Gerçeği söylemek gerekirse, aslında RTE ve AKP iktidarı yazılan onca eleştiriyi çoktaaan hak etmişti. Fakat Yılmaz Özdil’in vurguladığı gibi,“Burada asıl mesele şu: Somali’ye ağlayanlar, Soma’da insanları yumruklayanlar,Soma’da insanları yerlerde tekmeleyenler kimdi?
Kendi günahlarını başka yöne çekmeye çalışıyorlar.Bu aslında AKP döneminin tipik propaganda dönemi.
Önce iftira atıyorlar, sonra kendini savun bakalım diyorlar. Yani bu Balyoz davasında da böyledir. Ergenekon davasında da böyledir.
Odatv davasında da böyledir.
İnsanları yalanlarla, iftiralarla karalıyorlar, ondan sonra ‘Hadi git şimdi kendini savun’ demeye getiriyorlar”. (19 Mayıs 2014-Hürriyet)
Kendi günahlarını başka yöne çekmeye çalışıyorlar.Bu aslında AKP döneminin tipik propaganda dönemi.
Önce iftira atıyorlar, sonra kendini savun bakalım diyorlar. Yani bu Balyoz davasında da böyledir. Ergenekon davasında da böyledir.
Odatv davasında da böyledir.
İnsanları yalanlarla, iftiralarla karalıyorlar, ondan sonra ‘Hadi git şimdi kendini savun’ demeye getiriyorlar”. (19 Mayıs 2014-Hürriyet)
***
Başbakan’ın 19 Mayıs gününü fırsat bilerek topladığı gençlere yaptığı konuşmanın özü, Yılmaz Özdil’in yukarıda aktardığımız vurgulamaların ta kendisidir.
Soma faciasının ilk iki günü işletmeye toz kondurmadı.
Sonra baktı ki hava tersine esiyor. Çark edip önce işletmeyi ve sonra da faciadaki sorumluluğuyla hak ettiğinin karşılığını gösteren eylemlere ve medyada kaldıysa iki üç kişiden biri, zaten aylardır haklı eleştirilerine diş bilediği Özdil’i, Hürriyet’ten kovmaya çağırdı Aydın Doğan’ı; hem de açık canlı yayında söylemeye, medyaya kinini öfkesini kusmaya başladı.
Soma faciasının ilk iki günü işletmeye toz kondurmadı.
Sonra baktı ki hava tersine esiyor. Çark edip önce işletmeyi ve sonra da faciadaki sorumluluğuyla hak ettiğinin karşılığını gösteren eylemlere ve medyada kaldıysa iki üç kişiden biri, zaten aylardır haklı eleştirilerine diş bilediği Özdil’i, Hürriyet’ten kovmaya çağırdı Aydın Doğan’ı; hem de açık canlı yayında söylemeye, medyaya kinini öfkesini kusmaya başladı.
Özdil’in daha önceki günlerden düne kadar yazdıklarına, Halkçı TV’de facia ile ilgili bütün söylediklerine katılıyorum ve...... Yalakalık dışında kalan, üç beş liraya kalemlerini RTE’ye tutsak eden medya dışında kalmaya özen gösteren “öteki medyadan” Özdil ve hatta Yazgülü Aldoğaniçin, yahu bir kez olsun şu 12 yılda, evet bir kez topluca RTE’ye karşı direnişegeçmeyişini hayretle, şaşkınlıkla izliyorum.
RTE’nin, patronuna Özdil’i kovma çağrısına kadar götürdüğü saldırılarını medyada duyan, işiten, izleyen yok sanki.
Hemen bütün sütunlar, köşeler başka hava çalıyor. Utanç verici bir tablo medya dünyası için.
10 yaşındaki çocuk, polis derdest edince altına işiyor. Medyada RTE korkusundan!..
RTE’nin yönettiği bir ülkede zaten valisinin, Emniyet müdürünün açıklamalarına nasıl inanacaksın?Örneğin, çocuk 10 değil 13 yaşında imiş, eylemcilerle birlikte imiş falan filan diye açıklamalar yaparak RTE’ye layık, insanlıktan da devlet yöneticisi olmaktan da nasiplerini alamadıklarını kanıtlıyorlar.
***
20 Mayıs. Özdil, dün Hürriyet’teki köşesinde:“Duyguların sızlar ayaz gecelerde...
Düşünürsün. Bu kadar mı alçak olabilirler?Kimler ekti bu nefret tohumlarını memleketime?
Hangi kindarlar yetiştirdi bu haysiyet cellatlarını?
Kim kurdu bu linç mangalarını?
Kaç paraya satıyorlar kalemlerini, yalamaktan pütür kalmamış dillerini?Düşünürsün...
Somali’ye ağlayıp Soma’yı yumruklayanları, yerlerde tekmeleyenleri?Ürperirsin, soğuk ter gibi...
Ya da gözyaşı gibi…Süzülür yağmur damlaları, tentenin derisinden, silersin yanaklarını usulca, parmaklarının ucuyla...... Baş başa kalırsın yalnızlığınla” diyor. Hayır dostum, cesur yürekli meslektaşım Özdil:
Baş başa kaldığını söylediğin dün de bugün de yazdığın gerçeklerde yalnız değilsin.Belki bir elin parmakları kadar az ama senin gibi düşünen, yazan...
... Gaddarlığı, diktatör özentisi kişiliğiyle, devlet olanaklarını kendi kişisel ihtirasları ve duygularını tatmin etmek uğruna kullanarak -bana kalırsa devlete karşı suç işleyen- bu Başbakan’a direnen, karşı duran bu meslekte hâlâ üç beş gazeteci var...... Kuşkun olmasın RTE, kaleminden başka hiçbir gücü olmayan, senin gibi ulusal iradeyi amaçları dışında kullanma yetisi de bulunmayan Yılmaz Özdil...
... Demokrasi tarihinde topluma olan görevini yapan bir gazeteci olarak çoktan yerini aldı.
Düşünürsün. Bu kadar mı alçak olabilirler?Kimler ekti bu nefret tohumlarını memleketime?
Hangi kindarlar yetiştirdi bu haysiyet cellatlarını?
Kim kurdu bu linç mangalarını?
Kaç paraya satıyorlar kalemlerini, yalamaktan pütür kalmamış dillerini?Düşünürsün...
Somali’ye ağlayıp Soma’yı yumruklayanları, yerlerde tekmeleyenleri?Ürperirsin, soğuk ter gibi...
Ya da gözyaşı gibi…Süzülür yağmur damlaları, tentenin derisinden, silersin yanaklarını usulca, parmaklarının ucuyla...... Baş başa kalırsın yalnızlığınla” diyor. Hayır dostum, cesur yürekli meslektaşım Özdil:
Baş başa kaldığını söylediğin dün de bugün de yazdığın gerçeklerde yalnız değilsin.Belki bir elin parmakları kadar az ama senin gibi düşünen, yazan...
... Gaddarlığı, diktatör özentisi kişiliğiyle, devlet olanaklarını kendi kişisel ihtirasları ve duygularını tatmin etmek uğruna kullanarak -bana kalırsa devlete karşı suç işleyen- bu Başbakan’a direnen, karşı duran bu meslekte hâlâ üç beş gazeteci var...... Kuşkun olmasın RTE, kaleminden başka hiçbir gücü olmayan, senin gibi ulusal iradeyi amaçları dışında kullanma yetisi de bulunmayan Yılmaz Özdil...
... Demokrasi tarihinde topluma olan görevini yapan bir gazeteci olarak çoktan yerini aldı.
***
Özdil olayının gündeme getirdiği bir başka sorun, bizim bir başka talihsizliğimiz şu:
Özdil’i kovdurmayı üstelik saldırgan bir dille TV’lerde açıklayan RTE’ye karşı medyanın suskunluğuna karşın, gerekli somut ve eylemsel yanıt verecek, bu demokrasi ayıbına karşı başını parti içerisindeki dalgalanmalardan kaldırıp bakamayan bir ana muhalefetimiz olması!
Tek umut seçmenin vicdanı ve sandığa uzanan elinin RTE’ye oy vermemesi dileği.
O da bak sağına bak soluna, her seçimde yoğ imiş bu milleti bahtı kara maderinden kurtaracak dedirtiyor insan mantığına, aklına!
Özdil’i kovdurmayı üstelik saldırgan bir dille TV’lerde açıklayan RTE’ye karşı medyanın suskunluğuna karşın, gerekli somut ve eylemsel yanıt verecek, bu demokrasi ayıbına karşı başını parti içerisindeki dalgalanmalardan kaldırıp bakamayan bir ana muhalefetimiz olması!
Tek umut seçmenin vicdanı ve sandığa uzanan elinin RTE’ye oy vermemesi dileği.
O da bak sağına bak soluna, her seçimde yoğ imiş bu milleti bahtı kara maderinden kurtaracak dedirtiyor insan mantığına, aklına!
CÜNEYT ARCAYÜREK
Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder