Gözü yaşlı annenin HSK’ya şikâyeti: "Organize şekilde çalışarak adalete engel oldular"-Tolga Şardan-
Sisli Vadi'deki sel felaketinde kızı ve damadını kaybeden Yaşa Ailesi, geçtiğimiz günlerde Hakimler ve Savcılar Kurulu’na 17 sayfadan oluşan şikâyet dilekçesi ile başvuru yaptı. Başvurudaki ‘Hüseyin Gedik, Hazım Aslancı ve Muzaffer Lekesiz, organize şekilde çalışarak davanın adaletli sonuçlanmasına engel oldular’ cümlesi dikkat çekici. Yaşa Ailesi, İstinaf’tan dönen dosyanın yeniden gerçekleştirilen yargılamasında mahkeme heyetinin yaklaşımı için ‘aile samimiyetinde yargılama’ nitelemesi yaptı. Aile, mahkeme heyetinin sanık Bülent Bayrak’a yönelik ‘müsamahalı davranış’ sergilediğini iddia etti.

Büyüteç’in takipçilerinin yakından bildiği dosyalardan birisidir; Kırklareli’nin İğneada bölgesindeki longoz ormanlarının içindeki Foggy Valley (Sisli Vadi) adlı turistik tesiste yaşanan sel felaketi ve sonrasındaki gelişmeler.
Bölgedeki aşırı yağışla birlikte 5 Eylül 2023’te gerçekleşen faciada, yeni evlenmiş Mihriban ve Selman Bağışlar’ın aralarında yer aldığı altı kişi, sel sularına kapılarak hayatlarını kaybetti.
Faciada kusuru bulundukları gerekçesiyle başta tesis sahibi Bülent Bayrak olmak üzere sanıklara ‘taksirli ölüme sebebiyet vermekten’ ceza verildi. Oysa, savcılık esas hakkındaki görüşünde, daha fazla ceza almalarını sağlayacak ‘olası kastla ölüme neden olmak’ suçundan ceza istemişti.
Tabii olayın bir de kamu görevlileri tarafı var. İçişleri Bakanlığı müfettişleri raporu doğrultusunda, ruhsatsız biçimde faaliyet gösteren tesisin çalışmasına göz yumdukları ve görevi ihmal ettikleri gerekçesiyle dönemin Kırklareli valileri Osman Bilgin ve Birol Ekici hakkında adli yargılama yolu açıldı.
Ayrıca, yine aynı sebeple İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Bilal Kuşoğlu ve personeli ile denetim yapmaktan sorumlu yerel jandarma personeli de adli soruşturma kapsamına alındı. Jandarma personelinin yargılamasına başlandı.
Ancak her ne hikmetse İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Bilal Kuşoğlu hem halen görevi başında hem de kendisi ve ekibinin yargılamasına başlanamadı! Haklarındaki adli soruşturma devam ediyor. İddianamenin ne zaman ve ne şekilde çıkacağı henüz belli değil!
Bu arada olayın sonrasında üç Cumhuriyet Başsavcısı göreve geldi. İki önceki Başsavcı Hazım Aslancı HSK tarafından Yargıtay’a savcı yapıldı. 2024’te gelen ve adaletin yerini bulması amacıyla kayıp yakınlarına destek veren Başsavcı Enver Eroğlu, HSK’nın beklenmedik kararıyla Batman Cumhuriyet Başsavcısı oldu. HSK’nın 2025 atamalarında ise Tekirdağ Adliyesi’nde savcılık yapan Özkan Levent Taşkoparan, Kırklareli Başsavcılığı koltuğuna oturdu.
Yaşa Ailesi’nin adalet arayışı
Selde yaşamını yitiren yeni evli Mihriban ve Selman Bağışlar çiftinin ailesi, olayın yaşandığı dakikalardan itibaren ellerini bir an olsun süreçten çekmedi.
Hem kızı ve damadını kaybeden Yaşa Ailesi, hem de diğer kayıp yakınları soruşturma ve kovuşturma sürecinde adaletin sağlanması amacıyla hakikaten insan üstü bir çaba sarf ettiler. Halen de devam ediyorlar mücadeleye.
Gelişmeleri yakından takip edenler acılı anne Safiye Yaşa’yı hatırlayacaktır. Hani, İstinaf’tan dönen dosyanın yeniden yargılaması sırasında mahkeme başkanı tarafından verilen ‘iki günlük tutuklama’ sonrasında sedye ile adliyeden çıkartılarak cezaevine götürülmeye çalışılan acılı anne.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un devreye girmesiyle cezası kaldırılan ve cezaevi yerine tedavi amacıyla hastaneye ulaştırılan acılı anne.
Adalet peşinde koşan Safiye Yaşa, daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile TBMM’de, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’la da makamında görüştü. Hatta yakın zamanda Bilal Erdoğan ile görüşüp hem adli süreci anlattı hem de bizzat yaşadıklarını aktardı.
Yaşa Ailesi, geçtiğimiz günlerde Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) tam 17 sayfadan oluşan şikâyet dilekçesi ile başvuru yaptı.
Aile, 5 Eylül 2023’ten, yani olayın gerçekleştiği günden itibaren yargı sistemi içinde yaşadıklarını tek tek bu dilekçede yeni HSK yönetimine aktardı.
Bu arada, Yaşa Ailesi daha önce de dönemin Kırklareli Adliyesi’nde görevli savcı ve hakimlerle ilgili HSK’ya şikâyette bulundu, ancak bir sonuç çıkmadı.
Çıkan tek sonuç, şikayetlerde adı geçen dönemin Başsavcısı Hazım Aslancı, soruşturma savcısı Muzaffer Lekesiz, davaya bakan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve aynı zamanda Adalet Komisyonu Başkanı Hüseyin Gedik ile heyet üyesi hâkim Merve Lekesiz’in, Kırklareli Adliyesi’nden alınması oldu.
Ailenin 3 Aralık’ta yaptığı başvurudaki ‘Hüseyin Gedik, Hazım Aslancı ve Muzaffer Lekesiz, organize şekilde çalışarak davanın adaletli sonuçlanmasına engel oldular’ cümlesi dikkat çekici.
Aile, yürütülen soruşturma ve kovuşturma sırasında delillerin karartılarak saklandığı görüşünde ısrarcı. Bu ısrarın belgeleri ve bilgilerine başvuru dilekçesinde yer verdi.
Yaşa Ailesi, HSK başvurusunda Ulusal Kriminal’den gelen rapordaki ‘sel sularından ve çamurdan zarar görmeyen kamera kayıtları ve hard disklerin, maalesef daha önce açılmış olmalarından dolayı zarar gördüğü’ görüşünü bir kez daha ortaya koydu.
HSK dilekçesindeki ağır iddialar
İlk derece mahkemenin kararının İstinaf’ta bozulmasıyla birlikte yeniden Kırklareli Adliyesi’nde başlayan yargılama sırasında Yaşa Ailesi, adalet mücadelesinde başa döndü.
Aslancı’dan sonra başsavcılık makamına getirilen Enver Eroğlu’nun bir yıl sonunda 2025 atamaları çerçevesinde HSK’ca görevden alınıp Batman’a gönderilmesi ve yeni Başsavcı Özkan Levent Taşkoparan’ın göreve başlamasıyla farklı bir bakış açısı ortaya çıktı.
Ailenin verdiği dilekçeye yansıyanlar açıkçası ağır iddialar.
Örneğin; Yaşa Ailesi, İstinaf’tan dönen dosyanın yeniden gerçekleştirilen yargılamasında mahkeme heyetinin yaklaşımı için ‘aile samimiyetinde yargılama’ nitelemesi yaptı. Aile, mahkeme heyetinin sanık Bülent Bayrak’a yönelik ‘müsamahalı davranış’ sergilediğini iddia etti.
Diğer bir detay; aile, Başsavcı Taşkoparan’ın kendilerine yönelik tavırlarını sert üslupla eleştirdi.
Özellikle Safiye Yaşa’nın diğer kayıp yakını Çiçek Dinç’le birlikte 24 Kasım günü Başsavcı Taşkoparan ile görüşmesinde yaşananlar dikkat çekici.
Yaşa Ailesi, dilekçede Başsavcı Taşkoparan ile aralarında geçen tartışmanın diyaloglarına yer verdi. Dilekçedeki diyalogların okunmasıyla Taşkoparan ile Yaşa ve Dinç arasındaki tartışmanın boyutlarını ve yükselen tansiyonu görmek mümkün.
Başsavcı Taşkoparan’ın görüşme sırasında ’33 yıllık savcıyım. Savcılık hayatımda böyle saygısızlık yapan birisi karşıma çıksaydı, onu çekip vururdum’ dediği iddiası dilekçede yer aldı.
Taşkoparan ile Yaşa arasında şöyle bir diyalog yaşandığı dilekçede aktarılıyor:
‘ (…) Yaşa: Başsavcım ben adalet istiyorum. Suçum buysa çekip vurun beni.
Taşkoparan: Başsavcı ‘beni vururum dedi’ dersin. Böyle psikopatça konuşan biri karşıma çıkmadı.
Yaşa: Psikopatça bir konuşma yapmıyoruz. Mevzu çok net. Adaletle alakalı haklı taleplerimizi dile getiriyorum.
Taşkoparan: Bu konuda en günahsız benim. Bir kusurum varsa Allah benim belamı versin. Benim de bir kusurum yoksa, Allah sizin bin belanızı versin.
Yaşa: Bu sözler size yakışmıyor. Yakınlarını kaybeden bizler bu muameleyi hak etmiyoruz. (…)’
Dilekçede, Safiye Yaşa’nın, ‘Ben bu dava Mihriban Yaşa’nın annesi olarak varım. Bu söylediğiniz sözler psikolojik şiddet içeriyor’ yanıtını verdiğini belirtti.
İmkân olsa, Yaşa Ailesi’nin yaptığı 17 sayfalık başvurunun tamamı yayımlanabilse… Yaşananlar bütünüyle görülür.
Aile, Bolu’nun Kartalkaya bölgesinde yaşanan yangın faciasıyla ilgili verilen kararı emsal göstererek, Sisli Vadi dosyası için de bu karardaki gibi hareket edilmesi talebinde bulundu.
Yaşa Ailesi, HSK başvurusunda Başsavcı Taşkoparan, mahkeme heyeti başkanı Serdar Aslan ile heyet üyesi İrem Aydın’dan şikayetçi oldu.
Başsavcı: ‘Elimden geleni yaptım, müsterihim’
Yaşa Ailesi’nce yapılan şikâyet başvuru sonrasında hakkında ağır eleştirilerde bulunulan Kırklareli Cumhuriyet Başsavcısı Özkan Levent Taşkoparan ile telefonla görüştüm.
Başsavcı Taşkoparan, aile tarafından dile getirilen şikâyet konuları çerçevesinde özetle şu değerlendirmeyi yaptı:
“‘Ben bu dosya ile ilgili müsterihim. Elimden geleni yaptım. Yargılama süreci, hukukun içinde götürüldü. Her tasarrufun arkasındayım. Dosya ile ilgili Kırklareli Adliyesi’nde her şey rayında ilerledi. Ben aile ile teması kesecek değilim. Görüşmelerim devam eder. Dosya artık İstinaf’a gitti.’”
/././
Torba yasada vergiyle ilgili neler var?-Murat Batı-
Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'u yayımlandı. Torba Yasa olarak bilinen bu kanunda vergiyle ilgili bazı değişiklikler yapıldı. Bunlardan bazıları konut alırken ödenen faizlerin gider yazılamayacak olması, ikinci el araçlarda harç alınması, emlak vergisine geçici süreliğine üst sınır getirilmesi...

Torba Yasa olarak bilinen 7566 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 19 Aralık Cuma günü sabaha karşı saat 03:00 sularında Resmi Gazete’de yayımlandı.
Bir yürürlük tarihi, bir yetki olmak üzere toplam 39 maddeden oluşan torba yasa teklifi 3 maddeyle Gelir Vergisi Kanunu’nda, 1 maddeyle Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nda, 5 maddeyle Harçlar Kanunu’nda, 2 maddeyle Emlak Vergisi Kanunu’nda, 2 maddeyle Katma Değer Vergisi Kanunu’nda, 8 maddeyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda, 2 maddeyle Kurumlar Vergisi Kanunu’nda ve diğer bazı kanunlarda değişiklikler içermektedir.
7566 sayılı Kanunda vergiyle alakalı neler var, gelin birlikte bakalım…
1-Konut alırken ödenen faizler gider yazılamayacak
Konutu banka kredisiyle alanlar kredi için ödediği faizi belli oranlarda bu konuttan sağlanan kira gelirlerinin beyanında gider olarak yazabilmekteydi. Ancak Torba Kanun’un 1’nci maddesi uyarınca bu artık mümkün olamayacak.
Hatta yürürlük tarihi “2025 yılı gelir ve kazançlarına uygulanmak üzere yayımı tarihinde” denildiğinden 2025 yılında kira geliri elde edenler, bunu 2026 yılında beyan ettiklerinde faizleri indirim konusu yapamayacaktır.
Diğer taraftan konut kira gelirlerine uygulanacak istisna düzenlemesine devam edilecek.
2-Geçici vergi tekrardan dört döneme çıktı
Geçici vergi uygulaması 2022 yılında yapılan düzenlemeyle dört dönemden üç döneme düşürülmüştü. Tekrardan dört döneme çıkarıldı. Torba Kanunda geçici vergiyi düzenleyen 2’inci maddenin yürürlük tarihi “2025 yılı gelir ve kazançlarına uygulanmak üzere yayımı tarihinde” denildiğinden 2025 yılı için de dördüncü dönem geçici vergi ödenecek.
3-Harçlar kanunu m.63 uyarınca yüzde 25 oranında uygulanan vergi ziyaı cezası yüzde 100 yani bir kat uygulanacak
Gayrimenkul alım ve satımında belediyede kayıtlı bedelin altında beyan edilen gayrimenkuller için aradaki farktan harç alınırken bu harç tutarı üzerinden normalde yüzde 25 yani dörtte bir alınan vergi ziyaı cezası artık bir kat olacak yani harç kadar olacak. Bu uygulama Kanun’un yayımlanma tarihi olan 19 Aralık 2025 itibariyle yürürlüğe girdi.
4-İkinci el araçlarda harç
Sıfır olarak adlandırılan yani trafiğe ilk defa kayıt ve tescil edilen araçların ilk tescil işlemleri ile tescil edilmiş araçların (ikinci el) satış ve devirlerinde, noterler tarafından satış ve devir bedeli üzerinden binde 2 oranında nispi noter harcı alınacak. Ancak bu tutar bin liradan az ise bin lira alınacak. Tescil edilmiş araçların ikinci el motorlu kara taşıtı ticareti yetki belgesi bulunanlara yapılan satış ve devirlerinde bu harç alınmaz. Bu madde, 1 Ocak 2026’da yürürlüğe girecek.
5- Yetki belgelerinden her yıl harç alınacak
Mehmet Şimşek özellikle bazı mesleklerin gelir vergilerini düşük gösterdiği o nedenle de gelir vergisi alamadığı yönünde serzenişlerinin bir tezahürü olan bu uygulama ile özellikle yetki belgesiyle iş yapan meslek grupları bu yetki belgelerinden dolayı her yıl 20-30 bin civarında -ki bu tutar da her yıl yeniden değerleme oranı kadar artacak- harç ödeyecek.
Kanun’un gerekçesinde “mevcut durumda harca tabi olmayan ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık kuruluşları ile ağız ve diş sağlığı hizmeti sunulan özel sağlık kuruluşlarına ait belgeler, veteriner hekim muayenehane ve poliklinikleri ile hayvan hastanelerine verilen ruhsatlar ve kıymetli madenler kuruluş ve faaliyet izin belgeleri, kuyum, ikinci el motorlu kara taşıtı ve taşınmaz ticareti yetki belgeleri ile ticari havayolu ve genel havacılık işletme ruhsatlarından yıllık harç alınması sağlanmaktadır. Ayrıca mevcut durumda sadece ruhsat alımında harca tabi hususi hastaneleri ve laboratuvarları açmak için düzenlenen ruhsatnameler ile turizm müessesesi işletme belgelerine ilişkin harç yıllık hale getirilmektedir." şeklinde açıklanmıştır.
Buna göre yetki belgeleri için emlakçılar 20 bin lira, kuyumcular ise 30 bin lira her yıl ödeyecek. Daha da önemlisi bu harçlar, büyükşehir belediyesi olan illerde, bir önceki takvim yılının son günü itibarıyla Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanmış son verilere göre nüfusu 30.000’i geçmeyen ilçeler hariç olmak üzere, bir kat artırımlı uygulanacak.
Özel sağlık kuruluşlarına ait ruhsatnameleri için her yıl 20 bin ila 50 bin lira arası harç ödenecek. Bu harçlar da büyükşehir belediyesi olan illerde, bir önceki takvim yılının son günü itibarıyla Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanmış son verilere göre nüfusu 30.000’i geçmeyen ilçeler hariç olmak üzere, bir kat artırımlı uygulanacak.
Ağız ve diş sağlığı hizmeti sunulan özel sağlık kuruluşlarına ait ruhsatnameler için de her yıl 20 bin ila 40 bin lira arası harç ödenecek. Bu harçlar da büyükşehir belediyesi olan illerde, bir önceki takvim yılının son günü itibarıyla Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanmış son verilere göre nüfusu 30.000’i geçmeyen ilçeler hariç olmak üzere, bir kat artırımlı uygulanacak.
Hayvanların muayene edildiği, hastalıklarının teşhis ve tedavilerinin yapıldığı muayenehane ve poliklinikler ile hastanelere verilen ruhsatnameler için 10 bin ila 40 bin lira arası her yıl harç alınacak.
Kıymetli madenler kuruluş ve faaliyet izin belgeleri için her yıl 5 milyon ile 7 buçuk milyon lira harç alınacak.
Havayolu ve genel havacılık işletme ruhsatları için her yıl 100 bin ila 2 milyon lira harç alınacak.
Harçlarla alakalı bu madde, 1 Ocak 2026’da yürürlüğe girecek.
6- Taşıtların satış ve devrine noter harcı uygulanacak
Sıfır olarak adlandırılan yani trafiğe ilk defa kayıt ve tescil edilen araçların ilk tescil işlemleri ile tescil edilmiş araçların (ikinci el) satış ve devirlerinde, noterler tarafından satış ve devir bedeli üzerinden binde 2 oranında nispi noter harcı alınacak. Ancak bu tutar bin liradan az ise bin lira alınacak.
7- 2026 UEFA organizasyonlarına KDV ve kurumlar vergisi istisnası uygulanacak
2026 UEFA Avrupa Ligi Finali, 2027 UEFA Konferans Ligi Finali ve 2032 UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası organizasyonuna ilişkin mal teslimleri ve hizmet ifaları, için hem KDV istisnası uygulanacak hem de UEFA ile Türkiye’de işyeri ve kanuni merkezi bulunmayan katılımcı takımlar ve görevli tüzel kişiler, bu organizasyonlara ilişkin Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlardan gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulacak.
8-Emlak vergisine geçici süreliğine üst sınır geldi
Torba Kanunla Emlak Vergisi Kanunu’nun geçici 23’üncü maddesi değiştirildi. Böylece madde “2025 yılında 2026 yılı için takdir edilen asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerleri dikkate alınarak Kanunun 29 uncu maddesine göre 2026 yılı için hesaplanan bina ve arazi vergi değerleri, 2025 yılına ait vergi değerlerinin iki kat fazlasını geçemez.” Şekline dönüştü.
Buna göre 2025 yılında 2026 için yapılan takdir tespitleri 2025’in iki katından fazlasını aşamaz. Örneğin 2025 yılında hesaplanan vergi değeri 10 lira ise 2026 yılında 30 lirayı aşamayacak.
Bu madde hükmü geçici süre için getirildi ve maalesef dört yılda bir takdir edildiğinden 2029 yılında 2030 yılı için yapılacak değerlemede aynı sorun tekrardan ortaya çıkacaktır.
9-Emlak vergisinde yeniden değerleme oranının uygulanma şekli de değişti
Emlak vergisine ilişkin vergi değeri her yıl yeniden değerleme oranının yarısı kadar hesaplanırdı. Ancak Torba Kanun m.11 ile Emlak Vergisi Kanunu’nun 29’uncu maddesinde yer alan “yeniden değerleme oranının yarısı nispetinde” ibareleri “yeniden değerleme oranında” şeklinde değiştirildi. Böylece önümüzdeki yıldan itibaren emlak vergileri yeniden değerleme oranının yarısı kadar değil bir katı kadar artacak.
Örneğin 2026 yılında vergi değeri 100 lira ve yeniden değerleme oranı da yüzde 40 açıklandıysa 10 liralık vergi değeri 2027 yılı için normalde yüzde 40’ın yarısı kadar artması gerekirken Torba Yasayla yapılan düzenleme nedeniyle yeniden değerleme oranı kadar yani örneğe göre yüzde 40 artacak ve 2027 yılında 140 lira üzerinden emlak vergisi ödenmesi gerekecektir.
/././
Yunanistan'ın iki yüzü: Atina bayramlıklarını giydi, tarımcılar pes etmiyor -Stelyo Berbarakis-
Atina ve diğer kentlerde Noel/Yılbaşı hazırlıkları furyası devam ederken, Yunan çiftçiler hükümetin vadettiği teşvik/destek ödemelerini geciktirdiği için başlattıkları “traktör eylemleri”ni aynı şiddette sürdürüyorlar
Solda devam eden Noel hazırlıkları, sağda çiftçilerin sürdürdüğü "traktör eylemleri"Yunanistan bugünlerde Noel ve Yılbaşı kutlamalarına hazırlanıyor. Başta Başkent Atina olmak üzere her bir kent ve köyde Noel ağaçları dikiliyor, vitrinler süsleniyor, alışveriş merkezleri dolup taşıyor.
Atina’nın Syntagma (Anayasa) Meydanı bu hazırlıkların başını çekiyor. Yunan Parlamentosu’nun önündeki geniş alana dikilen büyük Noel ağacı, tam karşısındaki, İstanbul’daki İstiklal Caddesi'nin bir benzeri olan süslü püslü Ermou Caddesi'ne bakıyor.


Genç, yaşlı, kadın, erkek Ermou’ya ve etrafındaki keza süslü sokaklara akın ediyor ve alışverişten yorulanlar yol üstündeki cafe’lere yığılıyor.
Aynı uzun caddede yerli, yabancı çeşitli müzisyenler, kimseyi rahatsız etmeden gitar, piyano, davul, zurna resitalleri veriyor… Kendilerini izleyenler çalınan şarkıları mırıldanıyor. Uzun soluklu bayram havası yaşanıyor.
Yollarda gezenler ve alışveriş çantalarıyla dolaşanlar Yunancadan başka çeşitli diller konuşuyor. Türkçe konuşanların sayısı oldukça fazla.
Tevekkelli değil; Yunanistan’ın en büyük gazetesi Kathimerini Türk turistlerin yurt dışı destinasyonlarına Atina’yı eklediklerini; hatta sık sık gidip gelenlerin gittikçe çoğaldıklarını tespit etmiş.
T24’te de yayınlanan Kathimerini gazetesindeki bu röportajda Türklerin Atina’yı tercih etmelerinin nedenlerinin başında “Atina’da kendilerini yabancı hissetmedikleri; üstelik yeme-içme, eğlence alanlarında İstanbul’dan daha ucuz buldukları” geliyor.
Gerçekten de yalnız Atina değil, üç hafta önce İstanbul’dan Atina’ya karayolundan gelirken uğradığım sınır kenti Aleksandropolis (Dedeağaç) ve Selanik kentlerinde de Türk turistlerin sayıca fazla olması şaşırtıcı boyutlarda.
“Samsun’a benden selam söyle!”
Türk turistlerin kendi ifadeleriyle Yunanistan’da kendilerini “rahat” hissetmesi kadar, Türkiye’ye gelen Yunanlar da aynı rahatlığı hissediyor olsa gerek.
Mesela Atina’yı bilen Türk turistlerin de sıkça ziyaret ettiği ve hafta sonları Rebetiko müziği yapan Tivoli tavernasının sahibi Stratos, 11 Aralık’ta Samsunspor - AEK futbol maçını izlemek için binden fazla AEK taraftarıyla birlikte Samsun’a gitmiş.
Sağda Stratos ve solda Mikele
Yunan taraftarlar, Samsun’da nasıl karşılanacaklarını merak ediyorlarmış biraz da kaygılıymışlar. Dayak yeriz diye!
Ancak AEK’nin 1 sıfırlık galibiyetine rağmen Samsun’lular Yunan taraftarları yalnız çok iyi karşılamakla kalmamışlar; üstelik kendilerine samimiyet ve sevgi ile yaklaştıklarını; birçok konuda kendilerine yardımcı olduklarına tanık olmuşlar.
Stratos, Samsun ziyaretini ballandıra ballandıra anlatırken “yolun düşerse Samsun’a benden selam söyle! Çok sevdim” dediği için Stratos’u bu yazıma ekleme mecburiyetini hissettim…
Çiftçiler pes etmiyor...
Yunanistan’daki madalyonun bir de diğer yüzü var. Atina ve diğer kentlerde Noel/Yılbaşı hazırlıkları furyası devam ederken, Yunan çiftçiler hükümetin vadettiği teşvik/destek ödemelerini geciktirdiği için başlattıkları “traktör eylemleri”ni aynı şiddette sürdürüyorlar.
Her şey, bundan 2-3 ay önce Avrupa Birliği savcılığının açtığı bir araştırma /soruşturma ile başladı.
Bu araştırmalarda bazı Yunan çiftçi ve hayvan yetiştiricileri kendilerine ait olmadığı halde ülkenin çeşitli yerlerinde “otlaklıkar” beyan ederek ve olmayan hayvanlarının beslenmesi için AB’den gelen teşvik paralarını, gerçek çiftçi ve hayvan yetiştiricileri aleyhine haksız yere ceplerine indirdikleri anlaşıldı...
Bu yolsuzlukların 400 milyon Euro’yu bulduğu gün yüzüne çıkınca hükümet, bütün tarımcıları ve hayvan yetiştiricilerini mercek altına aldı. Masum tarımcılar dahil, her bir üreticinin ödemelerini askıya aldı ve kıyamet o zaman koptu.
Tarımcılar ucu açık eylemlere başladılar. Traktörlerin ilk önce karayollarına dizdiler. Hükümete bildirdikleri manifestolarında ödeneklerin derhal ödenmesinden başka, tarımcılara mazot ve elektriğe indirim yapılmasına, KDV vergilerinin indirilmesine ve tarlalarda üretilen ürünlerinin yok pahasına alındığına ancak aynı ürünlerin market raflarında 10 misli fiyata satılmasına karşı ciddi tedbirler alınmasını talep ettiler.
Hükümetin bu talepleri kısmen kabul etmesine rağmen çiftçiler, bu kez traktörlerini Atina- Selanik, Mora yarımadası ve Kuzey Yunanistan'daki kentlere giden ana arterleri traktörleriyle trafiğe kapattılar. Yolları açmak isteyen polis kuvvetleri ile yer yer arbedeler yaşandı, bazı durumlarda eylemciler polisi kovaladı... Polisin, şiddette başvurmaktan çekindiği gözlendi.
Çiftçiler polisle çatışıyor
Türk kamyoncuların da nasibini aldıkları bu eylemlerde ülkenin bütün sınır kapılarını (Türkiye, Bulgaristan, Arnavutluk, Kıuzey makedonya sınır kapıları) abluka altına aldılar.
Tarımcıların traktör eylemlerine Yunan Devlet Memurları Sendikası 24 saatlik grev ilan ederek destek verdi. Aynı şekilde balıkçılar, vapur işletmeleri hatta ve hatta Cenaze levazımatçıları bile bu eylemlere destek verdiler.
İktidardaki Muhafazakar Yeni Demokrasi Partisi (YDP) ve Başbakan Kiryakos Miçotakis’i zor duruma düşüren bu traktör eylemleri kamuoyunda nasıl mı karşılanıyor?
Cevabı yeni yayınlanan anketlerde:
Halkın yüzde 79’u tarımcıların taleplerini haklı buluyor.
Halkın da desteğini alan tarımcılar, hükümetten olumlu cevaplar almadıkça Noel yortularını kapattıkları karayollarındaki traktörlerinde kutlayacaklarını açıklıyor.
/././













