28 Eylül 2014 Pazar

Erasmus Piçleri-AYDIN ENGİN

Avrupa Komisyonu, uluslararası öğrenci değiş tokuş programı olarak bilinenErasmus projesi üstüne bir araştırma yayımladı. Haber birçok yerde yayımlandı. Ben haberin önemli bölümünü Hürriyet’ten aktarıyorum:
“... 28 AB ülkesinin yanı sıra İsviçre, İzlanda, Norveç, Lichtenstein ve Türkiye’den öğrencilerin katıldığı Erasmus Programı’nın başarısını ölçmek için 88 binden fazla öğrenci, öğretmen ve işveren ile görüşen yetkililer, programa katılan öğrencilerinyüzde 27’sinin uzun süre birlikte oldukları partnerleri ile bu sırada tanıştığını da ortaya koydu. Programın başladığı 1987 yılından beri 3 milyona yakın öğrenci Erasmus’la yurtdışında yaşama fırsatı buldu.
AB Komisyonu sözcülerinden Pia Ahrenkilde Hansen konu ile ilgili yaptığı açıklamada, program sonucunda 1 milyon bebeğin dünyaya geldiğini gösteren istatistiğin ‘mutluluk verici’ olduğunu ve bu rakamın ‘programın birçok pozitif değeryarattığını kanıtladığını’ söyledi. Araştırma sonucunda, ortalama yılda 40 bin bebeğin doğduğu dev ‘Erasmus ailesi’ mensuplarının yüzde 40’ının başka bir ülkede iş bulduğu veya iş kurduğu da tespit edildi. Araştırmaya göre, Erasmusprogramına katılanlardan üçte biri konuk olarak gittiği ülkede iş teklifi alabiliyor. Her 10 öğrenciden biri ise kendi işini kuruyor. Ayrıca yüzde 93 gibi yüksek bir orandaki katılımcı da Erasmus sonrası başka bir ülkede yaşamakta zorluk çekmediğini belirtti...”
Yani ne olmuş?
Erasmus projesiyle bir yabancı ülkede öğrenimlerine devam eden, orada çok farklı ülkelerden, kültürlerden, inançlardan, etnik kökenlerden gelen gençler birbirlerini tanımışlar, varsa eğer, ki vardır, önyargılarını gözden geçirmek zorunda kalmışlar, bu arada bazıları birbirlerine âşık olmuşlar, uzun erimli birliktelikler kurup çocuk sahibi de olmuşlar.
Daha kestirmesi: Erasmus projesi dünya sadece çokuluslu ya da ulusötesi şirketlerin at koşturabildiği bir kocaman köy olmaktan bir parçacık da olsa çıkmış, gencecik kadın ve erkeklerin özgürce yaşadıkları bir kocaman köy olmuş.
Buna olsa olsa sevinilir, özendirilir, yaygınlaşması için çaba gösterilir.
Tabii aklı sadece “şeyi”nde erkeklerden biri değilseniz...
***
Yeni Şafak yazarıymış. Meslek gereği hemen bütün gazeteleri okumam gerek. Bu arada sayıları artık binlerle ölçülen köşe yazılarını da okurum. Ama hepsini okumak mümkün olamaz. O yüzden seçer, farklı görüşteki yazarlardan önemli olanlarını okurum. Yusuf Kaplan namlı yazardan bugüne dek tek satır okumadım. Demek seçimimin dışında kalmış.
Yukarıda özetlediğim Erasmus projesine ilişkin haberin ardından bu zat Twitter dünyasında naralanmış. Tweet’lerini okudum. İyi ki “okunacak yazarlar listem”in dışında kalmış. Erasmus projesi üstüne attığı twet’leri okumadıysanız size de sunayım. 140 karakter sınırından dolayı Erasmus üstüne fikirlerini üç taksitte açıklamış.

Buyrun:
“Erasmus, rezalet bir iş demiştim: Erasmus bursu alan öğrenciler arasındaki gayr-ı meşru ilişkiden 1 milyon (!) çocuk doğmuş! Skandal bu!
Erasmus projesi, eğitim projesi değil, yozlaşma, cinselliği putlaştırma, cinsellik peşinde koşturan ahmaklar sürüsü yetiştirme projesidir!
‘Erasmus kuşağı’ geliyor! Ülkesine, insanına, ruh köklerine yabanlaşmış, mankurtlaşmış ve ‘ahmaklaştırılan’ bir kuşak icat ediyorlar!”
Bu kafaya göre Erasmus programı bir eğitim, gençlerin ufkunu genişletme projesi değil, bir tür kerhane.
Çünkü bu kafaya göre 1987’den bu yana Erasmus projesine katılan genç kadın ve erkekler gayri meşru ilişkiler kurmuşlar ve ortaya bir milyon “neseb-i gayri sahih veled-i zina” çıkmış... (Son birkaç sözcüğün gençler için çevirisi: “... Babasıbilinmeyen bir milyon, zina sonucu doğmuş, yani piç çocuk çıkmış.”)
***
Bu kafa, bu zihniyet bir kadınla erkeğin birlikteliğini mutlaka kadının tapusunun (nikâh senedi) alınması koşuluna bağlar. Tersi durumda o kadınlar “o.ospunun teki”dir. Nar-ı cehennemde cayır cayır yanacaklardır.
Bu kafa, bu zihniyet kadına kadın demeyi ayıp kabul eder. O yüzden nefret ettikleri Öztürkçe akımından miras, o yapay “bayan” terimini ödünç alırlar. Ortaya mağaza vitrinlerine konmuş “Bayan ve erkek tezgâhtar alınacak” ilanları çıkar; gazete haberlerinde “İkisi bayan beş yankesici yakalandı” gibi dil zarafetleri belirir.
Bu kafaya, bu zihniyete göre 10 yaşındaki kız çocukları mutlaka, devlet izni, anababa zoruyla başlarını örtmelidirler yoksa ileride bir milyon gayri meşru çocuk doğar.
Bu kafa ve zihniyete göre her derecedeki okulda karma eğitim yasaklanmalı, kızlar ve oğlanlar ayrı sınıflarda, mümkünse ayrı okullarda eğitim görmelidir. Ancak böylece ileride “Erasmus piçleri”nin doğmasının önü alınır.
***
Pazarınızı berbat ettim galiba.
Hoşgörün...  

AYDIN ENGİN
Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder