Seramikçiler bilir:
Mesela bir vazo yapılırken dayanıklı olsun diye üzerine saydam bir tabaka sürülür.
Bu tabakaya “sır” denir.
“Sır”, vazoyu parlatıp güzel gösterdiği gibi, dış etkilerden de korur, temizlenmesini kolaylaştırır.
Mesela bir vazo yapılırken dayanıklı olsun diye üzerine saydam bir tabaka sürülür.
Bu tabakaya “sır” denir.
“Sır”, vazoyu parlatıp güzel gösterdiği gibi, dış etkilerden de korur, temizlenmesini kolaylaştırır.
***
Dün Başbakan Erdoğan devletin “sır”larından bahsedip “gazetecilerin, köşe yazarlarının, üzerinde gizlilik belgesi olan MGK bilgilerini, devletin mahremini teşhir etmesi özgürlük değil, vatana ihanettir” deyince hatırladım bunu...
Sırlar hızla dökülmeye başladı.
Koruyucu dış tabaka çatladı, parlaklık elden gitti.
Artık temizlenmesi de zor.
Panik ondan...
Sırlar hızla dökülmeye başladı.
Koruyucu dış tabaka çatladı, parlaklık elden gitti.
Artık temizlenmesi de zor.
Panik ondan...
***
Mücevherciler bilir:
Bir yüzük yapılırken işlenmiş elmas, taş bir yuvaya mıhlanır.
Elmas parlak görünsün diye de mücevherle yuva arasına madeni bir yaprak konur.
Bu gümüş yaprağa “foya” denir.
Elmas, yuvasından düşerse, aslında kendi başına parlamadığı, ışıltısını altındaki foyadan aldığı anlaşılır.
Buna, “foyası meydana çıkmak” denir.
Bir yüzük yapılırken işlenmiş elmas, taş bir yuvaya mıhlanır.
Elmas parlak görünsün diye de mücevherle yuva arasına madeni bir yaprak konur.
Bu gümüş yaprağa “foya” denir.
Elmas, yuvasından düşerse, aslında kendi başına parlamadığı, ışıltısını altındaki foyadan aldığı anlaşılır.
Buna, “foyası meydana çıkmak” denir.
***
Erdoğan’ın konuşmasından anlıyoruz ki, millete mücevher diye yutturulan “taş”,ışıltısını altındaki foyadan alıyormuş.
Taş yuvadan düşünce, foya da çıktı meydana...
Meğer yıllarca askerin “irticayla mücadele planları”ndan yakınır görünen hükümet, güç kendisine geçince kendisine rakip gördüğü “cemaati bitirmek” için askerle el ele planlar yapmış.
“Yapmadık” demiyor Başbakan...
Ne diyor?
“Bu sırrı açıklamak, vatana ihanettir” diyor.
Taş yuvadan düşünce, foya da çıktı meydana...
Meğer yıllarca askerin “irticayla mücadele planları”ndan yakınır görünen hükümet, güç kendisine geçince kendisine rakip gördüğü “cemaati bitirmek” için askerle el ele planlar yapmış.
“Yapmadık” demiyor Başbakan...
Ne diyor?
“Bu sırrı açıklamak, vatana ihanettir” diyor.
***
Üniversitede master tezimi “Devlet sırları ve basın özgürlüğü” üzerine yazdım.
Tezim şuydu:
Devlet sırrı kavramı genellikle, kamu yöneticilerinin işlediği suçların üstünü örtmekte kullanılan bir paravandır.
Ne demişti geçenlerde özel harekâtçı Ayhan Çarkın:
“Vatan millet diyerek cinayetler işledik, adına ‘devlet sırrı’ dedik.”
Mesela bazı kamu görevlilerinin kirli ilişkilerini belgeleyen MİT raporları devlet sırrı sayılmıştır.
Mesela örtülü ödenek paralarıyla suikast silahları alınıp Kürt işadamlarının yargısız infazı devlet sırrıdır.
Mesela Susurluk Raporu’nun “Devlet kurşunuyla öldürülen gazeteciler” sayfaları, sır kapsamındadır.
Bizim güvenliğimiz için bizden gizlenmiştir.
Tezim şuydu:
Devlet sırrı kavramı genellikle, kamu yöneticilerinin işlediği suçların üstünü örtmekte kullanılan bir paravandır.
Ne demişti geçenlerde özel harekâtçı Ayhan Çarkın:
“Vatan millet diyerek cinayetler işledik, adına ‘devlet sırrı’ dedik.”
Mesela bazı kamu görevlilerinin kirli ilişkilerini belgeleyen MİT raporları devlet sırrı sayılmıştır.
Mesela örtülü ödenek paralarıyla suikast silahları alınıp Kürt işadamlarının yargısız infazı devlet sırrıdır.
Mesela Susurluk Raporu’nun “Devlet kurşunuyla öldürülen gazeteciler” sayfaları, sır kapsamındadır.
Bizim güvenliğimiz için bizden gizlenmiştir.
***
“Devlet sırrı” denilen şey, çoğu zaman “hükümetin sırrı”dır.
Hükümet pis bir işe bulaştığında, dosyasının üzerine “Çok Gizli” damgasını vurur.
Kendi çıkarını “ulusal çıkar” diye yutturur.
Kamu çıkarının devlet çıkarıyla çeliştiği nokta budur.
Suç büyüdükçe, devlet koca bir “sır küpü”ne dönüşür. Meclis’e bile açmaz sırlarını...“Milli iradenin üstünde hiçbir güç olamaz” diye efelenenler bile o sırrın ardına saklanmaya başlar.
Ta ki sırlarıyla birlikte gidene kadar...
Hükümet pis bir işe bulaştığında, dosyasının üzerine “Çok Gizli” damgasını vurur.
Kendi çıkarını “ulusal çıkar” diye yutturur.
Kamu çıkarının devlet çıkarıyla çeliştiği nokta budur.
Suç büyüdükçe, devlet koca bir “sır küpü”ne dönüşür. Meclis’e bile açmaz sırlarını...“Milli iradenin üstünde hiçbir güç olamaz” diye efelenenler bile o sırrın ardına saklanmaya başlar.
Ta ki sırlarıyla birlikte gidene kadar...
***
Son zamanlarda en kararlı devletçiye dönüşen Hünkâr, bir yandan “Cemaat ne istedi de vermedik” havası basarken öte yandan MGK’de apolet takıp cemaatçi avına çıkıyorsa, bunu bilmek hakkımızdır.
Asıl “ihanet”, bunu gizlemektir.
Asıl “ihanet”, bunu gizlemektir.
CAN DÜNDAR
Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder