Almanya’da Temel arabasıyla otoyola tersten girmiş, karşıdan gelenler basıyorlar klaksona, bir karışıklık ki, sorma gitsin.
Arabanın radyosunu açmış bizimki, bir anons:
- 8 numaralı otoyoldakiler dikkat! Bir araba tersten gidiyor.
Temel şöyle bir bakmış karşıdan gelenlere ve söylenmiş:
- Ne piru tersten citmesu da, hepisu tersten cidiyir hepisu!
Geçen gün Başbakan’ı dinlerken aklıma geldi bu fıkra.
Arabanın radyosunu açmış bizimki, bir anons:
- 8 numaralı otoyoldakiler dikkat! Bir araba tersten gidiyor.
Temel şöyle bir bakmış karşıdan gelenlere ve söylenmiş:
- Ne piru tersten citmesu da, hepisu tersten cidiyir hepisu!
Geçen gün Başbakan’ı dinlerken aklıma geldi bu fıkra.
Fevkalade havalı ve mümkün olan herkesle kavgalı Tayyip Bey’e göre, yanlışa düşenler gün geçtikte artmaktadır.
Muhalefet yanlış, basın yanlış, ordu yanlış, öğrenci yanlış, cemaat yanlış, müezzin yanlış, işadamı yanlış, futbol yöneticisi yanlış, velhasıl herkes yanlıştır, herkes tersten gitmektedir, herkes. Bir tek kendi hariç...
Peki de, doğru olan nedir ki, yanlış olanı bulalım da terse düşmeyelim?
Çokbilmiş için sorunun yanıtı kolaydır.
Sormuşlar çokbilmişe:
- Üstadım aptal kimdir?
- Çok basit, demiş, çok bilmiş. Benim söylediğimin tersini söyleyendir.
- Peki ayıp nedir?
- Benim yapmadığım her şey.
- Kötü nedir?
- Benim beğenip onaylamadığım her şey.
Çok basittir yaşam, kafasında soru işareti olmayan çokbilmiş için.
Çokbilmişin, içinde sorgulamaya yer olmayan düşüncesinin egemen olduğu despotik totaliter rejimler vardır ki, işte orada iş çok zor...
***
Çünkü çokbilmişin zihniyetinin egemen olduğu totaliter düzende, yukarıdan dayatılan ve yaşamının her yanını kucaklayan davranış biçimlerine uymamanın yaptırımı da vardır.
Totaliter rejimlerde her şeye despot karar verir. İyiyi, kötüyü, doğruyu, yanlışı, sevabı günahı hep despot saptar.
“Devlet benim” diyen despotun, emirleri kanundur ve uymamak da suçtur. Despot devletin kendisi, vatanın kişiliğinde tecelli ettiği şahıs olduğuna göre, onun görüşüne, isteğine, emrine aykırı hareket etmek, düşünmek, ülkenin çıkarlarına aykırı olmak, yani vatana ihanet etmek demektir.
Despotun sisteminde, sandık despota milli iradeyi temsil ettiği bahanesini sağlayan bir araçtan öte değildir.
Totaliter rejimlerde despotun sultası koyulaştıkça, vatandaşın vatan haini olma olasılığı da onunla orantılı olarak artmaktadır, sonunda büyük çoğunluklara, bir nebze nefes alabilmek için vatan hainliğinden başka olanak kalmamaktadır...
Bu durumda vatan hainliği geniş toplulukları birleştiren ortak payda haline gelmektedir.
Totaliter rejimlerde her şeye despot karar verir. İyiyi, kötüyü, doğruyu, yanlışı, sevabı günahı hep despot saptar.
“Devlet benim” diyen despotun, emirleri kanundur ve uymamak da suçtur. Despot devletin kendisi, vatanın kişiliğinde tecelli ettiği şahıs olduğuna göre, onun görüşüne, isteğine, emrine aykırı hareket etmek, düşünmek, ülkenin çıkarlarına aykırı olmak, yani vatana ihanet etmek demektir.
Despotun sisteminde, sandık despota milli iradeyi temsil ettiği bahanesini sağlayan bir araçtan öte değildir.
Totaliter rejimlerde despotun sultası koyulaştıkça, vatandaşın vatan haini olma olasılığı da onunla orantılı olarak artmaktadır, sonunda büyük çoğunluklara, bir nebze nefes alabilmek için vatan hainliğinden başka olanak kalmamaktadır...
Bu durumda vatan hainliği geniş toplulukları birleştiren ortak payda haline gelmektedir.
***
Ve despotun saklambaç oyunundaki ebe gibi, her yana “sağım solum sobe, sağım solum, önüm arkam, susmayan vatan haini” diye bağırdığı ortamda bir gün canına tak eden biri çıkar ve haykırır:
“Evet vatan hainiyim, siz vatanseverseniz ben vatan hainiyim
vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan
polis kurşunu ya da kapsülüyle can vermekse bir gösteride eğer vatan
mahalle baskısıysa vatan, polis zulmüyse ve astığı astık kestiği kestik özel yetkili mahkemelerse
ve de kılıfıysa eğer vatan, ‘faili meçhul!’ cinayetlerinizin...
Evet ben vatan hainiyim!..”
İşte, birinin çıkıp da “Eğer sen vatanseversen o zaman ben vatan hainiyim!” diye bağırdığı o an, bıçağın kemiğe dayandığı andır.
İşte o an, bir toplumun gemi azıya aldığı, korkunun yenildiği andır.
İşte o an, kimsenin canının istediğini vatan haini ilan edemeyeceği demokrasi şafağının sökmeye başladığı andır.
Az kaldı ha gayret vatan hainleri!..
“Evet vatan hainiyim, siz vatanseverseniz ben vatan hainiyim
vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan
polis kurşunu ya da kapsülüyle can vermekse bir gösteride eğer vatan
mahalle baskısıysa vatan, polis zulmüyse ve astığı astık kestiği kestik özel yetkili mahkemelerse
ve de kılıfıysa eğer vatan, ‘faili meçhul!’ cinayetlerinizin...
Evet ben vatan hainiyim!..”
İşte, birinin çıkıp da “Eğer sen vatanseversen o zaman ben vatan hainiyim!” diye bağırdığı o an, bıçağın kemiğe dayandığı andır.
İşte o an, bir toplumun gemi azıya aldığı, korkunun yenildiği andır.
İşte o an, kimsenin canının istediğini vatan haini ilan edemeyeceği demokrasi şafağının sökmeye başladığı andır.
Az kaldı ha gayret vatan hainleri!..
ALİ SİRMEN
Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder