Bizim sosyal medyada gırgır diz boyu: “Biz küçük Amerika olacakken, ABD büyük Türkiye oluyor” diyen çok.
ABD’nin “büyük Türkiye” olup olmayacağını yaşayarak göreceğiz. ABD de gerçi “ileri demokrasi”ye doğru hamleler yapıyor. Ama bu şanlı şahlanışa gelen tepkiler, bizdeki yerel tepkilere(!) hiç benzemiyor.
Trump Beyaz Saray’a gireli bir ay oldu. Kadın düşman emlak kralının Beyaz Saray’a yerleşmesiyle hemen kadınlar, ’70’leri aratmayan bir isyanla sokaklara döküldü.
Ardından ABD anayasasını ihlal eden ırkçı “Müslüman yasağı”na karşı yargıçlar harekete geçti. Bu yasağı uygulatmadılar.
8 Kasım seçimlerinde kendisini desteklemedikleri için Başkan’ın kinlendiği ve hedef tahtasına oturttuğu medya, Trump’ın Beyaz Saray’da daha 3. haftası dolmadan, ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn’in başını aldı.
Bununla kalmadı… “Dediğim dedik, çaldığım düdük” havasında oval ofise geçen Obama’nın halefi, çalışma bakanlığına getirmeyi planladığı Andrew Puzder”i de, basının diline doladığı skandallar nedeniyle bu göreve getiremedi.
Trump’a verilen boy ölçüsü nedeniyle Beyaz Saray’ın adı rekor zamanlamayla “kaos saray”a çıktı!
Yalakalığı görev bilmiyorlar
Bu gelişmeler nedeniyle ABD Başkanı her geçen gün basına biraz daha bileniyor.
Başkanlığa çıktığı ilk günkü yemin törenini izlemeye gelen kalabalıkların medya tarafından kasıtlı olarak “küçük gösterildiği” suçlamasıyla gazeteci milletine nefret kusan Trump, bir ay gibi kısa bir sürede basını “halk düşmanı” ilan etti. En son önceki gün Beyaz Saray’ın basın toplantısından muhalif saydığı basın mensuplarını kovdu.
Biz şaşırdık mı? Hayır. Bu, Türkiye’de maalesef bizim sık rastladığımız bir durum. AKP kongresine -misal- Cumhuriyet, Sözcü, Birgün, Evrensel, Yeniçağ gibi gazetelerin temsilcileri alınmaz…
Öteki medyalar ne yapar? Başlarını, bir şey olmamış gibi öte yana çevirip kongreyi izlerler.
“Dünyanın bir numaralı gazeteci hapishanesi” diye nam salan ülkenin yandaş basın mensupları Başkan’ın uçağında seyahat etmekte mahzur görmez; zaman olur hatta gittikleri yerlerde coşup sokaklarda dans bile ederler....
“Büyük Türkiye oluyor!” denen ABD’de basın böyle yalakalığı kendine kafadan görev bellemiyor.
CNN, BBC, New York Times, Los Angeles Times gibi dünyanın belli başlı yayın kuruluşlarının olduğu önemli bir medya kesiti, Beyaz Saray’ın basın toplantısına alınmayınca önce bu ambargoya Fox gibi yandaş kanallar itiraz etti.
Benzeri bir durumda Türkiye’de protesto refleksi gösteren bir tek “yandaş yayın organı” örneği düşünebiliyor musunuz?
Benim aklıma gelmiyor. Hiç böyle bir şey hatırlamıyorum.
Associated Press ve Time, toplantıya davet edilmelerine rağmen, içeri girmedi ve “meslektaş dayanışması” adına Beyaz Saray’ın kapısından döndü.
Diktatörler böyle başlar
Bitmedi...
Ana akım medya bizde olsa Başkanın “Önce Amerika/America first” sloganını başlığına logo yapmak için yarışa girerdi. ABD basınının “amiral gemisi” sayılabilecek Washington Post oysa ki Başkana şakşakçılık etmek yerine kendisine süratle Trump zamanları için uygun yeni bir logo belirledi. Ve bu hafta başından itibaren “Demokrasi karanlıkta ölür” sloganını, iftiharla gazetenin adının yanına yerleştirdi.
Sade basın değil… Başkanın kendi partisinden McCain gibi önde gelen isimler de “reis” filan demeden Trump’a meydan okuyor.
“Bir diktatörün yaptığı ilk iş basını halk düşmanı ilan etmektir” diyor Başkan gibi Cumhuriyetçi Parti’den çıkan John McCain ve ekliyor:
“Tarihe baktığımızda diktatörlerin öncelikle basını susturduklarını görürüz. Tarihten ders çıkarmalıyız. Demokrasiyi bilinen şekliyle muhafaza etmek istiyorsak, özgür basını korumalıyız. Aksi halde bütün özgürlüklerimizi yitiririz. Diktatörler daima işe böyle başlarlar!”
ABD’de evet durum ciddi. Ama henüz vahim değil. Çünkü Trump’ın “yeni Amerika” modelini benimsemeyen ve bu modele ısrarla meydan okuyan çok geniş kesim ve kitleler var.
Nilgün Cerrahoğlu / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder