13 Temmuz 2013 Cumartesi

Palalı Demokrasi Sopalı Piyasa...- ŞÜKRAN SONER

Başlığımı CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın dünkü basın toplantısından alıntıladım. Palalı demokrat turizmcinin bir elinde palası, öteki eliyle polisin sırt çantasından gaz bombasını çıkarmaya yardım eden görüntüsü televizyon haberlerinde birden çok yayımlanınca, gecikmiş kamuoyu vicdanı sızlatılamasa da kıpırdatıldı. İktidarları cephesinden hak-hukuk, adalet duygularını yaralayan yandaş kayırmacılığından, hukukun aranacağı sözleri verilen açıklamalara geçiş örnekleri görüldü. Savcılığın serbest bırakılmasına üst yargıda itiraz edeceği haberleri günler boyu verildikten sonra da, işleme geçilemeden palalı turizmcinin elini kolunu sallayarak yurtdışına çıktığı öğrenildi.
Aynı gün ve saatlerde, polisle fiili çatışmaların içinde oldukları, suç eylemleri hiç saptanamamış, Taksim Dayanışma grubunun öğelerinin her kademeden yöneticileri ile Gezi Parkı, Taksim bölgesinden toplanmış çok sayıda duran, yürüyen insanlar, polisten yedikleri sayısız gaz bombası, ilaçlı suyun üstüne, terör örgütü suçlaması ile her yerden toplanarak gece yarılarından sonra evleri basılıp suç kanıtları aranarak günlerle gözaltında tutulmuşlar, tutuklanma istemi ile mahkemeye çıkarılmışlardı...
Gezi Parkı’nın artık milyonları bulan destekçilerini, yüz binlerle sayılacak pasif direnişçilerini toptan yargılamaya, karalamaya yönelik en ağır provokatif suçlamalar “camide içki içilmesi”“başörtülü annenin çocuğu ile birlikte ağır tacize uğraması” olayları için polis, Diyanet kadroları tam seferber edildikten sonra ortaya konabilen sonuç verilere gelince; “kanıt yok” oldu. Bu ülke, bu türden provokasyonlardan az mı çekti, az mı bedel ödedi? Yakın tarihimizin iki kara lekesi 6-7 Eylül, peşi peşine Alevi katliamları, tam da aynı türden, en ucuzundan provokasyonların sonucu değiller miydi? Ya Başbakan başta olmak üzere İktidarlarının cephe olarak ağızlardan düşürmediği bu iki çok provokatif olayın sürekli dillendirilmesi sonucu halkımız galeyana gelseydi?
***

Kitleler değil, bir avuç militan bile kışkırtıldığında sopalı, palalıların ortalığa saçılmalarıyla yaşanan toplumsal dehşet yeterince ürkütücü değil mi? Görüntülere takılmış bir sürü yaralı, görüntülerle kanıtlanamayan ve canlarından olan gençlerimiz, hâlâ yoğun bakımda canıyla boğuşan birden fazla kişi; katlanan sayılarla da hedef alınarak yakından atılmış misket mermisiyle gözü çıkmış, yaralanmış olanları var... Orantısız güç kullandırılan polis, konumları anlaşılamayan sivil polis ve ilişkilendirilmeleri hukuken bir yerlere oturtulamayan gönüllülerle işlenen bal gibi de İktidarlarının teröründe ve şiddetinde dur durak yok... Demokrasinin olmazsa olmazı eleştiriye katlanamama, sivil diktatoryal güdüler sergilenmekte...
Yetmiyor, Meclis çoğunluğuyla istenen yasaların çıkarılması bile yetmiyor. Torbaların içine torbalar konularak gece yarısı sonrası yasalarla Meclis’ten çıkarılan yasalarla güncel, acil olmayan her alana, ileriye, yıllara yönelik yasalar, yararlanacak ya da bedel ödeyecek tarafların ruhları bile duymadan çıkarılıyor... Satır arası haberlerde “sözleşmeliler yararlanacak ama 4-C’liler yararlanamayacak” cümlesini duyduğunuzda siz ne anlıyorsunuz? Haberciler hiçbir şey anlamadıkları için elbette, anında sosyal medyadan gelen sitem, soğuk şakalara nasıl yanıt verebileceklerinin şaşkınlığını yaşıyorlar. Sözde bu konuları anlar sayılanlardanım. Çevremden gönderilen, çıkmış torba yasaların içindeki yasaların içeriği üzerinden ne olup bittiğinin altından çıkamıyorum. Danıştığım iş hukukçusu dostlar, bilim insanları da çoğunluğunu yanıtlayamıyorlar. Laf aramızda çoğu ilgili bakanın bile hangi işleri kotardıklarından haberli olduklarını hiç sanmıyorum. Ama havaya bakarsanız Başbakanımız her şeyi biliyor, her şeye o karar veriyor.
Uzmanlık alanı olduğu için sopalı piyasa düzenlemesini eleştiren Öztrak’ın dünkü basın toplantısında ayrıntılı bilgi verdiği doların önlenemez yükselişi, Merkez Bankası’nın devreye sokulması, istenen sonuçlar alınamayınca da bankaların spekülatif oyunlar içinde olma suçlaması ile hesaplarının inceleneceğinin duyurulması olayına, işin vahamet boyutlarına geçersek... İktidarlarının yere göğe oturtulamayan piyasalar ekonomisindeki başarısının kaynağı olan sıcak para akışında rüzgârlar tersine esince... Korkulanların hepsi üst üste yaşanır oldu. Doların önlenemez yükselişi, sıcak paranın çekilişi, cari açık büyümesinde patlama.. üst üste gelince, Merkez Bankası’nın özerkliği sorgulanır oldu. Piyasalara sokulan dolarla da yükselen ateş düşürülemeyince, spekülatif işlerden bankaların suçlanması, hesap sorulacağının duyurulması... Sopalı piyasa düzeni...
ŞÜKRAN SONER.

13 Temmuz 2013 - Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder