14 Mayıs 2014 Çarşamba

Yasin ile Reza - ERBİL TUŞALP

Sonunda kendisi için en doğru kararı verdi. “Daha” katılmam dedi.
Değil yüksek yargı kurumlarının toplantıları başka hiçbir toplantıya katılmasın. Evinde otursun. Kitap okusun. Sağlığıyla ilgilensin.
Dahası “baş yasacısına” bir yasa yazdırsın. Katılacağı toplantılara muhalefet liderlerinin, yüksek yargıçların, bürokratların, diplomatların katılmasını yasaklasın. Rahatlasın.
Gözler kapansın örneğin; yeni adli yıl açılış toplantısı düşünülsün:
A’dan Z’ye devlet protokolü, bilim insanları, sivil toplum temsilcileri ve de elbette ülkenin seçkin hukukçuları, herkes kürsüdeki adamı dinliyor.
Salonun ortasına düşen “Siyasetin finansmanı sorununa gelince…” sözleri ön sırayı donduruyor, arka sıralarda küçük bir kımıltı yaratıyor.
Kiminin gözlerinin içinden kahkaha. Kiminin yüzünde al al kızarma. Meselâ…
Kürsüdeki adamın “bu ne iştir” sorusu dalga dalga dolaşıyor. Herkes neyin ne, kimin kim olduğunu; hangi elin hangi cepte dolaştığını bilse de kendini aldatamıyor, kendinden kaçamıyor.
HAYIRSEVER PARANTEZİ
Gözler kapansın. Kürsüdeki adam “yıllar önce” diye anlatmaya başlasın. Son on iki yılın “hayırsever” parantezini açsın.
Yasin el Kadı’nın “Türkiye’yi seven, dindar, yatırım yapmak isteyen hayırsever bir iş adamı” olduğunu söyleyen (11 Temmuz 2006) Başbakan Tayyip Bey, bir yıl önce Reza Zarrab için “Altın ihracatı yapan bir zat. Ülkeye katkısının olduğunu biliyorum. Hayır işlerine girdiğini biliyorum” diyordu. (26 Aralık 2013)
Parantezin içine bakar mısınız… Bir ucunda Suudi Arabistan’dan hayırsever Yasin El Kadı, öteki ucunda İran İslam Cumhuriyeti’nden hayırsever Reza Zarrap var.
Birleşmiş Milletler’in Küresel Terörist’ler listesindeki El Kadı Türkiye’de el üstünde, vatandaşı olduğu Suudi Arabistan’da ayak altında. Türkiye’de siyasi kimliği var. Suudi Arabistan’da vatandaşlıktan çıkarılıyor, mallarına el konuyor.
Yasin El Kadı hakkında ‘kara para aklama’ iddiasıyla soruşturma yürütülen bir “Türkiye sevdalısı” (24 Aralık 2004 ); El Kaide’ye üye olmak ve yardım etmekten soruşturma açılan bir “dindar” (30 Aralık 2004)
Dahası MASAK raporunda El Kadı’nın başkanı olduğu Muvaffak Vakfı adına ‘hayır işleri’ gerekçesiyle topladığı paraların El Kaide’ye aktardığına ilişkin bilgiler de var.
17 Aralık ve 24 Şubat yolsuzluk ve rüşvet olayında da Yasin El Kadı adı geçiyor. Türkiye’nin dış politikasına burnunu (20 Mart 2014); oğlu Muaz’la birlikte ekonomiye elini sokuyor (27 Aralık 2013).
Amerika Birleşik Devletleri Hazinesi’nin “Terrorist”; Başbakan Tayyip Bey’in “kefilim” dediği Şeyh Yasin El Kadı’nın nereden gelip nereye gittiğini anlamanın yolu Nedim Şener’in “Hayırsever Terörist” kitabına bakmaktan geçiyor.
ORTAK PAYDA KARA PARA
Sıra parantezin öteki ucundaki cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet olayının İran asıllı Türk vatandaşı Reza Zarrap’a geliyor.
Kara para artık Yasin El Kadı ile Reza Zarrap’ın ortak paydasıdır. İslami şiddeti desteklemede bir numara olan El Kadı, kara para aklamada ilk sırayı Reza Zarrap’a bırakacaktır.
İktidarla sıkı fıkı ilişki içinde olan Zarrap kendi canını kurtarmıştır ama
15 milyar dolarlık serveti olan ortağı Babek Zencani İran’da cezaevindedir.
Rastlantı ya da yazgı her neyse… Başban Tayyip Bey için Rıza Zarrap da “ülkeye katkısı olan, hayır işlerine giren” biri. Kime hayrı olduğu meçhul değil. Adres teslimi belli.
Edirne Kapıkule’de bir TIR. Zulasında 202 kilo eroin var. Rusya’da gümrüğünde bavullar. İçinde 150 milyon dolar. Atatürk Havalimanın’da: 1,5 ton altın yüklü bir kargo uçağı.
Sonrası çorap söküğü, kanalizasyon patlaması, kolon arızası. İş başındaki siyasi kadronun karıştığı, bölüştüğü, sakladığı, savunduğu olağanüstü kirlilik, büyük bir leke.
Kürsüdeki adam “yeraltını yeryüzüne çıkarmak için bu kadarı da yeterdi” dedikten sonra “87 milyar Euro civarında şüpheli para transferi içinde yer alan ve rüşvet, bağış ve komisyon olarak dağıtılan paranın” dökümünü yapıyor.
Söylenecek olan söylendiği için ön sıra başını eğip utanıp kızarıyor.
Hırsızlık ve arsızlık tarihinin önemli belgeleri iki kişi dışında hiç kimseyi şaşırtmıyor.
Şaşırmış gibi yapanlardan biri “altın ihracatı yapan bu zatın ülkeye katkısından” söz ediyor; öteki “cari açığın yüzde 15’ini kendisinin kapattığını” söylüyor.
Hırsız da arsız da olsa, soygun da vurgun da yapsa nasıl olsa hiç kimse yalandan ölmüyor.

ERBİL TUŞALP
SOL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder