4 Ekim 2016 Salı

Ayrımcı siyaset kanser hücresi...- ŞÜKRAN SONER

Yıllar önce, uzun yıllar Dünya Felsefe Birliği Başkanlığı’nı yapmış, ödünsüz insan hakları savunucusu olarak ülkemizin onuru olmuş Sevgili İoanna Kuçuradi ile yapmış olduğum söyleşide, içime sindire sindire, bilincime kazıya kazıya öğrendiğim gerçekleri, insan hakları savunuculuğunun olmazsa olmaz ilkelerini, yeri geldikçe okurla, söyleşi izleyicileri, dinleyicileri ile bıktırmayı göze alarak paylaşmayı görev bildim... 

İnsanlığın sömürgecilik düzeninden kurtarılması, en çok da yoksul güney dünyası halklarının insan haklarının kazandırılması süreçlerinde yaşanan sorunlar, doğaldır ki haklarını kazanmak, korumak, geliştirmek isteyen halkların yaşadıkları can yakan travmatik sorunlar, ödetilen ağır bedeller, dünyanın, insan hakları savunuculuğunu yapma sorumluluğu olan örgütlenmeleri bağlantılı insan hakları savunucularının en çok tartışmak zorunda kaldıkları gündemin odağında... Tarihte kalmış değil, dünün değil, bugünün de insanlığa yaşatılan en ağır bedellerin gerekçelendirilmesinin, insanlığın yok edilmesinde kullanılan silahların tetiğinin çekilebilmesinin tek aracı... 

“Bireyin özgürleşmesi” gibi pazarlanan, özünde bireyi birey yapan her türden alt kimliğine özgürce sahip çıkmasının sorgulanamaz, doğal, kutsal haklarının; özgürleşme adına, kirli, ayrımcı siyasetin, emperyal çıkarların aracı olarak kullanılması yoluyla, insanlığın, halkların haklarının yok edici, yaşam hakkının da ortadan kaldırılması, farklı alt kimlikler üzerinden halkların birbirlerine kırdırılması aracına dönüştürülmesi... Kirli, ayırımcı siyasetin tuzaklarıyla farklı alt kimliklerin sahibi insanların, halkların, belki de yüzyıllardır birlikte yaşanmış, paylaşılmış topraklarda birbirlerini yok etmeye koşullandırılmış farklı ırklar, inançlar üzerinden bir tür kanser hücresi gibi üreyen, gelişen hastalıklı hücrelere, halklara dönüştürülmeleriyle, insanlığı ölüme götüren kanser hücrelerinin işlevini yüklenmeleri...

***
İoanna Kuçuradi Hoca, insan hakları savunuculuğu ve çözüm üretme sorumluluğunda öncü örgütlerin başını çekmekle yükümlü Dünya Felsefe Birliği’nde yaşanan tartışmaları çok yalın, anlaşılır açıklıyor... En çok alt kimlikler ayrımcılığı kaosunda, kanlı, acımasız bedelleri ödeyen Afrikalı, yoksul güney dünyası ülkeleri felsefecileri, ülkelerini, halklarını yakan tuzağı görmekte zorlanmışlar. Sonuç olarak ırk ve inanç başta alt kimlikleri nedeniyle en ağır bedelleri ödeyenler, alt kimliklerine kavuşma savaşımında özgürlüklerinden yola çıkıp da, iç savaşlar bataklıklarına sürüklenmelerinin kaosunda paramparçalar... 
İnsanlık, yeniden dünyayı kasıp kavuran ölçeklerde, yoksul güney dünyasından zengin kuzey dünyasına da sıçrayan, son noktanın konulamadığı, insanca yaşama ulaşılamayan büyük tuzağın; ayrımcılığın kansere dönüşmüş hücrelerinin pençesinde... Oysa (özgürlük-ayrımcılık) incecik sınırlarının çizilmesindeki sır, insanlığın, sosyal bilimler gerçeğinin bilinmeyeni hiç değil... BM’nin temel hak ve özgürlüklere ilişkin metni yeni yazılmadı. 
Bireyin kutsal temel hakları, ırk ve inançlarına ilişkin alt kimliklerinin kutsal kullanım hakları, özel yaşam alanı için geçerli. Bir ırk ya da inancın bir başkasının ırk ve inancı ile çatışmamasının sihirli anahtarı da, özel yaşam alanına ilişkin ayrımcılığa hedef olmamak, kendi alt kimlik haklarını başkalarının hak ve özgürlüklerinde zorlayıcı araç olarak kullanmamakla sınırlı... Barış içinde birlikte yaşamın sihirli anahtarı da özel yaşam için kutsal olan alt kimlik haklarının kamu gücü alanına taşınmaması... Ayrımcı siyaset insanlığı, ülkeleri yakan en büyük suçların aracı... 

Ne ABD’nin iktidar erkleri, siyasi liderlerinin, ne de ülkemiz siyasal İktidarları, Liderlerinin işlenmesinde öncülük yaptıkları sayısız ayrımcılık suçlularının azmettirenleri olarak yatacakları yer yok gibi... Ülkemizde, bölgemizde barış içinde birlikte yaşam savaşımı, ortak dik duruş için de, en çok onlardan gelen oyunlara, ağırlıklarına göre savaşım vermek önceliğimiz olmalı... İç-dış odaklarıyla 15 Temmuz darbecileri, Fetöcüleri yıkma paravanasında, daha güçlü otoriterleşmenin, laik Cumuhriyeti, hukuk devleti düzenini dinamitleme fırsatçıları... Lozan’ı tanımayanları, yeni haritalar oluşturma adına Ortadoğu halklarını birbirlerine kırdıranları...

Şükran Soner
CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder