25 Aralık 2016 Pazar

‘Başkan’dan önce ‘muhtar’a bak! - ALİ SİRMEN

Bir toplumun aklı ne kadar kıtlaşırsa, onunla alay etmek de o kadar mubahlaşır.



Eğer toplum, şu sıralarda “başkanlık” sisteminin tartışıldığını sanıyorsa aşk olsun!
Aslında, Türk tipi başkanlık diye sunulan, “Reis sisteminin” klasik başkanlıkla, uzaktan yakından ilgisi yok.
Tabandan tavana, zincirleme bir baskı ve denetim mekanizması olan modelin tabanında, devletin vatandaşla ilk temas merci olan, yurttaşın devletle, ete kemiğe bürünmüş şekliyle, somut biçimde ilk tanıştığı kişi olan muhtar bulunuyor.
Sistemin tabanındaki kilit kişisidir muhtar.
Başbakan Binali Yıldırım, “Biz Türkiye’yi Ankara’dan değil, yerinden yöneteceğiz” derken muhtarlık kurumunu kastediyordu.
Tayyip Bey sistemin tabanındaki aktarma kayışları konumunda olan muhtarları, düzenli aralıklarla, sürekli Beştepe Külliyesi’nde topluyor.
Aralık başında otuzuncusu yapılan, şu ana kadar otuz ikisi gerçekleşen muhtarlar toplantıları ile şimdiye dek 4800 muhtar ağırlandı. Türkiye’de 50 bin köy ve mahalle muhtarı bulunduğu göz önünde tutulursa, 125. toplantıda bütün muhtarların ağırlanmaları tamamlanmış olacak. 

***
Cumhurbaşkanı muhtarlara terör ile mücadelede önemli roller düştüğünü de söz konusu toplantılar sırasında açıklamıştı.
Türkiye’nin demografik ve ona bağlı olarak da idari yapısının değişmesiyle, köy muhtarlarına oranla ikincil konumda olan mahalle muhtarlarının da önem ve işlevleri de artmaktadır.
Son olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bunların da ayda bir kez kaymakamlarla, bir kez de il valileri ile doğrudan toplanacaklarını açıklamıştır.
Kaymakamlarla yapılacak toplantıda jandarma komutanı, ilçe emniyet müdürünün yanı sıra, sivil toplum örgütleri de hazır bulunacaklardır.
Demokrasilerde, siyasi otoriteye karşı, yurttaşın, bireyin özgürlük alanlarını arttırmak ve güvenceye almak işlevini gören STK’lere, “Reis sistemi”nde, otoriterden de öte, yaşamın beşikten mezara tüm evrelerini ve alanlarını yönetim ve denetimi altında tutmaya yönelik totaliter yapı içinde, orijinal amaçlarının tam tersine bir misyon yüklendiği görülmektedir.
Reis sistemine yönelen pratiğin gelişme süreci içinde, Türkiye’ye has özgün kurumlardan biri de mahalle baskısıdır.
Rejimin ideologlarından “din âlimi” Hayrettin Karaman’ın özenle altını çizerek, önemini vurguladığı mahalle baskısı, sivil toplum örgütü olarak sunulacak, sıkı sıkıya iktidar partisinin denetiminde olan ve para - militer yapılarla da organik ilişkiler sürdüren kuruluşlar ile muhtarlar tarafından el birliğiyle totaliter rejimin temel yapı taşlarından biri olarak kullanılacaktır. 

***
Böylelikle, siyasal yaşamın dışında kalan ve otoriter rejimlerde bile bireyin kendi tasarrufuna bırakılmış olan yaşam alanlarının da mahalle bazında gelecekte, cismani ve ilahi iktidarı tekelinde tutması öngörülen, siyasi erkin denetimine girmesi planlanmaktadır.
Kuşkusuz, mekanizmanın en tepesinde bir zamanlar Latin Amerika ülkelerinde revaçta olan “Başkan Baba” kurumuna benzer bir başkanlık olması öngörülmektedir. Klasik başkanlık sistemlerinin tersine iktidar partisini ve dolayısıyla yasamayı yakından kontrol ederken, artık bağımsızlığı kalmamış yargıyı da sıkı sıkıya denetimi altında tutan bir başkan, sistemin en üst noktasını oluşturacaktır.
Tabii ki sistemin en üst noktası olan başkan çok önemlidir.
Ama totaliter “Türk tipi başkanlık sistemi”nin tabanındaki muhtarı ve işlevini tam olarak anlamadan düzenin tümünü kavramak imkânsızdır. Çünkü “muhtar” sistemin otoriter yapısının temelini mahalle bazında oluşturan anahtar kişidir.
Muhtar olmadan, sistemin totaliter yapısının temelinde, mahalle bazında bazı çatlak ve kaçaklar olması kaçınılmazdır.
O yüzdendir ki, gözünü sadece başkana dikmiş olan ve sistemin ondan başka kurumlarını gözden kaçıran yurttaşa “önce muhtara, sonra başkana bak!” demek gerek.


Ali Sirmen
CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder