7 Haziran 2014 Cumartesi

Karabekir Lozan’dır Sakık ise Sevr-ALİ SİRMEN

Dağa götürülen evlatlarını geri isteyen “Diyarbakır Anneleri”yle ilgili sözleriyle bölgede nasıl bir gelecek şekilleneceğini ortaya koymuş bulunan Sırrı Sakık, Ağrı seçimlerinin hemen ertesinde daha ilk demecinde, Ulusal Kurtuluş Savaşı kahramanı Kâzım Karabekir’in adını taşıyan cadde ve sokak isimlerini değiştireceğini açıklamış, daha sonra da kentteki “Hava Şehitleri” anıtını kaldıracağını belirtirken şunları söylemiş:

- Bu kentte ilk gözüme batan bu utanç abidesidir. Bunu hemen kaldıracağız. Sakık’ın anıta karşı olma nedeni de, bunun 1930’larda Kürtleri bombalayan pilotların adına dikildiğini sanması.
Bilginin yanlış olduğu, bu anıtın 1930’da İran Veliahtı’nın düğününden dönerken uçakları düşerek şehit olan Fethi Türker ile Sıddık Uyar’ın anısına dikilmiş olduğu ortaya çıktı. Sırrı Sakık da ofsaytta kaldı.
Doğrusu Sakık’tan biraz daha dikkatli davranması, tepki oluşturmadan önce sorupsoruşturması beklenirdi.
Yanılmışız.
Hadi, Hava Şehitleri Anıtı konusunda Sırrı Sakık hatalı bilgiyle yanıltılmış, ya Kâzım Karabekir konusunda ne demeli?
***
Ulusal Kurtuluş Savaşımızın önde gelen kahramanlarından olan Kâzım Karabekir’ekarşı içimizde ancak minnet duygusu olabilir.Kâzım Karabekir’in siyasi görüşlerini paylaşmamanız, onun kurtuluş kahramanıolmasını inkâr etmenize neden olmamalıdır, olamaz da.Kâzım Karabekir “Lozan”dır, “Lozan” T.C.’nin bağımsızlığıdır.
İlk bakışta, Sırrı Sakık’ın Sevr’in yandaşı olduğu ve tabii ki, Türk’ün bağımsızlığı demek olan Lozan’a karşı olduğunu söylemek haklı gibi görünebilir.
Ama durum öyle değildir.
Çünkü Kürt sorununa barışçıl ve demokratik çözüm, nasıl Kürtlere dillerini ve kimliklerini yadsımaları dayatılarak sağlanamaz ise Türklere varlıklarının reddiniöngören Sevr dayatılarak da sağlanamaz.
Kimse Kürtlerden dillerinden, kimliklerinden vazgeçmelerini istememelidir, kimse deTürklerden varlıklarının temeli olan Lozan’ın bütün kazanımlarından vazgeçmeleriniistememelidir.
Bu gerçekleri kavramadan iki taraf arasında bir ortak zemin bulmak, “modus vivendi”oluşturmak mümkün değildir.
***
Bütün bu hususlar dikkate alınmadan yine de herhangi bir çözüme gidilemez mi?Eğer aranan ortak ve bir arada yaşamayı içeren bir çözüm ise sorunun yanıtı “Hayırbu koşullarda öyle bir çözüme gidilemez!” olacaktır.
Yok eğer böyle bir zorunluluk üzerinde durulmuyorsa, yine bir çözüm mümkündür.Bu “evli evine köylü köyüne” çözümüdür ki, bedeli her iki taraf için de ağırdır.
Çünkü bugün varılan noktada, nasıl kimse Kürtlere kimliklerinden vazgeçmeyidayatamazsa, Sırrı Sakık ya da başka bir Sakık da, Türklere Kurtuluş Savaşlarınınsağladığı bütün kazanımlardan vazgeçmeyi dayatamaz.
Buradaki, “Türklerin Kurtuluş Savaşları” deyimi gayet bilinçli olarak kullanılmıştır venedeni de, Sayın Sakık’ın Kâzım Karabekir düşmanlığıdır.
Kürt kardeşlerimizin Kurtuluş Savaşı’nın Türk ve Kürtlerin kardeşçe dayanışması ileyürütüldüğü ve kazanıldığı yolundaki tezlerini biliyoruz.
Ancak böyle bir tezin savunulması için Kâzım Karabekir’in inkârından vazgeçmek gerekir.
Hem Kurtuluş Savaşı’nın kahramanının adını sokaklardan sileceksin, hem de “Biz bu savaşı birlikte yaptık, yurdun her yerinden hakkımız payımız var!” diyeceksin!
Yok öyle şey!Evet Kâzım Karabekir “Lozan”dır, Sırrı Sakık ise “Sevr”.
Ve biz Lozan’ı Sevr’e karşı koruyacak azme sahibiz. Koşullar“Memleketin bütünkalelerine girilmiş ve bütün tersaneleri zapt edilmiş”ten daha vahim olsa bile.

ALİ SİRMEN
Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder