1 Haziran 2014 Pazar

Hıfzı Topuz ve Genç Yazarlar-ALİ SİRMEN

Sevgili, 
Bugün biz Galatasaraylılar, lise binasında toplanarak geleneksel pilav günümüzü kutlayacağız. Arkadaşlar kucaklaşacağız, sohbet edeceğiz, eski günleri anacağız. 
1934 yılında “pilav” geleneğinin temelini atan, kendisi de bir Galatasaray mezunu olan Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi Bey olmuş.
Demek ki, “pilav”ın sekseninci yılını yaşıyoruz. 

Bugünkü “pilav”ın etkinliklerinden biri de, 1942 mezunu Hıfzı Topuz’a Galatasaray Büyük Ödülü’nün verilecek olması. 
Galatasaraylılar Derneği’nin koyduğu bu ödülün bu yıl üçüncüsü veriliyor. 
Ödüle layık görülen Galatasaraylılarda aranan özellikler yalnızca kendi alanlarında başarılı olmuş olmaları değil, ama aynı zamanda Galatasaray’a can veren ana ilkelere, ideallere bağlılıkları ve bu alanda sağladıkları katkılardı. 
Hıfzı Topuz’u biraz olsun tanıyanlar onun bütün bu niteliklere fazlasıyla sahip olduğunu bilir, jürinin kendisini seçerken zorlanmadığını tahmin edebilirler.
***
90 yaşını aşmış, son 25 yıllarına yirmi beşer kitap sığdırmış, üç delikanlı yazarımızdan biri olan (öbür ikisi, Cahit Kayra ve Aydın Boysan) Hıfzı Topuz, gerek başarılı bir gazeteci ve radyo ve televizyoncu (İsmail Cem TRT’sinin sacayaklarından biriydi) UNESCO’da görev yaptığı sıralarda Afrika kıtasında gazeteciliğin gelişmesine büyük katkılarda bulunmuş bir eğitmen olmasının yanı sıra, Galatasaray’ı Galatasaray yapan değerlere bağlılığı ile ün yapmış, hem kurduğu örgütlerde, hem eğitmenliği, hem de gazeteciliği ve yazarlığı süresince bunlara katkılarda bulunmuş, solmayan gençliğini, enerjisini hayranlıkla izlediğim bir ağabeyimiz. 
Galatasaray’ı Galatasaray yapan değerler derken kastım, okulun felsefesine damgasını vurmuş, “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” şair, okulun hem mezunu hem de müdürü olan Tevfik Fikret’in de vurguladığı gibi, çağdaşlık, özgür düşünce, laiklik, yurtseverlik kavramları 
Bu kavramlara çağın sosyal içeriğini de katarak, yaşamış olan Hıfzı Topuz, eğitmenliği gazeteciliği ve yazarlığı süresince ilkelerine bağlı kalırken, başarılı yaşamını ayrıca renkli kılmayı bilmiştir. 
1942’den bu yana, bu ilkeleri hem korumuş hem de savunup pekiştirmiş Hıfzı Topuz gibi, içinden çıktığı ve Büyük Ödülü’nü aldığı Galatasaray’ın da, bu fırtınalı ortamda kendi kuruluş felsefesinin değerlerini koruyup geliştirmeyi ve Hıfzı Topuz misali bu değerlere candan bağlı öğrenciler yetiştirmeyi de sürdürmesini temenni ederim.
***
Oyunculuğunu, tiyatro adamlığını, dünyaya bakışını ve yazarlığını çok sevdiğim bir başka Galatasaraylı kardeşim Ferhan Şensoy’un, anılarının ilk bölümü olan ve Mine Sirmen’in bir ameliyat ertesi, kahkahadan dikişlerinin patlayacağı korkusuna kapılarak okuduğu “Kalemimin Sapını Gül ile Donattım”da anlattığı bir sahneyi hiç unutmuyor, sanki yaşamışçasına canlı anımsıyorum. 
Tahir Alangu ilk ders için sınıfa girdiğinde, çocuklara döner ve konuşur: 
- Edebiyat kitaplarınızı çıkarın ve atın! Sonra ekler: 
- Bir dahaki derse gelirken birer Sait Faik kitabı alın! 
Tahir Alangu’nun edebiyatı ve yazarlığı çocuklara sevdirme sürecinin böyle başladığını anlatır Ferhan, sonra da o sınıftan ne kadar çok yazar çıktığını belirtir. 
Tahir Alangu’nun ruhu şad olsun! Rahat uyusun! Galatasaray hâlâ yazarlar yetiştirmeye devam ediyor. 
Her yıl yapılan Tevfik Fikret Öykü yarışmasına bu yıl gönderilen yapıtlar da ümit verici, hatta şaşırtıcıydılar. 
Bu yıl öykü yarışması sonuçları şöyle oldu: 
1- Kardelen Nur Kaplıca (Lavanta) 2- Dilara Aksungur (Kiraz Ağacı) 3- Enver Burtul (Kurbağa). Mansiyon: Sinan Can Karaş (Toprak Kokusu), Mustafa Kılıçarslan (Gelen), Burçe Su Büyükbayram (Kırk Yıllık Hatır). 
Bu henüz lise öğrencisi genç yazar arkadaşlarımı da candan kutlarım.  

ALİ SİRMEN
CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder