16-17 Aralık günlerinde, Bursa Nilüfer Belediyesi’nin öncülüğünde gerçekleştirilen “Bir Edebiyat Adası: Yaşar Kemal Sempozyumunda” yaptığım “Ustam Yaşar Kemal” adlı konuşmanın son sözcükleri şunlardı: “Bu topraklar her zaman mucizelerin yurdudur. Bu mucizelerden biri de Yaşar Kemal’dir.”
Ülke yangın yeri ama biz yaklaşık kırk beş dost yazar çizer, bu yangına inat; Yaşar Kemal’in anlatım ustalığından, şiirsel dilinden, bu topraklara olan sevdasından, özgürlüğe olan tutkusundan söz ediyoruz. Ve konuştukça, içimizdeki umutsuzluk, çaresizlik bizi terk ediyor. Ve sanki Yaşar Kemal o kocaman bedeniyle ve şen kahkahasıyla biraz sonra salona girecek: “Size ne oldu böyle, pek bir süklüm püklümsünüz, hadi canlanın!” diyecek. Ben buna inanıyorum. Çünkü o her zaman bir mucize yaratıcısıdır.
Sempozyumun çok önceden hazırlanmış kitabı elimde. Bu Nilüfer Belediyesi çalışanları yaptıkları işe öylesine canı gönülden sarılıyorlar ki, 33 bildiri daha sempozyum başlamadan konuşmacıların elinde. Çok değerli bir kitap elimdeki. Okudukça Yaşar Kemal’in bilmediğim, görmediğim (bu benim kusurum) yanlarını öğreniyorum. Ve içim öylesine onu özlüyor ki, keşke diyorum, keşke şu cesur Adanalı ölümsüzlüğün iksirini de bulaydı. Bulaydı da ölmeyeydi.
2016 yılı Nilüfer Belediyesi için Yaşar Kemal yılıydı. Bütün bir yıl süresince, Yaşar Kemal’in yazıcılığı, sinemaya uyarlanan filmleri, senaryoları, okuma atölyeleri, karikatür atölyeleri, paneller ve yarattığı mucizeler 64 etkinlikle yaşama geçirildi. Beni bu etkinlikler içinde en çok etkileyen, çocukların Yaşar Kemal hikâyelerinden etkilenerek çizdiği kitap kapakları ve gene onun hikâyelerinden gene çocukların yaptığı uçurtmaların uçurulduğu uçurtma şenliğiydi.
Sadece Bursa’nın Nilüfer Belediyesi sınırlarında oturanlar değil, Bursa’nın çeşitli yerlerinden Yaşar Kemal sevdalıları her panelde, her etkinlikte salonları, atölyeleri, parkları tıklım tıklım doldurdular. Fark ettiğim bir şey var; bir konunun üstüne inatla giderseniz, onu elinizden geldiğince genişletirseniz, usul usul insanlar “ne oluyor, ben de burada olmalıyım” duygusuyla konunun bir parçası olmak için çaba göstermeye başlıyorlar ve sonuçta panelcilere sorulan sorular çeşitleniyor, herkes karşılıklı bir şeyler öğreniyor.
Sempozyum kitabının yanında bir kitap daha var. “2016 Yaşar Kemal Öykü Yarışması Seçkisi.” Feyza Hepçilingirler, Semih Gümüş, Feridun Andaç, Nahit Kayabaşı ve Şafak Pala’nın değerlendirme yaptığı yarışmaya 1124 kişi öykü yollayarak ustalarına içten bir selam göndermişler. Seçkide 21 öykü var. Fatma Nuran Avcı’nın “Son Cevizlik,” Serenay Sasa’nın “Yedi Otuz Gidişleri”, Mehmet Sait Taşkıran’ın “Büyük Kapatılma” öyküleri ilk üçü paylaşmış. Nasıl sevinmezsin, işte teröre böyle karşılık verilir, hiçbir şeyden vazgeçmeyeceksin ve inadına yazacaksın, çizeceksin, heykel yontacaksın, oyun oynayacaksın ve efendim dans edeceksin. Âşık olmayı da unutmayın!
Yaşar Kemal’i kucaklayan Nilüfer Belediyesi’nin çalışanlarını kutlarken İzmir’e de bir selam gönderelim. Geçen hafta İzmir’de Yenikapı Tiyatrosu’nun “Ya Sonra” adlı oyununu izliyordum. Tam 34 tiyatro, okul, köy, profesyonel, yurtdışı hepsi yaşamı savunmak için İzmir’de bu yıl beşincisi yapılan Uluslararası İzmir Tiyatro Festivali’nde oyunlarını oynadılar. Bir hafta boyunca her gece on iki salonda özgürlük ve umut için tiyatro vardı. Festival bir sivil toplum örgütü TAKSAV’ın yaman gönüllülerinin çabasıyla hem Ankara’da hem İzmir’de yapılıyor. Yani güzel şeyler oluyor. Ağlamayın!
Bu arada Nilüfer Belediyesi üçüncü kez bir yazarı ağırlıyor. Sırayla Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve bu yıl Yaşar Kemal. Bakalım 2017’nin yazarı kim olacak? Doğrusu ben merakla bekliyorum. Siz de bekleyin!
Işıl Özgentürk / CUMHURİYET
Not: Sempozyum kitabına katkıda bulunmam için beni zorlayan proje danışmanı Feridun Andaç’a da teşekkür ederim, iyi ki zorlamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder