22 Şubat 2017 Çarşamba

Liman şehre veda ederken - METİN CELAL


İstanbul’un en önemli özelliklerinden biri liman kenti olmasıdır. Karaköy Limanı’na gemilerle gelen yolcular Tophane’den başlayarak Pera’ya yönelerek şehre yeni boyutlar katarmış. Çokuluslu, çok renkli bir kent olmanın en önemli unsurlarından biri limanlar.

Doğuş Grubu ve Bilgili Holding’in gerçekleştirdikleri Galataport Projesi ile birlikte tarihi Karaköy Limanı tarihe karışıyor. 4.5 milyar lira yatırım yapılan projenin 2018’in son çeyreğinde tamamlanması hedefleniyor. Fındıklı’dan Karaköy’e kadar uzanan sahil tamamen inşaata açılıyor. Var olan binaların neredeyse tamamı yıkılıyor. Liman korunacak dense de yerine başta oteller, restoranlar ve ofis binaları olmak üzere birçok ticari bina inşa edilecek. İstanbul’un kalbinde yeni bir rant alanı yaratılmış oluyor. 


Galaport’la ilgili tartışlamalar 5-6 yıldır sürse de projenin neleri içerdiği, neyin korunup neyin yok edileceği anlaşılabilmiş değil. İstanbul’un görünümünü değiştirecek bir projede neler yapılacağını İstanbullular olarak bilmiyoruz. 2018’in sonunda Kadir Topbaş’ın Kanatlı Martı’sı ile birlikte Kabataş’tan Karaköy’e tüm sahilin görünümünün tamamen değişeceği anlaşılıyor.
İnşaat ve yıkımlar bir yılı aşkın süredir devam ediyor. Tophane’deki nargileciler, bölgedeki antrepolar yıkıldı, yıkılıyor. Kim bilir ne tarihi yapılar tarihe karışıyor, yok oluyor. Farkındalık için can alıcı yıkımlar olması gerekiyor.


“Binaların cephelerinde şehir siluetini bozacak yapısal değişiklik olmayacak” deniyor. Yani sadece dış cepheleri koruyarak binaları yıkacağız, diyorlar. Buna acı bir örnek olarak geçen hafta yıkılan Karaköy Yolcu Salonu’nu gösterebiliriz. Mimar Rebii Gorbon’un eseri olan bina İstanbul’un görünümünde simgelerden biriydi. Yapı, İstanbul’un ve Türkiye’nin ilk ve modern deniz yolcusu uğurlama ve karşılama salonu olma özelliğini taşıyordu. Korunması gerekirdi (bkz. “Galataport’a ilk tarihi ‘kurban’”, diken.com.tr). Konsorsiyum, yıktık ama tamamen aynısını yapacağız, diyor. Bu var olanı yok edip daha geniş inşaat alanı için imitasyonunu yapmak. Koruma Kurulu neden bu binayı korumadı diye sormuyorum. 


Yıkılacak binalardan biri de İstanbul Modern’in kullandığı antrepo. Galaport Projesi’nin bilinmezliği içinde bu binanın korunacağını sanıyorduk ama geçen yıl yıkılacağı ve başka bir yerde yeni bir müze binası yapılacağı açıklandı. Bu da antrepoların bulunduğu bölümde siluetin tamamen değişeceğini kanıtlıyor.


İstanbul Modern’in mimari projesi için müze tasarımında dünyanın en deneyimli mimarlarıyla görüşmelerin sürdüğü de belirtiliyor (bkz. istanbulmodern. org). Bu ünlü mimar “siluet bozulmasın mı” diyecek yoksa Topbaş’ın martısına bakarak “İstanbul’un en görünür yerine modern bir bina ile imzamı atayım” mı diyecek, göreceğiz. 


İstanbul Modern, yeni binasının inşası sürerken Karaköy Limanı’nın tarihi binalarından Paket Postanesi’nde faaliyet gösterecek. İstanbul Modern binasına anlamlı bir sergi ile veda ediyor. “Liman” sergisinde “19. yüzyıldan günümüze Türkiye sanatında deniz kenarında ve liman çevrelerinde gelişen kültürel ve toplumsal hayatı mercek altına al”mak hedeflenmiş. Çelenk Bafra ve Levent Çalıkoğlu küratörlüğünü yaptığı sergide Fausto Zonaro’dan başlayıp Cevat Dereli, Abidin Dino, Burhan Doğançay, Feyhaman Duran, Ara Güler, Nedim Günsür, Nuri İyem’den genç kuşak sanatçılara varan etkileyici bir seçki yapılmış.


4 Haziran’a kadar sürecek sergi için Theodosius (Yenikapı) Limanı’na dair arkeolojik çalışmalardan günümüze İstanbul kentinin tarihini limanlar üzerinden özetleyen zaman çizelgesi de hazırlanmış. Bu zaman çizelgesine dikkatli bakmakta fayda var. Galataport ile İstanbul’un görünümünün değişmez ve geri dönülmez bir şekilde nasıl değiştiği daha iyi anlaşılacaktır.


Metin Celal / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder