Adım adım, yavaş yavaş ölmekte olan İstanbul’a son darbeyi Recep Tayyip Erdoğan-Binali Yıldırım ikilisi indiriyor. Evet, üçüncü havaalanı, Üçüncü Boğaz Köprüsü ve çevresinde yapılacak olan sağlı sollu iki kent yerleşimi ile İstanbul’a son öldürücü darbeler indirilmiş olacak. Yarınki Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergisine koyduğumuz araştırmayı okuyunca, olayın İstanbul için öldürücü bir nitelik taşıdığı daha net ortaya çıktı...
Fazla lafı uzatmadan, bilgi/veri aktaralım ki durumun vahametini herkes görsün:
* İstanbul, Paris vb. gibi yoğun nüfusa sahip büyük kentlerde, kırsal alanlara kıyasla sıcaklık farkı 12 dereceye kadar çıkıyor. Bunun başlıca nedeni, kentlerdeki büyük ısı adacıklarının oluşması. Bütün beton evler, kiremitler, tuğlalar sıcaklığı tutuyor ve depoluyorlar; trafik ve egzoz gazları ve havalandırma cihazları, evet evet... evleri soğutan cihazlar, kentlerde oluşan yüksek sıcaklığın temel nedenleri arasında…
* İklim değişikliği nedeniyle havaların yıldan yıla ısınması da, uzun süreli ısı dalgaları yaratıyor ve bunlar kentleri kasıp kavuruyor.
* İstanbul’un sıcaktan yaşanmaz hale gelmesi, özellikle yaz aylarında büyük stres yarattığı gibi, yaşlılar arasında da seri ölümlere neden oluyor. 2003’te Avrupa’daki ısı dalgaları 35 bin insanın ölümüne neden olmuştu. Yakın gelecekte, özellikle yaşlılar için kentlerde yaşam zorlaşacak.
* Kentleri daha da yaşanmaz kılmak ve sıcaklığı artırmak istiyorsanız, yeşil alanları, parkları, kent çevresindeki ormanları yok etmeyegirişebilirsiniz. İstanbul’da Topbaş’ın tam da yaptığı budur. Kent merkezinde ne kadar boş alan varsa veya ortaya çıkmışsa, hepsini büyük yapılara dönüştürülmek üzere sattı. Oysa yeşil alanları, parkları çoğaltmak, sürekli ağaçlandırmak, megakentlerde yazları 7 derece kadar sıcaklık düşmesine yol açabiliyor...
* İşte bu bağlamda, İstanbul’un en büyük kurtarıcısı olan ve belki de bu kenti hâlâ yaşanılır kılan kuzeyinde, Karadeniz sahillerine kadar uzanan ormanlık alanlara Başbakan’ın hançeri saplanıyor. Hançeri saplanıyor ne demek, bu alanlar tamamen yok ediliyor:
* Üçüncü otoyol yüz binlerce ağacı yok ediyor. Çevresinde gerçekleşecek yeni yapılaşmalar, ormanlık bütün alanların sonu demek olacak. Bakınız ikinci köprü yollarına…
* Havaalanı 2.5 milyon ağacı yok ediyor. Bırakın Allah aşkına 1.5 milyon ağaç taşınacakmış gibi palavraları... Bu en büyük yalanlardan biri...
* Kuzeyde kurulması planlanan iki mini İstanbul kenti de İstanbul’un son ruhuna fatiha okutacaktır.
Fazla lafı uzatmadan, bilgi/veri aktaralım ki durumun vahametini herkes görsün:
* İstanbul, Paris vb. gibi yoğun nüfusa sahip büyük kentlerde, kırsal alanlara kıyasla sıcaklık farkı 12 dereceye kadar çıkıyor. Bunun başlıca nedeni, kentlerdeki büyük ısı adacıklarının oluşması. Bütün beton evler, kiremitler, tuğlalar sıcaklığı tutuyor ve depoluyorlar; trafik ve egzoz gazları ve havalandırma cihazları, evet evet... evleri soğutan cihazlar, kentlerde oluşan yüksek sıcaklığın temel nedenleri arasında…
* İklim değişikliği nedeniyle havaların yıldan yıla ısınması da, uzun süreli ısı dalgaları yaratıyor ve bunlar kentleri kasıp kavuruyor.
* İstanbul’un sıcaktan yaşanmaz hale gelmesi, özellikle yaz aylarında büyük stres yarattığı gibi, yaşlılar arasında da seri ölümlere neden oluyor. 2003’te Avrupa’daki ısı dalgaları 35 bin insanın ölümüne neden olmuştu. Yakın gelecekte, özellikle yaşlılar için kentlerde yaşam zorlaşacak.
* Kentleri daha da yaşanmaz kılmak ve sıcaklığı artırmak istiyorsanız, yeşil alanları, parkları, kent çevresindeki ormanları yok etmeyegirişebilirsiniz. İstanbul’da Topbaş’ın tam da yaptığı budur. Kent merkezinde ne kadar boş alan varsa veya ortaya çıkmışsa, hepsini büyük yapılara dönüştürülmek üzere sattı. Oysa yeşil alanları, parkları çoğaltmak, sürekli ağaçlandırmak, megakentlerde yazları 7 derece kadar sıcaklık düşmesine yol açabiliyor...
* İşte bu bağlamda, İstanbul’un en büyük kurtarıcısı olan ve belki de bu kenti hâlâ yaşanılır kılan kuzeyinde, Karadeniz sahillerine kadar uzanan ormanlık alanlara Başbakan’ın hançeri saplanıyor. Hançeri saplanıyor ne demek, bu alanlar tamamen yok ediliyor:
* Üçüncü otoyol yüz binlerce ağacı yok ediyor. Çevresinde gerçekleşecek yeni yapılaşmalar, ormanlık bütün alanların sonu demek olacak. Bakınız ikinci köprü yollarına…
* Havaalanı 2.5 milyon ağacı yok ediyor. Bırakın Allah aşkına 1.5 milyon ağaç taşınacakmış gibi palavraları... Bu en büyük yalanlardan biri...
* Kuzeyde kurulması planlanan iki mini İstanbul kenti de İstanbul’un son ruhuna fatiha okutacaktır.
Topbaş zaten mahvetti
* Bunlar İstanbul’u nefessiz ve cansız bırakacak, kuzeyindeki gelişmeler...Topbaş yıllardır zaten İstanbul’u içinden vuruyor. İstanbul merkezinde ne kadar geniş, boş vb. alan varsa kentin geleceği için bir yaşam rezervi, rezervuvarı olarak kullanmak, yeşillendirmek ve ağaçlandırmak yerine, hepsini büyük yapılara dönüştürülmek üzere sattı savdı...
* Bırakın kent içinde büyük yeşil alanlar yaratmayı, kent ormanları parça parça kemiriliyor, yapılaşmaya açılıyor. Belgrad Ormanları’nı yakın gelecekte ne bekliyor sizce? Ya Maslak’taki Fatih Ormanı ne durumda?
* Kentleri soğutmak için, orman, park vb. yanı sıra yeni deneysel yaklaşımlar deneniyor. Örneğin “yeşillendirilmiş çatılar, duvarlar ve caddelerdeki ağaçlar”... Kentin fazla ısı emmesini önlemek için de çatı ve kaldırım, cadde kaplamalarının, ısı tutucu değil yansıtıcı özellikte olması gerekiyor. Çünkü çatı ve kaldırımlar kentin yarısını kaplamakta...
* Evleri ısı yansıtıcı malzemelerle kaplı olanlar, evlerinde klima kullanmakihtiyacını hissetmiyorlar. Bu malzemeler evleri 12 derece daha serin tutuyor! (Ama sorunları var, soğuk bölgelerde kışın ısınma masrafını artırıyor.)
* Klimalar kentlerde sıcaklık artışlarında büyük rol oynuyor. Çünkü içerideki sıcak havayı kente pompalıyorlar. Düşünsenize, yüz binlerce klimanın kenti nasıl ısıttığını!
* Tiran’da deneysel olarak 3 kilometrelik bir alanda uygulanan termodinamik-renk değiştiren kaldırımlar, çevresinde 3 derecelik bir soğutma yapmış...
* Buna benzer daha pek çok uygulama söz konusu. Binaların rüzgâra göre yeniden tasarlanmasından tutun, soğuk hava veren göllere, ısıyı aşağıda toplayıp yeraltında dolaştıran sistemlere kadar... Hepsine yarın CBT’de bir göz atın...
* Bırakın kent içinde büyük yeşil alanlar yaratmayı, kent ormanları parça parça kemiriliyor, yapılaşmaya açılıyor. Belgrad Ormanları’nı yakın gelecekte ne bekliyor sizce? Ya Maslak’taki Fatih Ormanı ne durumda?
* Kentleri soğutmak için, orman, park vb. yanı sıra yeni deneysel yaklaşımlar deneniyor. Örneğin “yeşillendirilmiş çatılar, duvarlar ve caddelerdeki ağaçlar”... Kentin fazla ısı emmesini önlemek için de çatı ve kaldırım, cadde kaplamalarının, ısı tutucu değil yansıtıcı özellikte olması gerekiyor. Çünkü çatı ve kaldırımlar kentin yarısını kaplamakta...
* Evleri ısı yansıtıcı malzemelerle kaplı olanlar, evlerinde klima kullanmakihtiyacını hissetmiyorlar. Bu malzemeler evleri 12 derece daha serin tutuyor! (Ama sorunları var, soğuk bölgelerde kışın ısınma masrafını artırıyor.)
* Klimalar kentlerde sıcaklık artışlarında büyük rol oynuyor. Çünkü içerideki sıcak havayı kente pompalıyorlar. Düşünsenize, yüz binlerce klimanın kenti nasıl ısıttığını!
* Tiran’da deneysel olarak 3 kilometrelik bir alanda uygulanan termodinamik-renk değiştiren kaldırımlar, çevresinde 3 derecelik bir soğutma yapmış...
* Buna benzer daha pek çok uygulama söz konusu. Binaların rüzgâra göre yeniden tasarlanmasından tutun, soğuk hava veren göllere, ısıyı aşağıda toplayıp yeraltında dolaştıran sistemlere kadar... Hepsine yarın CBT’de bir göz atın...
Tayyip Bey ve iktidarı ise yaşanacak değil yaşanmayacak bir İstanbul planlamakla meşgul...
Çünkü iktidarını toprak rantı, inşaat, arazi alım satımı, hiçbir demokratik ülkede gerçekleştiremeyeceği büyük büyük yapılar inşa etme üzerine kurmuş...
İstanbul’un geleceği karanlık...
Ya bu iktidar ya İstanbul gidecek...
Çünkü iktidarını toprak rantı, inşaat, arazi alım satımı, hiçbir demokratik ülkede gerçekleştiremeyeceği büyük büyük yapılar inşa etme üzerine kurmuş...
İstanbul’un geleceği karanlık...
Ya bu iktidar ya İstanbul gidecek...
Orhan Bursalı / 9 Mayıs 2013 - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder