansı” şartı nedeniyle yerli şirketlerin yarışma dışı bırakıldığını belirtti.

İHALEYİ İPTAL EDİN

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’na seslenen Yavuzyılmaz, ihalenin iptal edilerek “dürüst ve rekabetçi bir şartnameyle” yeniden yapılması gerektiğini söyledi. Aksi halde “Yüce Divan’a kadar yolu var” ifadelerini kullanan Yavuzyılmaz, “Konunun peşini bırakmayacağız” açıklamasını yaptı.

Yerli üretim lokomotiflerimiz raylarda.

Türkiye’de yerli lokomotif üretimi sürüyor

Türkiye’de TÜRASAŞ tarafından yerli ve millî imkânlarla E5000 serisi lokomotifler üretiliyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Temmuz ayında yaptığı açıklamada, “Bu lokomotifler, Türkiye’nin demir yolu sanayisinde ulaştığı millî ve teknolojik bağımsızlığın göstergesidir. Artık lokomotif teknolojisinde kendi sistemlerini üretebilen sayılı ülkeler arasındayız” ifadelerini kullanmıştı.

***

Sözcü



soL "Köşebaşı + Gündem" -4 Aralık 2025-

 Hepsi oradaydı: Bir gazete baskınından çok daha fazlası...-Ali Ufuk Arikan- 

Öyle bir saldırı ki bu, parçası olmayan yoktu. İşaret fişeğini atan CHP’li Hüseyin Cahit Yalçın oldu. Elde taşlar ve sopalarla gazeteyi basanlar arasında Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Erbakan vardı. Hepsi el birliğiyle “komünist” avına çıkıp bir gazeteyi yok ettiler. Gelin sizinle o günlere, Tan baskını günlerine gidelim. Herkesin orada olduğu bu saldırının arkasındakilere bakalım.

İnsanlık tarihinin gördüğü en barbar saldırıya karşı büyük bir direniş tam yanı başımızda sürüyordu.

Nazilerin 20 milyon Sovyet yurttaşının hayatına mal olan korkunç saldırısı devam ederken içerde güçlü bir Hitlerci akım ortaya çıkmış, Cumhuriyet gazetesi gibi hükümete yakın yayınlar Hitler’in açık taraftarı olmuştu.

Doğrudan faşist Almanya tarafından fonlanan, ceplerine para doldurulan milliyetçi ve gericiler gazetelerinde, köşelerinde küfürler saçarak solu hedef alıyor, bu sırada baş düşmanlarından biri olarak da Zekeriya ve Sabiha Sertel çiftini seçiyordu.

Komünist Nâzım Hikmet’in yakın dostlarıydı ikisi de, bu bile başlı başına büyük suçtu. Üstelik "İlk Türk kadın gazeteci" sıfatını taşıyan Sabiha Sertel de Nâzım Hikmet gibi TKP’liydi.

Çıkardıkları gazete, Tan, o kadar canlarını sıkıyordu ki, her tür çirkin saldırıya rağmen gazetenin etkisini kırmak konusunda çaresiz kalıyorlardı.

Özellikle Cumhuriyet gazetesi Sabiha Sertel'e ilişkin karikatürler yayımlıyor, onu "Bolşevik dudusu", "eli maşalı çingene" sözleriyle açıktan hedef alıyordu. Tüm bu saldırılarn nedeni  Nazi yanlısı propagandaya karşı sert ve etkili yazılar kaleme almasıydı. Gazete geçici olarak kapatıldığında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya gazetenin tekrar yayına başlaması için koştuğu şart, Sabiha Sertel'in yazı yazmamasıydı. Öyle bir korku yaratmıştı bu isim.

Sonunda savaş bitmişti, ceplerine paralarını koyan Naziler tarihin çöp sepetine atılmıştı. Bu yüzden saldırganların bir bölümü kendilerine yeni kıble arıyorlardı.

Çok sürmedi, buldular...

Nazilerden sonra direksiyonu hızlıca “hür dünyaya” Amerikaya kırıp, Sertelleri bu kez de genlerine işleyecek Amerikancılıkla hedef alacaklardı.

Sabiha Hanım gazetesinde “zincirli hürriyet” dediğinde çılgına dönenler, CHP’ye yakın Tanin gazetesinde, Hüseyin Cahit Yalçın’ın “Kalkın ey ehli vatan” yazısıyla adeta talimat alıyordu.

Bu yazı 3 Aralık tarihliydi ve saldırının işaret fişeğiydi.

CHP'li Yalçın'ın saldırının işaret fişeği olan yazısı

Savaşta açık Hitlercilik yapan Cumhuriyet’te de durum farklı değildi. Cumhuriyet saldırının olduğu günün sabahında Sertellerin büyük ilgi çeken Görüşler dergisi çıkışını hedef alıyor, Görüşler’in G’sini orak ilan edip, hani bunun çekici diye soruyordu.

Cumhuriyet gazetesi orak çekiç arıyor...

Cumhuriyet daha düne kadar faşist Hitler destekçiliği yapıp fonlanmamış gibi komünizmle nazizmi birbirine eşitliyor, bunun talimatını da bu kez “hür dünya”dan alıyordu. 

Tanin’den Yalçın ise açık açık Amerikan övgüsü yaptığı yazısında Sertelleri hedef tahtasına oturtuyordu.

El birliğiyle yaptıkları hedef göstermeler sonucunda gerici ve ırkçı bir güruhu üniversiteler üzerinden harekete geçirdiler.

Kimler yoktu ki aralarında…

Süleyman Demirel, Turgut Özal, Necmettin Erbakan oradaydı. 

Meraklı kalabalıkla, "yürüyün dediler, yürüdük ama baskında yoktuk" diyen İlhan Selçuk da Tan için yola dökülenlerdendi.

Selçuk, o günkü yürüyüşün önde gelenlerinin daha sonra Demokrat Parti’den vekil olacağını da söylüyordu.

İktidarda CHP, cumhurbaşkanlığı koltuğunda İnönü, başbakanlık koltuğunda Şükrü Saraçoğlu vardı.

Kısacası düzenin tüm adamları oradaydı.

Gazeteyi basıp yakıp yıktılar.

Tanin ve Cumhuriyet saldırıyı manşetten kutladılar

Hedefleri Sertelleri çırılçıplak soymak, kızıla boyamaktı.

Bunu başaramadılar ama bir gazeteyi el birliğiyle yok ettiler.

Zekeriya Sertel saldırı gününü şöyle anlatıyordu:

4 Aralık 1945 gününün sabahı üniversiteli faşist gençler ellerinde önceden hazırladıkları baltalar, balyozlar ve kırmızı mürekkep şişeleriyle matbaaya saldırdılar. Orada bekleyen polisler olup bitene seyirci kaldılar. Görevlerini yapmaya kalkmadılar. Göstericiler, baltalarla matbaa kapısını kırıp içeri girdiler. Makinaları balyozlarla kırdılar. Binanın camlarını indirdiler. İçindeki eşyayı kırıp döktüler. Sonra ellerinde kırmızı boya şişeleriyle “Serteller nerede” naralarıyla bizleri aramaya koyuldular. Amaçları, bizi çırılçıplak soyup üzerimize kırmızı boya dökmek ve akabinde önlerine katıp sokaklarda “İşte kızıllar” diye sergilemekti.

Sonrasında da başlarına tek bir şey gelmedi, ödüllendirildiler.

Ertesi gün dönemin CHP basını “üniversite gençlerini” Tan baskını dolayısıyla tebrik ediyordu, Başbakan Saraçoğlu da öyle…

Evet, suçlu belliydi, Serteller hedefteydi.

Gazeteleri yok edilmiş, üstüne de kendileri yargılanmıştı.

Düzen rotasını teyit için tüm unsurlarıyla birlikte bir gazetenin tepesine çökmüş, "hür dünyaya" kendini kanıtlamıştı.

1945 Aralık'ında, savaşın sonlanmasının üzerinden henüz birkaç ay geçtikten sonra yaşanan bu saldırı, anti-komünist histerinin en kanlı canlı şekilde ayağa kaldırıldığı örneklerden biri oldu. O günden sonra da düzenin ihtiyaç duyduğu her an yeniden diriltildi. İpleri dışarda dedikleri yurtseverleri, komünistleri önce Hitler, sonra da Amerika talimatıyla hedef alanlar, kendileri değilmiş gibi...

/././

 Adrese teslim lokomotif ihalesinde ikinci perde: 600 milyon avroluk 'Skoda' tezgahı 

CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı TÜRASAŞ'ın yapacağı lokomotif ihalesinde "fesat karıştırıldığını" açıkladı. Daha önce adrese teslim olduğu gerekçesiyle ertelenen ihalede, kamu kurumu ASELSAN devre dışı bırakılırken, ihalenin bir paravan şirket üzerinden Çekya menşeili Skoda'ya verileceği ortaya çıktı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na bağlı Türkiye Raylı Sistem Araçları A.Ş. (TÜRASAŞ) tarafından düzenlenecek olan "Dizel-Elektrikli Coco Lokomotif Projesi Cer Zinciri İhalesi" üzerindeki şaibeler bitmiyor.

CHP'nin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, yarın gerçekleştirilecek ihale öncesinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunarak, sürece şartname hazırlığından itibaren fesat karıştırıldığını bildirdi. Yavuzyılmaz, ihalenin Çekya menşeili Skoda markasını kullanacak bir paravan şirkete verilmek üzere kurgulandığını açıkladı.

2 milyonluk iş gibi gösterip 600 milyon avroyu bağlayacaklar

Yavuzyılmaz'ın paylaştığı bilgilere göre, "dev soygun" olarak nitelendirilen plan adım adım şöyle işliyor:

Bakanlık yetkilileri, ihaleyi kağıt üzerinde sadece "1 adet ürün seti" alımı gibi göstererek yaklaşık 2 milyon avroluk küçük bir iş izlenimi yaratıyor. Ancak şartnameye eklenen maddelerle, bu sembolik ihaleyi kazanan şirket, devamındaki 5 yıl boyunca 600 milyon avroya (yaklaşık 30 milyar lira) varan işi ihalesiz olarak alma hakkı kazanıyor.

Böylece tek bir kalemlik ihale üzerinden, devasa bir kamu kaynağının yıllarca aynı şirkete aktarılmasının önü açılıyor.

Kamu kurumu ASELSAN'a şartname engeli

AKP iktidarının dillerden düşürmediği "yerli ve milli" söylemi, bu ihalede bir kez daha boşa düştü. Şartnameye eklenen "4.3 (ç) maddesi", ihaleye katılacak firmalardan "en az 5 yıl ve 25 adet yeni nesil lokomotif referansı" zorunluluğu istiyor.

Bu madde, yerli hızlı trenlerin cer zincirlerini halihazırda üreten kamu kurumu ASELSAN'ın ve diğer yerli firmaların ihaleye girmesini engelliyor. 

Yavuzyılmaz duruma, "Yerli ve milli şirketler, bu ihaleye katılacaklardan istenen referans zorunluluğu nedeniyle, dizel-elektrikli cer zinciri ihalesinin dışında bırakılıyor" sözleriyle tepki gösterdi.

'Ya iptal edin ya da Yüce Divan'a gidersiniz'

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’na seslenen Yavuzyılmaz, ihalenin derhal iptal edilmesi gerektiğini vurgulayarak şu uyarıda bulundu: "Ya bu adrese teslim ihaleyi iptal edersiniz ve doğru düzgün bir şartnameyle ihaleye çıkarsınız, ya da Yüce Divan’a kadar yolunuz var! Konunun peşini bırakmayacağız!"

İhale daha önce ertelenmişti

Söz konusu ihale, Yavuzyılmaz'ın ifşaları üzerine daha önce bir kez ertelenmişti.

Yavuzyılmaz, 18 ve 20 Kasım tarihlerinde yaptığı açıklamalarda, ihalenin DCC Danışmanlık ve Taahhüt A.Ş. adlı şirkete verileceğini, şartnamenin rekabeti engelleyecek şekilde 13 güne sıkıştırıldığını ve ihale paketine cer sistemiyle ilgisi olmayan "dişli kutusu" ve "aks" gibi kalemlerin eklenerek katılımcı sayısının düşürüldüğünü ortaya çıkarmıştı.

20 Kasım'da yapılması planlanan ihale, "büyük vurgun" ifşasının ardından, ihale tarihine 1 gün kala apar topar ertelenmişti. Ancak Yavuzyılmaz'ın bugünkü açıklamaları, Bakanlığın geri adım atmadığını, sadece yöntemi revize ederek aynı adrese teslim planı, bu kez "Skoda" markası üzerinden devreye sokmaya çalıştığını gösteriyor.

TCDD’nin 2,2 milyarlık ihalesi dolandırıcılıktan ceza almış patrona verildi

https://haber.sol.org.tr/haber/tcddnin-22-milyarlik-ihalesi-dolandiriciliktan-ceza-almis-patrona-verildi-402601

***

 MESEM eyleminde gözaltına alınan TİP'li 17 öğrenciden 16'sı tutuklandı 

MESEM’i protesto ettikleri için gözaltına alınan ve ifadeleri alınmadan tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen TİP'li 17 öğrenciden 16'sı tutuklandı. TKP "Öğrenciler değil, çocuk katilleri tutuklanmalı" açıklaması yaptı.

MESEM'i protesto ettikleri gerekçesiyle dün gözaltına alınan TİP'li 17 öğrenciden 16’sı Bakırköy Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı.

Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) 1-3 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirdiği Mesleki Eğitim Zirvesi TİP'li öğrenciler tarafından protesto edilmişti. 

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e tepki gösterilen eylemde “Çocukların kanı elinizde” pankartı açıldı.

Öğrenciler, “Katil patronlar hesap verecek”, “MESEM’li çocuklar isyanımızdır” sloganlarını atmıştı. Öğrencilere güvenlik görevlileri müdahale ederken, 17 öğrenci gözaltına alınmış ve ifadeleri alınmadan tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmişlerdi.

TİP’ten açıklama: Gençler özgürlüğüne kavuşacak, MESEM tarihe karışacak

TİP, tutuklama kararıyla ilgili açıklama yayımladı ve "Gençler özgürlüğüne kavuşacak, MESEM tarihe karışacak!" dedi. 

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: 

"Memlekette milyonlarca çocuğu açlığa mahkum edenler, gençleri geleceksizliğe sürükleyenler, liselileri MESEM’lerde ölüme gönderenler; işlenen suçların üzerini 16 TİP’li genci tutuklayarak örtebileceğini sanıyorsa yanılıyor. Daha fazla mücadele edeceğiz, daha fazla karşınıza dikileceğiz! Bir avuç zenginin serveti yolunda iktidarının tüm imkanlarını seferber edenlere, “çocuklarımızı koruyun” diyen milyonların hıncını, cesaretle sesini yükselten gençlerden çıkarmaya çalışanlara sesleniyoruz: Gençler özgürlüğüne kavuşacak, MESEM tarihe karışacak!"

TKP: Öğrenciler değil, çocuk katilleri tutuklanmalı

Türkiye Komünist Partisi (TKP), TİP'li Öğrenciler'in tutuklanmasına ilişkin açıklama yaptı. Sosyal medya hesabı X'ten yapılan paylaşımda "Öğrenciler değil, çocuk katilleri tutuklanmalı" denildi.

Açıklamanın tamamı şöyle:

"Çocuk emeği ve kanıyla büyüyen patron iştahının yeni adı olan MESEM’i ve bu uygulamayı hayata geçiren Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i protesto etti diye önce TİP’li öğrenciler, ardından da öğretmenler gözaltına alındı. Bu hukuksuzluk yetmiyor gibi çocuk işçi cinayetlerine tepki gösterdi diye 16 TİP’li öğrenci tutuklandı. Bu hukuksuz tutuklamalara derhal son verilmeli, öğrenciler ve öğretmenler bir an önce serbest bırakılmalı!"

***

 Bakanlığın zirvesinde ‘Çocuk katili MESEM’ diyen öğretmenlere ters kelepçeli gözaltı! 

Çocuklar işyerlerinde bir bir ölürken Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği Mesleki Eğitim Zirvesi’ni protesto eden öğretmenler ters kelepçeyle gözaltına alındı. Dünkü protestoda gözaltına alınan 17 TİP’li genç de tutuklamaya sevk edildi.

Milli Eğitim Bakanlığı eliyle zorunlu eğitim çağındaki 2 milyona yakın öğrenci “mesleki eğitim” adı altında sermayeye işgücü olarak sunuluyor. 

Bu yıl en az 85 çocuk işçi çalıştırıldıkları işyerlerinde yaşamını yitirdi.

Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) modeliyle yüz binlerce çocuk fabrikalarda, atölyelerde patronların eline teslim edilirken, Bakanlık İstanbul’da bir otelde düzenlediği Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi’nde üç gündür patron temsilcilerinin taleplerini dinliyor.

Bugün zirvenin yapıldığı İstanbul’daki otelde öğretmenler MESEM’deki iş cinayetlerini protesto etti.

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası tarafından zirvenin yapıldığı salonda “Ne bu düzen Ahilik ne siz Vezirsiniz. Çocuk katilidir MESEM. Rezilsiniz” yazılı pankart açıldı.

Öğretmenlere önce özel güvenlik, ardından polis müdahale etti. Öğretmenler ters kelepçeyle gözaltına alındı. Öğretmenlere müdahale eden ekipten bir kadının öğrencilerinin yaşam hakkını savunan öğretmene “Sen teröristsin” diye bağırması dikkat çekti. Söz konusu kişi öğretmenlerden “Sensin terörist, biz öğretmeniz” yanıtını aldı.

Öğretmenlerin açıklamasını engellemeye ve pankartlarına el koymaya çalışan gruptakiler gazetecilerin görüntü alınmasını da engellemeye çalıştı.

https://twitter.com/i/status/1996199970068652403

Sendika genel başkanı dahil 4 gözaltı

Sendikanın eylemin ardından yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verildi:

“MESEM’i aklamak ve çocuk işçi ölümlerinin hesabından kaçmak için düzenlenen Teknik ve Mesleki Eğitim Zirvesi'ne ‘MESEM ÇOCUK KATİLİDİR’ diyerek giren Genel Başkanımızın da içlerinde yer aldığı 4 üyemiz ters kelepçe ile gözaltına alındı. Öğretmen Sendikası olarak öğrencilerimizi hayattan koparan bu rezil sisteme karşı sözümüzü söylemeye, eylemde bulunmaya devam edeceğiz. #MESEMÇocukKatilidir #ÖğretmenlerGözaltında”

Gazeteci Fatoş Erdoğan’ın sosyal medya hesabından paylaştığı görüntülerde öğretmenlere ters kelepçe uygulandığı görüldü.

https://twitter.com/i/status/1996185875919593797

Gözaltı aracına götürüldüğü sırada bir öğretmen “MESEM düzeniniz katildir demeye devam edeceğiz. Öğrencilerimizin yaşam haklarını savunmaya devam edeceğiz” dedi.

17 TİP'li gence tutuklama talebi

Dün zirvenin yapıldığı otel önünde MESEM’i protesto eden 17 TİP’li genç gözaltına alınmıştı. 17 genç çıkarıldıkları adliyede tutuklama istemiyle hakimliğe sevk edildi.

***

Öne Çıkan Yayın

Gericiler hedef gösterdi, İYİP anında gözden çıkardı: Heykelini paylaşan ismin ihracını istedi + Gericiler 'dört başlı canavar' heykelini hedef gösterdi, 2 kişi gözaltına alındı (soL)

 Gericiler hedef gösterdi, İYİP anında gözden çıkardı: Heykelini paylaşan ismin ihracını istedi  İYİP, gericilerin hedef göstermesinin ardın...