Laleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..”-Bahadır Özgür-
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturduğu, Laleli merkezli son yılların en büyük kara para aklama ağına dair dosyayı incelemeyi sürdürüyoruz…
Onlarca şirkete ve ödeme kuruluşuna el konulan olayın özeti şöyle:
2018 sonrasında Denizbank, Golden Global Yatırım Bankası ile Şekerbank’ın (soruşturma dosyasında adları verilenler) POS cihazları kullanılarak, Libya ve Irak’a ihracat yapılmış gibi gösterilerek, şüpheli bir para trafiği hattı kuruldu. 2025’e kadar milyarlarca doların bu hattan akıtılıp, Laleli merkezli sayısı yüzleri bulan bir şirket ağı vasıtasıyla sisteme sokulup aklandığı ileri sürülüyor.
ABD bankacılık sistemi ile Libya yaptırımlarının delindiği iddiasıyla olayı ‘suç gelirlerinin aklanması’ sayıyor.
Çünkü, Türkiye’nin 2021 yılında ‘gri listeye’ alınmasının ana sebeplerinden birisi buydu. OECD’ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü (FATF) toplantısında, emlak ve değerli maden ticaretinde sıkı denetim talep edildi. Kara para aklama soruşturmalarının artırılması istendi. MASAK da 2023’te, bankalar için yeni bir ‘şüpheli işlem bildirimi’ rehberi hazırladı. Rehberde yer alan şu madde özellikle önemli: “Kredi kartı müşterilerinin sürekli olarak dikkat çekici tutarlı nakit para çekimleri yapması, kredi kartlarının altın gibi nakde tahvili kolay olan kıymetli malların alışverişinde sürekli ve sıra dışı kullanılması…”
İşte ‘Laleli çamaşırhanesi’ tam olarak bu ‘şüpheli ticaret’ üzerine kuruldu: POS’larla tonlarca hayali altın satışı!
Yani İstanbul Altın Rafinerisi de dahil Kapalıçarşı kuyumcularına, Fatih’teki döviz bürolarına yaz aylarından beri yapılan seri operasyonların arkasında, ABD’nin baskısı bulunuyor.
***
Araştırma dosyamızın bugünkü bölümünde ihracatın hayali olduğunu gösteren bazı delilleri yayınlıyoruz.
Libya’ya uçakla gönderilen POS cihazlarından dakikalar içinde çok sayıda işlem yapıldığı görülüyor. Kartlar ve POS’lar yan yana dizilmiş halde. Makineden ‘cırt’ sesi geldiği anda “Maşallah, Maşallah” diye bağrışmalar duyuluyor:
https://cdn.halktv.com.tr/media/2025/12/video1.mp4
https://cdn.halktv.com.tr/media/2025/12/video2.mp4
****
Bu POS’lardan çıkan yüzlerce slip incelendiğinde manzara daha da netleşiyor.
Mesela; Laleli’de küçük bir şirkete ait POS işlemlerine bir bakalım:
Tek bir POS’tan, tamamı Libya vatandaşlarına ait farklı banka kartları ile 20 Mayıs 2023 günü, saat 12:12’de ilk çekime başlanıyor, saat 14:20’ye kadar iki saat içinde yüzlerce işlem yapılıyor.

Bu şirket 22, 23, 24 ve 25 Mayıs’ta da aynı şekilde POS’tan mal satmış gibi çekim işlemini tekrarlıyor. Kartların üzerindeki isimler farklı ancak aynı tutarlarda defalarca çekim yaptığı anlaşılıyor.
Şu slipler de ‘gün sonu raporları’nı gösteriyor. Kayıtlara bakılırsa şirket 5 gün içerisinde Libyalılara yarım milyon dolarlık mal satmış:

Ne var ki, savcılık dosyasında yer alan uzmanların hazırladığı raporlarda, bir yıl içinde şirketlerin cirosunun 17 kat kadar artması, aynı tutarlı art arda işlem yapılması, şirketlerin hemen ertesi günü bankaya gidip parayı yüksek komisyon ödeme pahasına nakit çekmesi, “hayatın olağan akışına aykırı” olarak değerlendiriliyor.
Örnek verdiğimiz şirket yabancı kartların kullanıldığı POS cihazı ile tüm yıl boyunca yalnızca birkaç hafta işlem yaptı. Buna rağmen bu işlemler tüm satışların yüzde 95’ine yakınını oluşturdu.
Böyle sayısı yüzleri bulan şirketin işin içinde olduğu ‘Laleli çamaşırhanesi’nin 2018’den beri durmaksızın çalıştığı hesaba katılırsa, para trafiğinin tahminlerin ötesinde olduğunu söylemek lazım. Soruşturma dosyasına giren resmi raporlara göre, şimdilik bir operasyonda 47 milyar lira, bir başkasında 112 milyar liralık şüpheli işlem tespit edildi.
Ancak Libya’nın iddiası ülkeden en az 20 milyar dolarlık rezervin kaçırıldığı yönünde. BDDK ve MASAK’a yapılan ihbarlara bakıldığında ise ‘kara listede’ yer alan şirketlerin toplam cirosu 8 milyar dolar.
***
POS işlemleri ve slipler dosyadaki ana deliller arasında. Zira, slipler bankacılık kurallarına uygun değil. Ne üzerlerinde bankaların adı yer alıyor ne de ticaret yaptığı iddia edilen şirketlerin adresleri tam olarak yazılı. Adres diye ilçe ve cadde verilmiş. Bina, daire yok!
Daha vahimi, POS’ların yazılımına müdahale edildiği de ileri sürülüyor. Bu ancak bankalardan yapabilecek bir işlem. Günlük limitler de 1 milyon dolara kadar artırılmış.
Tüm bunlar soruşturma sonucunda ortaya çıkacak elbette.
Dosyayı incelemeye devam edeceğiz. Özellikle bankalara soracağımız çok soru var çünkü…
/././
ABD-İngiltere: Büyük uzlaşma bozuluyor! Trump’a aşırı sağcı suçlaması -Mustafa K. Erdemol-
Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenskiy’in Beyaz Saray’da, Başkan Donald Trump ile Yardımcısı JD Vance’ın “sözel” saldırısına uğradığı ABD ziyaretinden kısa bir süre sonra ABD’ye giden İngiltere Başbakanı Keir Starmer’in Trump’ın yanında neredeyse “süt dökmüş kedi” gibi durduğunu anımsamayan yoktur herhalde. Pek de unutulacak bir görüntü değildi doğrusu.
Starmer’in o halinden ötürü hayli utandıklarını okuduğum İngilizleri o “mahcubiyetten” milletvekilleri kurtaracağa benziyor. Çünkü parlamentoda çok sayıda milletvekili Trump konusunda “kral çıplak” demeye başladılar şu sıralar. Aslında “solcu” iddiasındaki Starmer’den beklenen tutum buydu.
Malum, Trump uzun süredir gerginlik yaşadığı Avrupa’nın siyasetine de doğrudan müdahalede bulunuyor. “Medeniyetinin yok olmakla karşı karşıya olduğunu” iddia ettiği Avrupa’nın siyasal sistemi için büyük tehlikeler barındıran grupları, partileri desteklediğini açıkça belirtiyor, yardımcısı Vance ile birlikte. Yaşlı kıtanın “mevcut gidişatını” düzeltmesini beklediği o grup ya da partilerden “vatansever Avrupa partileri” olarak söz etmesi yanıltmasın. Sözünü ettiği partiler düpedüz faşist çeteler çünkü.
İşte bu yüzden İngiltere Parlamentosu’nun kimi milletvekilleri 1930’ları anımsatan “aşırı sağcı söylemler” kullanmakla suçladıkları, Rusya’yı desteklemekle eleştirdikleri Trump’ı uyarmasını bekliyorlar Starmer’den. Çünkü, örneğin İşçi Partisi milletvekili, aynı zamanda hükümetin Ulusal Güvenlik Stratejisi Ortak Komitesi Başkanı Matt Western Trump’ın söylemleri yüzünden "İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Batı dünyasına öncülük eden ABD konsensüsünün parçalanmış göründüğünü” ileri sürüyor. Anlamı şu; Trump’ın Rusya’yı hiçbir konuda hiç kınamamış oluşu İngiltere’yi de savunmasız bırakıyor, göç konusundaki sözleri de çokkültürlülüğü hedef alıyor. Demek istediği bu Western’in.
Bir başka İşçi Partisi milletvekili (aynı zamanda İş Dünyası Seçici Komitesi Başkanı) Liam Byrne de Trump’ın söylemlerinin “1930'lara kadar uzanan bazı aşırı sağcı söylemlerle benzerlikler taşıdığını görmek zor değil” diyerek, Avrupa ile daha yakın savunma işbirliği çağrısında bulunuyor.
Parlamentoda Trump karşıtı bir hava esiyor olmasına ragmen Göçmen Bakanı Seema Malhotra’nın, ABD'nin “Birleşik Krallık için güçlü, güvenilir, hayati bir müttefik olmaya devam ettiğini” söylemesi gerçeği pek yansıtıyor değil. Çünkü Malhotra açıklamasının bir yerinde İngiltere’nin göç/göçmenlik konularında “ABD’den çok farklı” bir tutuma sahip olduğunu söyleyerek Trump’ın “tehlikede olduğunu söylediği Avrupa medeniyetinin” oluşmasında göçmenlerin katkısını anımsatıyor. Bunlar Trump’a yanıt aslında.
Trump, bu hafta yaptığı bir açıklamada Avrupalı liderleri göçü kontrol edememekle suçlamış, Avrupa ülkelerinin sınır politikalarında değişiklik yapmamaları durumunda “artık yaşayabilir ülkeler olamayacaklarını” öne sürmüştü.
Malhotra, buna karşılık ülkesinin Ukrayna'yı savunmak için bir araya gelen güçlü bir Avrupa ile 30'dan fazla ülkeden oluşan koalisyonun liderliğini üstlendiğini belirterek, Avrupa ülkelerinin “savunma harcamalarını artırdığını” da anımsatıyor.
Ancak iki ülke arasında yakın zamanda imzalanan stratejik belgeye itiraz da gün geçtikçe büyüyor. Liberal Demokrat milletvekili Bobby Dean, belgenin “ırkçı, beyaz üstünlüğü ideolojisine dayandığını” belirtirken bir başka Liberal Demokrat milletvekili James MacCleary de, belgenin belirli bir ideoloji ile dünya görüşünü teşvik etmek için Avrupa'daki demokratik süreçlere müdahaleyi önceleyen “kasvetli, distopik bir dünya görüşü” sunduğunu söylüyor ki haksız sayılmaz.
Hatırlayalım; geçen hafta yayınlanan ABD stratejisi belgesinde kitlesel göçün sona erdirilmesi talep ediliyor, bu konudaki Avrupa politikaları “çatışma yaratmakla” eleştiriliyordu. Belgede, “Bazı Avrupa ülkelerinin güvenilir müttefikler olarak kalacak kadar güçlü ekonomilere, ordulara sahip olup olmayacağı hiç de belli değil” de deniyordu.
Genellikle İngilizler gibi düşünmem ama Trump’ın göçmen düşmanı söylemlerinin 1930’ların ırkçı aşırı sağcı görüşlerden pek farklı olmadığı konusundaki izlenimlerine katılırım.
Avrupa’ya “faşizmin” gelmesinden Trump’ın memnun kalabileceği konusundaki imalarına inanırım.
Dünyayı bölme/yönetme konusunda ortak olan ABD ile İngiltere arasındaki “uzlaşma”nın parçalanıyor olabileceğine ilişkin tahminlerine sevinirim.
İngilizler de haklı olabilirler bazen.
/././


















