10 Ağustos 2016 Çarşamba

‘Ne Kadar Yalansız Yaşarsak..’- GÜRAY ÖZ

Büyük planları olan, projesinin kapsamı çok geniş iktidar partisi içeride ve dışarıda durumunu iyileştirmek, düzeltmek için deyim yerindeyse “can havliyle” savaşıyor. Eski ortak tarafından kanlı bir tepsi içinde sunulan fırsatı değerlendirmeye çalışıyor. İşinin kolay olduğu söylenemez ama özellikle içeride atmak istediği adımları, darbecilerin yenilgiye uğratıldığı 15 Temmuz öncesine göre daha kolay atabiliyor. Muhalefeti köşeye sıkıştırmış, CHP’nin darbe karşıtlığını alabildiğine sömürmüş, üslupta bir iki değişikliğin “yeni” bir hava yaratmaya yeteceğini görmüş, göstermiştir. Projesinden taviz vermeye gerek olmadığını, daha da radikalleşeceğini her fırsatta kanıtlıyor.

***
Muhalefetin OHAL ile ilgili nazik itirazlarını kolayca kulak arkası ediyor. Uygulamayı muhaliflere doğru genişletiyor. Yalnızca sınırlı bir süreyi kapsaması gereken kararnameleri “devleti yeniden yapılandırılmak” için kullanıyor. Bunu nasıl yapacağını bilmeyen var mı? Peki, muhalefet neden bilmezden geliyor? İktidar partisini verdiği sözleri tutma konusunda ikna edebileceklerini, inanmasalar da ısrarla söyleyen muhalefet sözcüleri doğrusu insanı güldürüyor. Kendini kandırmak, kendine yalan söylemek nasıl bir iştir ki?

***
Oysa Can Baba’nın dediği gibi “ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi.” En yalansız olan; demagojide, oportünizmde harikalar yaratan, pragmatik politikada usta iktidar partisidir. En az yalan onlarda var. Açık ve net konuşuyorlar; devleti yeniden yapılandıracaklar. Bunu nasıl yapacaklarını Yenikapı mitinginde söylediler, gösterdiler. Kanlı darbe girişimi sonrası başlattıkları “demokrasi nöbetleri”yle sokağı istedikleri gibi yönlendirebileceklerini kanıtlamakla kalmadılar, yeni devletin nasıl bir devlet olacağını da ilan ettiler. Üniformasıyla kürsüye çıkan generali bir yana bırakın, artık Mısırlı olmaktan çıkan ve her türden tartışma kapısını kapatan “rabia”yeni devletin amentüsüdür.

***
Muhalefet bunları tartışabileceğini sanıyor. Tümünü birlikte değerlendirmiyor, tümünün teorik, pratik anlamı üzerinde düşünmüyorsanız, tümünü kanun hükmünde kararname kılığında görmüyorsanız, iktidarın peşinde, yalnızca “muhalefet”olduğunuzu “kanıtlamaya” yarayan itirazlarınızla vakit geçirmeye devam edeceksiniz. İktidar içeriyi “çözdü.” “Terörle mücadele” parantezine alınmış Kürt meselesine ise daha bir vakit ihtiyacı var. Her ne kadar “çözülmüş devleti”gönlüne göre yeniden kurmak zor olsa da önemli bir kavşak geçilmiştir. Peki dışarısı?
***
Orada işlerin biraz daha zor olduğu söylenebilir. Yine de iktidar partisinin pragmatik bir parti olduğunu, uluslararası piyasada işlerin güç ve pazarlıkla çözüldüğünü iyi bildiğini unutmamakta yarar var. Geçmişte işe yarayan “sert” politikaları, Rusya, İsrail, Mısır ve nihayet Suriye politikalarını değiştirmekte zorlanmayacak, sokaktan“hani ne oldu” türünden bir soru gelmeyecektir. Mülteciler meselesini işe yarar“araç” olarak kullanmayı ısrarla deneyecek, ama inatçı olmamayı da bilecektir. İktidar partisi artık olgun, projesini tamama erdirmiş bir partidir. O proje “otoriter İslamcı yeni bir cumhuriyet” projesidir.
Muhalefet bu tehlikeli projeyi sona erdirmek istiyorsa, “cehenneme giden yoldaki iyi niyet taşlarına” basmamalı, tuzaklarla dolu o yolu hızla terk etmelidir.

GÜRAY ÖZ/CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder