15 Eylül 2013 Pazar

Putin ve Rusya'dan Sevgilerle-Nilgün Cerrahoğlu

Putin’in ‘Rusya Irak savaşındaki Rusya değil aman ha…’ tutumunu çeşitli meclislerde söylediğim zaman kaba tabir ile tiye alınmıştım” diye yazıyor Ankara’dan Yeşin A. isimli okurum; “Bugün (Putin’den Obama’ya Balans Ayarı) yazınızı okudum. Elinize, aklınıza sağlık diyorum da başka bir şey demiyorum.”
Okuruyla-yazarıyla bizler; Rusya’nın Irak savaşındaki Rusya olmadığını fark ediyoruz da; neo-Osmanlıcılık hayallerinin peşine düşerek havalanan Ankara bunu hiç fark etmiyor…
Üç gün öncesinde bile Rusya’nın sunduğu “savaşsız çözüm” önerisine burun kıvıran, “savaşsız çözüm cinayettir” anlamına gelen tespitlerde bulunan, bunun Suriye’deki ölümleri artıracağını iddia eden, ha desen Suriye’ye tek başına girmeye hevesli görünen Davutoğlu sonunda hidayete erdi! 
Ankara hiç savaş istememiş!
Baktım dün Kanada Dışişleri Bakanı John Baird’le görüşmesi ardından düzenlediği basın toplantısında, ayakları yere değmiş; “Biz savaş istemiyoruz!” diye konuşuyor.
“Bölgemizde hiçbir müdahaleyi doğru bulmuyoruz” diyor.
Aa! Çevir kazı yanmasın!
O “şahin” Davutoğlu gitmiş ve yerine bir “güvercin” gelmiş.
Ankara’nın ayılıp neden sonra kendine gelmesi için, Rusya’nın arka arkaya Akdeniz’e savaş gemilerini indirmesi; Başbakan Erdoğan’ın bizzat katıldığı St. Petersburg zirvesinde Putin’in “savaşsız formül”ünü Obama’ya iletmesi yetmedi; Rus liderin dünyanın gözleri önünde bir de “New York Times” (NYT) sayfalarından ABD Başkanı’na ayar çekmesi gerekti.
Sözde ABD kamuoyuna hitaben yazılan mektup uluslararası camiaya duyuru niteliğinde...
“Rusya’dan Bir Tedbir Çağrısı” başlığıyla, aba altından hafifçe sopa gösteren başlıkla yayımlanan metin; açık bir uyarı değeri taşıyor.
“Biz Suriye hükümetine değil, uluslararası hukuka kol kanat geriyoruz”mesajıyla Putin; dünya düzeninin bekçiliğini bundan böyle salt ABD’ye bırakmayacaklarını çeşitli veçhelerle ima ediyor ve ABD “tek taraflılığına”meydan okuyor; Washington’a kısaca had bildiriyor!
Putin’in NYT mektubu ya da resmi ifadeyle “yorumu”, Suriye konusunun sınırlarının çok ötesine gidiyor. 
Konjonktür nasıl değişti?
Her şeyden önce sevgili okurumuzun hatırlattığı gibi “Putin, Rusya’nın Irak savaşındaki Rusya olmadığını” döne döne vurgulamış oluyor.
Irak savaşı döneminde “11 Eylül şartları” geçerliydi. Bugün o dünya yerinde yeller esiyor. Putin’in mektubunun bu arada 11 Eylül’ün 12. yıldönümüne de denk gelmesi, manidar sayılıyor.
Irak savaşı günlerinde Putin, dünya sahnesinde oldukça yeniydi. Moskova, 90’la damga basan Sovyet imparatorluğunun dağılma travmasından yeni çıkıyordu. İçerde “yasa ve düzen”, dışarda “Rusya’nın kaybedilen onurunu tekrar kazanmayı” vaat ederek iktidara gelen Putin’le Ruslar sil baştan özgüven yeniledi. Önemli bir enerji gücü haline gelen ve ekonomide yüksek büyüme hızları kaydeden Rusya’da bu yıllarda “emperyal güç iddiaları”tazelendi.
Kaybedenler Cameron, Erdoğan
Putin mektubuyla şimdi Rusların Akdeniz ve Ortadoğu jeopolitiğine geri dönüşlerine tanık oluyoruz.
Obama’nın Suriye politikasındaki zigzagları ve kararsızlıkları, Ruslara bu tarihi fırsatı altın tepsi içinde sunmuş oluyor.
Beyaz Saray’ın Suriye politikasındaki gelgitleri sonunda, İngiltere BaşbakanıCameron dahi son kertede gol yedi.
İngiliz parlamentosunda Suriye müdahalesi için yapılan oylamada beklenmedik şekilde vetolanarak iyot gibi ortada kaldı ve ağır yara aldı.
Merkez üssü Suriye olan 7.4 ölçeğinde, çok şiddetli bir jeostratejik deprem yaşanıyor özetle.
Bu depremde Londra ile beraber Ankara da çok ağır hasar yaşayan merkezler arasında sıralanıyor.
Davutoğlu ve Erdoğan’ın “bölgesel hegemonya” iddiaları buhar olup uçarken TC Dışişleri Bakanı, düne dek yaptığı savaş çığırtkanlığını umulmadık bir U-dönüşüyle geri alarak, “Biz zaten hiç savaş istememiştik ki!” noktasına savruluyor.
Eh ne demişler? Başkasının gömleğiyle gerdeğe girilmez… 
İran’a da atıf var
Rusların strateji satrancındaki hamleleri, yalnız Suriye’yi içermiyor: Putin’in“Rusya’dan sevgilerle” yolladığı mektubunda İran’ın nükleer sorununun “çok taraflı çözümüne” de atıfta bulunuluyor.
Suriye’ye “ABD tarafından yapılacak bir olası saldırının” sakıncaları sıralanırken “İran’ın nükleer sorununun çok taraflı çabalarının çözümüne”çıkaracağı engellere de gönderme yapılıyor.
Başka deyişle Putin bu konuda da “tek taraflı ABD paradigmalarının” artık geçerli olmadığını ele güne bildiriyor.
Putin’in mektubu/makalesi, özetle çok ciddi bir paradigma değişikliği ve uluslararası sistemde yeni bir eşik.
Yeni Osmanlıcılık düşleri kuranlara geçmişler olsun!
Nilgün Cerrahoğlu.

15 Eylül 2013 - Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder