Hani biz hâlâ yürürlükteki anayasal, yasal düzen içinde, söz konusu düzenin ayakta tutulmasından sorumlu olacak, İktidarlarının kamu yararı, yasama-yürütme-yargı bağımsızlığına, hukuk devleti düzenine aykırı yasalar ve icraatlarını denetleme görevini üstlenecek, devletimizi temsil edecek cumhurbaşkanımızı seçmek üzere sandığa gidip oy kullanacağımıza inanıyoruz ya... İktidarlarının yetkili, hukukçu bakanları hafta sonu açık açık söylediler, “Adayımız Başbakan Erdoğan’dır, partili başkanımızolarak başkanımız olacak. Sonra da gereken anayasal değişikliği yaparak başkanlık sistemine geçeceğiz..” dediler, İktidarları adına, inançla yol haritalarını çizdiler ya...
Hiç kuşkunuz olmasın Başbakan Erdoğan’ın Başbakanlık olanakları ile son dakikaya kadar yürütülecek seçim kampanyası sürecinde, diğer adayların da belirlenmesi sonrası bire bir yürütülecek oy isteme turlarında hukuken parlamenter düzen içinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucundan, sihirbazın “kuş çıkarması” örneği, başkanlık sistemine geçişin, AKP içinden yara bere alınmadan, dağılmadan, “çok güçlü sihirle” nasıl çıkarılacağının yollarına, öncelikle AKP’li seçmenler inandırılmaya çalışılacak... Erdoğan’ın seçilmesi garantisi, sonra Gül’ün küstürülmeden AKP kongresinde geçici başbakanlığa razı edilmesi, sonra Erdoğan’ın partili başkan kimliğini yani parti içindeki otoriter gücünü yitirmeden, zorunlu anayasal değişiklikleri ile güçlü başkanlık sistemine zıplatılmasında atılacak adımların büyülü, sihirli yol haritası..
AKP’yi Erdoğan liderliğinde, dağılmadan ayakta tutacak formül olarak çizilmiş, sorgulanmadan yürünmesi istenen yol haritası kabaca bu.. “Her istediğini yapmaya muktedir, hangi süreçte olursa olsun (bu kadarı olamaz) diyeceklerin ayaklarının altındaki tabanın kayacağı korkusu içinde istenilenleri bir bir uygulamayazorlayacak, en azından susurak tasviye etmeye yarayacak.. sihirli formüller..” Öncelikle İktidarlarının en etkin yönetim kadroları, üyeleri ve seçmenlerine zorunluluk olarak dayatılan bu formüllerin gerekçelendirilmelerinde bugüne kadar hep başarılı olduğu tezi savunulsa da... Giderek sivil diktatoryal yapıya dönüşen, anayasal, yasal, hukuk devleti düzeni, insan hakları, demokrasinin işleyişi ile daha çok çatışan, her tür kirlenmenin, büyük kırılmaların yaşandığı boyutları görmezlikten geliniyor...
***
Kuşkusuz AKP’nin bunca yıl iktidarda kalmış kadrolarında çok deneyimli siyasetçilerin bu kadar üst üste gelen olumsuzlukları, kırılmaları görmediklerini söylemek gerçekçi olmaz. Bizden önce görmüş, kaygılanmış olsalar da siyasal, toplumsal sürükleniş içinde, onca deneyim ve birikimlerine karşın akışı durduramadıklarından kuşkumuz olmasın. İnsanlık, demokrasi, siyasi partiler, liderlikler, hele de sivil diktatoryal düzenlere geçişlerin tarihi bu türden akışın durdurulamadığı sayısız örnekler üzerinden yazılmıştır...
En son AKP kadrolarının çok yakından kendilerince ders aldıkları Özal liderliğindeki gelişmeleri, belleklerimizde çok taze anımsarsak... İktidarda sistemin kuralı gereği yıpranmanın ardından çözümü Cumhurbaşkanlığı’na geçişte arayan ancak partisi üzerindeki yandaş başbakan kimliği seçimine karşın gücünü yitiren Özal örneği, besbelli öncelikle Başbakan Erdoğan’ı korkutuyor. ANAP ile AKP’nin geçmişi olmadan, dönem ittifakları içinde liberal ve siyasal İslam kimliklerine verilen ağırlıklarda farklılıklar olsa da algılanmada, hele de çok kolay kurdurulup büyütüldükleri gibi çok kolay dağıtılmaları, yerlerine benzer lider kimlikleri ile benzer partilerin taşınabilirliği olasılıkları çok yüksek olunca.. AKP içinde yükselmiş, dibe düşebilecek siyasetçiler için kaderini istese de istemese de Erdoğan’a bağlamak, daha bir kaçınılmaz, duygusal görünüyor..
Beklenmedik gelişmeleri, yakın günlerde çok daha çarpıcı gündemlerle tartışmak zorunda kalacağımıza göre, bugün yazımı, başlığımdaki eğitimin zorunlu adresi olarak imam hatiplerin gösterilmesi sorununa kaydırmak istiyorum... Siyaset oyunlarında süreçler, çok zikzaklı ülkemizde kabaca on yıllar üzerinden işlerken, eğitimdeki zikzaklar, yaz bozların olumsuz sonuçları gelecek kuşaklara yansıyor çünkü. Temel eğitimde bu yıl ortaöğretime geçiş sürecini yaşayan çocuklarımızın bir gelecek yılı daha yok. Ortak sınavların puanları 11 Haziran’da, yerleştirme puanları 7 Temmuz’da açıklancak. Puanı istediği okullara yetmeyen çok büyük büyük öğrenci grupları, eve en yakın okullara zorunlu olarak yerleştirilebilecek...
Bakan Nabi Avcı’nın açıklamlarından olup biteni kavramak çok zor. Bildiğimiz Başbakan Erdoğan’ın “dindar ve kindar” gençlik yetiştirme amaçlı dört artı dörtlü sistemi dayattıkları. Pratiğinde her tür kamu kaynaklarından ayrıcalığın, hâlâ kâğıt üstünde meslek okulu görülen imam hatiplere verildiği. Sözde imam yetiştirme işlevli okullardan her meslekten insanı yetiştirme projesi dayatmasında işler arapsaçına dönünce sıra, sınavlı karmaşık yerleştirmeyle zorlamaya geldi. Paranız varsa sorun yok. Yoksa, sınavla piyangodan istediğiniz yere giremezseniz, buyrun imam hatiplere...
En son AKP kadrolarının çok yakından kendilerince ders aldıkları Özal liderliğindeki gelişmeleri, belleklerimizde çok taze anımsarsak... İktidarda sistemin kuralı gereği yıpranmanın ardından çözümü Cumhurbaşkanlığı’na geçişte arayan ancak partisi üzerindeki yandaş başbakan kimliği seçimine karşın gücünü yitiren Özal örneği, besbelli öncelikle Başbakan Erdoğan’ı korkutuyor. ANAP ile AKP’nin geçmişi olmadan, dönem ittifakları içinde liberal ve siyasal İslam kimliklerine verilen ağırlıklarda farklılıklar olsa da algılanmada, hele de çok kolay kurdurulup büyütüldükleri gibi çok kolay dağıtılmaları, yerlerine benzer lider kimlikleri ile benzer partilerin taşınabilirliği olasılıkları çok yüksek olunca.. AKP içinde yükselmiş, dibe düşebilecek siyasetçiler için kaderini istese de istemese de Erdoğan’a bağlamak, daha bir kaçınılmaz, duygusal görünüyor..
Beklenmedik gelişmeleri, yakın günlerde çok daha çarpıcı gündemlerle tartışmak zorunda kalacağımıza göre, bugün yazımı, başlığımdaki eğitimin zorunlu adresi olarak imam hatiplerin gösterilmesi sorununa kaydırmak istiyorum... Siyaset oyunlarında süreçler, çok zikzaklı ülkemizde kabaca on yıllar üzerinden işlerken, eğitimdeki zikzaklar, yaz bozların olumsuz sonuçları gelecek kuşaklara yansıyor çünkü. Temel eğitimde bu yıl ortaöğretime geçiş sürecini yaşayan çocuklarımızın bir gelecek yılı daha yok. Ortak sınavların puanları 11 Haziran’da, yerleştirme puanları 7 Temmuz’da açıklancak. Puanı istediği okullara yetmeyen çok büyük büyük öğrenci grupları, eve en yakın okullara zorunlu olarak yerleştirilebilecek...
Bakan Nabi Avcı’nın açıklamlarından olup biteni kavramak çok zor. Bildiğimiz Başbakan Erdoğan’ın “dindar ve kindar” gençlik yetiştirme amaçlı dört artı dörtlü sistemi dayattıkları. Pratiğinde her tür kamu kaynaklarından ayrıcalığın, hâlâ kâğıt üstünde meslek okulu görülen imam hatiplere verildiği. Sözde imam yetiştirme işlevli okullardan her meslekten insanı yetiştirme projesi dayatmasında işler arapsaçına dönünce sıra, sınavlı karmaşık yerleştirmeyle zorlamaya geldi. Paranız varsa sorun yok. Yoksa, sınavla piyangodan istediğiniz yere giremezseniz, buyrun imam hatiplere...
ŞÜKRAN SONER
Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder